Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Sevil Becan ile Demokrasi İçin Birlik Hareketi

[soundcloud url=”https://api.soundcloud.com/tracks/289891844″ params=”color=ff5500&auto_play=false&hide_related=false&show_comments=true&show_user=true&show_reposts=false” width=”100%” height=”166″ iframe=”true” /]

 

 

Yayına hazırlayan: Tania Taşçıoğlu

Herkese merhaba. Bugünkü konumuz Demokrasi İçin Birlik Hareketi ve konuğumuz Sevil Becan. Hoşgeldiniz yayınımıza, teşekkür ederiz kabul ettiğiniz için. Şununla başlamak istiyorum hemen. Çok tartışıldı, geçtiğimiz günlerde de ilk kurultayı yaptınız. Bu proje tam olarak nasıl ortaya çıktı? Sizin ilk katılımınız nasıl oldu?

Evet. İlk olarak 28 Haziran’da, 103 kurum temsilcisiyle ilk toplantımızı yaptık. Belki öncesine de gidecek olursak, Rıza Türmen’in bir çağrısı vardı. O çağrının üzerine ilk toplantıyı, geniş katılımlı ve temsilin yüksek olduğu bir toplantıyı     28 Haziran’da yaptık. O toplantıda, öneriler doğrultusunda bir kurultay yapılması konusu gündeme geldi. Tabii, önümüzdeki aylar, o zaman için, yaz aylarıydı. Bunun uygun zamanı olarak da Ekim ayı belirlenmişti. Ama yaz ayları olmasına rağmen ve tüm yaşadıklarımıza rağmen, hazırlıklar devam ederek kurultaya doğru bir toplantı için koordinasyon kurulu oluşturuldu. Bu koordinasyon kurulunun içerisinde de çeşitli kuruluşların temsilcileri yer aldılar.

 İlk olarak, 13 Mayıs’ta Rıza Türmen’in yazısıyla ortaya çıkan bir şey. Daha sonrasında da kurum ve kuruluşların katılımıyla çeşitlenen bir şey. Pazar günü ilk kurultayı yaptınız. Taleplere de geçmeden, şunu sormak istiyorum. Atmosfer nasıldı sizce? Nasıl buldunuz kişisel olarak? Neler yaşandı?

 Çok etkileyiciydi. Açıkçası, bunun kurgusunu çok yaptık, çok düşündük. Bu arada şunu belirtmek istiyorum. Çeşitli kuruluşlardan bahsetmiştim. Benim bu sürece dahil olmam, Önce Demokrasi Platformu’nda olmam nedeniyle. Önce Demokrasi Platformu’nda olmam da, SODEV’in yönetim kurulunda olmam vesilesiyle oluştu. 23 Ekim Pazar günü yaptığımız kurultayda, beklediğimizden çok daha büyük bir ilgi gördüğümüzü söyleyebilirim. Salon doluydu, hatta salonda artık oturacak yer kalmamıştı. Davetliler aslında çok yaygın duyuruyla gelen davetliler de değildi. Tek tek kurumlar tarafından davet edilmişlerdi. O yüzden gayet memnuniyet verici.

Peki, konuşmalarda dikkatinizi çeken şey oldu mu? Siz aynı zamanda metni de okudunuz. Pazar günkü kurultayda sizin dikkatinizi çeken en çarpıcı şey neydi konuşmalar sırasında veya tepkiler olarak?

Benim burada özellikle söylemek istediğim şey şu olur : Demokrasi İçin Birlik’le ilgili basına yansıyan haberlere baktığımızda, –belki bu bir yanlış anlaşılmadan kaynaklanan bir durum olabilir– sanki solda bir birlik hareketi gibi algılandı. Hatta Cumhuriyet’in başlığında bile böyle gördük haberi. Bu, açıkçası doğru bir şey değil. Çünkü, aslında, hem Binnaz Hanım sonradan, 2. Divan’da tekrar söz alıp konuşmasını açıkladığında, bu anlamda yanlış anlaşıldığını söyleyerek düzeltme yaptı. Belki bu, basının gözünden kaçmış olabilir. Öte taraftan da aslında bu hareketin biz çok kapsamlı, gerçekten kendini burada görebilecek, yani demokratik değerlere sahip çıkacak, içinde bulunduğumuz durumda « ben de bir şey söylemek istiyorum, ben de bir şey yapmak istiyorum » diyen her türlü birey ve kuruluşa açık, geniş tabanlı bir hareket olmasını amaçlıyoruz.

Yani sizin şikâyetiniz, partiler veya kurumlar arası bir birleşmeden öte, bir tarz, bir muhalefet biçimi gibi bir şey. Mesela, sonuç bildirgesinde benim dikkatimi çeken bir şey vardı. Yeni bir siyaset anlayışıyla, demokratik mücadeleleri birleştirici bir odak yaratma vurgusu vardı. Buradaki en dikkat çekici şey; yeni bir siyaset anlayışı. Bunu nasıl başaracağınızı düşünüyorsunuz?

Konuşmacılar içerisinde birkaç ifade vardı. Onların içerisinde en beğendiğim : Aslında yeni bir muhalefet kültürü oluşturmak istiyoruz. Yani şimdiye kadar, az önce söylediğiniz gibi, partilerin özellikle iştirakiyle oluşmuş, ya da entelektüellerin çağrısıyla bir araya gelinmiş gibi bir hareket değil. Tam tersi, çok geniş katılımlı, geniş tabanlı ve farklı, yeni bir siyaset anlayışı, yeni bir muhalefet anlayışı. Bir şey daha önemli. Farklı bir isyan etme, farklı bir itiraz etme modelini de içeren farklı bir siyaset kültürü.

Tam olarak nedir bu? Şu andaki var olan muhalefeti düşünürsek, hangi farklılıkları ortaya koyacağını düşünüyorsunuz? Yeni bir muhalefet etme dediğiniz biçim tam olarak ne?

Burada esas olan, ideolojileri farklı olan, farklılıkları olan herkes burada kendini bulabilir. Ama onları arka planda bırakarak. Burada hedeflediğimiz şey, asgari müştereklerde sürdürülebilen uzlaşılarla hareket edip devam etmek. Bunları da, güncel konulara önceliklerini vererek sürdürmek — ki gördünüz, o günkü toplantının sonunda, bunu da özellikle söylemek istiyorum, toplantının sonuna kadar en az 350-400 kişinin kaldığını gördük son dakikaya kadar. Bu çok önemlidir. O toplantının sonunda da, bildirgede görmüşsünüzdür, aslında önceliklerimizi de bir ölçüde belirlemiş olduk. Yani, güncel, siyasi sorunlarla ilgili öncelikler olarak.

Taleplere gelecek olursak; En belirgin olarak, OHAL ve KHK’lere karşı bir mücadele verme. Yine, başkanlık sistemi vurgusu var. Ve Kürt sorunu vurgusu var. Size göre, Demokrasi İçin Birlik Hareketi’ne göre, Türkiye’nin en acil çözümlenmesi gereken problemleri neler? Bu konulara dair neler yapmayı düşünüyorsunuz?

Orada çıkan ortak öncelikler olarak baktığımızda, öncelikle öne çıkan, anayasa değişikliği ve arkasından beklenen referandum süreci. Burada, bilgilendirmek çok önemli, bilgilendirme çok önemli. Bilgi sahibi olmak yetmiyor. «Hukuku yok sayan bir tarzla ve güçle yapılan bir propagandanın karşısında neler yapılabilir ?»i tartışmamız lazım. Birinci önceliğimiz bu olacak.

Diğer bir önceliğimiz, şu anda dediğiniz gibi bir OHAL sürecindeyiz. Bir hukukçunun dediği gibi, Ankara’da duydum, olağanüstü bir OHAL sürecindeyiz. Bildiğimiz OHAL’lerin farklı bir tanesindeyiz. Bu olağanüstü OHAL sürecinde, bir anayasa değişikliği yapılması veya bir rejim değişikliğinin gündeme gelmesi doğru bir şey değil. Bunu da mümkün olduğu kadar, söylemlerle veya toplantılarla yaymaya çalışacağız. Zaten ‘’ÖNCE DEMOKRASİ’’ bunu yapıyor. Eğer izlediyseniz, sayın Prof. Kaboğlu da bunun altını çizdi. Başkanlık nedir, nasıldır, olur mu olmaz mı? Çiftbaşlılık. Özellikle kendisi altını çizdi, Avrupa’da ve bizim Akdeniz bölgesinde, tek adamlık çok yaygın bir şey değil. Ama bütün bunların gündeme gelmesi lazım. İşin bir bu tarafı var. Diğer tarafı da, özellikle Barış Süreci’ne yönelik yapılabilecekler ne olabilir, bu da ikinci önemli olarak ortaya çıktı.

Ben burada şundan bahsetmek istiyorum. 14-15 Ekim tarihlerinde ‘’Barış Süreçlerini Canlandırmak’’ diye bir konferans vardı. Burada özellikle Kolombiya, Filipinler, Endonezya örneklerini tartıştık. Hatta tartışmaların en son bölümünde, milletvekillerinin de, AKP’den de bir milletvekilinin katıldığı, Sezgin Tanrıkulu’nun olduğu bir oturum da vardı. Şunu görüyoruz. Gerçekten, bu barış süreçlerini yaşayan, birebir taraf olanlardan dinledik ki, çok sancılı bir süreç, kolay bir süreç değil. İletişim konusunda da, belli kısıtlarla yürüyebilen, neden yürüdüğünün de tartışıldığı güzel bir konferanstı. Bu örnekler var. Dünyada çok çeşitli örnekler var. Bu örnekleri oturup araştırıp, belki katkıda bulunabilecek meclis çalışmaları, oturumları da bu hareketten çıkabilir diye düşünüyoruz.

Böyle bir etki de yaratabilir. Peki, somut olarak, takvim olarak, şimdi 1. Kurultay tamamlandı. Önümüzdeki dönemde bu hareket toplantılarla mı devam edecek? Yoksa başka bir çalışmaya mı başlayacak? Örneğin, Başkanlık ve yeni anayasa tartışması diyorsunuz. Buna dair nasıl bir refleks göstereceksiniz. Bu toplantılar mı? Açık toplantılar mı? Veya dışarıya çağrılı toplantılar mı?

Bunun nasıl devam edeceği ile ilgili, öncelikle, bizler ilk koordinasyon tarafında görev aldık. Bundan sonra gönüllüler, o gün önemli sayıda gönüllü ismini yazdırdı ve meclis oluşturma doğrultusunda da çalışma isteklerini bildirdiler. Şimdi, onlar bir araya gelecekler ve nasıl ilerleyeceği ile ilgili birtakım çalışmalar yapacaklar. Onun için ben burada şöyle yaparız, böyle yaparız demiyorum. Ama hedef zaten şuydu; o meclis oluşturulsun, çalışmalar başlatılsın. Süreçle ilgili neler yapılabilecekse, teknik olarak kimlerden ne şekilde destek alınacaksa, tabii ki bu bünyede katılım gösteren kişiler var, onların desteğiyle yaygın bir şekilde, eğer referandumsa, referandum sürecinde, referandum öncesiyse, referandum öncesinde, bilgilendirme, özellikle teknik konularda bilgilendirme toplantıları yapılacaktır. Ama bunların nasıl yapılacağı ile ilgili, şu anda ben söylemeyeceğim. Bu, bizden sonra oluşacak olan, şu anda oluşmuş olan, bundan sonra çalışmaya başlayacak olan meclislerden çıkacaktır.

Ama şu kadarını söylemek istiyorum; toplantıya katılım olarak baktığımızda, sendikalardan baro temsilcilerine, SODEV, TÜSES gibi kuruluşlardan ilk defa adını duyduğum Komşu Kapısı Derneği’ne kadar, öte taraftan Antakya Halk Meclisi’nden, ki onlar da pratiklerinden bahsettiler, Validebağ, Kuzey Ormanları Savunması gibi organizasyonlar. Çok geniş bir katılım vardı. Ve çok geniş bir taban var. Bu grupların da belli pratikleri, şimdiye kadar yaptıkları da var, tecrübeleri de var. Ama en çok etkilendiğimiz de, özellikle forum tarzında yapılanlar. Onlarda herkes kendini eşit şartlarda, eşit katılımla ifade etme şansını bulabiliyor. Bunun böyle olmasını arzu ediyoruz. Bundan sonra da böyle gitmesini temenni ediyoruz.

Pazar günü ilk kurultayda da görülen şey, proje okullarından bir velinin konuşması veya çevre aktivistlerinden birinin konuşma yapması. Bunlar önceki hareketlerde olmayan ya da eksik olan şeylerdi. Bu insanlar kendilerini Demokrasi İçin Birlik Hareketi’nde nasıl var edecek? Soruyu şöyle de sorabilirim; dışarıdan bir insan ‘’ben bu harekete katılmak istiyorum, bu bana olumlu geliyor, ben de böyle düşünüyorum’’ diyen birisi nasıl katılım gösterebilir?

 Çok teşekkür ederim, bu soru çok önemli. Şöyle bir şey var, magazin tarafına gidersek. Ne olacak bu Fener’in hali gibi, hep sorulan soru da odur. ‘’Ne olacak, ne yapabilirim, nasıl katılabilirim?’’ Bu soruları soran çok kişi var. Şimdiye kadar onlar kendilerini nerede bulabildilerse oraya doğru yöneldiler. Örneğin, seçimlerde Oy ve Ötesi gibi bir kuruluşa gittiler, orada destek verdiler. Başka yerde destek vermeyip siyasi partilerde gönüllü çalışmaya çalıştılar.

Şimdi biz diyoruz ki ; biraz önce söylediğiniz gibi veliler, velilerin ötesinde bir de mezunlar var ; çünkü o okulun mezunları için okul çok şey ifade ediyor. Şunu söylemek istemiyorlar : « Benim zamanımda okulumuz böyleydi » demek istemiyorlar. Onlar da var. Bir de, veli olmamış ama çocuğunu hazırlayan, onu motive eden insanlar da var. Yani çok geniş bir topluluk. O gün biz Dr. Hülya Hanım’ı dinledik. Ama Dr. Hülya Hanım’ın temsil ettiği çok çok büyük kitleler var, görmediğimiz, duymadığımız. Onların hepsini davet ediyoruz, hepsi katılabilirler. Aynı şekilde, kent haklarını savunma noktasında veya kadın derneklerinden katılımlar vardı. Özellikle kadına karşı şiddet. Hatta toplantının sonuna doğru, çocuklara karşı şiddet olarak da genişletilmesi önerildi. Ben de destekliyorum. Çocuklara karşı şiddet, çocukları korumak, bu tür ne kadar kendisini muhalefette hisseden veya direnme hakkını bilen, isteyen, bu hareketin içerisine gelebilir.

Çok farklı konular var, ben şu anda hepsini sayamayacağım. Düşünün ki o gün biz bir veliyi dinledik. Hayır, 2 veliyi dinledik. Bir de Hüseyin Tarman velisi vardı. Hareketinin içindeki hanım vardı. Orada tabii İmam-Hatipler konusu var. Buradan, haliyle biraz laiklik konusuna doğru da giriyoruz. Orada kısa bir tartışma olduysa da şöyle bakmak lazım. Bu konuda da çok tedirgin olanlar var. Bizim Anayasamızın 24.maddesinde, laiklikle ilgili özellikle son fıkrasında, her ne kadar laiklik kavramı çok sertmiş görünürse de, aslında orada çok pozitif bir tarafı var. Devletin, tüm inanç sahiplerine eşit mesafede durması gibi algılanabilecek, anlaşılan, bir maddemiz var. Yani mevcut anayasamızda onu koruyan maddelerimiz mevcut. Yeter ki biz ona sahip çıkalım ve yeter ki biz haklarımızın bilincinde olalım. Temel haklarının, en başında insan haklarının bilincinde olan herkesin, rahatsız olduğu hangi konusu varsa, buraya taşımasını, bu platformlara, bu meclislere taşımasını, daha sonra yerel meclisler de oluşacağını düşünüyoruz, oralara taşımasını hedefliyoruz, bekliyoruz.

Çok teşekkürler. Konuya dair başka eklemek istedikleriniz var mı? Bir sonraki toplantı belli değil sanırım.

 Henüz belli değilse de, o gün gene toplantıda, farklı bölgelerde bunu yapmak gibi bir öneri gelmişti, davet de gelmişti.

Yani, Türkiye’nin birçok yerinde.

 Evet. Türkiye’nin farklı yerlerinde. Öncelikle Diyarbakır ve Van o gün davet olarak gelmişti. Bunun böyle devam edeceğini ümit ediyoruz. Tekrar altını çizmek istiyorum. Bu hareket, gerçekten kendini ifade etmek isteyen herkesin, rahatlıkla ifade edebileceği, geniş katılımlı bir harekettir. Burada parti temsili söz konusu değildir. Siyasi görüşler, ideolojiler, herkesin farklı olabilir, farklılıkları olabilir. Ama bunların arka planda olduğu, ön planda asgari müştereklerimiz. Ne tabanda? Demokrasi talebi tabanında.

 

Kapatmadan şunu da sormak istiyorum. Bu proje okullarındaki velilerden veya çevre aktivistlerinden bahsettik. Bunlarla ilgili Türkiye’nin her yerinde toplantı yapılacağını söylüyorsunuz. Bununla paralel olarak, bu insanlar kendilerini alt komisyonlarda mı ifade edecekler? Demokrasi İçin Birlik Hareketi alt komisyonlar şeklinde mi örgütlenecek? Yani örgütlenme biçimine dair bir soru soruyorum. Şu an kurucu bir koordinasyonu var. Bunun altında farklı konularda komisyonlar mı var?

 Konu bazında. Evet. Konu bazında komisyon diyebiliriz. Belki farklı bir şey söyleyebiliriz. Ama onlar konu bazında bir araya gelecek ve o konuda yapabilecekleri ne varsa, konuşup tartışıp, ortak karar alacaklar. Düşüncemiz o.

Şunu da sormak istiyorum. Bu tartışma yapılırken, şöyle konular hep gün yüzüne çıkar; Yeni bir parti mi oluşuyor, yeni bir birleşme mi? Bu başkanlık tartışması içerisinde, ki bu çok tartışılıyor, yeni anayasa da çok tartışılan bir şey. Yine CHP’den veya HDP’den milletvekilleri var. Bu hareketin bu partileri veya bütün bir siyasi atmosferi etkileyebileceğini düşünüyor musunuz?

 Evet. Gerçekten çok güzel bir soru. Bunu sormasaydınız belki ifade edemeyecektim. Aslında, bizim toplumsal muhalefetten, yeni bir muhalefet tarzından bahsetmemizin içerisinde bu da var. Evet, muhalefet partileri var. Bir kısmı temsil ediliyor, bir kısmı temsil edilemiyor. Zaten demokratik değerlerden, demokrasiden bahsettiğimiz zaman bunun da altını mutlaka çizmemiz lazım. Temsil edilmeyen, özellikle barajdan dolayı temsil edilemeyen çok ciddi kitleler de var. Ama bir de, parlamentoda olan partiler var. Onların da bu harekete kulak vereceklerini düşünüyoruz. Hatta katılımcıları da olacaktır. Siyasi partilerden de, her siyasi partiden de katılım olacaktır. Mutlu olmadıkları konularda veya isyan ettikleri konularda ya da ‘’burada ben de bir şey söylemek istiyorum’’, ya da ‘’burada doğru bir şey yapılıyor’’ diyen kişiler olacaktır. Biz onların da bundan etkileneceğini düşünüyoruz.

 

Yine Meclis’te de bu şekilde çalışmalar yürütülecek. Çok teşekkür ederiz katıldığınız için.

Bu fırsatı verdiğiniz için ben teşekkür ederim.

 

Medyascope tv izleyenleri, Sevil Becan’la birlikte Demokrasi için Birlik Hareketi’ni tartıştık. Bizi izlediğiniz için teşekkür ederiz. İyi günler.

 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.

İlgili içerikler