Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Antoine Perraud: “Halep 80 yıl önceki Guernica gibi”

Halep 80 yıl önceki Guernica gibi

Antoine Perraud – Mediapart – Çeviri: Haldun Bayrı

Bir katliamın içinde bir başka katliam gizlenebilir. Halep, 80 yıl önceki Guernica gibi, gelmekte olduğunu kabul etmediğimiz zıvanadan çıkışların habercisi. Fedailiğini Rusya Başkanı’nın yapmış olacağı, gücü yetenin racon kestiği bir dünyanın…

Çarpıntılı André Glucksmann (1937-2015) kocamış Paris fırlaması aksanıyla bir nara patlatırdı buna. O artık yok. Vladimir Putin’in, hedefine koyduğu bir şehir ahalisini kırıp geçirerek ikinci defadır bir savaş suçunun azmettiricisi olduğunu sakince dile getirmemek için bir sebep değil bu: 1999’dan 2000’e girerken en vicdansız şekilde boyun eğdirilen Çeçen başkenti Grozni ahalisinden sonra, şimdi de, 2016’dan 2017’ye girerken Suriye’de Halep ahalisi.

Kent merkezine doğru ilerlenmesine eşlik eden, safha safha tasarlanmış acımasız bir plan uyarınca, fareler gibi kapana kısılmış kuşatma altındakilerin bütün savunma hatlarını birer birer düşürmek için geniş açılı, kıyıcı bombardımanlar: Aynı katliam senaryosu tekrarlanıyor. 17 yıl önce, yine Putin hükmederken, General Viktor Kazantsev’in dediklerini tekrar işitir gibiyiz : “Urus-Martan’ı, Gudermes’i ve başka yerleri nasıl temizlediysek, Grozni’deki savaşçıları da öyle temizleyeceğiz. İçeride kalanlar terörist telakki edilerek topçular ve hava kuvvetleri tarafından yok edilecek.”

mediagart1
Grozny. Yıkıntılar arasında ilerleyen Rus birlikleri, 10 Şubat 2000. © Reuters
mediagart2
Halep, kent merkezindeki yıkım, Kasım 2016. © Reuters

Bir yıkıntı ve ölü yığınının peşinden gelecekler kuşku götürmüyor: 2003 Baharı’nda Çeçenistan’da olduğu gibi, hayalete dönüşen “isyancılar”dan kendine “muteber muhataplar” imal etmek ve onlarla sürdürülen kuşa çevrilmiş müzakerelerle göstermelik bir “anayasal reform”a varmak. Beşar Esad da biliyor başına geleceği: Moskova onun yerine Suriyeli bir Ramazan Kadirov’u getirme zamanının geldiğine hükmettiğinde unutulup gidecek – Çeçen bağımsızlıkçı hareketinden gelen ve Kremlin’in eşsiz bir kuklası olduğu ortaya çıkan Kadirov…

Cesetlerin yığılması Bizans manevralarına hiçbir zaman engel olmamıştır: Kafaları cesetlerden kaldırıp manevralarla da ilgilenilmesi rica olunur. Şu cenâbet dünya dönmeye devam ediyor !
Halep’te çile çektirilenler, Guernica’nın kurbanları gibi – “Ölümünüz örnek olacak/Ölüm, dehşete düşmüş bir yürekle” (Paul Éluard) –, daha sonra gelecek dehşetin uğursuz işareti gibi telakki edilecek. Kör ve sağır kaldığımızın bir genel provası. Alışıldık çıtkırıldım ödleklikler adına: Putin Müslüman göçünden kaçınarak halkları oldukları yere mıhlama imkânı verecek. Her horoz kendi çöplüğünde ötsün ve tavuklara bir halel gelmesin de…

Bir kez daha; beraberinde getirdiği dehşet, terör ve kargaşayla Pandora’nın kutusunun açıldığı yerde; belirli bir düzene (hoyrat bir düzene, ama ödenecek bedel bu değil mi?) dönüşü ayırt ediyoruz. Suriye’deki kan banyosunda Putin’in tellaklık etmesine ses çıkarmamak, ortak zekâyı temel alan her tür diplomatik çözümden vazgeçip en şiddetli olanın haklarını güçlendirmekle aynı şey. Yakında Çin’de Şi Cinping, Rusya’da Vladimir Putin ve Amerika’da Donald Trump’ın attığı tweet’ler, kamçı ve değnek dürtmeleriyle güdülecek bir dünyaya hoşgeldiniz!

Neredeyse 70 önce, 1947’de, Tex Avery, “King Size Canary”de, daima hareket halinde olunup birbirinin taklit edildiği, gücü yetenin racon kestiği diyalektik yasa güdümündeki dünyayı gösteriyordu… © Mathew Wilson

Birleşmiş Milletler sizlere ömür; tıpkı 1945 San Francisco Konferansı’nda kabul edilen temel kuralı gibi. İşte, giriş bölümünden: “Biz, birleşmiş milletlerdeki halklar, gelecek kuşakları, bir insan ömründe iki kez vuku bularak insanlığı tarifsiz ıstıraplara gark etmiş olan savaş felaketinden korumaya kararlı bir biçimde; temel insan haklarına, insan kişiliğinin saygınlığına ve değerine, kadın-erkek hakları eşitliğine, ayrıca da küçük-büyük ulusların haklarının eşitliğine inancımızı bir kez daha ilan etmeye; uluslararası hukukun anlaşmaları ve diğer kaynaklarından doğan zorunluluklara riayet etmek ve adaleti ayakta tutmak için gerekli koşulları yaratmaya; toplumsal ilerlemeden yana daha büyük bir özgürlük içinde daha iyi yaşam koşulları kurma çabası göstermeye (…)”

Hızını yirmi yıldır Çin’in ve Rusya’nın –köleciliğe bir itirazı olmayan ABD’nin sessiz desteğiyle– belirlediği frensiz kapitalizm, barış havarisi rolündeki Avrupa’yı şaşırttı. Çalışmaktan azat olunan zamanı düşlüyordu o. Bu şoku atlatamadık: Boyutlarını tam anlayamıyoruz bunun.
Ve işte, bitkin Eski Kıtamıza uluslararası alanda yeni bir aggiornamento (çeki düzen) dayatılıyor: Uzlaşmalar geriye itilsin; yalancı pehlivanlıklara ve diğer efelenmelere, lüzumunda hiçbir şeyin ya da kimsenin önünü alamadığı kan dökmelere yer açılsın!

Önce Irak’ta, sonra da Libya’da pusulayı şaşıran demokrasilerimizin ağır suç teşkil eden yanılgılarından yararlanan Vladimir Putin, gücü yetenin racon kestiği böylesi akıldışı bir çığır açıyor. Bu usûl tekrar en iyisi haline geliyor – utangaçça erdemli gözlerimizin önünde olup biten ilkelleşme!
Berlin Duvarı’nın yıkılışından beri fırsat üstüne fırsat kaçırmaya doymayan Avrupa, tahmin edilebilir kudurganlıkların sardığı bir dünyada kamçılanır vaziyette buluyor kendini. İlerlemiş teknikler, ya ilan edilen serbestleşme yerine köleliği getiriyorsa? Eskiden demiryolunun oynadığı rolü elektronik oynarken, bilgisayar külrengi vagona dönüşüyorsa? Gözetlemek ve cezalandırmak, ayıklamak ve yok etmek; dijital saatte…

Müstakbel felaketlerimizin kobayları olan Suriyelilerle kitlesel biçimde ve sonuna kadar dayanışma göstermemiz gerekirdi. Bugün Halep taraflarında oynanan oyun, kısa süre sonra, homo europeanus’a, 115. Mezmur’u okutabilir:

Onların putları gümüş ve altındır,
İnsan ellerinin işi.
Ağızları vardır, ve söylemezler;
Gözleri vardır, ve görmezler;
Kulakları vardır, ve işitmezler;
Burunları vardır, ve koku almazlar;
Elleri vardır, ve el sürmezler;
Ayakları vardır, ve yürümezler;
Boğazları ile ses vermezler.
Onları yapanlar ve onlara güvenen her adam,
Onlar gibi olacak.

FransizKultur

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.