Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Murat Sevinç: Anayasa değişiklik önerisi, hiçbir sisteme uymayan ‘kötü’ bir taklit

Doç. Murat Sevinç, “Türkiye’nin Anayasa İmtihanı” adıyla çıkardığı kitapta, Türkiye’deki anayasa süreçlerini, sonuçlarını ve bu anayasalarda Cumhurbaşkanının yetki ve sorumluluklarını anlatıyor. Türkiye’de parlamenter sistemin başlangıcını 1876 Kanun-u Esasi olarak değil, bakanların meclise karşı sorumluluğunun belirlendiği 1909 yılı olarak gören Sevinç, şu andaki değişiklik önerisiyle 1924, 1961, 1982 anayasalarının Cumhurbaşkanı esas alınarak karşılaştırmasını gözler önüne seriyor.

  • 1924 Anayasası: Yürütmede ve yasamada güçler birliği esas alındı, Cumhurbaşkanının meclisi fesih hakkı tartışıldı. 130 vekilin 126’sının imzasıyla reddedildi, Cumhurbaşkanına başkomutanlık sıfatı verilmedi, tanım da “temsil” sözcüğü kullanıldı, meclise ve bakanlar kuruluna başkanlık edebileceği vurgulandı, karşı imza kuralı tanındı, sadece vatana ihanetten yargılanabilir ve bunu da TBMM icra edecek dendi.Görevi dışındaki bir suçtan yargılanırsa milletvekili dokunulmazlığı esas alınacak dendi.
  • 1961 Anayasası: Kamu hukukçularının ve Anayasa hukukçularının ortak çalışmasıyla ortaya kondu, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi gündeme geldi fakat reddedildi, AYM kuruldu, yürütmenin eylemleri Danıştay denetimine alındı, Cumhurbaşkanını tarafsızlaştırmaya yönelik adımlar atıldı: TBMM döneminin 4 yıl, Cumhurbaşkanının ise 7 yılda bir seçilmesi, Cumhurbaşkanının varsa partisiyle ilişiğinin kesilmesi, meclis üyeliği sıfatının sona erdirilmesi. Cumhurbaşkanı sadece vatana ihanetten yargılanabilir fakat bunu TBMM değil AYM icra eder dendi, Cumhurbaşkanı görevi dışındaki suçlardan dolayı da yargılanabilir dendi, karşı imza kuralı korundu, Cumhurbaşkanı seçimleri TBMM’de salt çoğunluk sağlanana kadar yapılıyordu.
  • 1982 Anayasası: AYM, HSYK gibi özerk kurumların yetkileri değiştirildi, seçim yönteminde değişiklikler yapıldı, Cumhurbaşkanı TBMM’de 4 turda seçilemezse TBMM seçimlerinin yenilenme kararı alındı, Cumhurbaşkanı tanımına “gözetme” kavramı eklendi, yetkileri nasıl kullanacağı ve karşı imza konusu muğlaklaştırıldı.

Yukarıdaki tabloda da görüleceği üzere 1924 ve 1961 Anayasaları Cumhurbaşkanına fesih yetkisi vermeyen, yürütmenin iki başının tanımlandığı -eksikliklere rağmen-, devlet başkanını ‘yansızlaştırma’ya yönelik adımların atıldığı anayasalar. 1982 Darbe Anayasasında ise tek amaç sistemi yavaşlatan ‘tıkanıklığı aşmak’, Cumhurbaşkanı ve yürütmenin görev tanımlarını muğlaklaştırarak, freni gevşetmek.

2017’ye giden yolun başlangıcı: 2007 anayasa değişikliği

Doç. Sevinç 2017’de yaşanılan sorunların kaynağını, 2007’deki anayasa değişikliğinde AYM’nin prestijinin kaybolması, AKP’nin oyunu %47’ye çıkarması ve bu süreçte hataların hatalarla telafi edilmesi olarak belirtiyor. 2007 Anayasa değişiklik sürecinde yaşananlara yakından bakalım:

fırat (1)

2007’deki değişiklikle ‘Cumhurbaşkanının tarafsızlığı’ şartlarının ortadan kalktığını, partiyle ilişkisi esnediğini, görev süresinin TBMM seçim süresiyle denkleştirildiğini söyleyebiliriz. Kaldı ki bu süreçten sonra Cumhurbaşkanı adayı olan kişinin kamu görevlerinden ayrılacağı belirtilirken, başbakan olduğu taktirde istifa edip etmeyeceği net olarak belirtilmiyor. (Ör: Erdoğan Cumhurbaşkanlığına aday olduğunda başbakanlık görevinden istifa etmedi.Hatta Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildikten sonra 13 gün boyunca garip bir şekilde hem Cumhurbaşkanı, hem Başbakan, hem de AKP Genel Başkanı idi.)

Vitrindeki elbise güzel olabilir fakat sizde güzel durmayabilir’

16 Nisan’da oylayacağımız değişiklikle ilgili Prof. Kemal Gözler’in değerlendirmelerine katılan Doç. Murat Sevinç, bu taslağın ne başkanlık ne parlamenter sistem önerdiğini düşünüyor. Sevinç, anayasanın niteliği konusunda da toplumsal uzlaşma vurgusu yaparken, “Anayasa tartışması denildiğinde anlaşılması gereken, bir kağıt tomarı değil, diğer tüm unsurların birlikte tartışılması gereğidir.Siyasal düzen unsurlarının hemen hepsinden yoksunken, yalnızca birini taklit etmeye kalkıldığında aynı sonucun alınması imkansız.” Yani herhangi bir sorunu salt anayasa metni bağlamında ele almak bizi hiçbir yere götürmez.

Kitapta ayrıca mevcut anayasa değişiklik önerisinin Türk sağının yıllardan beridir talep ettiği, tartıştığı değişiklik olduğuna vurgu yapılıyor. 1972’de Erbakan’ın Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini ve başkanlık sistemini savunduğu öneri, 1998’de Demirel’in Cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili değişiklik önerileri, (Milliyet’te yayınlanan bir taslaktı, Demirel bunu reddetti, fakat çok tartışıldı) ve 94 yılında Demirel’in son basın toplantısında; “Anayasada değişiklik yapılarak rejimin daha iyi işlemesi bakımından seçimleri yenileme yetkisi cumhurbaşkanın bırakılmalıdır” demesi bu çabalara örnek.

Özetle Doç. Murat Sevinç, sistemlerin her ülkeye göre değişebileceğini örneklerken, mutlak bir sistem olmadığından bahsediyor. Tartıştığımız anayasa değişiklik önerisi, hiçbir sisteme uymayan ‘kötü’ bir taklit. Yani Sevinç’in benzetmesiyle vitrinde gördüğünüz elbise güzel olabilir, beğenebilirsiniz fakat giydiğinizde sizin üzerinizde güzel durmayabilir. Yazıyı sonlandırırken kitapta da yer alan alıntısıyla son sözü Prof. Dr. Mümtaz Soysal’a bırakalım:

“İşte bu noktada anayasanın püf noktası ortaya çıkar. Türkiye’de henüz yeterince anlaşılmamış olan bir nokta: Anayasaların dayanıklı işlek ve herkesçe benimsenmiş olmaları, yapılışlarına toplumdaki bütün güçlerin katılmasıyla ve değiştirilişlerinin de bu güçlerdeki değişmelere uydurulmasıyla mümkündür. herkesi gerçekten bağlayan anayasa bir toplum sözleşmesi niteliği taşıyan anayasadır. yoksa siz ben bizler düşünüp taşınarak kendi gözlemlerimize göre sorunlara çareler bularak, dünyadaki başka örneklerden yararlanarak, ilk bakışta pek güzel, pek alımlı,pek görkemli bir anayasa yapabiliriz. ama o anayasa toplumun anayasası olur mu?”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.