Irak halkı yarın ülke genelinde yapılacak genel seçimler için sandığa gidiyor. Bu seçimler, 2003’te Saddam Hüseyin’in devrilmesiyle sonuçlanan Amerikan işgalinin sonra yapılan dördüncü seçimler olacak.
2010 ve 2014 yıllarında yapılan seçimlerde siyasi partiler, Irak’ın mezhepler üstü bir ulusal kimliğe ihtiyaç duyduğu fikri üzerinde mutabakata varmış ve geniş koalisyonlar kurarak seçimlere girmişlerdi. IŞİD’in yenilmesinden sonra yapılan bu ilk seçimlerde ise ülkenin en etkili siyasi gücü olan ve bugüne kadar bir blok olarak giren Şiiler, kendi aralarındaki anlaşmazlıklar sebebiyle seçimlere beş ayrı grup halinde girmeye karar verdiler. Bu da seçimlerden sonra hükümet kurma sürecinin zorlu ve uzun olacağı anlamına geliyor.
Seçimlerde 329 sandalyeli Irak Parlamentosu’na seçilecek olan milletvekilleri daha sonra başbakan ve cumhurbaşkanını seçecek. 87 partiden seçime katılan toplam 6990 adayın, 2011’i kadın. Uygulanan yüzde 25’lik kadın kotası sebebiyle parlamentodaki koltukların en az 83’ü kadın adaylara ayrılmış durumda. Aday listeleri büyük ölçüde Şii, Sünni ve Kürt koalisyonlarınca hazırlanıyor. Bunlar arasında 2005 yılından beri Irak siyasetinde en etkili konumda olan ise Şii gruplar.
Şii gruplar
Irak’ın bir sonraki başbakanı, beş ana Şii siyasi grubun içinde seçilecek. Seçilecek kişi aynı zamanda Irak’ın ulusal birliğinin akıbetini de belirleyecek. Mevcut Başbakan Haydar El Abadi, beş Şii koalisyondan Irak’ın Zaferi anlamına gelen Nasır Koalisyonu’nun lideri olarak seçimlere giriyor. “Zafer” ifadesi özellikle Irak Hükümeti’nin 2017’de IŞİD’e karşı kazandığı zaferi vurgulamak üzere seçildi. Seçimlerde yarışacak olan bir başka lider ise Hukuk Devleti Koalisyonu’nun lideri Eski Başbakan Nuri El Maliki. Maliki ve Abadi aslında aynı partiden gelseler de, 2014 yılında Abadi’nin başbakan olarak atanmasıyla ortaya çıkan iktidar mücadelesi sonucunda parti hiziplere bölünmüş durumda.
Kürtlerin oyu seçimi nasıl etkileyecek?
2010 ve 2014 seçimlerinde Kürtlerin oyları seçimleri ve seçilecek başbakanı doğrudan etkilemişti. Fakat 2017’de ki bağımsızlık referandumu ve sonrasında yaşanan gelişmelerle Irak merkezi hükümetinin ve Irak ordusunun bölgede daha çok söz sahibi olmasıyla Kürtlerin oyları büyük ölçüde bölünmüş durumda. Kürtlerin bir blok olarak tercihte bulunmayacak olmaları ise seçime ve başbakanın kim olacağına ilişkin etkilerini azaltan bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Ana Kürt partileri olan KDP ve KYB’nin ikisinin de oy kaybetmesi bekleniyor. KDP’nin, lideri Mesut Barzani’nin referandum zamanındaki başarısızlığı; KYB’nin ise merkezi hükümetin Kerkük’e girmesi sürecindeki rolü sebebiyle oy kaybedeceği düşünülüyor.
Sünniler ne yapacak?
Irak’taki Sünni gruplar öteden beri parçalı olsalar da bu seçimlerde emsali görülmemiş bir meşruiyet kriziyle mücadele etmek durumunda kalacaklar. Buna rağmen birleşmeyi başaramayan bu gruplar iki ana listeyle seçime girecekler. Bölgeyi takip eden uzmanlar Musul ve diğer Sünni çoğunluklu bölgelerin Abadi’nin koalisyonuna oy vereceğini düşünüyor.
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
Irak’ta seçim sürecinde en çok tartışılan konular güvenlik ve ekonomi. IŞİD’in yenilmesiyle beraber Irak’ta çoğunluk bir değişim olmasını istiyor ve çoğunluk bu değişimin mevcut başbakan tarafından gerçekleştirilebileceğini düşünüyor. Özellikle IŞİD’ten kurtarılan bölgelerdeki desteğiyle ülkenin yüzde 79’u Abadi’yi başbakanları olarak görüyor. Bu sebeple bir kısım Sünnilerin de daha az mezhepçi olarak gördükleri Abadi’ye oy vermesi bekleniyor. Fakat Kürtlerin Adabi’ye bakışı, referandum sürecindeki tutumundan ötürü bu kadar olumlu değil.
Seçimler sonrasında ise neler olabileceği şimdilik belirsiz. Şii grupların seçime birlik halinde girmemesi, hükümet kurma sürecinin çok daha karmaşık geçebileceği anlamına geliyor. Irak uzmanları seçimlerden sonra Şii grupların birleşmeye mecbur kalabileceğini düşünüyor. Burada İran’ın rolü de belirleyici olacak. Ayrıca şimdiye kadar Irak’ın başbakanları hem İran hem de ABD için kabul edilebilir bir profil olmak zorunda oldu. Bundan sonra ABD’nin sürece nasıl bakacağı ise şu an için belirsiz.