ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Körfez Ülkelerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Tim Lenderking son üç haftadır bölgede adeta mekik dokuyor. Görevi, önümüzdeki ocak ayında ABD’nin ev sahipliğinde düzenlenecek konferansa kadar “Ortadoğu Stratejik İttifakı”nın (Middle East Strategic Alliance – MESA) temellerini atmak. Bir tür Arap NATO’su olmayı hedefleyen ittifakın üyeleri Körfez İşbirliği Konseyi’ni (KİK) oluşturan 6 ülke -Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Bahreyn, Katar ve Oman- ile Mısır, Ürdün ve elbette ABD olacak.
ABD’nin “Arap NATO”su kurmak istediğine dair haberler bir süredir dünya medyasında yer alıyordu ama Lenderking’in The National’a verdiği özel mülakatla, ilk kez proje içinde çalışan bir yetkili hazırlıkları doğrulayıp, detayları anlatmış oldu.
Lenderking mülakatta diyor ki, “2017’de Riyad’daki zirvede ABD ve KİK üyelerinin her sene toplanması kararlaştırılmıştı. Biz de üstüne herkesin çıkarına olacağını düşünerek MESA’yı ekledik.” MESA’nın amacını ise “Körfez’e yönelik tehditlere karşı kalkan oluşturmak” diye tarif etmiş Amerikalı diplomat. Tehditleri ise şöyle sıralamış: İran, siber saldırılar, altyapıya yönelik saldırılar ve Suriye’den Yemen’e çatışma ve sorunların yönetişimi. Listede İran’ın ilk sırada sayılması şaşırtıcı değil, nitekim Lenderking bunun altını da çizmiş.
“İran karşıtı stratejimiz Yemen’i de kapsıyor”
KİK’in diğer üyelerinin Katar’a karşı husumeti devam ettiğinden, “MESA içinde eşgüdüm sorunu olmaz mı?” diye sormuş muhabir. Lenderking ise MESA konseptinin sorunun çözülmesine -kısa vadede olmasa bile- yardımcı olacağını söyleyerek yanıt vermiş. Yemen konusunda ise, “limanları ve ana ulaşım arterlerini açık tutmanın önemi”ne vurgu yapmış yetkili: “Bir an önce kamu çalışanlarının maaşları ödenmeye, Suudi Arabistan ile yeniden ticaret yapmaya başlanabilmeli ki, Yemen’in asıl kurtarıcısı olacak olan piyasa güçleri ülkeye geri dönebilsin.”
Lenderking, Yemen konusu açılınca İran’a bir kez daha yüklenme fırsatını da kaçırmamış: “Körfez politikamızın temeli, temel müttefiklerimiz Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri’nin toprak bütünlüğünü korumaya dayanır ve İran’ın müttefiklerimize saldıran Hutilere yardım ve yataklık yapması kabul edilemez. Savaşı düşük maliyetle uzatmayı başarıyorlar. Hepimizin bu maliyeti arttırması gerekiyor. İran aleyhindeki stratejimizin bir bölümü, bu bağlamda Yemen’i de kapsıyor.”
