Yeni Zelanda, Müslümanların hedef alındığı terör saldırısında ölen 50 kişinin yasını tutuyor. Hayatlarını hiçe sayıp saldırgana karşı harekete geçen bazı kişiler olmasaydı, ölenlerin sayısı daha da artacaktı. İşte, Christchurch katliamında can verenlerin ve onları kurtarmaya çalışanların hikayeleri.
Bir Afgan mültecinin kahramanlığı
48 yaşındaki Abdül Aziz, saldırgan geldiğinde, Linwood Cami’nde dört oğluyla birlikte namaza duruyordu. Önce imamın çığlığını, ardından silah seslerini duydu. Sonra saldırganı gördü. Ona doğru koşmaya başladı. Elinde bir POS cihazı vardı. POS ile, saldırganın üzerine atladı, ona vurdu:
“O anda silahını düşürdü. Yerden aldım silahı. Ona doğrulttum ve tetiğe bastım. Ama hiçbir şey olmadı. Beynim uyuşmuş gibiydi. Başkalarını kurtarmak için kendi hayatımı feda etmeye hazırdım.”
Abdül Aziz ve Tarrant arasında Linwood Cami’nde yaşananlar, daha büyük bir katliamın eşiğinden nasıl dönüldüğünü gözler önüne seriyor. 25 yıl önce Afganistan’dan kaçan Abdül Aziz olmasaydı, 28 yaşındaki saldırgan Brenton Tarrant muhtemelen aracına dönecek, başka bir silah alacak ve yeniden camiye girecekti. Ancak Afgan mültecinin kararlılığı sayesinde, Tarrant kaçmaya karar verdi ve kısa süre sonra da yakalandı.
Kahraman polisler
Onu yakalayanlar da, aslında o gün görev başında olmayan, eğitim için şehre gelmiş iki polisti. Tesadüfen olay yerindeydiler, telsizi dinleyerek haberdar olmuşlardı katliamdan.
Tarrant’ın aracını tespit ettiklerinde düşünmeden biçtiler aracı ve onu kıskıvrak yakaladılar.
Saldırıda ölenler arasında çocuklar da vardı
Linwood Cami, saldırganın hedefindeki ikinci camiydi. Ancak asıl katliam, Nur Cami’sinde oldu, 40’tan fazla kişi, beyaz üstünlükçü, ırkçı Brenton Tarrant’ın silahlarından çıkan kurşunlarla can verdi.
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
Mucad İbrahim, sadece üç yaşındaydı. Ağabeyi ve babasıyla birlikte gelmişti camiye. Onlar kurtuldu ama İbrahim öldü. Gözyaşları içindeki ağabeyi, “Hayat doluydu, hep gülerdi” diye anlattı onu.
Atta Elayyan, Yeni Zelanda Futsal Milli Takımı’nın kalecisiydi. Kuveyt asıllı Elayyan 19 kere milli formayı giymişti. Öldürüldüğü esnada namaz kılıyordu. Aynı zamanda 2010 yılında kurduğu bir teknoloji firmasının da CEO’suydu. Takım arkadaşları onun için “Hislerimizi anlatacak kelimelerimiz yok, onu çok özleyeceğiz” dedi.
71 yaşındaki Davud Nadi, Sovyet işgalinin ardından Afganistan’dan kaçıp Yeni Zelanda’ya yerleşmişti. Mühendis olan Nadi, emekliliğinin tadını çıkarıyordu. Klasik otomobilleri çok severdi. Davud Nadi, Nur Camisi’ndeki saldırı sırasında saldırganı engellemeye çalışırken ölen dört kişiden biriydi.
14 yaşındaki Sayyad Milne profesyonel futbolcu olmak istiyordu. Kurşunlar onu da namaz sırasında yakaladı. Babası onu anlatırken “Doğduğunda onu neredeyse kaybediyorduk ama çok güçlüydü, benim minik savaşçımdı o” dedi.
50 yaşındaki Pakistanlı mülteci Naim Raşid de saldırganı engellemeye çalışırken ölenlerden biriydi. Hatta Brenton Tarrant’ın Facebook’ta canlı yayınladığı videoda Raşid’in kahramanlığı açıkça görülüyordu. Tarrant kalabalığın üzerine ateş ederken, Raşid üzerine atlıyor ama yetersiz kalıyordu. Tarrant, Raşid yere düştükten sonra onun üzerine ateş etmeyi sürdürmüştü. Naim Raşid’le birlikte, 21 yaşındaki oğlu Talha da öldü. Soruşturmada son durum
Soruşturmada son durum
Terör saldırısını düzenleyen 28 yaşındaki Avustralya vatandaşı Brenton Tarrant yakalandı ve hâkim önüne çıkarıldı. Tarrant mahkemede kendini savunacağını açıkladı, avukat istemedi.
Polis soruşturması, katliamdan önce bilinenlere odaklandı. Tarrant’ın, katliamda kullandığı silahları internetten sipariş ettiği ortaya çıktı. Yeni Zelanda hükümeti de bireysel silahlanmayı zorlaştıracak yasal değişiklikler yapacak.