Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Lise Kingo & Scott Mather: “Bugünün milliyetçiliği iş dünyası için zararlı”

Çok taraflılık ve küresel işbirliği giderek artan bir tehdit altında ve bu durum yarının refahı için ciddi riskler barındırıyor. İş dünyası ve finans liderleri bu gidişata yakın ilgi gösteriyor olmalılar. Peki süreci tersine çevirmeye yardımcı olmak için neden çok daha fazlasını yapmıyorlar?

(Birleşmiş Milletler Küresel İşbirliği İcra Kurulu Başkanı Lise Kingo ve
PIMCO ABD Temel Stratejiler Baş Yatırım Yöneticisi Scott Mather’in project-syndicate.org’da çıkan yazısından çevrilmiştir.)

İkinci Dünya Savaşı’nın küllerinden doğmuş olan uluslararası işbirliği sistemi risk altında. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB) de dahil olmak üzere çok taraflılık ve onu destekleyen kurumlar, artan sayıda ülke kimi durumlarda siyasi istikrarsızlığa ve hatta çatışmaya da yol açarak içe dönük milliyetçiliği benimsedikçe, sorgulanır hale gelmeye başlıyor. Öyle ise iş ve finans dünyasının liderleri bu sorunlu eğilimlerle mücadele etmek için neden daha fazla şey yapmıyor?

Dünya savaşları sonrası tarih gösteriyor ki daha serbest bir ticaret ve daha yüksek sınır ötesi yatırımı da içeren küresel ekonomik entegrasyon, dünyanın birçok yerinde sağlık, eğitim ve ortalama yaşam süresinde kayda değer bir iyileşme sağlayarak piyasaların ve toplumların refahına yardımcı oldu. Şurası doğru ki küreselleşme derin toplumsal dengesizlikler yarattı ve bu dengesizlikler de popüler hoşnutsuzluğu körüklemekte. Ancak bugün giderek artan sayıların yaptığı gibi onu yok saymak tam da o zenginlik üreten, yoksullukla mücadele eden ve küresel orta sınıfın saflarını genişleten sistemin kendisini tehdit ediyor.

Açık, kurallara dayalı uluslararası siyasi ve ekonomik düzenden en büyük faydayı sağlayan muhtemelen iş dünyası ve finans oldu. Ne var ki CEO’lar ve yöneticiler, etkili seslerini çok taraflılığı ve küresel işbirliğini savunmak adına nadiren kullanıyorlar. 

Bu durum kısmen çoğu özel şirketin halen, ulusal düzenlemelere ve politikalara bağları olan mesleki birlikler aracılığı ile çıkar lobiciliğine yoğunlaşmasından kaynaklanıyor. Benzer şekilde, yönetim kurulları da temel yönetişim ve risk yönetimi konularına eğilme ve nadiren daha geniş jeopolitik kaygılara dikkat çekme eğilimindeler –ve bunu yaptıklarında da yöneticiler nasıl anlamlı bir katkı yapabilecekleri konusunda net değiller.  

Ne var ki artan küresel karmaşa karşısında, iş ve finans önderleri daha fazla çekimser kalma lüksüne sahip değiller. Yerine, uluslararası iş birliği adına güçlü ve yenilenmiş bir savunma öne sürmek için üç şey yapmalılar.

Başlangıç olarak, özellikle de DTÖ ve BM olmak üzere kilit öneme sahip bu çok taraflı organizasyonlar tekrar keşfedilmeli, temel değerlerine ve prensiplerine olan bağlılıklar yenilenmelidir. Söz konusu organizasyonlar, çoğu durumda, ülkelerin tek başlarına hareket etmelerindense birlikte hareket etmelerinin daha iyi uzun vade sonuçlar üreteceği inancını bünyelerinde barındırırlar. Bu çerçevede, BM Genel Sekreteri António Guterres, kısa süre önce, kendisininki gibi kurumlarla önemli bölgesel organizasyon ve inisiyatifleri bağlantılandıran “ağ esaslı çok taraflılık” üzerine güçlü bir öneride bulundu. 

İkinci olarak da şirket liderleri çok taraflı özel sektör inisiyatiflerini resmi olarak desteklemeliler. BM Küresel İşbirliği ve Sorumlu Yatırım Prensipleri’ni (UN Global Compact and the Principles for Responsible Investment) imzalayan binlerce şirket hâlâ azınlıkta kalıyor. Çok daha fazlası süreci hızlandırıp imza vermeli. Diğer çok taraflı bir kökene ya da eğilime sahip özel sektör programları; Bankacılık sektörünün Ekvator Prensipleri (Equator Principles, aslen Dünya Bankası’ndan) ve OECD’nin Çokuluslu Şirketler Rehberi’dir (Guidelines for Multinational Enterprises).

Bu ve benzeri inisiyatifler iki şekilde destek sunarlar. BM Küresel İşbirliği de dahil olmak üzere büyük bir kısmı çok paydaşlı birliklerdir. Diğer bir deyişle, hukukun üstünlüğü, küresel yönetişim ve iklim değişikliği gibi kritik uluslararası meselelere eğilmek için özel ve kamu sektörlerini, sivil toplumu ve diğer aktörleri bir araya getirirler.

Yanı sıra, küresel politika yapıcılar sıklıkla bu inisiyatiflere ve koalisyonlara yeni işbirliği fırsatları yaratarak yanıt verirler. Örneğin BM, çok taraflılığa finansal bir boyut katarak kısa süre önce yeni bir uygulama başlattı: hükumetler ve kurumsal yatırımcılar arasında işbirliği ve anlaşmaya varmak üzere tasarlanmış yıllık bir yatırım forumu.

Son olarak da iş ve finans dünyası liderleri yeni küresel sürdürülebilirlik gündemi çerçevesinde aldıkları riski daha da artırmak zorundalar. Muhtemelen bu, mevcut tehdit, zorluk ve tehlikelere karşı alınabilecek en iyi önlemdir ve olumlu yönde küresel bir etki yaratmak için olağanüstü fırsatlar sunmaktadır. 

Sayısı 17 olan Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi (SKH) ve ilgili yan hedefleri insanlık için bir kılavuz teşkil etmektedir ve biz buna küresel ekonomiyi de dahil edeceğiz. SKH’lara erişmek, iklim değişimi tehdidi üzerine etkin bir şekilde gitmeyi sağlarken küreselleşmeyi de daha sürdürülebilir ve kapsayıcı kılacaktır.

Özel sektör organizasyonları, SHK’ları kendi ekonomik faaliyetlerine ve yatırım stratejilerine entegre etmeliler ve bunu sadece diğerkâm gerekçelerle de yapmamalılar. İş ve Sürdürülebilir Kalkınma Komisyonu (UN The Business and Sustainable Development Commission), sadece birkaç kritik SKH benimseyerek şirketlerin, 2030 yılı ile birlikte 12 trilyon dolarlık bir pazarın önünü açacağını ve 380 milyon adede kadar iş olanağı sağlayacağı tahminini yapmıştı. 

Ocak ayında Davos’ta yapılan Dünya Ekonomi Forumu yıllık toplantısında, BM Küresel İşbirliği ve PIMCO bir arada, dünyanın her yerinden şirketlere, yatırımcılara ve hükumetlere, SKH’lara yüksek öncelik tanımaları ve “SDG bonoları” gibi yeni araçlar da dahil olmak üzere ilerlemeyi o doğrultuya çekecek finansman yöntemleri araştırmaları tavsiyesinde bulundu. 

Ortak güvenliğimiz ve ekonomik başarımız için küresel işbirliği zaruridir ancak tehlike altındalar. İş dünyası ve finans liderleri çok taraflılığa kamuya açık bir şekilde desteklerini bildirerek hem kendi organizasyonları hem de dünya için daha müreffeh ve sürdürülebilir bir geleceği şekillendirmeye yardımcı olabilirler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.