Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

İsrailli Arapların seçimlerden umudu yok: İsrail’de bir Arap kasabasının hikayesi

Uzun zamandır görmezden gelinen, İsrail’in deniz kıyısındaki son Filistinli kasabasının dün yapılan seçimlerden pek bir umudu yok.

Havuzlu, bakımlı bahçeleri ve çocuklar için geniş oyun alanları olan birörnek evler. Başbakan Binyamin Netanyahu’nun da içinde bir eve sahip olduğu Kayserya, çoktandır süper-zenginleri ve lüks villalarıyla tanınıyor.

Fakat şehirdeki bariyerlerin öteki yanında yaşayan İsrail’in Filistinli vatandaşları, apayrı bir gerçeklikte yaşıyor.

İsrail’in son denize kıyısı olan Filistinli kasabası Cisr el-Zerka, ülkede nüfusun en yoksul ve en yoğun olduğu yerleşim birimlerinden. Burada en küçük toprak parçasına bile bir ev dikilmiş, ağaç görmek ise çok zor.

Güneyde Kayserya, kuzeyde ise Cisr el-Zerka kasabası.

15 bin Filistinliye ev sahipliği yapan Cisr el-Zerka, yıllardır ciddi konut sıkıntısından mustarip, kasaba arazisinin bir kısmı Tel Aviv ve Hayfa’yı bağlayan otoban gibi altyapı projeleri için kullanıldı.

Son 20 yılda İsrailli yetkililer kasaba arazisinin bir kısmını doğal rezerv alanı ilan ederek geri kalan araziyi kullanılmaz hale getirdi.

İsrailliler bugün sandığa gitmeden günler önce kasabanın sakinleri, hükümetin yıllardır süren ilgisizliği karşısında umursamaz ve kızgın görünüyorlardı. Yalnız başına bırakılan ve yüksek işsizlikle boğuşan Cisr el-Zerkalılar, Filistinli oldukları için devlet tarafından ayrımcılığa uğradıklarını belirtiyor.

İsrail’deki Arap vatandaşlarının haklarını savunan Eşitlik Merkezi’nin direktörü Cafer Farah, “[Konut probleminin sebebi] arazi olmaması değil” diyerek asıl sebebin kasaba etrafındaki Yahudi yerleşimleri olduğunu belirtiyor. Farah “İsrail’in kurulduğu 1948 yılından beri 70 yıldır kasabanın kalkınmadığını” ekleyerek “İsrail devletinin Filistinlileri izole ettiğini ve onlar arasında öfke ve yoksulluk yarattığını” söylüyor.

“Bu apaçık ayrımcılık”

Güneyde Kayserya, kuzeyde Ma’agan Michael kibbutz‘u (kolektif yerleşim, site) ve doğusunda Yahudi kasabası Beyt Hananya tarafından çevrelenmiş Cisr el-Zerka, 1500 dönümlük araziye sıkışmış durumda. Cisr el-Zerka Kent Konseyi Başkanı Murat Amaş, Beyt Hananya’da 3000 dönümlük arazide 900 kişinin yaşadığını söylüyor.

Cisr el-Zerka İsrail’in en yoksul kasabalarından.

Ma’agan Michael yerleşiminde 2400 dönüm arazide dünya standartlarında dev bir balık çiftliği bulunuyor. Yerleşime ait tarım arazilerinde üretilen meyveler Avrupa’ya ihraç edilirken yerleşim, büyük bir plastik fabrikasına da ev sahipliği yapıyor.

Fakat Amaş’a göre, Cisr el-Zerka Kent Konseyi’nin kasabaya balık çiftliği kurulması talebi devlet tarafından reddedildi: “İsrail devletinden destek almanın hakkımız olduğuna inanıyoruz. Biz devletin vatandaşlarıyız. Çok sayıda müzakereye rağmen devlet bu talebi kabul etmedi.”

İşsizlik oranı yüzde 30

İsrail genelinde işsizlik oranı sadece yüzde dört iken Cisr el-Zerka’da bu oran yüzde 30.

Kasabanın her yıl 200 ek konuta ihtiyacı var, fakat arazilerin kısıtlı olmasından ötürü yeni ev inşa edilemediği için birkaç aile aynı evi paylaşıyor ve bu da sosyal ilişkilere zarar vererek çok sayıda çiftin boşanmasına sebep oluyor. Kasabanın arazisini genişletmek amacıyla Kent Konseyi’nin hazırladığı planlar, son 14 yıldır sürekli reddedildi.

Amaş’a göre devlet bilinçli olarak kendilerine ayrımcılık uyguluyor.


Cisr el-Zerka Kent Konseyi Başkanı Murat Amaş.

Seçim kampanyası

Bugün yapılan seçimler öncesinde bazı milletvekilleri ve parti liderleri oy istemek için kasabayı ziyaret etti.

Amaş ise kasabanın acil ihtiyaçlarına cevap vermekteki yetersizlikleri sebebiyle kime oy vereceği konusunda kararsızdı. Amaş şimdiye kadar hiçbir Arap partisi iktidara ortak olmadığı için hiçbir ilerleme kaydedilmediğini söylüyor.

Kasım 2017’de Başbakan Netanyahu, artan şiddetle mücadele etmek için inşa edilen polis karakolunun açılışına katılmak için kasabayı ziyaret etti. Amaş, Başbakan Netanyahu’ya polis karakolunun belki sokaktaki şiddeti azaltacağını, fakat yıkık dökük kasabanın ekonomik ve toplumsal sorunlarına çare olmayacağını söylediğini anlatıyor.

Netanyahu’ya “Cisr el-Zerka’ya yardım ederseniz sadece Cisr el-Zerkalıların değil, tüm Arap topluluklarının saygısını kazanacaksınız” diyen Amaş, Netanyahu’nun konuşmasında hükümetin uzun zamandır kasabayı umursamadığını kabul ettiğini ve yaşam koşullarını iyileştirmek için yerel yetkilileri daha çok ziyaret edeceğini söylediğini aktarıyor.

Başbakan’ı en son orada görmüş…

Mülkiyeti geri almak

Eşitlik Merkezi Direktörü Farah, İsrailli Arapların 70 yıllık ötekileştirme, ikinci sınıf vatandaş muamelesi görme ve kurumsal ırkçılıkla ayrımcılığa maruz kalma deneyiminin oy vermekle değişeceğine inanmadığını düşünüyor.

Eşitlik Merkezi’nin direktörü Cafer Farah.

Geçen temmuz ayında İsrail parlamentosu Knesset, ülkedeki 1,8 milyon Filistinlinin maruz kaldığı ötekileştirmeyi bir adım öteye taşıyan, İsrail’in sadece Yahudi vatandaşlara ait bir ulus devlet olduğunu ilan eden bir yasayı kabul etti.

Acı gerçek ise şu: İsrailli Araplar topluluklarının koşullarını iyileştirmek için güçlü bir sivil toplum yaratmaya çalışıyor. Bu amaçla kurulan örgütlerden biri olan Eşitlik Merkezi, 50 hemşire yetiştirmek için kasabada bir erken çocukluk merkezi ve 400 konut inşa etmeyi amaçlayan bir proje için hükümetten bütçe koparmayı başardı.

Merkez aynı zamanda, kadınlara gelir sağlamak için el yapımı ürünlerin üretilmesine yardımcı oluyor, gönüllüler düzenli olarak kasaba sakinleriyle bir araya gelip temizlik yapıyor ve kasabayı duvar resimleriyle süslüyor.

Farah “sokaklarının mülkiyetini geri alarak” insanları güçlendirmenin önemli olduğunu anlatıyor: “İnsanlar köyleri ve şehirleri kendilerine ait değilmiş gibi hissediyor. İnsanlar korkuyor” diyor.

Kaynak: Al Jazeera

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.