Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Demirtaş: “Selahattin Demirtaş ‘Tahliye talep ediyorum’ cümlesini kurarsa şerefsizdir. Adalet, tahliye kararı verseniz bile katledilmiştir!” Batu Bozkürk’ün duruşma izlenimleri

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş‘ın 142 yıl hapis cezası istemiyle yargılandığı ana davanın duruşması, Ankara Sincan Cezaevi‘nde görüldü. 16 Temmuz’da başlayan ve 17 Temmuz’da devam eden duruşmaya Selahattin Demirtaş Edirne Cezaevi’nden SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) ile katılıyor.

Selahattin Demirtaş sarı gömleğiyle küçük bir odada sandalyede oturuyor, arkada bir kapı var ve yarı açık. Ara sıra kapının diğer ucunda polisler görünüyor. Demirtaş’ın yanında iki avukatı da oturuyor, biri kardeşi Aygül Demirtaş Gökalp, diğeri ise Arzu Eylem Kayaoğlu. Selahattin Demirtaş’ın enerjisinin yüksek olduğu görülüyor.

Mahkeme salonu oldukça büyük, 300-350 kapasiteli. Mahkeme heyetinin yanı sıra üç gazeteci, milletvekillerine ayrılan bölümde beş-altı kişi (Saruhan Oluç ve Meral Danış Beştaş göze çarpıyor), yirmi izleyici ve yirmi beş avukat mahkeme salonunda. Selahattin Demirtaş’ın savunmasının dinlendiği ekran ise oldukça büyük ve salonda yer alan herkesin duyabileceği bir ses sistemi var.

Karakoçan Fezlekesi

Duruşma Selahattin Demirtaş’ın 28 Eylül 2013’te Elazığ Karakoçan’da bir mitingde yaptığı konuşmayla başlıyor. Bu konuşmaya yönelik hazırlanan fezlekede Selahattin Demirtaş’a terör örgütü propagandası yaptığı ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği suçlamalarında bulunuluyor. Demirtaş konuşmasının tamamını mahkeme heyetine okuyor.

“Kürt ve Kürdistan” kelimeleri küçük harflerle

Demirtaş, savunmasında konuşmanın hangi bölümünde terör örgütü propagandası yaptığının ve hangi bölümünde halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiğinin belirtilmediğini ve belirtilmesi gerektiğini söylüyor. Selahattin Demirtaş bunun üzerine kendisi bir çıkarımda bulunuyor ve nerede hangi suçun isnat edildiğini tahmin etmeye çalışıyor:

“Konuşmamda ne demişim: Atanmış, seçilmişin üzerinde olamaz… Bu ülkede Alevi bakan, üst düzey bürokrat göremezsiniz. Bunlar yanlış mı? Bir de Kürt ve Kürdistan kelimelerini kullanmışım. Terör örgütü propagandasının bu kelimelere yönelik olduğunu tahmin ediyorum. Kürdistan vardır, bir coğrafyadır. Burada bir noktaya da dikkatinizi çekmek istiyorum. Savcı bu fezlekeyi hazırlarken Türk Silahlı Kuvvetleri’ni, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nı tamamıyla büyük harflerle yazmış. Ancak Kürt ve Kürdistan ifadelerinin tamamını küçük harflerle yazmış. Ben Kürdüm, bununla onur duyuyorum ama Kürt milliyetçisi değilim. Ama siz benim etnik kökenimle bu şekilde dalga geçmeye kalkarsanız ben de büyük harflerle Kürdüm diyeceğim.”

Demirtaş daha sonra bu konuşmasında Şeyh Sait, Seyit Rıza, Deniz Gezmiş, Mazlum Doğan ve İbrahim Kaypakkaya’yı andığı için terör örgütü propagandası suçlaması yapılmış olma ihtimalinden söz ediyor ve konuşmasının arkasında olduğunu belirtiyor.

Demirtaş’ın Karakoçan fezlekesine ait savunması burada sona eriyor ve sanık müdafiilere söz veriliyor. Ona yakın avukat Demirtaş’ı savunuyor, tezleri ise şunlar:

“Demirtaş bu konuşmanın aynısını Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de yaptı.”

“Fezlekenin konuşmadan 2.5 yıl sonra hazırlanması bile bu konuşmada bir suç olmadığının göstergesi”

“Konuşma ifade özgürlüğü kapsamında”

“Abdullah Bey mangal yapmıştır”

Yaklaşık iki saat yirmi dakika süren duruşma öğle arası verilmek üzere sona eriyor. Bu arada Selahattin Demirtaş kendisine desteğe gelen milletvekillerini selamlıyor, “Nasılsınız, yemek yiyebiliyor musunuz orada?” diye soruyor, Meral Danış Beştaş cevaplıyor “Biz iyiyiz ya siz nasılsınız?” Demirtaş ise “Vallahi şimdi Abdullah (Zeydan) Bey mangal yapmıştır. Oraya geçeceğiz biz de.” Gülüşmeler oluyor.

27 numaralı fezlekeye “ret”

Aranın ardından mahkeme heyeti Demirtaş’ın 27 numaralı fezleke hakkında savunmasını istiyor. Fezlekeye konu olan ise Selahattin Demirtaş’ın 20 Mart 2014’te Şırnak kent merkezinde yaptığı bir konuşma. Fezlekede konuşmanın 2911 sayılı kanuna aykırı olduğu, terör örgütü propagandası yapıldığı belirtiliyor. Demirtaş’ın “Başkan Apo’ya bin selam” dediği fezlekede yer alıyor. Ancak Demirtaş bu fezlekeyi reddediyor. Yaptığı konuşmanın kırpıldığını, parça parça incelendiğini savunuyor. Demirtaş konuşma çözümünün tarafsız bir şekilde yeniden yapılmasını aksi takdirde bu fezlekeye dair savunma yapmayacağını belirtiyor.

Savcı mütalaası

Savcı mütalaa veriyor: “Selahattin Demirtaş’ın üzerine atılan suçların katalog suçlardan olması, bu suçları işlediğine dair kuvvetli şüphe olması, savunmasının tamamlanmamış olması nedeniyle tutukluluğun devamını talep ediyorum.”

“Tahliye talep ediyorum dersem şerefsizim”

Mütalaanın ardından ara veriliyor ve aranın dönüşünde Selahattin Demirtaş söz alıyor: “Mütalaayı ciddiye almıyorum. Benimle ilgili tutukluluk delilleri şaibeli. Benim lehime belgeler dosyaya konmuyor. Ama siz sıfır delille bana en yüksek cezayı verseniz bile Yargıtay ve İstinaf bugünkü siyasi ortamda bu cezayı onaylayacaktır. 37 yıl tecavüzle yargılanan veteriner profesörün yalnızca iki ay tutuklu kaldığını gördüm haberlerde. Siz tecavüzcüleri serbest bırakın, ne kadar it sürüsü varsa tahliye edin, Selahattin Demirtaş’ı tahliye etmeyin. Selahattin Demirtaş sizden tahliye talep etmeyecek. Selahattin Demirtaş “Tahliye talep ediyorum” cümlesini kurarsa şerefsizdir. Adalet, tahliye kararı verseniz bile katledilmiştir.

Avukatların tahliye talepleri

Mahkemede dikkat çeken bir detay var. Demirtaş’ın avukatları dilediğince söz alabiliyor. Mahkeme heyeti, bir süre kısıtlamasında bulunulmadığına özellikle dikkat çekiyor. Hatta bir ara bu avukatlarca, “Bize süresiz söz hakkı verdiğiniz bu yargılamanın adil olduğunu göstermez” diyor.

Bir avukat, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yargı reform paketinde tutuksuz yargılamaların esas olduğunu anlattığını söylüyor ve bu yönde bir karar verilmesi gerektiğini ifade ediyor.

Bir başka avukat, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın 15 Temmuz’un yıldönümü gerekçesiyle hazırladığı bir dokümanı konu ediyor. Dokümanda FETÖ’nün kumpas davalarına yer verildiğini ve bunların içinde Ergenekon, Balyoz davalarıyla beraber KCK davasınının da yer aldığını belirtiyor. Avukat, KCK davasının Selahattin Demirtaş’ın tutukluluk gerekçelerinden biri olduğunu söyleyerek tahliye talep ediyor.

Bir avukat ise 27 Mayıs hakimi Salim Başol’un bir sözünü hatırlatıyor: “Sizi buraya tıkayan kuvvet böyle istiyor”. Avukat, Salim Başol’un nasıl anıldığının ortada olduğunu ve mahkeme heyetine böyle anılmamalarını söylüyor.

Bir diğer avukat ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Meral Akşener’i kastederek kullandığı “Birileri şu an cezaevinde süre dolduruyor. Aynı yola sen de düşebilirsin” ifadesini anımsatıyor ve Erdoğan’ın “birileri”nden kastının Demirtaş olduğunu savunarak mahkeme heyetine şunu söylüyor: “Ben sizi utanmaya davet ediyorum. Utanırsanız aklınız, bilinciniz devreye girer”.

Tutukluluğa devam, kritik tarih 18 Eylül

Verilen aranın ardından karar açıklanıyor. Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğuna devam kararı veriliyor. Bir sonraki duruşma 2-3 Eylül’de.

Demirtaş davasında kritik tarih ise 18 Eylül. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kasım 2018’de Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılması ve tutuksuz yargılanması gerektiği kararına varmıştı. Hükümet ve Demirtaş’ın avukatları bu kararı temyize götürerek AİHM Büyük Daire’ye taşımıştı. Demirtaş’ın avukatları, kasım ayında verilen kararın 18 Eylül’de onanması halinde Demirtaş’ın bu davada tahliye edilmesi gerektiğini belirtiyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.