Deniz yaşamının sürdürülebilmesine dikkat çekmek ve sualtında canlıların yaşam alanlarını kapatarak zarar veren hayalet ağlarla mücadele için sıradışı bir sergi geliyor.
Marmara Denizi’nde yaşayan mercanlar sualtının yağmur ormanları olarak nitelendiriliyor. Marmara’da hem mercanları kurtarmak hem de hayalet ağları temizlemek için çaba gösteren Adalar Denizle Yaşam ve Spor Kulübü (ADYSK), Özge İnal‘ın sanat danışmanlığı, sanatçılar Alper Aydın, Hera Büyüktaşçıyan ve Sibel Horada’nın katılımı ile “Derin Akıntı” sergisi 25 Ağustos’ta Heybeliada’da açılacak.
Alper Aydın, “İstenmeyen Misafir”, Heykel, Plastik Ağ, Demir, 2019 – Fotoğraf: Serco Ekşiyan
Alper Aydın, tüm dünyada olduğu gibi Adalar bölgesi denizinin derinlerinde de canlı popülasyonuna ve mercan resiflerine ağır zararlar veren, avlanma sırasında kayalara takıldığı için denizde bırakılan ve dipte pasif avlanmaya devam eden hayalet ağları materyal olarak kullanıyor ve okulun bahçesine “İstenmeyen Misafir” isimli heykelini yerleştiriyor. İnsanın denizdeki bir balıktan ya da gökyüzündeki bir kuştan farkı olmadığını tüm üretiminde ifade eden Aydın, deniz tabanından çıkartılmış ağları, insanları yutmak üzere olan devasa bir dalga formuna sokarak, denizin içindeki bir balık sürüsünün yaşadığı duyguyu sergi mekanına taşıyor. Zahmetli süreçlerle tespit edilip çıkarılana kadar ekosisteme oldukça zarar veren hayalet ağlar, dev bir dalga formunda, Ruhban Okulu’nun ana giriş kapısı önünde konumlanıyor.
Heybeliada Ruhban Okulu koridorlarında ve sınıflarında sergilenecek eserler arasında denizden çıkartılan ağlardan yapılmış heykeller, yaşayan sarı mercanlardan yapılmış mercan oteli ve sualtı fotoğrafları yer alacak.
Sibel Horada, “Göç Dalgası”, Yerleştirme, Canlı Mercanlar, Deniz Suyu, 2019 – Fotoğraf: Ferhan Coşkun
Sergide kullanılan mercanlar ADYSK’nin geçmişte gerçekleştirdiği, Türkiye’nin ilk ve tek mercan transplantasyon projesinden elde edilmiş. Hayalet ağlar ise yine derneğin deniz tabanı temizlik projeleri sırasında toplanmıştı.
Hera Büyüktaşcıyan, ‘’Kılçık III ve IV’’ başlıklı iki yerleştirmesinde zamanın ağlarına takılıp, yitip giden, diplerde her geçen gün üzerine eklenen hafıza parçacıklarıyla kemikleşen geçmişin hayaletlerinin fısıltılarını gün yüzüne çıkarıyor. Kılçık, kimi zaman vahşi dalgalarla ait olduğu kıyılardan koparılıp uzaklara savrulanlar, kimi zaman tarihin ağırlığını biriktirmiş bedenleri ve nesneleri artık yüzeyinde taşıyamayan suların dibine çökenler ve zamanın ördüğü sonsuz ağlara ayakları dolanıp takılan ancak halen nefes alan batıkların hatırlatıcısı niteliğinde.
Hera Büyüktaşcıyan, “Kılçık_Ψαροκόκκαλο IV”, Yerleştirme, Bronz, 2015
’Kılçık III‘’ başlıklı kinetik heykel, kimsenin duyamadığı ve derinliklerde var olanların, zamanlar ötesi titreşimlerini yayarak, belleğin sonsuz varlığına işaret eder. Birbirine çarpan her ayak sonsuz bir çınlama ile var olduğu mekanın taşıdığı ruhla birleşir ve bir batıktan, su yüzeyine çıkarak kendini hatırlatan bir varlığa dönüşür.
Önemli bir eğitim kurumu ve ruhani bir merkez olan Heybeliada Ruhban Okulu’nun geçmişte düşünce üretimini var ettiği sınıflarından birinde yer alan sıralara yerleşmiş olan ‘’Kılçık IV’’ ise, yapının belleğinin derinliklerinde yatanlara işaret eder. Sıraların üzerinde uzanan her bir ‘’kılçık’’’ izleyiciye nefesini tutup bilinmeyen zamanın derinliklerine dalarak , tarihle yitip giden düşüncelere, kara parçalarına, ya da kolektif belleğe dair parçacıkları birer batık keşfeder gibi bularak sorgulamaya davet ediyor.
Sergi, 25 Ağustos- 22 Eylül 2019 tarihlerinde 10:00- 16:00 saatleri arasında görülebilir.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.