Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

İstanbul Tabip Odası Sekreteri Osman Öztürk, polisin istediği kürtaj listesine ilişkin konuştu: “Kişisel sağlık verileri mahremdir, paylaşılması suçtur”

İstanbul Emniyet Müdürlüğü, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’ne 29 Ağustos’ta gönderdiği “gizli” ve “ivedi” ibareli bir yazıyla 1 Ocak 2017 ile 31 Mayıs 2019 tarihleri arasında İstanbul’da tüm devlet hastaneleri ve özel hastanelerde polikistik over sendromu olup kürtaj yaptıran 30-40 yaş arası kadınların listesini istedi. BirGün Gazetesi’nden Uğur Şahin’in haberine göre, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü bu bilgilere “FETÖ silahlı terör örgütüne üye olma”, “rüşvet” ve “cumhurbaşkanı ile devlet büyüklerine hakaret” konularında yürütülen soruşturma kapsamında ulaşmaya çalıştı.

Bunun üzerine İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü, ilçe sağlık müdürlüklerinden kamu, üniversite ve özel sağlık kuruluşlarındaki kürtaj kayıtlarının sorgulanması için 13 Eylül’e kadar süre vererek konuyla ilgili bilgi istedi.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nden istediği bilgiler sağlık ve cinsel hayata ilişkin olduğu için “özel nitelikli kişisel veri” kapsamına giriyor. Bu haberle birlikte özel nitelikli kişisel verilerin korunması ve hasta-doktor gizliliği konularını gündeme geldi.

İstanbul Tabip Odası Sekreteri Pratisyen Hekim Osman Öztürk ve Avukat Şebnem Ahi’den konuyla ilgili görüş aldık.

“Kişisel veriler ancak mahkeme kararıyla istenebilir”

Avukat Şebnem Ahi, güvenlik kurumlarının kişisel verileri diğer kurumlardan kamu güvenliği ile ilgili bir konuda ya da terör soruşturması kapsamında ancak bir savcılık ya da mahkeme kararı ile istenebileceğini belirtti. Bu verilerin hassas kişisel veri olduğunu ve bunların ciddi bir biçimde korunması gerektiğini söyleyen Ahi, hassas kişisel verilerin Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun (KVKK) yanı sıra, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın da koruması altında olduğunu vurguladı. Ahi ayrıca, belli bir soruşturma kapsamında kurumlardan istenen kişisel verilerin de soruşturma sürecinde titizlikle saklanması ve soruşturma bittikten belli bir süre sonra ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi.

“Kişisel verilerin sızdırılması suç”

Devlet kurumlarının çeşitli istatistiki araştırmalar için kişisel verileri ancak anonim olarak kullanabileceğini belirten Ahi, bilgilerin KVKK’ye uygun kullanılması gerektiğini vurguladı. Ahi, kişilerin sağlık, cinsel tercihleri, ırk-dil-dinine dair verilerin hassas veriler olduğunu, bu verilerin çeşitli veri koruma kurallarına uygun tutulduğunu ve Türk Ceza Kanunu (TCK) madde 135-136-137-138 uyarınca kişisel verilerin sızdırılmasının ve verilerle ilgili işlem tamamlandığında verilerin yok edilmemesinin suç olduğunu söyledi.

TCK madde 135’e göre; hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir. Kişisel verinin, kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin olması durumunda birinci fıkra uyarınca verilecek ceza yarı oranında artırılır.

“Hasta-hekim ilişkisi güven temellidir”

İstanbul Tabip Odası Sekreteri Osman Öztürk, kişisel sağlık verilerinin mahrem olduğunu ve bunların TCK’de özellikle düzenlendiğini belirtti ve kişisel verilerin paylaşımını “felaket” olarak nitelendirdi. Öztürk hekimleri, konunun suç boyutundan ziyade tıbbi etik boyutunun daha çok ilgilendirdiğini belirtti. Kişisel sağlık verilerinin bu şekilde paylaşılamayacağını vurgulayan Öztürk, Hipokrat yemini gereği hasta-hekim ilişkisinde güvenin temel olduğunu söyledi.

Eski Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Raşit Tükel de konu ile ilgili Twitter üzerinden yorum yaptı ve kişisel verilerin izinsiz kullanılamayacağı vurgusu yaptı.

İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi tarafından konu ile ilgili basına ve kamuoyuna yapılan açıklamada “Anayasa’nın 20. maddesi ve KVKK gereği kişisel bilgilerin verilmesi suçtur. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanun’un 3/d ve 6/3 fıkralarına göre emniyet tarafından istenilen bilgiler sağlık alanına ilişkin kişisel verilerdir” denildi.

Polikistik over sendromu hastalığı nedir?

Polikistik over sendromu; üreme çağındaki kadınlarda en sık görülen endokrin (hormonal) bozukluklardan biri. Sendrom; kadının adet düzenini, çocuk sahibi olma yeteneğini, hormonlarını, kalbini, damarlarını ve hatta dış görünüşünü etkileyebiliyor. Kadınların yüzde 15-20’sinde gözlenebilen polikistik over sendromunun nedeni tam olarak bilinmiyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.