Almanya, koronavirüs pandemisinde İtalya ve İspanya’nın ardından Avrupa’da en çok vakanın görüldüğü ülke. Bugüne kadar, hiç de düşük olmayan vaka sayısına rağmen hayatını kaybeden hastaların sayısı diğer ülkelere kıyasla çok daha düşük ve iyileşerek taburcu olan hasta sayısı oldukça yüksek. Hal böyleyken, tüm dünya dikkatini Almanya’nın izlediği stratejiye ve alınan önlemlere çevirdi.
Angela Merkel hükümeti, salgınla mücadelede ülkenin 129 yıllık geçmişe sahip Robert Koch Enstitüsü‘nün tavsiyelerini uyguluyor. Sağlık alanındaki adımlar, enstitünün kararları doğrultusunda atılıyor. Ekonomide ise Avrupa’nın en büyük ekonomisi Almanya, geçen hafta 750 milyar euroluk kurtarma paketini kabul etti. Deutsche Welle’ye göre, paket kapsamında, Alman şirketlerinin yabancılar tarafından devralınmasının engellenmesini amaçlayan önlemler, küçük firmalar, sanatçı ve bakıcılar gibi serbest çalışanlara koruma ve kirasını ödeyemeyecek durumda olan kiracılara yönelik ise karşılıksız ödemeler var.
Peki ama öğrenciler, göçmen ve mültecileri de kapsayan ”gölge istihdam”da neler oluyor?
BirGün gazetesinde Almanya hakkında yazan, Freie Üniversitesi Çalışanlar Temsilcisi Egehan Ünlü, bu süreçte güvencesiz birçok grubun satır arasında kaldığını anlattı. Evde bakım, inşaat, perakende gibi sektörlerde çalışan kaçak işçilerin bir Almanya gerçeği olduğunu aktaran Ünlü, Almanya’da enflasyonun düşüklüğünün bu grubun sayesinde olduğunu ancak son paketlerin, risk grubundaki bu kişileri kapsamadığını hatırlattı.
Almanya’da ”baharın habercisi” olarak bilinen kuşkonmaz hasadı için, koronavirüs salgınına rağmen, 600 bine yakın iltica başvurusu yapmış ancak daha önce çalışmasına izin verilmemiş kişinin tarlalara sürülmesi gündemde. Ünlü’ye göre, bu durum daha da trajik bir hal alıyor: Almanya’ya okumaya gelmiş yabancı öğrenciler de tarlalarda çalışmak üzere başvurmak zorunda kaldı. Yani koronavirüs için sunulan ekonomik paket göründüğü kadar geniş değil.
