Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) gruplarının TBMM Adalet Komisyonu’na getirdiği infaz düzenlemesinden Soma ve Ermenek maden kazalarından Çorlu tren kazasına, Gezi Parkı eylemlerinden Aladağ’daki yurt yangınına kadar yüzlerce yurttaşın hayatını kaybetmesine neden olan davalardan yargılananlar yararlanırken, gazeteciler ve siyasi tutuklular cezaevinde kalacak.
Teklifin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Adalet Komisyonu’ndaki görüşmeleri sırasında konuşan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, “Gezi direnişinin çocukları Ali İsmail’in, Berkin’in, Abdullah Cömert’in ölümüne neden olan güvenlik görevlileri cezaevinden çıkacak ya da hiç girmeyecek. Ama uydurma Gezi davasından beraat etmesine rağmen iki buçuk yıldır tutuklu bulunan Osman Kavala cezaevinde kalacak. Soma’da, Ermenek’te, Çorlu tren faciasında, Aladağ yurt yangınında yüzlerce yurttaşımızın hayatını kaybetmesine neden olan failler çıkacak ama eline taş dahi almamış gazeteciler, aydınlar, siyasetçiler kalacak. Bu adaletli olmaz. Kapsam mutlaka genişletilmelidir” dedi. Çakırözer, koronavirüs salgını nedeni ile gündeme gelen infaz düzenlemesinin gazetecileri, siyasi tutukluları da kapsayacak biçimde genişletilerek “toplumsal barışın sağlanması” çağrısında bulundu.
“Gazeteciler, Demirtaş, Kavala cezaevindeyken…”
Adaletli, eşit, vicdanların kabul edeceği bir düzenleme olması gerektiğini belirten Çakırözer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Salgının boyutu da dikkate alınarak bunun kapsamının mutlaka genişletilmesi gerekir. Gasp, yaralama, çete suçları, taksirle adam öldürme ve birçok suçu kapsam içine alan bir düzenleme sözkonusu ama diğer yanda benim meslektaşlarım, gazeteciler var. Sadece haber yaptıkları için Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Hülya Kılınç, Murat Ağırel, Ferhat Çelik, Aydın Keser ve daha onlarcası haksız hukuksuz cezaevinde. Benzer şekilde, yaptığı konuşmalar nedeniyle Selahattin Demirtaş cezaevinde. Osman Kavala hiçbir suçu yokken iki buçuk yıldır cezaevinde. Yüzlerce yurttaş düşündüğü için gözaltında, cezaevi yolunda. Düşünceyi özgürleştirmeden bu haliyle toplum vicdanı bunu kabul etmez.”
“Bir musibetten toplumsal barışa ulaşalım”
Geçen yıl kanunlaşan yargı reformu ile haber ve eleştirinin suç olmayacağı yönünde taahhütte bulunulduğunu anımsatan Çakırözer, komisyondaki milletvekillerine şöyle seslendi: “Şimdi bu sözümüzün gereğini yapalım. Sadece yazdığı, düşündüğü, konuştuğu için cezaevinde tutulan gazetecilerimizin, siyasetçilerimizin, aydınlarımızın bu düzenlemeden faydalanmasını sağlayalım. Bir musibet ile mücadele için, cezaevlerinin bu salgından etkilenmemesi için gündeme gelen bu kanunun kapsamı genişletilerek uzun süredir ihtiyacımız olan toplumsal barışı sağlama fırsatını elimizden kaçırmayalım.”
