İlahiyatçı yazar İhsan Eliaçık, koronavirüsle mücadelede dinin yerini, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın aldığı önlemleri ve yetersizlikleri, salgının ramazan ayında orucu nasıl etkileyeceğini anlattı.
Eliaçık, Diyanet’in sürecin en başından beri tökezlediğini söylerken, süreci şöyle tarif etti: “Hükümetin siyasi kararları da bocalama, tökezleme gösteriyor. Buna paralel olarak Diyanet’i de aldığı kararlarda bocalama içinde olduğunu görüyoruz. İlk hafta cuma namazının iptal edilmesini geciktirdiler, iptal edemediler. İkinci hafta hastalığın ve virüsün dayatmasıyla cuma namazı kılınmayacak dendi ama orada da bocalandı. Camiler açık olacak, namaza gelenler tek başına namaz kılacak dendi. Bu sefer camiye gelenlerle imamlar arasında tartışma baş gösterdi. Üçüncü hafta da temsili cuma namazları kılacağız dediler, önce sarayda kıldılar. Bu da yanlıştı. Çünkü böyle kılınan cuma namazı klasik İslam fıkhına göre kılınan bir namaz olmuyor. Cuma namazının umuma açık yerlerde kılınması, yoldan geçen herkesin katılabileceği açıklıkta olması gerekir.“
“Bilim Kurulu’nda Diyanet üyesine gerek yok”
“Bilim Kurulu’nda Diyanet’ten bir üyenin bulunmasına gerek yok” diyen Eliaçık, “Kurul, gerektiğinde Diyanet İşleri Başkanlığı’na soru sorabilir. ‘Aşı yapmak istiyoruz ama bazı dindarlar aşı olmak istemiyor. Bunu dinde yeri var mı?’ diyebilir. Diyanet de açıklamasını yapar, bilim insanlarına destek olur” diye konuştu.
“Aç kalmak virüsü tetikliyorsa oruç tutulmamalıdır”
En merak edilen konulardan biri de virüsün, 24 Nisan’da başlayacak olan ramazan ayında orucu etkileyip etkileyemeyeceği. Eliaçık, bu konuya da açıklık getirdi: “Oruç tutmanın, aç kalmanın virüsü tetiklemesi sözkonusu mudur, değil midir? Buna tıpçıların bir açıklama getirmesi gerekir, ben bilmiyorum. Bunun üzerine bir fikir verilebilir. Eğer aç kalmak virüsü tetikliyor, bağışıklığı zayıflattığı için virüsün yayılmasına sebebiyet veriyor denirse o zaman oruç tutulmaması gerekir. Böyle bir durum sözkonusu değil denirse tutulur. Hastalık ve yolculuk oruç tutmamak için geçerli bir mazerettir ama tıbbi bir görüşe ihtiyaç vardır. Toplu iftarlar kesinlikle olmamalıdır.”