Avrupa Konseyi’nin İşkenceyi Önleme Komisyonu (CPT), 2017 ve 2019 yıllarında Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaretlerin sonucunda hazırladığı raporlar ile hükümetin bu raporlara yanıtlarını yayımladı. CPT, “kabul edilemez” dediği cezaevlerindeki kalabalığı sona erdirmesi için Ankara’ya çağrıda bulundu.
Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi bünyesindeki CPT, tutuklamalar ve hapis koşulları hakkında birçok saha ziyareti ve yüzlerce mülakat gerçekleştirdi.
2017 ve 2019 yıllarına ait raporların ikisinde de çok sayıda işkence, gereksiz ve keyfi güç kullanımı ve hak ihlalleri şikayetlerine yer veriliyor. Raporun en çok üstünde durduğu sorunlar cezaevlerinin kalabalık olması, gözaltı sürecinde şiddet uygulanması ve yasal temsile yani avukatlara erişim. Rapor, bunların haricinde İmralı’ya da özel olarak değiniyor.
CPT, çözüme giden yolda bütün güvenlik güçlerine bahsi geçen hak ihlallerine karşı “sıfır tolerans” mesajının net bir biçimde verilmesi gerektiğini belirtiyor. Bu mesajın gelmesi gereken yer olarak da “en yüksek politik merci olan cumhurbaşkanlığı” ofisine işaret ediyor.
Hapishaneler kalabalık
Rapor, 2000’li yılların ortasından itibaren cezaevlerindeki kişi sayısının devamlı olarak sabit bir hızda artmakta olduğunu yazıyor. Bu sebepten, Türkiye’deki neredeyse bütün cezaevleri resmi kapasitelerinin üstünde mahkûm barındırıyor. CPT heyeti cezaevlerinde yeterli sayıda yatak olmadığını, bazı mahkûmların yerlerdeki şilteler üzerinde yatırıldığını, yer kalmadığında da şilteleri paylaşmak zorunda bırakıldıklarını gözlemledi.
Çözüm daha fazla hapishane değil, daha az tutuklanma
CPT, Türkiye’de yeni cezaevleri inşa edildiğini not ederek bunun yaşanan kalabalığa karşı yeterli bir çözüm olmayacağının altını çizdi. Rapor, kişilerin mahkûm edilmesi ve serbest bırakılması süreçlerinin yakından incelenip, tutuklanmanın “gerçekten son seçenek” olarak uygulanması gerektiğini belirtiyor. Heyet, cezaevlerindeki kalabalığı sona erdirmesi için hükümete çağrıda bulunuyor.
İmralı’da bütün mahkumlar izolasyonda: “Koşullar kabul edilemez”
CPT heyeti, 2016’daki ziyaretleri ile 2019’daki ziyaretleri arasında İmralı F Tipi Cezaevi’nin koşullarında hiçbir düzelme olmadığını belirtti. Rapora göre, adadaki mahkûmların sağlık hizmetlerine erişimi yeterli ve hapishane görevlilerinin mahkûmlara karşı kötü davrandığına dair bir şikayet yok.
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
Ancak İmralı F Tipi Cezaevi’ndeki en büyük sıkıntı mahkûmların birbirleri ile iletişim kurmasına izin verilmemesi veya çok sınırlı bir şekilde izin verilmesi. CPT raporu bu durumun “kabul edilemez olduğunu” belirtiyor ve “Türkiyeli yetkilileri İmralı’daki mahkûmlara birbirleriyle sosyalleşme imkânı sağlamak için bir an önce gerekli adımları atmaya” çağırıyor.
Raporun İmralı hakkında üzerinde durduğu bir diğer konu da mahkûmların dış dünya ile iletişim kurmalarının uzun süreler ile yasaklanması. Rapor, bu konunun CPT ile Türkiye arasında uzun süredir konuşulduğunu belirtiyor. Raporda mahkûmların avukatları ve aileleri ile görüşmesine izin verilmemesi ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra mahkûmların dış dünya ile iletişimlerinin tamamen kesilmesi “kabul edilemez” ve “uluslararası insan hakları standartlarına aykırı” olarak nitelendiriliyor.
Raporda son olarak “ülkenin güvenlik endişeleri ile mahkûmların temel insan hakları arasında bir denge bulunması gerektiği” yazıyor.
Raporun tamamına ve hükümetin cevabına buradan ulaşmak mümkün.