Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Erkek şiddetine uğrayan kadınlar anlatıyor (7) – Kübra S.: “Ya ölecektim ya da ayaklarımın üzerinde duracaktım”

Kübra S., 15 yaşındayken bir arkadaşı vesilesiyle tanıştığı erkeğin tehditleri yüzünden, ona kaçmak zorunda kalmış ve 17 yaşındayken anne olmuş bir kadın. 15 yıl evli olduğu erkek tarafından şiddet gören Kübra, hâlâ bu kişi tarafından tehdit ediliyor. Kübra ile 15 yıl boyunca yaşadıklarını ve hissettiklerini konuştuk.

“Biz aşiretiz, bu evden ancak ölün çıkar”

Kübra ile konuşmaya, boşandığı erkek ile tanışma sürecinden başlıyoruz. 30 yaşındaki Kübra, o günleri anlatırken sesi titriyor ve hâlâ korktuğunu söylüyor. “O kadar çok şey yaşadım ki nereden başlayacağımı bilmiyorum” diyen Kübra’nın hayatını dinlediğinizde bu söylediğine hak veriyorsunuz. 2005 yılında 15 yaşındayken arkadaşının vesilesiyle tanıştığı erkek, Kübra’nın deyimiyle yakasını bırakmamış ve Kübra onunla gitmeye mecbur kalmış:

“2005 yılıydı. Lise son sınıftaydım ve okulumun bitmesine son bir dönem kalmıştı. Onunla arkadaşım aracılığıyla tanıştım ve daha sonra hiç yakamı bırakmadı. Çok mücadele verdim fakat olmadı. ‘Gel kaçalım’ demeye o zamanlar başlamıştı. Normalde İstanbul’da yaşıyordu fakat benimle tanıştıktan sonra bulunduğum şehre gelip okulumun önünde beni rahatsız ediyordu. Üstümde baskı kurdu ve beni ailemle tehdit etti. ‘Babanı tanıyorum, onlara zarar veririm’ dedi. Aileme zarar vermekle tehdit ettiği için korkuyordum. Bir dönem idare etmeye çalıştım ama ben de tehditlere daha fazla dayanamadım ve gitmeye mecbur kaldım. Ailem ona kaçmamın ardından reşit de olmadığım için şikayetçi olunca, kendisi o zaman aileme düşman olmaya başladı. Beni ailesinin yanına götürdü. Ağrılılar ve evde 12 kişi kalıyorlardı. Bana aşiret olduklarını söyleyen ailesi masaya silah koyup ‘Biz aşiretiz, bu eve geldin, ancak ölün çıkar’ dedi. Zaten evden gidersem öleceğimi biliyordum. ‘Bizde boşanma yok’ diyorlardı ama ben zaten yaşımdan dolayı evli bile değildim. Ben gitmek istediğim zaman ise beni altı yaşındaki kardeşimle, babamla tehdit ettiler. Biz her şeyimizi hukuk yoluyla çözmeye çalıştık ama olmadı. Ben de artık kabullendim ve ‘Benim kaderim bu artık, bunu çekeceğim’ dedim.”

“Yaşıtlarımın okula gidişini camdan izliyordum”

Kübra okulu bıraktığı için çok pişmandı. Birlikte olduğu erkek ona İstanbul’da okula gidebileceğini söylemiş fakat bu gerçekleşmemişti. Liseyi bile bitiremediğini, ortaokul mezunu olarak kaldığını söyleyen Kübra, yaşıtlarının okula gitmesini camdan izlediğini anlatırken ağlıyor:

“Mahkûm kaldığım evde hizmetçi gibiydim. ‘Okula gidersin’ dediler, olmadı. Evden dışarı adımımı atamıyordum. Sadece camdan kendi yaşıtlarımın okula gitmesine bakıyordum. Evde kayınlarımın kitaplarına bakıp ağlıyordum. Her gün rüyamda okula gittiğimi görüyordum.”

“Üzerime kaynar çay döküyordu”

2007 yılında çocuğu olan Kübra, reşit olmadığı için o dönem nikâhlanamıyor. 2009 yılında evlenen Kübra, iki ailenin birbirine uygun olmadığını ve evden gitmek istediğini söyleyince birlikte olduğu erkek tarafından şiddet görüyor. Birlikte olduğu erkek, Kübra’nın boğazını sıkıyor, tehdit ediyor ve üzerine kaynar çay döküyordu: 

“Ben ailemizin uygun olmadığını anlayınca şiddet görmeye başladım. Boğazımı sıkıyordu, nefes almamı engelliyordu. Evde ne bulursa üstüme atıyordu. Çatal, kaşık, kaynar çay… Panik atak geçiriyordum, evden çıkarmıyorlardı. Babam beni almak isteyince de evde baskı kuruyorlardı. 17 yaşındayken çocuğum oldu. Hamileyken de şiddetlerine maruz kaldım. Çocuğuma altı aylık hamileyken babası oğlunu evde istemedi ve ayrı eve çıktık. Baş başa kalınca daha çok şiddete maruz kaldım. Eskiden babasından gizli gizli dövüyordu. Çalışmayı seven birisi değildi. Babası bana ‘Git söyle, çalışsın’ diyordu, ben de ona söyleyince dayak yiyen ben oluyordum.”

“Çocuğumu kaçırdı, polis ‘Olsun, o da babası’ dedi”

Kübra, çocuğu beş aylıkken biraz kafasını dinlemek için ailesinin evine gidiyor ve bir süre orada kalmak istiyor. Ancak Kübra gittikten bir gün sonra erkek Kübra’yı tehdit etmeye başlıyor ve çocuğunu kaçırıyor:

“Çocuğum beş aylıkken ailemin yanına gittim. Dayanamadım ve anneme her şeyi anlattım. O ise sürekli arayıp küfür ediyor, hemen eve geri dönmemi istiyordu. Hiçbir şey yapmazsa psikolojik şiddet uyguluyordu. ‘Ben şimdi gelmek istemiyorum, zaman ver’ dediğimde ise ‘Çocuğumu istiyorum, onu getir’ diyordu. Bir gün babamı takip etmişler. Babam evden çıkınca kapı çaldı. Delikten bir baktım, bunun kardeşi. Hiç yanımıza geleceğine ihtimal vermemiştim. Kapıyı açmamı istedi. O sırada kardeşim camdan baktı ve iki araba dolusu erkeğin geldiğini söyledi. Annem ‘Açmayalım’ derken bu balkona tırmanıp içeri girdi. Annem girmemesi için mücadele verdi ama elinde silahı da vardı, engel olamadı. Biz evde üç kadındık, ne yapabilirdik ki? Polisi aramak istedim, telefonu kırdı. Annemin parmağını kapıya sıkıştırdı. Daha henüz sekiz yaşında olan kız kardeşim ise bağırıyordu ‘Yardım edin’ diye. Daha sonra kapıyı açtı, kardeşini içeri aldı. Diğerleri ise polis gelirse haber vermek için dışarıda bekliyordu. Beni kolumdan tutup sürüklemeye başladı, ‘Gel yoksa seni öldürürüm’ diye. Sanırım mahalleden biri polisi aradı, diğer kardeşleri bağırmaya başladı: ‘Çabuk gel! Polis geliyor.’ Bu beni bıraktı, çocuğumu alıp gitti.”

“Polis, ‘Resmi kanıtın yok’ dedi ama doğum belgesi elimdeydi”

Kübra, eve gelen polise durumu anlatınca polisin “Resmi kanıtın yok” söylemiyle karşılaştı. Bir kış boyunca çocuğunu göremeyen Kübra, yine ailesiyle tehdit edilmeye başladı. Kübra o günleri ağlayarak anlatıyor:  

“Polis bana ‘Sen annesiysen, o da babası. Alsın çocuğunu. Resmî olarak kanıtın yok’ dediler. Nüfus cüzdanı yok ama elimde doğum belgesi vardı. Benim de yapacak bir şeyim yoktu. Sadece şikayetçi oldum ve bekledim. Tabii benim göğüslerim şişiyor, süt doluyor, artık ağrıya dayanamıyorum. Çocuğumu da özledim. Sonra yine aradı ve tehditler başladı. Beni arayıp, ‘Gel yoksa ailene zarar veririm, kardeşlerine kezzap dökerim’ dedi. Benim bir kardeşim altı, diğeri ise sekiz yaşındaydı. Biz bunların hepsini arşivledik, belgeledik ve polise verdik. Polis ise bize ‘Ses kaydı geçerli değil, biz nereden bilelim o kişi olduğunu’ dedi.” 

“İnşaattan boru alıp beni dövdü”

Kübra, bir süre sonra tehditlerden korktuğu için geri dönmek zorunda kalıyor. Kendi hayatından vazgeçen genç kadın, ailesine ve çocuğuna zarar gelmesinden endişelenmeye başlıyor:

“Ben çocuğuma dayanamadığım için bir şans daha vermek istedim ve gittim. Bana ‘Eskisi gibi olmayacağım’ demişti. Ama ne oldu? Yanına gidince de bir gün iyi davrandı sonrası yine aynı. İnşaattan boru alıp beni dövüyordu, artık ağrıdan oturamıyordum. Aileme zarar verecek korkusuyla hep sustum. Bu adam hasta!”

“Beni canlı sohbet hattına üye yaptı”

Kübra’nın evli olduğu erkek canlı sohbet kanallarına hem kendisi üye olmuş hem de Kübra’yı üye olması için zorlamış. Kübra, evli olduğu erkeğin, kendisini dövmek için bahane aradığını söylüyor. Bu yüzden, Kübra’nın hesabından erkeklere mesaj atıyormuş:

“Canlı sohbet hattında kadınlar da konuşuyordu, beni de zorla oraya soktu. Bana bir hesap açtı ve iş yerinden beni takip etti. Platformda ortak sohbet alanında birbirine ifade yolluyorsun, müzik atıyorsun… İsteyen ise özel sohbete geçiyor, görüntülü konuşuyor. Ben ‘İstemiyorum’ dedim ama dinletemedim. Bir gün kanalı açtı bana ve işe gitti. Ben de gün içinde müzik yolluyordum, ne derse onu yapıyordum. Beni dövmek için bahane aradığı için iş yerinde benim hesabımdan erkeklere ‘Aşkım’ diye mesaj atmış, onlar da cevap vermiş. Geldi, bana konuşmayı gösterdi. O gün artık dayanamadım. Evden çıkmak istedim, bu sefer beni dövmeye başladı, boğazımı sıktı. Çocuğumun çığlığı ile durdu. Yoksa şu an hayatta olmazdım. Çocuğumun çığlığı kurtardı beni. Evden giderken ‘Geldiğimde burada olmayacaksın, yoksa seni gebertirim’ dedi. O evden çıktıktan sonra ne yapacağımı bilmiyordum. Ailemin yanına gidemezdim çünkü onlara zarar veriyordu. Ben de Sosyal Destek Başvuru ve Takibi’ni aradım. Daha sonra dokuz ay kadın sığınma evinde kaldım.”

Kübra ailesinin yanına gidemiyor çünkü tekrar çocuğunun kaçırılmasından korkuyor. Kübra’nın çocuğu ise babasını özlüyor:

“Çocuğum babasını çok özlüyor, sürekli ‘baba’ diye ağlıyordu. Babası sonuçta, onu zorla tutamam. Bir gün ‘Anne ben babamı istiyorum’ dedi. Kadın sığınma evinde de telefonum yok, yerimi öğrenmemesi için onunla konuşmam yasak. Benim bir karar vermem gerekiyordu. Çocuğum babasını istiyordu, ben de görmesi için onlara verdim.”

“Ya ölecektim ya da ayaklarımın üstünde duracaktım”

Kübra, çocuğunu babasına verdikten sonra önünde iki yol olduğunu düşünüyor ve kendi ayaklarının üzerinde durmak için okulunu bitirmeye kadar veriyor. Açıköğretime kaydolan Kübra, bugün hayalini gerçekleştirmiş, üniversite mezunu bir kadın. “Ağlaya ağlaya ders çalıştım” diyen Kübra, o günleri şöyle anlatıyor:

Önümde iki yol vardı, ya gidip yine barışacaktım ve belki de ölecektim ya da kendi ayaklarımın üzerinde durup okulumu bitirecektim. Kadın sığınma evinde açıktan liseye başladım, bitirme sınavları yaklaştığında ailemin yanına geçtim. Sonra üniversiteye girdim. Üniversiteyi de dereceyle bitirdim. Şimdi elimde bir mesleğim var. Hayalimi gerçekleştirdim.”

“Benim çocukluğumu da, gençliğimi de aldı”

Bir sene boyunca, evli olduğu erkeğin onu görmesinden korktuğu için dışarı çıkamayan Kübra, gençliğini, çocukluğunu yitirdiğini düşünüyor. Kübra, bir sene sonra dışarı çıktığında neler hissettiğini anlatırken kaçırdığı günler için ağlıyor: 

“Korkudan bir sene dışarı çıkamadım. İlk çıktığım zaman korkudan ayaklarım titriyor, her yerde onu görüyordum. Üniversiteye başladığım zaman beni arıyordu ve ‘Köşede bekliyorum’ diyordu. Bir çıkıyordum, cidden orada bekliyor. Hiç arkadaşım yoktu, üniversiteye gidene kadar ne bir kafeye gidebildim ne telefonum oldu… Benim çocukluğumu da aldı, gençliğimi de aldı. Geriye hiçbir şeyimi bırakmadı… Aynı şeyi çocuğuma yapmasından korkuyorum.”

“Artık kızımın gözünün önünde dayak yemek istemiyordum”

Kübra’nın koruma ve tedbir kararı olmasına rağmen Kübra’ya şiddet uygulayan erkek, tacizlerine devam ediyor. Bir gün, çocuğu görme bahanesiyle evinin önüne gelince, Kübra polise haber veriyor. Çocuğu kullanarak tehditlerine devam eden erkek, çocuğu ikinci defa kaçırıyor:

“Çocuğumu bana vermek için evin önüne getirdi. Koruma ve tedbir kararımız vardı. Ben yine de korktum, çocuğumun gözünün önünde yine dayak yemek istemedim. Polisi aradım. Hep birlikte karakola gittik. Çocuğu eve götürdüm. Yine bana ‘Çocuğumu ver’ dedi, vermeyince de çocuğumu ikinci kez kaçırdılar.”

“15 gün boyunca eve kapattı ve dövdü”

İkinci kez çocuğu kaçırılan Kübra, ailesinin yanında kalmaya başlıyor. “Ona hiçbir şey olmuyor” diye isyan eden Kübra da kızının ardından kaçırılıyor ve 15 gün boyunca evli olduğu erkek tarafından işkence görüyor:

“Bir gün kapı çaldı, babamlar da evde değildi. Kapıyı açtığım gibi dördüncü kattan beni kolumdan sürükleyerek götürdüler. 15 gün boyunca yine beni dövdü. Beni götürdükleri evde silah vardı, ‘Gidersen bu evden bak bakalım sana neler yapacağım’ diyordu. Her yerde mermi ve muskalar var. ‘Kim kurtaracak seni?’ diyordu. Haklıydı, beni kimse de kurtaramadı. Bir gün bu ekmek almaya gittiği sırada kapı çaldı. İki tane sivil polis geldi. Babam şikayet etmiş. Hemen çocuğumu ve beni aldılar. Onlara silahın yerini söyledim, silahı da aldılar ve karakola gittik. Biz ifademizi verdikten sonra bizi uçağa bindirip memlekete yolladılar. Her şey yoluna girdi derken bir baktım beni arıyor: ‘Sana yaptıklarının hesabını ödeteceğim, bak bana bir şey olmuyor. Şimdi geleceğim ve o çocuğu bana vereceksin’ dedi. Serbest kalmış, düşünebiliyor musunuz? Dediği gibi, ona hiçbir şey olmuyordu. Olan bana ve çocuğuma oluyordu. Ben de yine mecburen çocuğumu ona verdim. Çocuğuma sordum, ‘Baban seni dövüyor muydu?’ diye ‘Yok, sadece bağırıyor anne’ demişti.” 

Çocuğunu korkusundan tekrar babasına vermek zorunda kalan ve dört sene boyunca çocuğunu göremeyen Kübra, en sonunda çocuğu için de koruma kararı çıkarıyor:

“Çocuğum onların yanındayken bu cezaevine girmiş, haberim yoktu. 2019 gibi izne çıkmış. Kasım 2019’da bana yine tehditler savuran mesajlar atıyordu. Bir yıl boyunca çocuğumun ağzından mesajlar attı. Fiziksel şiddet göstermese, psikolojik şiddet gösteriyordu. Ben çocuğumu dört sene boyunca göremedim. Evladımla yalnız konuşamıyordum, sürekli yanındaydı ve onu yönlendiriyordu. Çocuğum bir gün benimle iletişime geçti ve bana ‘Anne gel beni kurtar’ dedi. Bana konum attıktan sonra ben, babam ve kardeşim yola çıktık. 5 Temmuz 2020’de İstanbul’da gidip çocuğumu aldım. Çocuğuma yaptıklarıyla ilgili belgeleri de savcılığa verdim. Çocuğumun da koruma kararı var.”

Kübra, 2012 yılında boşanmak için dava açıyor, mahkeme süreci iki yıl sürüyor. En sonunda, çocuğun velayetini de alarak boşanıyor.

“Ya ben sizi öldürüceğim, ya siz beni”

Çocuğunu alan Kübra bir daha ailesinin bulunduğu şehre gidemiyor. Başka bir şehirde kendi hayatını kurmaya hazırlanırken, senelerce kendisine şiddet uygulayan erkeğin 10 yıllık hapis cezasının onandığı öğreniyor. Evli olduğu erkek, bu yüzden tekrar kinleniyor ve Kübra’nın ailesini arayıp tehdit ediyor ve “Ya ben sizi öldürüceğim, ya siz beni” demeye başlıyor:

“Her şey yolunda gidiyor diye düşünürken bunun 10 yıllık hapis cezası onanmış, onu öğrenmiş. ‘Çocuğumla konuşmak istiyorum’ diye babamı arıyormuş. Ardından yine tehdit etmeye başladı: ‘Ya ben sizi öldüreceğim ya siz beni öldürüceksiniz’. Bana, ‘benim derdim seninle değil babanla’ diyordu. Ailesi kızımla konuşmak istedi, onlarla konuşturdum. Bayram arifesi (30 Temmuz 2020) babam yolda arabayla gidiyormuş, benzinliğe yanaşmış. O sırada bir araba arkadan babamın arabasına çarpmış. Babam da kenara çekip, arabadan inmiş. Babam ‘Suç bendeyse ben sizin bütün zararlarını karşılarım’  demiş ve telefonu eline almış. O sırada arabadan inen diğer kişi babamın kafasına vurmuş. Babam yere düşmesine rağmen babama demir levha ile vurmaya devam etmişler. Babamın bu olaydan sonra dişleri kırılmış, kafasına dikiş atılmış.”

Kübra’nın babasının şiddet gördükten sonraki durumu

Kübra bu olayı kız kardeşinden öğreniyor. Öğrenince boşandığı erkeği arayıp olayı itiraf ettirmeyi çalışıyor. Erkek de telefonu açar açmaz gülerek, “Babanın halini gördün mü, git onunla ilgilen” diyor. 

Erkek bu olayın ardından, 7 Ağustos 2020 tarihine kadar Kübra ve ailesine çocuğunu ona geri vermesi için zaman veriyor, “Eğer vermezseniz sizi öldürürüm” diyor. Kübra’nın ailesi 7 Ağustos’ta tedbir kararı çıkarıyor. Başka suçlardan ve daha önce de Kübra’ya karşı işlediği suçlardan dolayı bu erkeğin 13 yıllık cezası var ve kaçak durumda. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.