Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Grup toplantılarında muhalefet, İzmir depreminde önlem alınmadığı için hükümeti eleştirdi, Bahçeli ise Kılıçdaroğlu’na yüklendi: “Mücadelenin merkezine İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yerleştirilmesi ahlaki çarpıklıktır “

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) grubu olan beş partiden dördü; İYİ Parti, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP), grup toplantılarını bugün (3 Kasım) düzenledi. Dört partinin de gündeminde İzmir’in Seferihisar ilçesi açıklarında 30 Ekim’de meydana gelen deprem vardı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısındaki konuşmasına, İzmir’de meydana gelen depremde hayatını kaybedenleri anarak başladı. “AKP’nin bu ülkeye verecek bir şeyi kalmadı” diyen Akşener’in konuşmasında öne çıkanlar şöyle:

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener

“Milletimiz acı yaşarken, partisinin il kongresini iptal etmeyip, hiçbir sorumlulukları yokmuş gibi geçmiş idareleri suçlayanları gördükçe utanıyorum”

Akşener, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İzmir depreminden sonra  Samsun’da partisinin il kongresini yapmasını eleştirdi. “Türk siyaseti adına utanıyorum” diyen Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü: “Maalesef, depremi yaşadıktan sonra, bir süre konuşup, sonrasında sanki hiçbir şey olmamış gibi davranılması, vatandaşlarımızı daha büyük tehlikelerle baş başa bırakıyor. Metropolleri çeyrek asır, ülkeyi de 18 yıl yönetip, sizden, benden daha çok şikayetçi olan zihniyeti gördükçe, Türk siyaseti adına utanıyorum. Milletimiz acıyı topyekûn yaşarken, partisinin il kongresini iptal etmeyip, bir de sanki hiç sorumlulukları yokmuş gibi, sadece geçmiş idareleri suçlayan, siyasi rantçıları gördükçe utanıyorum. Yapılan ihbarlara rağmen, parmağını kıpırdatmayan bakanlıkları gördükçe, 21 yıldır toplanan deprem vergilerine rağmen, bu meselede ciddi bir yol alamayan yönetim anlayışını izledikçe, koltuk meraklılarının, yandaş müteahhitleriyle el ele verip, vatandaşlarımızın hayatını hiçe saymalarına şahit oldukça, isyan ediyorum. O binalarda kolon kesecek kadar gözünü para bürümüşlere, isyan ediyorum.”

“Ekonomiden sorumlu olanlar ‘Ekonomi bizim umurumuzda değil’ diyorlar”

Döviz kuru ve ekonomiye ilişkin de konuşan Akşener, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ve Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal’ı eleştirdi. Uysal’ın “Döviz kurunun seviyesi ile ilgili bir hedefimiz yok” sözlerine sert tepki gösteren İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, “Maalesef devlet idaresinde akıl fikir olmadığı gibi, artık ciddiyet de kalmadı. Dövizin artması, hemen her ürünün fiyatının artmasına yol açıyor. Ama maalesef, damat bakan oralı değil. Atadıkları, sözümona bağımsız Merkez Bankası Başkanı da diyor ki ‘Bizim bir döviz kuru hedefimiz yok.’ Dolar 8,43 lira olmuş. Ekonomiden sorumlu olanlar, ‘Ekonomi bizim umurumuzda değil’ diyorlar. Merkez Bankası siyasi çalkantılar, ekonomik çalkantılara sebep olmasın diye bağımsız. Bu işi en iyi bilen insanlar, Merkez Bankası çatısı altında olduğu için bağımsız. Buradan damat bakanı uyarıyorum: Merkez Bankası Başkanı’na çaycın gibi davranmaktan vazgeç” dedi.

“Döviz kurları artarken, enflasyonu durduramazsınız”

Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bakan Albayrak’ı da şu sözlerle eleştirdi: “Kayınpederinle birlikte geliştirdiğin, tarihteki tüm ekonomistleri mezarlarında ters döndüren, o meşhur, ‘Faiz sebep, enflasyon sonuçtur’ teorinizi uygulamaktan artık vazgeç. Sayın Erdoğan bu dahiyane teoriyi ortaya attığında, dolar 2 liranın altındaydı. Denediniz denediniz, ne dövizi tutabildiniz ne enflasyonu tutabildiniz ne de faizleri düşürebildiniz. Bu büyük yanlışta, daha fazla ısrar etmeyin. Döviz kurları artarken fiyat istikrarı sağlayamazsınız. Döviz kurları artarken enflasyonu durduramazsınız. Bunu anlamanız için, daha kaç işyerinin batması gerekiyor?”

“Ciddiyetsizlik, toplumun salgını ciddiye almamasına neden oluyor”

Koronavirüs salgınının tekrar yükselişini de ele alan Akşener, Sağlık Bakanlığı’nı eleştirdi. Akşener “Sağlık Bakanlığı’nın tüm verileri açık, eksiksiz ve güncel olarak paylaşması gerekiyor. Bu, hem bilim insanlarımızın çalışmalarını kolaylaştırır hem de önlemleri daha etkili hale getirir. Öncelikle ülkemizde kaç vaka olduğunu, koronavirüs sebebiyle kaç can kaybımızın olduğunu dürüstçe ve açıklıkla ortaya koymamız gerekiyor. ‘Hasta sayısı ile vaka sayısı aynı değildir’ gibi bir açıklama, maalesef ciddiyetle bağdaşmıyor. Bu ciddiyetsizlik, toplumun salgını ciddiye almamasına neden oluyor. Günde 20 bine yakın vaka varken, iki bin vaka açıklarsanız ne maskesiz gezenleri ne de hıncahınç dolmuş toplu taşıma araçlarını engelleyemezsiniz. Ciddiyet insanı gerçekle yüzleştirir. Gelinen noktada, bizi ilgilendiren bakanların imajı değil, milletimizin gerçeğidir” dedi.

MHP lideri Devlet Bahçeli

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısına İzmir depreminde hayatını kaybedenleri anarak başladı. Bahçeli, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu “Depremden bir gün sonra afet alanına gidip siyasi propagandaya heves etmesi, mücadelenin merkezine İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni yerleştirmesi bir defa gafillik, ahlaki çarpıklık ve siyaset ayıbıdır” diyerek eleştirdi.

“Keşke, birkaç metrekare fazla pay alma uğruna riskli binalarda oturmak tercih edilmeseydi”

İzmir depremiyle ilgili konuşan Bahçeli, “Keşke, birkaç metrekare fazla pay alma uğruna riskli binalarda oturmak tercih edilmeseydi. Keşke zemin etüdü yapılsaydı, biraz daha fazla kazanmak uğruna betondan, demirden, harçtan çalan insanlık müsveddelerine zamanında tepki gösterilseydi. Keşke sağlam yapılmış binaların kolonlarını kesip alan genişleten basit ve ölümcül kurnazlıklara tevessül edilmeseydi. Keşke uyarılar, hazırlanmış raporlar dikkate alınıp çöken binaların depreme dayanıklı olup olmadığı ta yıllar önce kontrol edilseydi, anbean etkili bir denetim süreci işletilebilseydi” dedi.

“Deprem vergileriyle ilgili yeni bir tartışma başlatması, bunun peşine tekraren düşmesi hiç kimse açısından sürpriz olmamalıdır”

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun deprem vergileriyle ilgili açıklamalarını eleştiren Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kılıçdaroğlu’nun felaketin harabesi maşeri vicdanda kor gibi dururken, toplanan deprem vergileriyle ilgili yeni bir tartışma başlatması, bunun peşine tekraren düşmesi hiç kimse açısından sürpriz olmamalıdır. Merhum Cemil Meriç diyordu ki: ‘Aydınların aydınlatamadığı halkı soytarılar aldatır.’ Ben de diyorum ki, depremin eksik bıraktığı yıkımı kimliksizler tamamlar. CHP demek karanlık demektir, CHP demek uçurum demektir, CHP demek millete tepeden bakan kibir saltanatı, kifayetsiz muhterislik, aldatma ve yalan makinesi demektir. Bu kireçlenmiş zihniyetin yaptığı tek şey milletin sırtına hançer sallamaktır. Depremle mücadeleye en büyük kurumsal katkının İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ait olduğunu ifade etmesi fırsat düşkünü bir siyaset simsarının hezeyanıdır. İzmir feryat ederken partizanlık yapmak Kılıçdaroğlu’na ne kazandırmıştır?” 

“İstanbul depremine hazırlık yapılmalı”

İzmir’de meydana gelen depremin faturasını mazlumların ödediğini söyleyen Bahçeli, olası İstanbul depremi için de uyarılarda bulundu. MHP lideri, “Muhtemel İstanbul depremi için acilen her türlü senaryo baz ve esas alınarak hazırlık yapılmalı, önlemler derinlemesine geliştirilmelidir. Dayanışmayla engelleri aşacağız. Yardımlaşmayla karanlık geceden çıkacağız. El ele, omuz omuza, güçbirliği yaparak, devlet-millet kenetlenmesiyle üzerimizdeki enkazı mutlaka kaldıracağız. İstersek yaparız, bir olursak, biz olursak mutlaka başarırız. Yeter ki kafaya koyalım, yeter ki hedef olarak tayin edelim, her güçlüğü yeneriz, hiçbir felaket karşısında da âciz düşmeyiz. Şayet milli mukavemetimizi gösterirsek, şayet ruhumuzda mahfuz duran potansiyel gücü harekete geçirirsek bizi hiçbir şey, hiç kimse durduramayacaktır” diye konuştu.

Azerbaycan-Ermenistan gerilimine de değinen Bahçeli şunları söyledi: “Terör devleti Ermenistan yine sivillere misket bombalarıyla, füzelerle saldırarak kansızlığının ve katilliğinin gereğini yapmaktadır. Ne yapsalar boşunadır; Dağlık Karabağ Türk’tür, Türk kalacaktır. Neye başvursalar beyhudedir, Azerbaycan Türklüğü teröristleri kaçtıkları yere kadar kovalayacaktır.“

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın gündeminde de İzmir’de meydana gelen deprem vardı.

“İnsanların ölümüne yol açan doğal afetler değil alınmayan tedbirler ve denetimsizliktir”

Buldan, “İzmir’de yaşananlar bu ülkenin deprem gerçeğini bize hatırlatmıştır. İnsanların ölümüne yol açan doğal afetler değil alınmayan tedbirler ve denetimsizliktir. 18 yıldır rantçı politikalarını sürdüren AKP, insanları ölümle baş başa bırakmıştır” dedi.

“Deprem için ayrılan paralar nerede?”

“Deprem için ayrılan paraları ne yaptınız?” diye sorarak sözlerine devam eden Buldan, olası bir İstanbul depreminin çok büyük bir tehdit olduğunu vurguladı.

“İktidarın zihniyeti depremden daha tehlikelidir”

Depremle mücadelede meslek örgütlerinin önemine dikkat çeken Buldan, “Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) gibi önemli kurumların sözlerini dikkate almak bir yana, meslek odalarını kapatmayı düşünen iktidarın bu zihniyeti depremden çok daha tehlikelidir” diye konuştu.

“Binalar çürük olabilir ama esas çürük olan mevcut rantçı sistemdir”

Buldan deprem ile ilgili sözlerini şöyle sonlandırdı: “Binalar çürük olabilir ama esas çürük olan mevcut rantçı sistemdir. Bunun sonuçlarını Van’da, Bingöl’de, Elazığ’da, İzmir’de, Erzincan’da yoksul halk ödemektedir. Bu çürük ve bozuk düzeni değiştirmek bizim elimizde.”

“15 Temmuz’daki darbe girişimi AKP eliyle siyasi darbeye çevrildi”

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 4 Kasım 2016 tarihinde HDP’ye yönelik başlatılan operasyonun dördüncü yıldönümüne gelindiğini belirtti ve “4 Kasım partimize yapılan siyasi darbenin dördüncü yılı. Hukuk dışı siyasi operasyon parlamento ve halkın iradesine karşı yapılan darbe girişimidir. 15 Temmuz’daki darbe girişiminin AKP eliyle siyasi darbeye çevrilişinin yıldönümüdür aynı zamanda. Sadece HDP’ye yönelik değil tüm sivil toplumu hedef alan bir plan var. Buna karşı hep beraber direneceğiz. Demokratik siyaseti tasfiye etmeye gücünüz yetmeyecek” dedi.

“2021 bütçesinde halka yine yoksulluk düşüyor”

2021 bütçesini de değerlendiren Buldan şöyle konuştu: “2021 bütçesi halka değil silaha para ayırıyor. Bütçenin yarısından fazlası vergiler vasıtasıyla halka yüklenecektir. İktidarını ayakta tutabilmek için Suriye’de, Libya’da ve Doğu Akdeniz’de uyguladıkları savaş politikalarının masraflarını halka ödetecekler. Halka da yine yoksulluk, işsizlik ve sefalet düşüyor. Bu ülkeyi yarı açık cezaevine çevirdiniz. Demokrasiyi ve adalet duygusunu siz yok ettiniz. Ülkeyi savaş ve faşizm sarmalına, açlık ve yoksulluk sarmalına siz soktunuz. Yoksulluğu ve yolsuzluğu siz büyüttünüz. Siz halkın parasını müteahhitlere veren elsiniz. Vergiyle, zamla, cezayla halkın parasını çalan elsiniz.” 

“Salgınla mücadelede siz ne işe yarıyorsunuz?”

Son olarak Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın İstanbul’da yaşayanlar için yaptığı uyarıyı değerlendiren Buldan sözlerini “İstanbullular’ın yüzde 40’ı iş kaybı yaşadı ve yüzde 70’inin geliri azaldı. Salgınla mücadelede bütün sorumluluğu halka yükleyecekseniz iktidar olarak siz ne iş yapıyorsunuz?” diyerek tamamladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu

Kemal Kılıçdaroğlu: “Her depremden sonra aynı şeyleri yapıyoruz”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da grup konuşmasının önemli bölümünü İzmir’de yaşanan deprem faciasına ayırdı. Kılıçdaroğlu depremle mücadelede bilimin öneminin altını çizerken, “Her depremden sonra aynı şeyleri yapıyoruz. Depremde meydana gelen kayıpları nasıl azaltabileceğimizi bulup bunları hayata geçirmemiz gerekli” dedi.

“Belediyenin riskli binaları yıkma yetkisi yok”

Riskli binaların neden yıkılmadığına yönelik belediyeye getirilen eleştirileri değerlendiren Kılıçdaroğlu, belediyenin böyle bir yetkisi olmadığını belirtti ve “Riskli alanlar belirlendikten sonra oradaki binaların yıkılması gerekiyor. Belediyenin yıkım kararı alma gibi bir kararı yok. Yıkım kararını valilik ve ona bağlı kurumlar veriyor. Belediye de yıkım kararı alınan bölgede yıkım işlemini gerçekleştiriyor. Belediyeler açısından riskli bölgeleri tespit etmek oldukça önemli ancak belediyelerin bina yıkma yetkileri bulunmuyor” diye konuştu.

“Hükümet hiçbir önlem almıyor”

Depremle mücadelenin iki aşamasında hükümet tarafından hiçbir adım atılmadığını belirten CHP lideri şunları söyledi: “Depremle mücadelenin birinci aşamasında, yapılan yolların, binaların depreme dayanıklı olması gerekir. İkinci aşama ise depremin oluşması halinde ortaya çıkan riskin giderilmesidir. Arama-kurtarma ekiplerinin organize edilmesi, hastane yollarının ve deprem toplanma alanlarının belirlenmesi gibi. Türkiye’de bunların hiçbiri yapılmıyor.”

“Deprem konusunda en kaliteli raporu hazırlayıp hükümete sunan tek parti CHP’dir”

Depremle ilgili oldukça kaliteli bir raporun hükümete sunulduğunu ancak hükümetin bunu göz ardı ettiğini belirten Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Parlamento görevini yaptı mı? Yürütme organının depremle mücadele kapsamında getirdiği bütün kanunlara destek verdik. 17 yılda depremle ilgili 58 araştırma önergesi vermişiz ancak bunların hiçbiri kabul edilmemiş. Sivil toplum örgütleri ve üniversiteler de üzerine düşeni yapıyor. Açık yüreklilikle söyleyebilirim ki deprem konusunda Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en kaliteli en nitelikli raporu hazırlayıp hükümete sunan tek parti CHP’dir.”

“Deprem vergilerine ne olduğunun hesabını halka vereceksiniz”

CHP lideri, 1999 yılındaki Marmara depreminin ardından Özel İletişim Vergisi adıyla deprem için toplanan paraların nerede olduğunun hesabının verilmesini istedi: “Rahmetli Bülent Ecevit 1999 depreminden sonra Özel İletişim Vergisi getirdi. Çıktığı tarihten bu yılın eylül ayında kadar 35 milyar dolar birikti. Siz bu parayla İzmir’de, İstanbul’da yaşanacak depremlerin hasarını en aza indirirsiniz. Erdoğan, ‘Harcanması gereken yere harcadık. Bay Kemal’e bunun hesabını vermeyeceğim’ diyor. Halka vereceksin bu hesabı zaten, bana değil.” 

“Fakir fukaranın yanındayız diyorlar ama cenazelerinin yanındalar”

Kılıçdaroğlu acil durumlar için yeterince kaynak kullanılmadığını belirterek “Suriyeliler’e gelince para çok. 50 milyar dolar para harcamışız. Bizim insanımız ise ölümü bekliyor. Fakir fukaranın yanındayız diyorlar ama cenazelerinin yanındalar” dedi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.