Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Salgında işsiz kalan müzisyen garsonluk yapmaya başladı, kafeler kapatılınca tekrar işsiz kaldı: “Bu ülkede bize işsizlik ve geleceksizlik reva görülüyor”

Müzisyen Anıl Bayraktar, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nü üçüncü sınıfta bırakmış ve yaklaşık üç yıldır müzik sektöründe çalışıyor. Uzun süredir koronavirüs nedeniyle ertelenen ve iptal edilen konserler nedeniyle geçimini sağlayamayan Bayraktar, bir süre önce kafede garsonluk yapmaya başladı. Ancak alınan son önlemlerle birlikte kafe, bar ve restoranlar tekrar kapatılınca Bayraktar yeniden işsiz kaldı. Anıl Bayraktar salgın sürecinde bir müzisyen olarak neler yaşadığını ve hissettiği güvencesizliği Medyascope’a anlattı. 

27 yaşındaki Anıl Bayraktar, İstanbul’da yaşıyor. Gazetecilik mezunu olan Bayraktar, halen Yıldız Teknik Üniversitesi Müzik Teknolojileri Bölümü’nde öğrenci ve işsiz. 2017’den beri çeşitli müzik gruplarında gitar teknisyeni ve ses mühendisi olarak çalışan Bayraktar, daha önce Yüksek Sadakat ve İkiye On Kala grubuyla çalıştı. Şu anda Selda Bağcan’la ve Yüzyüzeyken Konuşuruz grubuyla çalışıyor. 

“Salgın ile birlikte gelirim tamamen ortadan kalktı”

Salgından önce ekonomik olarak biraz daha rahat olduğunu söyleyen Bayraktar, “Rahatlıktan kastım asgari düzeyde ihtiyaçlarımı karşılayabilmek. Açlık, yoksulluk sınırının bir tık üstünde bir ücretle geçiniyordum. Salgın ile birlikte gelirim tamamen ortadan kalktı” dedi. 

Çoğu sahne emekçisi ve müzisyenin konser başına para kazanan güvencesiz çalışanlar olduğunu dile getiren Bayraktar, “Konserlerin iptali bizim aslında sıfıra inmemize neden oldu. Salgının başlarında devletin yaptığı yaklaşık 1000 liralık desteğe başvurdum ancak bana çıkmadı. Benim çevremde de bundan yararlanan tanıdığım kimse yok” diye konuştu.  

Bayraktar, geçinebilmek için ekipmanından bazılarını satmak zorunda kaldı

Bu süreçte, meslektaşlarından bazılarının birikmiş paralarıyla geçindiğini, bazılarının da kredi çekerek ya da yakın çevresinden borç alarak hayatta kaldığını söyleyen Bayraktar’ın kendisi de arkadaşlarından borç alarak geçindi. Aynı zamanda, salgında enstrümanlarını ve ekipmanını satan birçok müzisyen gibi, Bayraktar da salgının ilk günlerinde ekipmanının bir kısmını satmak zorunda kaldı. 

“Bu ülkede toplumsal bir olay olduğunda ilk önce konserler iptal ediliyor”

Bayraktar başlangıçta, salgının bu kadar uzun süreceğini tahmin etmemiş: “İlk önce konserlerin yasaklanacağını, ilk önce sosyal hayatın bitirileceğini biliyordum ama bu kadar uzun süreceğini tahmin etmiyordum.”

Bir müzisyen olarak, konserlerin iptal edilmesine alışkın olduklarını belirten Bayraktar, salgın başladığında işlerinin engelleneceğini zaten tahmin ettiğini söyledi: “Bu ülkede toplumsal bir olay olduğunda, örneğin deprem olunca veya askerler ölünce ilk önce konserler iptal ediliyor, geri kalan hayat devam ediyor. Haliyle salgında da önce konserlerin iptal edileceğini tahmin ediyorduk.”

Konserler iptal edilmeye başladıktan kısa bir süre sonra, menajer bir arkadaşının arayarak kendisini, “Herkes kendine başka bir iş bakmaya başlasın şimdiden. Süreç çok uzayacak, en azından kendinize başka bir iş bulun, geçinmek için” diye uyardığını aktaran Bayraktar, bu konuşmadan sonra iş bakmaya başladığını ancak bir türlü çalışacak bir yer bulamadığını söyledi. Bayraktar, “Gazetecilik mezunuyum. Bu alanda da iş aradım ama bulamadım. Kafedeki işi bile şans eseri, bir tanıdığın vasıtasıyla buldum” diyerek garsonluk yapmaya nasıl başladığını anlattı.   

“Bu ülkede bize reva görülen işsizlik ve geleceksizlik”

Kafe, bar ve restoranların kapatılmasıyla tekrar işsiz kalan Bayraktar, “Bu ülkede bize reva görülen bu: İşsizlik ve geleceksizlik. Hepimizde kaygı bozuklukları oluşmaya başladı bile. Bunu görmezden gelemezsiniz. Mutsuzum ve bunu açık açık söylüyorum” dedi. Bayraktar, umudunun her zaman olduğunu söylüyor: “Umut, benim hayata tutunabilmem için son kalem. O yüzden kendime hiçbir zaman umutsuzum demedim. Ben bu ülkeden de insanlardan da umutluyum.”

Bugüne kadar aldığı tek yardımın, müzisyenlerin kendi arasında sahne emekçilerine destek için yaptığı yardımlar olduğunu anlatan Bayraktar, “Çevrimiçi konserler ve çeşitli etkinlikler düzenleyerek, oradan kazanılan paralarla sahne emekçilerine destek olan müzisyenler oldu. Devletin, resmi kurumların yapmadığını biz müzisyenler olarak yaptık, birbirimize destek olduk” diye konuştu. 

“Milyonlarca güvencesiz emekçiden biriyim”

Hem ekonomik hem de psikolojik açıdan kendini güvencesiz hissettiğini, üstelik sağlık sigortasının da olmadığının altını çizen Bayraktar sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu süreçte asgari ihtiyaçlarımızı bile karşılayamayacak  durumdayız. O yüzden bu süreçte sağlık problemi yaşamak, sağlık için ekstra para harcama ihtimali insanı güvencesiz hissettiriyor. Bu ülkede çalışan milyonlarca güvencesiz emekçiden biriyim.” 

“Önce sosyal hayata ve sanata kısıtlamanın gelmesi iktidarın bir politikası”

 İktidarın uyguladığı politikaların normal şartlarda bile müziğin, tiyatronun ve sinemanın sesini kısmaya yönelik olduğunu söyleyen Bayraktar, “Salgından önce şarkılara sansürler uygulandı, tiyatrolar kapatıldı. İktidarın aslında sanatla bir derdi var. Önce sosyal hayata ve sanata kısıtlamanın gelmesi iktidarın bir politikası çünkü koronavirüsün en çok bulaştığı yerler  toplu taşımalar ve işçilerin yoğun olarak çalıştığı fabrikalar ama buraları kapatılamıyor. Önlemler alınmasın demiyorum ama bu kısıtlamalar virüsün yayılma yoğunluğuna göre yapılabilirdi. Virüs sanki sadece kafelerde, barlarda, konserlerde ve sosyal hayatta bulaşıyor. Diğer yerleri görmezden gelip doğrudan buraları kapatmak, her fırsatta buraları kapatmak politik bir tercihtir diye düşünüyorum” dedi.

 “Kimse umutsuzluğa da alışmasın”

Ne kadar zor zamanlardan geçiliyor olsa da kimsenin umutsuzluğa kapılmaması gerektiğini söyleyen Anıl Bayraktar, “Hayallerini kimse satmasın, kimse umutsuzluğa da alışmasın. Somut olan her şey elimde kaldı benim. Soyut olan şeylere tutunuyorum, o da umudum. Ona tutunalım” diye konuştu.  

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.