Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Cumartesi Anneleri 846. haftasında gözaltında kaybedilen ve cansız bedeni bulunan Murat Aslan için adalet istedi: “Kayıplarımızın faillerini yargılamakla yükümlü devlet, onları cezasızlık zırhıyla koruyor”

Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’nın yasaklanmasının 147. haftasında, koronavirüs salgını nedeniyle sosyal medya hesabından açıklama yaptı. 846. haftanın moderatörlüğünü gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun yaptı. Cumartesi İnsanı Eren Ertin’in okuduğu açıklamada, 27 yıl önce Diyarbakır’da gözaltına alınıp kaybedilen ve cansız bedeni kaybedildikten 10 yıl sonra bulunan Murat Aslan için adalet istendi. 

Murat Aslan’ın kardeşi Fatma Aslan, “Bundan 27 sene önce ağabeyim Murat Aslan 25 yaşındayken arkadaşlarının yanında zorla, kafasına vurulmak suretiyle beyaz renk Toros marka bir araca bindirildi” dedi. 

JİTEM itirafçısı Abdülkadir Aygan’ın 2004’te basına yansıyan açıklamalarına kadar Murat Aslan ile ilgili hiçbir bilgiye ulaşamadıklarını anlatan Fatma Aslan, “Abdülkadir Aygan’ın anlattığı bu cinayetlerden biri de maalesef ağabeyim Murat Aslan’a aitti. Anlatılanlardan yola çıkılarak Diyarbakır İHD ile birlikte Silopi’nin Körtük Köyü’ne gidildi ve bir mezar bulundu. O mezar açılıp DNA testi yapıldı, oradaki bedenin ağabeyime ait olduğu tespit edildi. Aslan ailesi olarak hukuksal mücadelemizin sonuna kadar arkasındayız. Biz hayattayken bize bu acıyı çektirenlerin adil bir yargı önünde cezalandırılmasını istiyoruz. Umarım dünya üzerinde hiçbir anne kaybettirilen çocuğunu aramak zorunda kalmaz” diye konuştu. 

“İnsanlığa karşı işlenen bu suçlar cezasız kalmayacak”

Diyarbakır Barosu Başkanı olduğu dönemde Murat Aslan davasını takip eden CHP İstanbul Milletvekili Avukat Sezgin Tanrıkulu ise şunları söyledi: “Bu cinayeti JİTEM ve karanlık devlet birlikte işlemişlerdi. Murat Aslan’ın annesi bitmeyen yasına son verdi, artık oğlunun bir mezarı vardı. Bu açıklamayı şimdi cezaevinde bulunan sevgili dostum Selahattin Demirtaş ile birlikte yapmıştık. O Diyarbakır İHD Şubesi’nin başkanıydı, ben de baro başkanıydım. Buradan bütün dostlarımıza ve yurttaşlarımıza sesleniyorum: İnsanlığa karşı işlenen bu suçlar cezasız kalmayacak.” 

Cumartesi İnsanı Eren Ertin, Cumartesi Anneleri adına okuduğu açıklamada, “Kolluk kuvvetlerinin vatandaşlara karşı gerçekleştirdiği suçları cezasız bırakan, her koşulda suçluyu koruyan devlet pratiği yüzünden tüm girişimlerimiz sonuçsuz kalıyor” dedi.

Hak ve özgürlüklerin güvencesi olması gereken yargının, adalete ulaşılmasını engelleyen bir işlev gördüğünü söyleyen Ertin, “Kayıplarımızın fail ve sorumlularını yargılamak ve cezalandırmakla yükümlü olan devlet, onları cezasızlık zırhıyla koruyor. Bu yüzden ne kayıplarımıza ne de adalete ulaşmamız mümkün oluyor” diye ekledi. 

Ertin, Murat Aslan’ın kaybedildiği günü şu cümlelerle anlattı: “Ev telefonunu arayan bir kişiden oğlunun kaçırıldığı bilgisini alan baba İzzettin Aslan, hemen olay yerine gitti. Esnaf ve orada bulunanlarla görüştü. Oğlunun ellerinde telsiz bulunan ve kendilerini polis olarak tanıtan dört kişi tarafından zorla beyaz bir Toros’a bindirilerek götürüldüğünü öğrendi. Olaya tanıklık edenler korktukları için müdahale edemediklerini söyledi. İzzettin Aslan ilgili tüm kurumlara başvurdu. Ancak oğlu ile ilgili hiçbir bilgiye ulaşamadı.”

Ailenin, çocuklarının izine 10 yıl sonra JİTEM mensubu Abdülkadir Aygan’ın itiraflarında rastladığını söyleyen Ertin, şöyle devam etti: “Aygan, gazetede yayımlanan itiraflarının bir bölümünde ‘Murat Aslan isimli şahıs, Yenişehir semtinden, yani Diyarbakır Belediyesi civarından alınarak, zorla sivil Toros arabaya bindirildi ve JİTEM’e getirildi. Daha sonra Silopi JİTEM İstihbarat Tim Komutanlığı’na götürüldü. Burada işkenceyle sorgulandıktan sonra Dicle Nehri’nin kenarındaki bir dereye götürüldü. Derede öldürülerek üzerine benzin döküldü ve yakıldı. Bu dere Körtük Köyü’nün karşısına düşen bir dere idi’ dedi. Ayrıca Aslan’ın kaçırılma anında JİTEM Diyarbakır Bölge Komutanı Abdülkerim Kırca’nın bizzat orada olduğunu söyledi.”  

İtiraflardan yola çıkarak Murat Aslan’ın cesedine ulaşıldığını anlatan Ertin, “Aile, dönemin OHAL ve jandarma yetkilileri dahil 30 kişi için suç duyurusunda bulundu. Suçun nasıl ve kimler tarafından işlendiği nesnel kanıtlar ve tanıklıklarla desteklendi. Murat Aslan’ı kaçıran, işkence ile sorgulayan, infaz eden, bedenini yakarak kaybedenler açığa çıktı ancak tüm bunlar hukuki bir sonuç doğurmadı” diye konuştu.  

Ertin, açıklamayı şöyle bitirdi:

“Kaç yıl geçerse geçsin Murat Aslan için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 147 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.