Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Cumartesi Anneleri 847. haftasında 1994’te Batman’da kaybedilen İsmail Ağaya için adalet istedi- “Hiçbir şey istemiyorum onlardan, sadece oğlumun kemiklerini istiyorum”

Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’nın yasaklanmasının 148. haftasında, koronavirüs salgını nedeniyle sosyal medya hesabından açıklama yaptı. 847. haftanın moderatörlüğünü İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi Sebla Arcan yaptı. İHD Batman Şubesi Eşbaşkanı avukat Rümeysa Deniz Kaya’ın okuduğu açıklamada, 27 yıl önce Batman’da zorla kaybedilen İsmail Ağaya için adalet istendi. 

İsmail Ağaya‘nın annesi Müfide Ağaya, “Hiçbir şey istemiyorum, oğlumu istiyorum, sadece kemiklerini istiyorum. Oğlumu kurtlar mı götürdü kuşlar mı götürdü, kim götürdü bilmiyorum. Nerede olduğunu kim biliyorsa Allah rızası için bana göstersinler, başka hiçbir şey istemiyorum onlardan” diye konuştu.

İHD Batman Şubesi Eşbaşkanı avukat Devran Yıldız, “Her ne kadar Galatasaray Meydanı yasaklanmış olsa bile Cumartesi Anneleri kayıplarını aramaktan vazgeçmiyor. Biz, valiliğin bu uygulamasının hukuksuz olduğunu bir kez daha dile getiriyor ve bu hukuksuzluğun sona erdirilmesi çağrısında bulunuyoruz” dedi. İsmail Ağaya’yı kaydedilirken gördüğünü söyleyen komşularının tanık beyanlarının hiçbir araştırmaya konu olmadığını söyleyen Yıldız, şöyle devam etti: “Annenin bütün ısrarlarına rağmen, olay üzerinde teferruatlı bir araştırma yapılmamıştır. 27 yıl boyunca, bu kadar uzun süreye rağmen İsmail’in dosyasının tozlu raflarda bulunması dışında herhangi bir işlem yapılmadı, İsmail’in dosyasında savcılıkça hiçbir işlem yapılmadı.” 

847. haftanın açıklamasını okuyan İHD Batman Şubesi Eşbaşkanı avukat Rümeysa Deniz Kaya, “Kayıplar mücadelesi yürütürken karşılaşılan en büyük zorluk devletin inkâr ve cezasızlık politikalarıdır. Toplumun gerçeklerle arasına çektiği ilgisizlik duvarı bu politikaları besleyen önemli bir işlev görmektedir” diye konuştu. 847 haftadır tanık oldukları çürümeye dikkat çektiklerini söyleyen Kaya, “Yaşadık, biliyoruz, devlet, hukukusuzlaştırma, zora dayanan keyfi ve kişiselleşmiş iktidarlar yaratıyor. Adalete giden yolların bizzat devlet eliyle tıkandığı koşullarda, haksızlığa uğrayan hiç kimse başvuracak mekanizma bulamıyor. Bu yüzden hukukun sağlıklı bir biçimde işlemesi yalnız bizim için değil tüm yurttaşlar için hayati önem taşıyor” diye ekledi.  

20 yaşındaki İsmail Ağaya’nın kaybedilmeden önce ailesi ile birlikte Batman’da yaşadığını, 90’lı yıllarda yaşanan ağır hak ihlallerini kamuoyuna taşıyan Özgür Ülke gazetesinin dağıtımını yaptığını ve dağıtım işinden kalan zamanlarda da inşaat işçisi olarak çalıştığını söyleyen Kaya, Ağaya’nın kaybedildiği günü şu cümlelerle anlattı: “İsmail, 29 Mayıs 1994 akşamı bir akrabasına uğramak üzere evden ayrıldı. Ancak ne akrabasının evine gitti ne de kendi evine geri döndü. Oğlunu arayan anne Müfide Ağaya, civarda yaşayan kadınlardan, bir gencin sivil giyimli ve silahlı üç kişi tarafından zorla otomobile bindirilerek kaçırıldığını öğrendi. Kadınlar, hava karardığı için yüzünü net olarak göremeseler de kaçırılan kişinin kot pantolon ve kot ceket giyen biri olduğunu belirttiler. İsmail evden çıktığında üzerinde kot pantolon ve ceket olduğu için annesi telaşlandı.”

Ağaya ailesinin, oğullarının gazeteden çalışma arkadaşları ile birlikte Merkez Polis Karakolu’na başvurduğunu anlatan Kaya, “İsmail’i kaçıranların tespit edilmesini ve onun can güvenliğinin sağlanmasını talep ettiler. Ancak ailenin ilgili kurumlara yaptığı tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı. İsmail’den bir daha haber alınamadı. Anne Ağaya arayışını ,‘Ömrüm oğlumu sormak için gittiğim karakollarda geçti’ diyerek özetledi” dedi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.