Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Cumartesi Anneleri 848. haftasında 27 yıl önce kaybedilen Recep Diker için adalet istedi: “İktidarlar değişse de gözaltında kaybetmelerde devletin sorumluluğunu inkâr eden resmi politikalar hiç değişmiyor”

Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’nın yasaklanmasının 149. haftasında, koronavirüs salgını nedeniyle sosyal medya hesabından açıklama yaptı. 848. haftanın moderatörlüğünü 1995 yılında gözaltında kaybedilen, cansız bedeni İstanbul Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda bulunan Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak yaptı. 1993 yılında gözaltında kaybedilen gazeteci Ferhat Tepe’nin kardeşi Ayşe Tepe’nin okuduğu açıklamada, 27 yıl önce Diyarbakır’da zorla kaybedilen Recep Diker için adalet talep edildi. 

Recep Diker‘in eşi Leyla Diker, “Diyarbakır’a çalışmaya gitti. Eve geldi sonra. ‘Beni tehdit ediyorlar, Hizbullahçılar beni tehdit ediyor. Diyarbakır’a gideceğim’ dedi. Diyarbakır’a gitti ve bir daha geri gelmedi artık. Kayboldu ve gitti. Biz kendisini aramaya çalıştık. Avukat da tuttuk. Mahkemeye de verdik. Kendisinden hiçbir haber alamadık. Kendisini tehdit etmişlerdi. ‘Buralarda isen seni öldürürüz’ denmişti. Kendisine böyle demişlerdi. Biz ölü mü sağ mı onu bilmek istiyoruz. Biz mezarını bulmak istiyoruz” diye konuştu.

Recep Diker’in oğlu Mahsun Diker, babası kaybedildiğinde kendisinin dört yaşında olduğunu söyledi:

“Bizim amacımız sadece kemik parçalarını bulmak, dini vecibeleri yerine getirmektir. Gerek resmi dairelerden gerekse şahıslardan hiçbir bilgi toplayamadık. Devletten isteğimiz, bir an önce ortaya çıkarılıp bize bilgi vermeleri. Ben de babamın bir mezarının olmasını istiyorum.”

848. haftanın açıklamasını okuyan Ferhat Tepe‘nin kardeşi Ayşe Tepe, devletin gözaltında kaybetmeleri inkâr ettiğini belirterek, “Kayıp yakınları ve hak savunucuları olarak bu uzun erimli mücadeleyi sürdürmemizin nedeni, bugüne kadar  iktidarlar değişse de gözaltında kaybetmelerdeki devletin sorumluluğunu inkâr eden, kaybedenleri cezasız bırakan resmi politikaların hiç değişmiyor olmasıdır. Gözaltında kaybetme suç yalnızca kaybedilen kişiye karşı işlenmez. Kaybetmeler, kaybedilenin arkasında bıraktığı insanlara karşı da işlenmiş bir suçtur. Kayıp yakınlarına yaşatılan belirsizlik, bekleyiş, hakikate ve adalete ulaşamamanın yarattığı çaresizlik duygusu işkencedir, zalimane ve insanlık dışı muameledir” dedi.

Ayşe Tepe, Recep Diker’in kaybediliş öyküsünü şöyle anlattı:

“Köylüler üzerinde ağır bir koruculaştırma baskısı vardı. ‘Ya korucu ol ya da köyünü terk et’ baskısı altındaki köylülerin korucu olmayı reddetmesi üzerine köy defalarca yakıldı. Köylüler zorla yerlerinden edildi. Bu süreçte ağır insan hakları ihlalleri yaşandı. Koruculuğu reddeden köylüler gittikleri yerlerde de devlet şiddetinin çeşitli biçimine maruz kaldı. Köyünde yaşama imkanı bulamayan Diker ailesi, Silvan’a taşınmak zorunda kaldı. 90’lı yıllarda Silvan, özel savaş yöntemlerinin en ağır uygulandığı yerlerden biriydi. Hizbullah’ın, JİTEM’in ve korucuların faaliyet sürdürdüğü ilçe tam bir savaş alanı haline dönmüştü. Yüzlerce sivil insan infaz edilmiş, onlarca sivil insan gözaltında kaybedilmişti. Köydeki  asker baskısından kaçan Diker ailesi, Silvan’da yine hedef oldu. Hizbullah ve JİTEM tarafından ölüm tehditleri alan Recep Diker, bu sefer de şehre, ağabeyinin yaşadığı Diyarbakır’a gitti. Ailesini Silvan’da bırakan Diker, Diyarbakır’da ağabeyinin evine yerleşti. Kalabalık ortamda kendini daha güvende hissettiği için gündüzleri ağabeyinin işlettiği kahvehanede bulunuyordu. 14 Eylül 1994 tarihinde yine kahvehaneye gitmek üzere evden çıktı ve bir daha geri dönmedi. Ailenin emniyet ve adli makamlar nezdinde yaptığı tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı. Recep Diker’den bir daha haber alınamadı.”

Ayşe Tepe açıklamayı, “49 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” diyerek bitirdi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.