Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

İYİ Parti lideri Meral Akşener, Kanal İstanbul hakkında konuştu: “Sayın Erdoğan, bu projeden doğan şahsi borcunu bizzat sen ödeyeceksin, şayet birisi bir parayı söke söke alacaksa senden alacak”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bugün (30 Haziran) partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) grup toplantısında konuştu. Konuşmasının büyük bölümünde iktidarı eleştiren Akşener, ekonomik sorunlardan bahsederken işsizliğin ve yoksulluğun her geçen gün arttığını söyledi. Kanal İstanbul hakkında da konuşan Akşener, “Sayın Erdoğan, milletimize inat olarak yaptığını bizzat kendin itiraf ettiğin bu projeden doğan şahsi borcunu eğer paran varsa bizzat sen ödeyeceksin, şayet birisi bir parayı söke söke alacaksa senden alacak” dedi. Meral Akşener’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

Bu projeden doğan şahsi borcunu paran varsa bizzat sen ödeyeceksin”

Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kanal İstanbul projesinin ilk köprüsünün 26 Haziran’daki temel atma töreninde muhalefet seslenerek, “Bankaları, projeye ilgi duyan ülkeleri tehdit ediyorlar. Söke söke sizden bu paraları uluslararası tahkim yoluyla alırlar” demişti. Bu sözleri gündeme taşıyan Akşener, Erdoğan’ın bir “sömürge valisi” üslubuyla konuştuğunu belirtti ve şunları söyledi: “Şuursuzluğa bakar mısınız? Siz’ diye bahsettiği milletin kendisi. Beşli çetenin ve yabancı şirketlerin avukatlığına soyunuyor. Bu ülkenin cumhurbaşkanı mısın, yoksa yabancı şirketlerin avukatı mı olacaksın? Milletin adamı mısın, yoksa lobilerin adamı mı olacaksın? Alexander Nahum Sack tarafından geliştirilen ‘tiksindirici borç’ doktrinine göre halkın rızası oluşmadıysa ve halkın mefaati için kullanılmadıysa bu parayı milletimiz ödemeyecek. Yani Sayın Erdoğan, milletimize inat olarak yaptığını bizzat kendin itiraf ettiğin bu projeden doğan şahsi borcunu eğer paran varsa bizzat sen ödeyeceksin, şayet birisi bir parayı söke söke alacaksa senden alacak.”

“Kadınların mücadelesi İYİ Parti’nin mücadelesidir, ‘İstanbul Sözleşmesi yaşatır’ demeye devam edeceğiz”

1 Temmuz 2021 tarihinde, Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’nden cumhurbaşkanlığı kararıyla çıkılacağını hatırlatan Akşener kararın “hukuki olmadığını” vurgulayarak şöyle konuştu: “Hukuken hiçbir makam, kaynağını anayasamızdan almayan bir yetkiyi kullanamaz. Ancak buna rağmen Danıştay, karara muhalif üyeler olduğu halde başvurumuzu reddetti. Yani Danıştay, göz göre göre Sayın Erdoğan’ın, Meclisimiz ‘Uygundur’ demeden, onaylayamayacağı bir anlaşmayı, tek başına ortadan kaldırmasına cevaz vermiş oldu. Sözümona, Türk milleti adına verdiği bu kararla da millet iradesinin tek temsilcisi olan TBMM’yi, yani aslında bizzat milletimizi devre dışı bıraktı. Verilen bu fantastik karar, yargı üzerindeki vesayetin apaçık ispatıdır. Sayın Erdoğan, giderayak, sırf senin gönlün olacak diye Türk devletine zarar vermeye hakkın yok. Kadınların mücadelesi benim mücadelemdir. Kadınların mücadelesi İYİ Parti’nin mücadelesidir. Bu mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. Sonuna kadar, ‘İstanbul Sözleşmesi Yaşatır’ demeye devam edeceğiz.”

“Milleti zenginleştirmeyen büyüme, büyüme değildir”

Salgınla birlikte daha da büyüyen ekonomik sorunlara çözüm getirilemediğini ve kaynakların toplum için kullanılmadığını savunan İYİ Parti lideri, “Dikkat ederseniz, çalışanlarımızın ve emeklilerimizin maaşları sadece enflasyon kadar artırılıyor. O da maalesef, TÜİK’in makyajlı enflasyon rakamları esas alınarak yapılıyor. Madem ilk çeyrekte Türkiye yüzde 7 büyüdü, hatta ikinci çeyrekte yüzde 20’ler civarında büyüyecek diyorsunuz, o zaman bu büyümeden milletimize neden pay vermiyorsunuz? Milletimizin gelirine yansımadıktan sonra, yüzde kaç büyürsek büyüyelim. Milleti zenginleştirmeyen büyüme, büyüme değildir” dedi.

“Sayın Erdoğan ve arkadaşları kendilerini saraylara kapatıp sefaya daldıkları için milletimizin sesini duymuyorlar”

İYİ Parti olarak sahada olduklarını, ülkeyi yönetenlerin ise halkın gerçek sorunlarıyla ilgilenmediğini belirten Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü: “Partimizin milletvekilleri ve yöneticileri iki hafta üst üste İstanbul sokaklarındaydı. 39 ilçede esnafımıza, emeklimize, işsiz gençlerimize kulak verdiler. İstanbul, Türkiye’nin fotoğrafıdır. Türkiye’yi yönetenler, Türkiye’yi soyanların değil, mağdur vatandaşının sesine kulak vermek zorundadır. Beş müteahhidin değil, Beyoğlu’ndaki tatlıcı kardeşimin derdiyle dertlenmek zorundadır ama maalesef Sayın Erdoğan ve arkadaşları kendilerini saraylara kapatıp sefaya daldıkları için gerçeği görmüyor, milletimizin sesini duymuyorlar. Biz ise Türkiye’yi karış karış geziyoruz. Helal ekmeğinin peşindeki vatandaşlarımıza kulak veriyoruz. Siyasetin görevi de işte tam olarak budur.”

“Türkiye adeta bir kayıtdışı cenneti”

Ekonomideki en büyük sorunlardan birinin de ekonomik faaliyetlerin kayıtdışına yönelmesi olduğuna dikkat çeken İYİ Parti lideri konuşmasını şöyle tamamladı: “OECD’nin verilerine göre, Türkiye ekonomisinin, yüzde 28,72’si kayıtdışı. Yani Türkiye, en yüksek kayıtdışı ekonomiye sahip ülke durumunda. Türkiye adeta bir kayıtdışı cenneti demek. Vergilendirilmeyen, sisteme dahil edilemeyen çok büyük bir kazanç doğrudan bazı ceplere giriyor demek. Rantçılara, yolsuzluk yapanlara, her imkan sağlanırken kayıt altındakiler eziliyor demek. Kayıtdışılık yüksek olduğu için, ülkemizde gelir vergileri yüksek, sigorta primleri yüksek. Dolaylı vergilerde dünya şampiyonuyuz. 83 milyon vatandaşımızdan sadece 21 milyonu sigortalı. Bizimle aynı nüfusa sahip Almanya’da, bu rakam yaklaşık 45 milyon. Yani Türkiye’de bütün yük, kayıtlı çalışanların üzerinde.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.