Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Doğal afetlerde devletin tazminat sorumluluğu: Medyascope’a konuşan hukukçulara göre TOKİ’nin evleri yanan vatandaşlardan para istemesi hukuka aykırı

Türkiye’nin güneyinde 28 Temmuz’da başlayan ve 16 gün süren toplam 297 yangında on binlerce hektar ormanlık alanla birlikte, yüzlerce ev de kül oldu. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yangınlardan etkilenen yerlerde TOKİ’nin bir ay içinde inşaatlara başlayacağını, yapılacak evlerin ücretlerinin bir kısmının devlet tarafından, bir kısmının ise evleri yanan vatandaşlar tarafından karşılanacağını söyledi. Medyascope’a konuşan idare hukukçusu Prof. Dr. Metin Günday, devletin söndürülemeyen yangınlarla ilgili kusurlu olduğunu belirterek, bölgede yaşayan insanların tüm zararlarının devlet tarafından karşılaması gerektiğini söyledi. İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkanı Av. Tuğçe Duygu Köksal da yangınlarda gereken tedbirlerin alınıp alınmadığına ilişkin bir soruşturma yürütülmesi gerektiğini dile getirdi.

“Orman İdaresi’nin alması gereken önlemleri almadığı açık”

Anayasa ve Orman Kanunu’na göre, orman yangınlarının önlenmesi ve söndürülmesinden Orman İdaresi’nin sorumlu olduğunu ifade eden idare hukuku uzmanı Prof. Dr. Metin Günday, “Orman yangınlarının önlenmesi ve yangın başladıktan sonra bu yangının söndürülmesi görevi Orman İdaresi’ne ait. Orman Kanunu’nun 69. maddesi gayet açık bir şekilde bunu ifade ediyor. Anayasanın 169. maddesinde de bu belirtiliyor. Birinci aşama yangından önce gerekli tedbirlerin alınması yani yangın söndürme uçaklarının, personelinin hazır tutulması aşaması. Orman İdaresi’nin çıkabilecek olan bir orman yangınına karşı daha başından itibaren alması gereken önlemleri almadığı açık. Bizzat bakan bunu ifade ediyor. ‘Envanterimizde yangın söndürme uçağı yok’ diyor” diye konuştu.

Prof. Dr. Metin Günday

“Yurttaşların bütün zararlarının kusurlu devlet ve idare tarafından karşılıksız tazmin edilmesi gerekir”

İdarenin kusurlu olduğunu ve bu nedenle vatandaşların zararının tamamının karşılanması gerektiğini vurgulayan Günday, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Orman yangınları çıktıktan sonra idarenin söndürme sorumluluğu var ama yangın söndürme uçakları yok. Yangına havadan müdahale gerekliydi ama yeteri kadar havadan müdahale yapılamadı. Yangın sonucunda hektarlarca orman ve bu bölgelerde yaşayan insanların evleri yandı, insanlar evlerini terk etmek zorunda kaldı, insanların hayvanları öldü, bu kişiler büyük bir zarara uğradı. Şimdi, bu kişilerin ölen hayvanlarının zararının tazmin edileceği söyleniyor. İnsanlar evlerini kaybetti, onların da tazmin edilmesi gerekir. Çünkü idare, üzerine düşen görevi gerektiği gibi yerine getiremedi. Bunun idare hukukundaki adı ‘hizmet kusuru’dur. İdare, bu kusur nedeniyle ortaya çıkan zararları tazmin etmekle yükümlüdür. Konutlarla ilgili projeler iki gün içerisinde hazırlanmış. 500 milyon liranın 300 milyon lirasının devlet tarafından tazmin edileceği geri kalanının ise evleri yanan insanlar tarafından kira öder gibi ödeneceği söyleniyor. Yani idare, zararın bir kısmını üstleneceğini söylüyor, bir kısmını yangından zarar gören yurttaşlara yüklüyor. Yurttaşların bütün zararlarının kusurlu olan devlet ve idare tarafından karşılıksız tazmin edilmesi gerekir.”

Av. Tuğçe Duygu Köksal

“Yangın ve doğal afetlerde devlet gerekli tedbirleri almak ve zararı karşılamakla yükümlü”

İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkanı Av. Tuğçe Duygu Köksal da devletin doğal afetlerle ilgili yükümlülükleri olduğunu vurgulayarak “Yangın ve doğal afetlerde elbette ki devletin gerekli önleyici ve koruyucu tedbirleri almak konusunda hem mala hem cana gelen zararlar açısından bir sorumluluğu ve pozitif yükümlülüğü var. Bunu sağlayabilmek adına gerekli tedbirleri alma, yangın özelinde söndürülmesi için gerekeni yapma yükümlülüğü bakanlıklarda bulunuyor. Yangın bölgesindeki belediyelere yardımda bulunmak, belediyelerin gerekenleri yapması konusunda onları desteklemek de bunun bir parçası” dedi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Öneryıldız kararının bu konuda emsal teşkil ettiğini vurgulayan Köksal, devletin yangınları önlemekle ilgili yükümlülüklerini yerine getirmediğinin resmi açıklamalara yansıdığını belirterek şunları söyledi:

“Burada benzer pozitif yükümlülüklerin kapsamının anlaşılması bakımından Ümraniye çöp patlaması faciasına ilişkin Öneryıldız kararının önemli olduğunu düşünüyorum. AİHM’e hem yaşama hakkıyla hem de vücut dokunulmazlığı ve mülkiyet hakkıyla alakalı olarak zarara uğramış kişiler de başvuru yapmıştı. AİHM, kararda ilk defa sağlıklı bir çevrede yaşama hakkıyla alakalı içtihadını geliştirmişti. Bu çerçevede de devletin doğal afetlerle ilgili birtakım önleme ve korumayla ilgili pozitif yükümlülükleri ortaya konulmuştu. Devlet, yangın ve doğal afetlerle ilgili gereken tedbirleri almak, önlemek, eğer olay ortaya çıktıysa bunu soruşturmaktan sorumlu. Soruşturma sonucunda bahse konu yükümlülükler bakımından devlete atfedilebilecek bir sorumluluk olduğunda da bunu pozitif yükümlülük içinde tazmin etmeli. Burada benim önemsediğim nokta şu: Devletin üst yetkilileri tarafından -bakanlık seviyesinde- çeşitli açıklamalar yapıldı. Bu açıklamalarda yangın söndürme uçağı olmadığı söylendi. Bu, üst seviyede bir açıklama. İnsanların kendi arasında konuştuğu ya da teyit edilmemiş, dezenformasyon olarak ortaya atılmış bir bilgi değil.”

“Yangınlarda gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığına ilişkin soruşturma yürütülmeli”

Konuyla ilgili soruşturma açılması gerektiğini ve aynı süreçlerin son günlerde yaşanan sel felaketleri için de geçerli olduğunu belirten Köksal, “Yangın söndürmeyle alakalı gereken tedbirlerin ivedilikle alınıp alınmadığına ilişkin bir soruşturma yürütülmesi gerekiyor. Şu anda burada yapılması gereken gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığı ile ilgili etkin bir cezai ve idari soruşturma yürütülüp bunun sonucunda devlete atfedilebilecek bir yükümlülüğün söz konusu olup olmadığına bakmak. Aynı süreç sel felaketleri için de geçerli” diye konuştu.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.