Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Birol Yıldırım’ın karakolda ölümü davası: Dosya ağır ceza mahkemesine gönderildi 

Birol Yıldırım’ın İstanbul Esenyurt Polis Merkezi Amirliği’nde hayatını kaybetmesiyle ilgili biri tutuklu 12 polis hakkındaki davanın ilk duruşması, Büyükçekmece 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Mahkeme görevsizlik kararıyla dosyanın ağır ceza mahkemesine gönderilmesine ve polisin tutukluluğun devamına karar verdi.

Haber: Sedat Elbasan, Beyza Kural

Özel güvenlik amiri Birol Yıldırım’ın gözaltındaki iki çalışanının akıbetini öğrenmeye gittiği İstanbul Esenyurt Polis Merkezi Amirliği’nde hayatını kaybetmesiyle ilgili biri tutuklu 12 polis hakkında açılan davanın ilk duruşması bugün (20 Eylül) Büyükçekmece 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.

Duruşmada biri tutuklu 12 sanık polis memuru, avukatları, müşteki Yıldırım ailesi dinlendi.

Sanıklar suçlamaları reddetti. Yıldırım ailesinin avukatı, davanın görevsizlik kararı verilerek ağır ceza mahkemesine gönderilmesini, olaya dahil olan tüm sanıkların tutuklanmasını istedi.

19 Ağustos’ta tutuklanan komiser yardımcısı ile adli kontrol ile serbest bırakılan bir polis memurunun da aralarında olduğu 12 polis “bilinçli taksirle ölüme neden olma” ve “kamu görevlisinin nüfuzunu kötüye kullanması nedeniyle basit yaralama” suçlamalarıyla yargılanıyor. Adli tıp raporunda 42 yaşındaki Yıldırım’ın darp edildiği, kalp damar hastalığı sonucu hayatını kaybetmesi ile bu darp olayı arasında illiyet bağı olduğu belirtilmişti.

Mahkeme sanıkların eyleminin işkence ve neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış işkence suçunu oluşturabileceği gerekçesiyle görevsizlik kararı vererek dosyanın Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine ve tutuklu sanığın tutukluluğunun devamına karar verdi.

12 sanıklı, 11 müştekili duruşma 12 kişilik salonda yapıldı

Biri tutuklu 12 sanık, Yıldırım ailesinin de aralarında olduğu 11 müşteki ve avukatlardan oluşan yaklaşık 50 kişinin katıldığı duruşma, Büyükçekmece Adliyesi Ek Hizmet Binası’ndaki 12 kişilik salonda yapıldı. Salon dışında ve adliye çevresinde de çok sayıda polis vardı. Duruşmada bulunan sivil giyimli polisler, duruşma başında salondaki basın mensuplarının salondan çıkarılmasını istedi. Hâkim, bir gazetecinin salonda kalabileceğini, taraf olmayan polislerin ve diğer basın mensuplarının salonda çıkmasını söyledi.

Avukatların salonun elverişsizliği nedeniyle duruşmanın yapılmaması talebine karşılık hâkim, tutuklu sanığın getirildiği ve duruşmayı erteleyemeyeceği yanıtını verdi. Duruşma salonu kapısındaki sivil giyimli polisler ve sanık yakınları, konuyla ilgili haberler nedeniyle ve gazetecilerin duruşmada fotoğraf çektiği iddiasıyla basın mensuplarını hedef aldı.

“Kelepçe doğası gereği ters takılır”

Duruşmada önce sanıklar dinlendi. Tutuklu sanık olan komiser yardımcısı İ.A.S., bir polis memurunun yaralandığı anonsu üzerine olay yerine giderek Birol Yıldırım’ın çalışanları A.U. ve B.U.’yu gözaltına aldıklarını söyledi. İki ismin polis tarafından darp edildiği iddialarını ise yalanladı. Karakola gelen Birol Yıldırım’ın ise “kendilerine kinle baktığını”, “alkollü olduğunu”, “almak için değil dışarı çıkarmak için müdahale ettiğini, nizamiyeye sokmak için arbede çıktığını” söyledi. İ.A.S, hâkimin, Yıldırım’ı neden mutfak bölümüne aldıkları sorusuna da “nerede kamera olup olmadığını bilmediklerini, her yerde kamera var gibi davrandıklarını”, “Birol Yıldırım ile gözaltındaki çalışanları aynı taraf olduğu için birlikte tuttuklarını, taraflar arasında olay çıkmasının muhtemel olduğunu” söyleyerek yanıt verdi. Komiser yardımcısı sözlerine şöyle devam etti:

“Mutfağa geçerken bize dirençte bulunmadı, mutfağa girdiğinde sandalyeye tekme attı. Bu nedenle ters kelepçe takılması talimatını verdim. Kelepçe dediğin şey zaten doğası gereği ters takılır. Çünkü burası Esenyurt. Kelepçe bir insanın kendisine, başkasına, etrafına zarar vermemesi için takılır. Mecburen arkadan kelepçeledik ve sandalyeye oturttuk. Kelepçeledikten sonra tek kelime etmedi. Sandalyede otururken yaptıklarını hatırlattım, ‘Senden duyacak hiçbir şeyim kalmadı’ deyip çıktım mutfaktan. Yaklaşık 23 dakika sonra personelim kapıdan geçerken mutfakta Birol Yıldırım’ınn sandalyeden devrildiğini görmüş.”

112’yi arama talimatı verdiğini söyleyen sanık, suçlamaları reddetti.

Sanık polis memuru M.C.K. ise “çay almaya girdiği sırada eline çay döküldüğünü ve bu nedenle eline buz tuttuğunu, dosyaya bu görüntülerin sunulduğunu” söyledi.

Sanık polis memuru İ.G., “Su sebilinden su sızmış, burada herhangi bir şekilde ıslatılıp dövüldükleri iddiası yalandır. Basın ve medya kuruluşları bu olayı çarpıtmıştır. Polis amirlerinin suç teşkil eden eylem talimatı verdiği yönündeki beyanları doğru değildir. Basın ve medyada devletin, adliyenin ve polis teşkilatının onuru zedelenmiştir” dedi.

Diğer sanıklar da suçlamaları reddetti.

Sanık avukatlarından “stres altında ölüm” savunması

Duruşmaya verilen aranın ardından sanık avukatları söz aldı. Sanık avukatlarının beyanlarında şu cümleler öne çıktı:

“Müvekkiller rasgele seçildi. Birol Yıldırım doğal yollardan eceliyle öldü. Zor kullanılmışsa bile sınır aşılmadı. Orantılı olarak sakinleştirildi. Mutfakta keşif yapılmasını talep ediyorum. Yıldırım’ın alkollü olmasının ölümüne etki edip etmediği ile ilgili adli tıp raporu alınsın.”

“Karşı tarafın bakışları, sanki burada bir cinayet şebekesi lideri varmış gibi. Bu olayın soruşturma aşaması garabetlerle dolu. Oysa basit, tedbirsizce alkol alan bir kişinin stres altında ölümüdür bu olay. Müteveffanın saçı bile bozulmamış.”

“(Hâkime hitaben) Siz burada stres kaynaklı ölüm nedeniyle yargılama yapıyorsunuz. Tutuklama amacını aşmıştır.”

“Beni döverken oğluma, oğlumu döverken bana izlettirdiler”

Avukatların ardından müştekiler söz aldı. Birol Yıldırım’ın olay günü karakola durumunu öğrenmeye gittiği ve Yıldırım ile karakoldaki mutfakta birlikte tutulan Barış U. yaşananları şöyle anlattı:

“Olay 4 Haziran gecesi başladı. Bir polis o gece yabancı uyruklu bir kişinin görev yaptığım sitede oturduğunu ve bu kişinin arandığını söyledi. Sonra bu kişinin aynı sitedeki bir kafede olduğu belirtildi. Oraya gidildiğinde dükkan yetkililerinin üstü arandı ve para bulundu. Kafenin yetkilisi polis geldiği için bana küfür etti.

Polisler 5 Haziran’da beni arabanın içine aldılar. Ters kelepçeliydim. Telefonum çaldı. Arayan oğlumdu. Arandığı için çağırdım. Sonra beni kafes denen aracın içine soktular. Bir yerde durdular. ‘Oğlun bu mu?’ dediler. Oğlum da ‘Babam hasta, niye vuruyorsunuz?’ dedi. Sonra bu polisler oğlumu aralarına alarak 10-15 dakika boyunca darp etti. O esnada telefon geldi polislere. Telefon geldikten sonra ‘Bunları dövün’ dedi aralarından biri.

Güvenlik kimliğimdeki doğum tarihime baktılar ve ‘Seni yaşına hürmeten az dövüyoruz’ dediler. İkametgahımın elinde olduğunu, yaralanan polise bir şey olursa beni bulacaklarını söylediler. Esenyurt Devlet Hastanesi’ne geldik. Doktor yüzümüze baktı gitti, rapor vermedi.

Karakolun girişinde İ.A.S. bana bir tane vurdu ve Birol Yıldırım’ın kim olduğunu sordu. Beni doğrudan mutfağa götürdüler. Bir-iki dakika sonra oğlumu getirdiler. İçeri girdiğimizde polisler bizi bekliyordu. Beni döverken oğluma, oğlumu döverken bana izlettirdiler. Bizi dövme işlemi bittikten sonra secde vaziyetinde diz çöktürdüler. Başımızı duvara çevirmemizi istediler.

Bu sırada içeriye birini getirdiler, kim olduğunu sesinden tanıdım. Birol Yıldırım’dı. O da yanıma düştü, dövüldüğü için. Yerdeyken ‘Bende kalp var, stent var’ dedi. Ona da diz çöktürdüler. ‘Sağ ayağımda nasır var’ dedi. O sırada E. isimli polis gelip Birol Yıldırım’ın nasırına bastı. Üstümüze su döküp dövdüler. Yaklaşık beş dakika sonra Birol Yıldırım yere düştü ve sesi kesildi. Polisler ona ‘Numara yapma lan, kalk ayağa’ dediler. Bizi yaklaşık beş dakika duvara dönük bir şekilde tuttular. Birol Yıldırım’a baktırmadan odadan çıkardılar bizi. Çıkarken Birol Yıldırım’ı gördüğümde sırtüstü yatıyordu. Camlı bölmeye geçtik. Bağırsaklarıma bastırdıkları için altım pislenmişti. O yüzden tuvalete gitmek istedim. Elimi yüzümü yıkadım ve kendime gelmeye çalıştım. Bizi unuttular ondan sonra ,kendi dertlerine düştüler. Saat 01.00 civarıydı. Ambulans geldi sonra. Ölüp ölmediğini sorduk, yanıt vermediler. Ambulans geldikten sonra karakoldaki kameralara baktılar.”

Birol Yıldırım’ın babası “Ben oğlum öldükten sonra ölüyüm. Oğlum öldükten sonra kendime mezar yeri satın aldım” derken annesi “Oğlumu işkenceyle öldürdüler. Ölene kadar hakkımı arayacağım. En ağır cezayı almalarını istiyorum. Oğlum bunları hak etmedi. Davanın peşindeyim” diye konuştu. Yıldırım’ın ablası da “Kardeşimi işkenceyle öldürdüler. En ağır cezayla cezalandırılmalarını istiyorum” dedi.

Yıldırım ailesinin avukatı: Dava ACM’ye gönderilsin 

Yıldırım ailesinin avukatı Hüseyin Tuzcu “Manevi ve fiziki işkence yapılmıştır. Bu davanın ağır ceza mahkemesinde görülmesi gerekirdi. İşkenceyle öldürme suçundan yargılanmalıydı sanıklar. Davanın görevsizlik kararıyla ağır ceza mahkemesine gönderilmesini talep ediyoruz” dedi. Sanıkların uyuşturucu kullanıp kullanmadığının tespiti için kan tahlili yapılmasını, olaya dahil olan tüm polislerin tutuklanmasını istedi

Mahkemeden görevsizlik kararı 

Mahkeme, sanıkların eyleminin işkence ve neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış işkence suçunu oluşturabileceğine, bu deliller karşısında sanıkların işkence kastıyla mı yoksa yaralamak kastıyla mı eylemi gerçekleştirdiğini tartışılır belirlenmesi gerektiği bu husus düşünüldüğünde ise neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence suçuna bakma, delilleri takdir ve değerlendirme görevinin ise ağır ceza mahkemesine ait olduğunu belirterek görevsizlik kararı verdi. Tutuklu sanığın tutukluluğunun ise devamına hükmedildi.

Gazeteciye taciz

Duruşma sonrası bir kişi, duruşmayı takip eden gazeteci Canan Coşkun’a tacizkâr ifadede bulunup fotoğrafını çekti. Adliye binası önünde bekleyen kalabalık bir grup da, basın mensuplarına ve aileye “İstediğiniz oldu” diye bağırdı. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.