Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Gezi Parkı davasında karar 25 Nisan’da açıklanacak

Çizimler: Murat Başol

Gezi Parkı davasında yargılananlar, savcının ceza talep eden mütalaasına karşı beyanlarda bulundu. Dava 25 Nisan Pazartesi günü avukat beyanları ile devam edecek. 

İş insanı Osman Kavala’nın tek tutuklu sanık olduğu, mimar Mücella Yapıcı, avukat Can Atalay, gazeteci Can Dündar, sanatçı Memet Ali Alabora’nın da aralarında bulunduğu isimlerin yargılandığı Gezi davasının sekizinci duruşması bugün (21 Nisan) İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.

Esas hakkındaki mütalaasını sunan savcı, iş insanı Osman Kavala ve mimar Mücella Yapıcı’nın ağırlaştırılmış müebbet hapisle, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi’nin ise 15 yıldan 20 yıla dek hapisle cezalandırılmasını talep etmişti. Davada yargılananlar, bu duruşmada savcının mütalaasına karşı beyanlarda bulundu.

Taksim Dayanışması: “Demokrasinin yolu Gezi’nin gerçek tarihine sahip çıkmaktan geçiyor”

Taksim Dayanışması’nın duruşma öncesi Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde yaptığı açıklamada şu ifadeler öne çıktı:

“Ülke tarihinde bir onur sayfası olarak yer alan Gezi Direnişi’ni, bu ülkenin geleceğine sahip çıkan demokrasi ve özgürlük çığlığını karalama çabasından artık vazgeçin. 

Bu ülkeye bir gün demokrasi gelecekse, onca baskı ve şiddete rağmen kısamadığınız seslerin Gezi’deki yankısından gücünü alacaktır. 2013’ün Haziran’ında Gezi Parkı’ndaki o rengarenk dayanışmacı anlayışı sahiplenen tüm yurttaşları, özgürlük ve demokrasi talebiyle ülkemizin geleceğine umut olan tüm kurumları, ‘terör’, ‘darbe’, ‘dış güçlerin oyuncağı’ gibi asılsız ithamlarla lekelenmek istenen Gezi’nin gerçek tarihine sahip çıkmaya çağırıyoruz. 

Çünkü yaşam alanlarını savunanların, mühendislerin, mimarların, şehir plancılarının, doktorların, gazetecilerin, avukatların, öğrencilerin, akademisyenlerin, emekçilerin, kadın hareketinin, LGBTİ+ bireylerin yanında hep birlikte kol kola girip baskılara karşı direnmeye devam etmenin yolu, kısacası demokrasinin yolu Gezi’nin gerçek tarihine sahip çıkmaktan geçiyor.”

Kavala duruşmaya SEGBİS ile bağlandı

Osman Kavala duruşmaya tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Tutuksuz yargılananlardan Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi avukatları ile duruşma salonundaydı. Duruşmayı çok sayıda basın mensubu, gözlemci ve seyirci takip etti.

Duruşma yargılananların esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanları ile başladı.

Altınay: “Sadece beraat değil özür bekliyorum”

Hakan Altınay, “Berbat bir plak aynı yerde takıldı ve devamlı aynı kötü dizeleri dinlemek zorunda kalıyoruz” dedi. Altınay’ın beyanında şu ifadeler öne çıktı:

“26 kez hukuka aykırı dinlemeler soruldu, 26 kez ‘hukuka aykırı olduğunu, dinleme kararı alan ve gerçekleştiren kişilerin FETÖ-PDY üyesi olabileceğinden muvafakat etmediğimi’ söyledim. 27. kez diyorum, hukuka aykırı delilleri kabul etmiyorum. 

Esas hakkındaki görüş benim için TCK 39 kapsamında ‘yardım’dan ceza istiyor. Maddeyi araştırdım, üç durumdan bahsediyor. Bunlardan birinin delili var mı? Ben kimi neye teşvik etmişim? İşini Türk Milleti adına yapan kimse tek bir delil olmadan böyle gerçeküstü suçlamalar yapamaz, yapmamalı, yapmamalı. İddia makamının bu suçlamalarını nasıl ciddiye alacağız? Sadece beraatımı talep etmiyorum kallavi de özür bekliyorum.”

Yapıcı, Atalay ve Kahraman’dan ortak beyan: “Niyetinizi biliyor, çabalarınızı reddediyoruz”

Mücella Yapıcı, Can Atalay ve Tayfun Kahraman ortak bir beyan metni okudu. “Niyetinizi ve korkularınızı biliyor, bu beyhude çabalarınızı reddediyoruz! Çünkü Gezi’yi yaşadık, biliyoruz!” diyerek başlayan beyanda şu ifadeler öne çıktı: 

“Biz bu davayı reddediyoruz!

Biz, amansızca bu ölümlere ve yaralanmalara neden olanların adil bir şekilde yargılandığı günleri de göreceğiz.

Bu iddianame ve esas hakkında mütalaa akla, vicdana sığmıyor, adalet barındırmıyor, bilime dayanmıyor, insan olmanın gereklerine saygı duymuyor. Gezi Parkı protestolarına katılan milyonlarca insan, yurttaşlık haklarını savunuyordu. Bu, her bir yurttaşın sorumluluğudur, biz sorumluluğumuzu yerine getirdiğimiz için yargılanıyoruz.

İddia makamının kurmaya çalıştığı komplo teorisi ve şahsen karşı karşıya olduğumuz ağır ceza tehditleri karşısında tekrar söylüyoruz: Biliyoruz ve inanıyoruz ki; Gezi eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi için bu ülkenin sönmeyecek umududur.”

  • Ortak beyanın tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Yapıcı: “Benim sözüm bitti artık, sizlere kolay gelsin”

Yapıcı, ortak beyanı okuduktan sonra sözlerini “Kendime dair, aynı suçtan yargılanıp defalarca beraat almış, şimdi ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan şahsım için söyleyecek söz bulamıyorum. Benim sözüm bitti artık. Sizlere kolay gelsin” diye tamamladı.

Mater: “Yapılmamış bir filmle hükümeti zor durumda bırakmak haliyle mümkün değil” 

Çiğdem Mater, “Bu tarz iddianame ve mütalaalar 2013’teki Gezi Parkı protestolarının toplumsal hafızadaki yerini değiştirmeyecektir, Gezi orada duruyor” dedi. Mater’in beyanında şu ifadeler öne çıktı:

“Savcılık makamı bir film yaparak Türkiye Cumhuriyeti’nin 61. hükümetine karşı tepkileri yoğunlaştırmak istediğimi iddia etmiş. Sinema sanatını bu kadar güçlü bulmasına sevindim. Yapılmamış bir filmle hükümeti zor durumda bırakmak haliyle mümkün değil ama iktidarların kendi kendilerini zor durumda bırakması mümkün. Belgesel çekilmiş olsaydı da gerçekleşen toplumsal olayın belgeselinin yapılmasının suç teşkil etmeyeceğini savcılık makamına anımsatmak isterim.”

Mater, üzerine atılı suçlamaları reddederek beraatını talep etti.

Özerden: “Dava dizi olsa üçüncü bölüm yayınlanmadan yayından kaldırılır”

Mine Özerden, savcının mütalaasının, beraat ettikleri iddianameden farkı olmadığını belirtti. Mütalaadaki suçlamalara karşı şu beyanlarda bulundu:

“Fiilen olmayan şeyler nasıl kanıtlanabilir ki? Birinci sınıf hukuk öğrencisi bile şaşkınlıkla izliyordur yaşanan bu dram komediyi. Dava mevcut haliyle dizi olsa üçüncü bölüm yayınlanmadan yayından kaldırılır. O eziyeti biz 2018’den beri, Kavala ve ailesi ise dört buçuk yıldır son derece gereksiz bedeller ödeyerek yaşıyor.” 

“Hukuk hepimize lazım olacak” diyen Özerden iddiaların asılsız olduğunu belirterek beraatını talep etti.

Atalay: “Bu bir yargılama faaliyeti değil”

Can Atalay sözlerine “Bu bir yargılama faaliyeti değil, heyetinizdeki yargıçları tanımam, şahsi husumetim yok, bu politik bir temaşa” diye başladı.

“Erdoğan her sıkıştığında Gezi dediği için bize ceza vereceksiniz, bunun hukukla alakası yok” diyen Atalay, Yapıcı ve Kahraman ile ortak olan beyanlarını okudu.

Atalay, ortak beyanın ardından sözlerine devam etti, mütalaaya dair beyanlarda bulunurken savcıya “Bana, bize saygı duymuyorsanız mesleğinize saygı duyun” diye seslendi. Atalay’ın sözlerinde şu ifadeler öne çıktı:

“Biz haklıyız biz kazanacağız.  ‘Teslim olun’ diyor esas hakkındaki mütalaa, asıl siz teslim olun. Hep birlikte mücadele edeceğiz, hep birlikte kazanacağız.”

Kahraman: “Kent suçlarına karşı durmaya devam edeceğiz”

Tayfun Kahraman, Yapıcı ve Atalay ile birlikte hazırladıkları ortak beyanı okuduktan sonra mütalaaya karşı sözlerine devam etti.

“Karşımızda özensiz bir iddianame ve onun kadar özensiz, delil sunmayan mütalaa var. Sonuçları ağır olsa da kent suçlarına karşı durmaya devam edeceğiz” diyen Kahraman, beraat kararının verilmesini talep etti.

Ekmekçi: “Masumiyet karinesi hiçe sayılarak peşin hükümler verilmiştir”

Yiğit Ali Ekmekçi, mütalaaya karşı beyanlarında kendisine yönelik suçlamalara dair kanıt ve delillerin bulunmadığını anlattı.

Ekmekçi, “İşinizin zor olduğunu biliyorum. Bu dava siyasi partilerin grup toplantılarında, televizyon ekranlarında tartışılmış ve masumiyet karinesi hiçe sayılarak peşin hükümler verilmiştir. Savcının tüm suçlamalarını reddediyorum” dedi. 

Kavala: “Teselli bulabileceğim şey, yaşadıklarımın yargıdaki sorunlarla yüzleşilmesine katkıda bulunması” 

Duruşmada son olarak tutuklu yargılanan Osman Kavala söz aldı. Kavala’nın beyanında şu ifadeler öne çıktı:

“Yaklaşık dört buçuk yıldır bana yöneltilmiş suçlamaların temelsiz olduğunu ortaya koymamıza, Gezi davasından beraat etmiş olmama, tutuklanmamın hak ihlali olduğuna dair AİHM kararına rağmen, Cumhurbaşkanı’nın ve bazı siyasetçilerin hakkımda suçlayıcı beyanlarına devam etmeleri ve sudan gerekçelerle tutukluluğumun sürdürülmesinden dolayı savunma yapmamın anlamsız hale geldiğine kanaat getirmiştim. Bu davanın bu celsede hükme bağlanmasına yönelik bir iradenin ortaya çıktığını gözlemlediğimden, alınacak kararı etkileyeceğini beklemesem de daha önce ifade etmiş olduğum bazı gerçekleri son bir kere daha vurgulamak ihtiyacı hissediyorum.

Mütalaada, hukuk normlarına göre hazırlanmış, somut olayların dürüstçe yapılmış nesnel değerlendirilmesini değil, siyasi aktörlerin söylemlerini yansıtan Gezi olayları kurgusunun tekrarlandığını ve ilavi ideolojik saptamalarla tahkim edilmiş olduğunu görüyoruz. 

Bu kurgu bir süreliğine adaleti yanıltmak için kullanışlı olabilir. Ancak bu durumun uzun sürmeyeceğine, kamuoyunun da bu kurguya ve burada bulunanların suçlu olduklarına ikna edilmesinin mümkün olmayacağına inanıyorum.

Hayatımın dört buçuk yılını kaybettikten sonra teselli bulabileceğim şey, yaşadıklarımın yargıdaki sorunlarla yüzleşilmesine katkıda bulunması ve benden sonra yargı karşısına çıkacak olanların daha adil bir muamele görmeleri ihtimalidir.”

  • Kavala’nın beyanının tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Avukatın beyanına mahkeme başkanından süre kısıtlaması 

Yargılananların ardından söz alan avukatlar, iddianamede ve esas hakkındaki mütalaada delil ve dayanakların bulunmadığını aktardı, beraat taleplerinde bulundu. 

Hakan Altınay’ın avukatı Tora Pekin beyanlarına devam ederken mahkeme başkanı avukatı durdurarak 10 dakika daha süre verdiğine dair ara karar oluşturdu. 

Avukat Pekin, en ağır ceza istendiğini belirterek beyanlarının önemine dikkat çekerek kısıtlamaya tepki gösterdi. Mahkeme başkanının makul süre verdiği yönündeki sözlerine avukatlardan ve salondan itirazlar geldi.

Pekin “Adalet limanı insanların sığınacağı son limandır demişler 17 Aralık takipsizlik kararında. adınız Cengiz Holdingse, Kolinse, Makyolsa adalet limanı sığınacağınız son limandır ama adınız Osman Kavala, Hakan Altınay, Tayfun Kahraman, Mücella Yapıcı, Can Atalay ise o zaman ağırlaştırılmış müebbettir. İşte dava bu” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Pekin’den sonra söz alarak avukatlar da süre kısıtlamasına tepkilerini belirterek beyanlarına devam etti.

Dava pazartesi evam edecek

Mahkeme heyeti bir kısım avukatların beyanlarinin ardından duruşmanın 25 Nisan Pazartesi avukat beyanları ile devam etmesine karar verdi. 

Ne olmuştu?

Gezi davasında ilk beraat kararı 2015 yılında verildi. Açılan ikinci dava sonucunda da mahkeme, 18 Şubat 2020’de Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Ali Hakan Altınay, Yiğit Aksakoğlu, Yiğit Ali Ekmekçi, Çiğdem Mater ve Mine Özerden hakkında beraat ve tutuklu sanık Osman Kavala hakkında ise tahliye kararı vermişti. Yurtdışındaki sanıklar Can Dündar, Memet Ali Alabora, Pınar Öğün, Gökçe Tüylüoğlu, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu ve İnanç Ekmekçi‘nin dosyalarını ise ayırmıştı. Kavala, tahliye kararı verildiği gün yeniden tutuklanmıştı.

İstinaf Mahkemesi, Ocak 2021’de beraat kararlarını bozdu. Şubat 2021’de Kavala’nın “casusluk” suçlamasıyla yargılandığı dava dosyası Gezi davası ile birleştirildi. Nisan 2021’de yurtdışındaki sanıkların dosyası da ana dosya ile birleştirildi.

Yargılanan 16 kişi hakkında “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “mala zarar verme”, “tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi”, “ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme”, “nitelikli yağma”, “nitelikli yaralama”, “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na muhalefet” suçlamalarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.

Gezi eylemlerine ilişkin Beşiktaş taraftar grubu Çarşı’ya “hükümeti yıkmaya teşebbüs” ve “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet”, “suç örgütüne üye olma”, “kamu görevlilerinin görevini yapmasını engelleme” suçlamalarıyla açılan 35 sanıklı davada ise İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 29 Aralık 2015’te beraat kararı vermişti.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi ise Nisan 2021’de kararı oybirliğiyle bozmuştu. Bozma kararına gerekçe olarak, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve beraat kararlarını bozulmasıyla yeniden başlayan Gezi davası ile birleştirilme hususunun değerlendirilmemesi gösterilmişti.

30. Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimi Mahmut Başbuğ, dosyaları birleştirme önerisini ilettiği 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne 28 Temmuz’da geçici görevlendirmeyle gitti ve bu mahkemede talep onaylandı. Başbuğ’un başkanlık yaptığı duruşmada dosyaların birleşmesine ve yargılamanın 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam etmesine karar verildi.

Avrupa Konseyi’nin icra organı Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına rağmen serbest bırakılmayan iş insanı Osman Kavala davasının AİHM’e havale edilmesine dair kararı 2 Şubat 2022’de oy çokluğuyla kabul etti ve Türkiye’ye yönelik ihlal süreci resmen başladı.

21 Şubat 2022’de 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Çarşı ve Gezi dosyalarını ayırdı.

Savcı, duruşma sonrası sunduğu mütalaasında Kavala ve Yapıcı’ya Türk Ceza Kanunu (TCK) 312. maddede yer alan “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçlamasını yöneltti. Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin ise aynı suça “yardım ettikleri” gerekçesiyle cezalandırılmasını talep etti.

Savcı Edip Şahiner, Pınar Öğün, Henry Jack Barkey, Can Dündar, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Memet Ali Alabora, Yiğit Aksakoğlu ve İnanç Ekmekçi hakkındaki dosyanın ise ayrılmasını istedi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.