Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Gezi davasında karar açıklandı: Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet hapis, Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman’ın da aralarında bulunduğu yedi sanığa 18’er yıl hapis ve tutuklama kararı

Çizimler: Murat Başol

Gezi Parkı davasında karar açıklandı. Mahkeme heyeti Osman Kavala’nın TCK’nın 312. maddesi uyarınca “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, takdiri indirime yer olmadığına, “casusluk” suçlamasından beraatine ve tahliyesine karar verdi. Mahkeme, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin ise TCK 312’deki “yardım” suçlamasından 18’er yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve tutuklanmalarına karar verdi.

İş insanı Osman Kavala’nın tek tutuklu sanık olduğu, mimar Mücella Yapıcı, avukat Can Atalay’ın da aralarında bulunduğu isimlerin yargılandığı Gezi davası, bugün (25 Nisan) İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam etti.

Esas hakkındaki mütalaasını sunan savcı, iş insanı Osman Kavala ve mimar Mücella Yapıcı’nın ağırlaştırılmış müebbet hapisle, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin ise 15 yıldan 20 yıla dek hapisle cezalandırılmasını talep etmişti. 

Davada yargılananlar, 22 Nisan’daki duruşmada savcının mütalaasına karşı beyanlarda bulunmuş ve avukatların beyanları başlamıştı.

Taksim Dayanışması: “Gezi hep haklı”

Taksim Dayanışması’nın duruşma öncesi Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde yaptığı ve Akif Burak Atlar’ın okuduğu açıklamada şu ifadeler öne çıktı:

“Dokuz yıl, üç dava, onlarca duruşma boyunca söylediğimizi yeniden tekrarlıyor, yıllardır süren hukuksuzluk ve gerçekliği çarpıtma ısrarına inat tekrar söylüyoruz: Gezi’yi kirletemezsiniz. Gezi direnişini suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştüremezsiniz. Gezi direnişini bir kez daha yargı marifetiyle karalama çabanız boşunadır. Gerçekleri çarpıtmanıza izin vermeyeceğiz. Sipariş senaryolarınızla, milyonlarca insanın, demokratik hak ve talepleri için, parklarda, meydanlarda, sokaklarda; özgürlük, demokrasi ve insanca yaşam için ortaya koyduğu direnişi kirletmenize izin vermeyeceğiz! 

Bu ülkenin eşitlik, özgürlük ve adalet umudunu kirletmenize izin vermeyeceğiz. 

Abdocan’ın, Mehmet’in, Ethem’in, Medeni’nin, Hasan Ferit’in, Ali İsmail’in, Ahmet’in ve Berkin’in düşlerinin kirletilmesine izin vermeyeceğiz. Çünkü haklıyız! Gezi hep haklı!”

Fotoğraf: Özge Elvan

Kavala duruşmaya SEGBİS ile bağlandı

Osman Kavala duruşmaya tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Bağlantı sorunu nedeniyle duruşmanın ilk iki saatinde Kavala’nın görüntü akışında sorun yaşandı, daha sonra bu sorun düzeltildi. 

Tutuksuz yargılananlardan Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden ve Yiğit Ali Ekmekçi, avukatları ile duruşma salonundaydı. Duruşmayı çok sayıda basın mensubu, gözlemci ve seyirci takip etti.

Avukatlar beyanlarda bulundu

Duruşmada avukatların esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanları devam etti. Avukatlar iddianamedeki ve mütalaadaki eksikliklere dikkat çekti, suçlamaların dayanaktan yoksunluğundan söz etti, suçun oluşmadığını anlattı, yargılamadaki eksiklikleri vurguladı ve beraat taleplerinde bulundu. 

Mine Özerden’in avukatı Tuğçe Duygu Köksal, suçun unsurlarının oluşmadığını, 18 Şubat 2020 tarihli beraat kararından bugüne dosyada aleyhe gelişme olmadığı belirterek doğrudan beraat talebi için koşulların oluştuğunu aktardı. Köksal sözlerini “İddia edilen yardım eylemi hak kullanımıdır, isnat edilen suçtan müvekkilimin beraatını talep ediyorum” diyerek bitirdi.

Yiğit Ali Ekmekçi’nin avukatı Emel Ataktürk, mahkemenin bağımsızlığı, tarafsızlığı, masumiyet karinesi gibi adil yargılanmaya ilişkin usuli güvencelerin yargılama boyunca sayısız kez ihlal edildiğini anlattı. Avukat Ataktürk beyanda bulunurken duruşmayı takip eden bir gözlemci “Hâkimler ve savcılar lütfen telefonlarınıza bakmayın, lütfen dinleyin” dedi.

Gökçe Tüylüoğlu’nun avukatı Bahri Belen “mahkemenin beraat kararı dışında karar verme şıkkı olmadığını” söyledi. 

72 sayfalık mütalaaya 72 sayfalık savunma

Mücella Yapıcı, Can Atalay ve Tayfun Kahraman’ın avukatı Fikret İlkiz, davanın önceki yıllarda geçirdiği süreci anlatırken “Tekrarların tekrarını yaşıyoruz. Yargı organlarından hiçkimse aynı şeyleri tekrarlatmak için insanları ceza davasında sanık yapma hakkına sahip değildir” dedi. 

72 sayfalık yazılı savunmasını mahkemeye sunan İlkiz, “Savcılığın esas hakkındaki mütalaası 72 sayfa, hiç olmazsa İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın esas hakkındaki mütalaasına karşı aynı sayfalarla yanıt vermiş olayım. Nasıl değerlendirirseniz öyle değerlendirirsiniz” dedi.

Mahkeme başkanının kestiği avukat beyanını meslektaşı tamamladı

Avukat Evren İşler, dosyada soruşturma aşamasından itibaren çok sayıda hukuka aykırılık yapıldığını, adil yargılanma ilkesinin de o kadar çok ihlal edildiğini anlattı. 

Avukat İşler, avukat Tora Pekin’in cuma günkü duruşmada mahkeme başkanının süre kısıtlaması üzerine tamamlayamadığı hukuka aykırı delillerin kullanılamayacağına dair beyanını okudu. 

Evren İşler, “Dosyada adil bir yargılama, hatta yargılama yapıldı mı? Kanaatimce hayır. Bir tek delil dahi toplanmadı” dedi. 

Avukat İşler: “Üye hâkim AKP’den milletvekili aday adayı olmuş”

Avukat İşler, heyeti oluşturan hâkimlerin isimlerini internette aratttığını belirtti. “Üye hâkimlerden Murat Bircan’ın avukatlık yaparken AKP’den Samsun milletvekili aday adayı olduğunu” aktaran İşler, üye hâkimin başkanlık sistemini ve Erdoğan’ın destekleyen beyanlarının bulunduğuna dair haberlerden alıntılar okudu. 

“İddianameye göre dosyanın bir numaralı mağduru Erdoğan. Hiç kimse mahkemelere talimat veremez deniyor ya üye hâkimin talimata ihtiyacı yok, zaten inanıyor, güveniyor, seviyor, ancak onun liderliğinde olacağını düşünüyor. Ortada tarafsız yargı yok” diyen İşler, talebinin bulunmadığını belirtti.

Avukatların çekilme çağrısını heyet reddetti

Osman Kavala’nın avukatlarından Köksal Bayraktar, avukat İşler’in üye hâkim ile ilgili paylaştığı bilgilere dikkat çekerek, “Bunun karşısında yargının bağımsızlığı ve hele tarafsızlığını iddia edebilmek mümkün değil” dedi. Bayraktar,  mahkemenin çekilmesi gerektiğini, bu kararı vermediği takdirde heyeti reddedeceklerini belirtti.

Ali Hakan Altınay’ın avukatı Tora Pekin de, dosyanın bir numaralı mağduru AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iken, üye hâkimin aynı partiden milletvekili adaylığını koymasının kabul edilebilir olmadığını belirterek Bayraktar’ın talebini yineledi.

Mahkeme başkanı, “üye hâkimin ve heyetin dosyadan çekilmesi ve hâkimin reddine yönelik taleplerin  davayı uzatmaya yönelik olduğu gerekçesiyle oybirliği ile reddedildiğini” söyledi.

Avukat Bayraktar: “Türk yargısı müvekkilimin tutukluluk halinin devamı için inanılmaz bir çaba sarfetti”

AİHM’in Kavala hakkındaki kararının müvekkillerinin Türk Ceza Kanunu (TCK) 312. ve 320. maddelerini ihlal etmediğini gösterdiğini belirten Bayraktar, beyanına şöyle devam etti:

“Dört buçuk yıldan bu yana Türk yargısı müvekkilimin tutukluluk halinin devam etmesi için inanılmaz bir çaba sarf etti. Gece yarısı Silivri Cezaevi’nden çıkarılırken yeniden tutuklamaya götürülmüştür. Bu 21. yüzyılda hazin bir durumdur.”

Bayraktar, “Müvekkilimiz müsnet suçları işlememiştir, suçun unsurları yoktur” diyerek tutukluluk haline son verilip beraat kararı verilmesini talep etti.

Avukat Deniz Tolga Aytöre, heyetin ara kararında sunduğu, “talebin davayı uzatmaya yönelik olduğu gerekçesinin kabul edilemeyeceğini” anlatırken, “Yargılama yapılmadı, bir soru bile sormadınız Kavala’ya” dedi. 

Avukat İlkan Koyuncu, Osman Kavala’nın iki senedir “casusluk” suçlamasıyla tutuklu bulunduğunu, mütalaada bu yönde bir ceza talebinin bulunmadığını belirterek suçlamanın dayanıksızlığını anlattı.

İnanç Ekmekçi‘nin avukatı Aynur Tuncel Yazgan müvekkili hakkında yakalama müzekkeresinin geri alınmasını, suçun işlenmediğinin sabit olması gerekçesiyle tüm sanıklar yönünden beraat kararının uygun olduğunu düşündüğünü söyledi. 

Can Dündar’ın avukatı Abbas Yalçın ise “İyi ki işini hakkıyla yapmaya çalışan onurlu insanlar vardır, mahkemeden talebim yoktur” dedi.

Memet Ali Alabora ve Pınar Öğün’ün avukatı, yakalama kararının kalkması ve beraat talebinde bulundu.

Son sözler

Hakan Altınay beraatını istedi.

Mücella Yapıcı son sözü olmadığını, hiçbir zaman şiddetten yana olmadığını söyledi. Yapıcı sözlerine şöyle devam etti:

“Son sözüm olduğunu düşünmüyorum. Ben 50 yıllık meslek insanıyım, olabildiğince aydın olmaya çalıştım, hiçbir zaman şiddetten yana olmadım. Toplum yararına mesleğimi onurla yürüttüm. Bugüne kadar tek bir çoluğuma çocuğuma ve etrafıma haram nokta yedirmedim. Hırsızlık, uğursuzluk, yolsuzluk yapmadım. Mesleğimi sadece mesleğimin ilkeleri doğrultusunda kullandım ve bu yaşamdan onur duruyorum. Aynı durumu benim yaşıma gelince sizin de yaşamanızı diliyorum. Hüküm sizindir.”

Çiğdem Mater beraatını talep etti:

“2018 Kasım’dan beri karşı karşı karşıya olduğumuz davada, yurttaş olarak Gezi Parkı protestolarına dair devletten beklentim protestolar sırasında öldürülen gençlerin katillerinin peşine düşülmesiydi. Onu yerine tuhaf yargılama süreciyle meşgul oluyorsunuz, oluyoruz. Belki vereceğiniz kararla hukukun varlığına dair fikir verebilirsiniz. Hakkımdaki iddiaları reddediyor ve beraatımı talep ediyorum.”

Mine Özerden, “Yürütmenin yargı üzerindeki vesayetinin son bulmasını, hukukun gücünün galip gelmesini diliyor ve beraatımı istiyorum” dedi.

Can Atalay, “Harama el uzatmadık, kul hakkı yemedik, devleti kendi çıkarlarımız için kullanmadık, devletin gücünü ele geçirip yandaşlarımızı zengin etmedik. Suç işlemedik. Avukatlık, mimarlık, şehir plancılığı yaptık. Bu yargılama faaliyeti değil, eğer sorun Gezi direnişini sahiplenmekse sahipleniyoruz. Bu bir son değil; bu daha başlangıç, mücadeleye devam” diye konuştu.

Tayfun Kahraman şunları söyledi:

“Sözün bittiği yerdeyiz. Kent suçlarına verdiğimiz mücadele ve Gezi bitmedi, Gezi Parkı İstanbulluların hizmetinde. Demek ki biz başarıya ulaştık. Savunma hakkımızı bile kullanamadığımız bir süreçten geçtik. Asıl yargılanma nedenimiz siyasi iktidara muhalif olmaktır. Yasal olarak suç unsuru olmadığını ortaya koyduk. Sizden beklentimiz, talimatla yürüyen bu yargılama sürecini redetmeniz ve davayı kapatmanız.”

Yiğit Ali Ekmekçi beraatını istedi.

Osman Kavala’nın son sözleri ise şöyle oldu:

“AİHM’in tutukluluğumun hak ihlali olduğu ve siyasi faktörlerin rol oynadığını tespit eden kararından sonra aleyhime sunulan delillerin hiçbiri beni suçla ilişkilendirecek nitelikte olmadığını ayrıntılı biçimde açıklamasından sonra aynı delil olmayan delillerle hakkımda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenmesi hukuki bir olay değildir. Bu aynen ikinci iddianamede uygulanan suçlar gibi yargı kullanılarak yapılan suikast eylemidir.”

Oyçokluğu ile karar

Mahkeme verilen aranın ardından kararını açıkladı. Osman Kavala hakkında TCK’nın 312. maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, takdiri indirime yer olmadığına, “casusluk” suçlamasından beraatine ve tahliyesine karar verildi.

Mücella Yapıcı,  Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin TCK 312’deki “yardım” suçlamasından 18’er yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve TCK 312’ye göre ayrı ayrı tutuklanmalarına karar verdi. Diğer sanıkların dosyaları ayrıldı. 
Bir üye hâkim, Kavala’nın tahliyesi ve diğer sanıkların tutuklanmamasina yönelik karşı oy verdi.
Karara duruşma salonunda “Her yer Taksim her yer direniş” sloganları ile tepki gösterildi. 
Can Atalay “Hiçbir hukuka aykırı işlemi kabule etmeyeceğiz” dedi.

Tutuklama kararı verilen isimler cezaevine gönderilmek üzere duruşma salonunda tutuklandı, adliye içindeki karakolda aileleri ile vedalaştı. Karara karşı adliye önündeki basın açıklaması yapıldı.

Ne olmuştu?

Gezi davasında ilk beraat kararı 2015 yılında verildi. Açılan ikinci dava sonucunda da mahkeme, 18 Şubat 2020’de Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Ali Hakan Altınay, Yiğit Aksakoğlu, Yiğit Ali Ekmekçi, Çiğdem Mater ve Mine Özerden hakkında beraat ve tutuklu sanık Osman Kavala hakkında ise tahliye kararı vermişti. Yurtdışındaki sanıklar Can Dündar, Memet Ali Alabora, Pınar Öğün, Gökçe Tüylüoğlu, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu ve İnanç Ekmekçi‘nin dosyalarını ise ayırmıştı. Kavala, tahliye kararı verildiği gün yeniden tutuklanmıştı.

İstinaf Mahkemesi, Ocak 2021’de beraat kararlarını bozdu. Şubat 2021’de Kavala’nın “casusluk” suçlamasıyla yargılandığı dava dosyası Gezi davası ile birleştirildi. Nisan 2021’de yurtdışındaki sanıkların dosyası da ana dosya ile birleştirildi.

Yargılanan 16 kişi hakkında “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “mala zarar verme”, “tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi”, “ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme”, “nitelikli yağma”, “nitelikli yaralama”, “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na muhalefet” suçlamalarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.

Gezi eylemlerine ilişkin Beşiktaş taraftar grubu Çarşı’ya “hükümeti yıkmaya teşebbüs” ve “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet”, “suç örgütüne üye olma”, “kamu görevlilerinin görevini yapmasını engelleme” suçlamalarıyla açılan 35 sanıklı davada ise İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 29 Aralık 2015’te beraat kararı vermişti.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi ise Nisan 2021’de kararı oybirliğiyle bozmuştu. Bozma kararına gerekçe olarak, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve beraat kararlarını bozulmasıyla yeniden başlayan Gezi davası ile birleştirilme hususunun değerlendirilmemesi gösterilmişti.

30. Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimi Mahmut Başbuğ, dosyaları birleştirme önerisini ilettiği 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne 28 Temmuz’da geçici görevlendirmeyle gitti ve bu mahkemede talep onaylandı. Başbuğ’un başkanlık yaptığı duruşmada dosyaların birleşmesine ve yargılamanın 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam etmesine karar verildi.

Avrupa Konseyi’nin icra organı Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına rağmen serbest bırakılmayan iş insanı Osman Kavala davasının AİHM’e havale edilmesine dair kararı 2 Şubat 2022’de oy çokluğuyla kabul etti ve Türkiye’ye yönelik ihlal süreci resmen başladı.

21 Şubat 2022’de 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Çarşı ve Gezi dosyalarını ayırdı.

Savcı, duruşma sonrası sunduğu mütalaasında Kavala ve Yapıcı’ya Türk Ceza Kanunu (TCK) 312. maddede yer alan “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçlamasını yöneltti. Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin ise aynı suça “yardım ettikleri” gerekçesiyle cezalandırılmasını talep etti.

Savcı Edip Şahiner, Pınar Öğün, Henry Jack Barkey, Can Dündar, Gökçe Tüylüoğlu, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Memet Ali Alabora, Yiğit Aksakoğlu ve İnanç Ekmekçi hakkındaki dosyanın ise ayrılmasını istedi.

Çizimler: Murat Başol

Gezi Parkı davasında karar açıklandı. Mahkeme heyeti ……

İş insanı Osman Kavala’nın tek tutuklu sanık olduğu, mimar Mücella Yapıcı, avukat Can Atalay’ın da aralarında bulunduğu isimlerin yargılandığı Gezi davası, bugün (25 Nisan) İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam etti.

Esas hakkındaki mütalaasını sunan savcı, iş insanı Osman Kavala ve mimar Mücella Yapıcı’nın ağırlaştırılmış müebbet hapisle, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi’nin ise 15 yıldan 20 yıla dek hapisle cezalandırılmasını talep etmişti. 

Davada yargılananlar, 22 Nisan’daki duruşmada savcının mütalaasına karşı beyanlarda bulunmuş ve avukatların beyanları başlamıştı.

Taksim Dayanışması: “Gezi hep haklı”

Taksim Dayanışması’nın duruşma öncesi Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde yaptığı ve Akif Burak Atlar’ın okuduğu açıklamada şu ifadeler öne çıktı:

“Dokuz yıl, üç dava, onlarca duruşma boyunca söylediğimizi yeniden tekrarlıyor, yıllardır süren hukuksuzluk ve gerçekliği çarpıtma ısrarına inat tekrar söylüyoruz: Gezi’yi kirletemezsiniz. Gezi direnişini suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştüremezsiniz. Gezi direnişini bir kez daha yargı marifetiyle karalama çabanız boşunadır. Gerçekleri çarpıtmanıza izin vermeyeceğiz. Sipariş senaryolarınızla, milyonlarca insanın, demokratik hak ve talepleri için, parklarda, meydanlarda, sokaklarda; özgürlük, demokrasi ve insanca yaşam için ortaya koyduğu direnişi kirletmenize izin vermeyeceğiz! 

Bu ülkenin eşitlik, özgürlük ve adalet umudunu kirletmenize izin vermeyeceğiz. 

Abdocan’ın, Mehmet’in, Ethem’in, Medeni’nin, Hasan Ferit’in, Ali İsmail’in, Ahmet’in ve Berkin’in düşlerinin kirletilmesine izin vermeyeceğiz. Çünkü haklıyız! Gezi hep haklı!”

Fotoğraf: Özge Elvan

Kavala duruşmaya SEGBİS ile bağlandı

Osman Kavala duruşmaya tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Bağlantı sorunu nedeniyle duruşmanın ilk iki saatinde Kavala’nın görüntü akışında sorun vardı, daha sonra bu sorun düzeldi. 

Tutuksuz yargılananlardan Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi avukatları ile duruşma salonundaydı. Duruşmayı çok sayıda basın mensubu, gözlemci ve seyirci takip etti.

Avukatlar beyanlarda bulundu

Duruşmada avukatların esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanları devam etti. Avukatlar iddianamedeki ve mütalaadaki eksikliklere dikkat çekti, suçlamalardaki dayanakların yoksunluğundan söz etti,  suçun oluşmadığını anlattı, yargılamadaki eksiklikleri vurguladı ve beraat taleplerinde bulundu. 

Mine Özerden’in avukatı Tuğçe Duygu Köksal, suçun unsurları oluşmadığını, 18 Şubat 2020 tarihli beraat kararından bugüne dosyada aleyhe gelişme olmadığı belirterek doğrudan beraat talebi için koşulların oluştuğunu aktardı. Kösal sözlerini “İddia edilen yardım eylemi hak kullanımıdır, isnat edilen suçtan müvekkilimin beraatını talep ediyorum” diyerek bitirdi.

Yiğit Ali Ekmekçi’nin avukatı Emel Ataktürk mahkemenin bağımsızlığı, tarafsızlığı, masumiyet karinesi gibi adil yargılanmaya ilişkin usuli güvencelerin yargılama boyunca sayısız kez ihlal edildiğini anlattı. Avukat Ataktürk beyanda bulunurken duruşmayı takip eden bir gözlemci “Hakimler ve savcılar lütfen telefonlarınıza bakmayın, lütfen dinleyin” dedi.

Gökçe Tüylüoğlu’nun avukatı Bahri Belen “mahkemenin beraat kararı dışında karar verme şıkkı olmadığını” söyledi. 

72 sayfalık mütalaaya 72 sayfalık savunma

Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman’ın avukatı Fikret İlkiz, davanın önceki yıllarda geçirdiği süreci anlatırken “Tekrarların tekrarını yaşıyoruz. Yargı organlarından hiçkimse aynı şeyleri tekrarlatmak için insanları ceza davasında sanık yapma hakkına sahip değildir” dedi. 

72 sayfalık yazılı savunmasını mahkemeye sunan İlkiz, “Savcılığın esas hakkındaki mütalaası 72 sayfa, hiç olmazsa İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın esas hakkındaki mütalaasına karşı aynı sayfalarla yanıt vermiş olayım. Nasıl değerlendirirseniz öyle değerlendirirsiniz” dedi.

Mahkeme başkanının kestiği avukat beyanını meslektaşı tamamladı

Avukat Evren İşler, dosyada soruşturma aşamasından itibaren çok sayıda hukuka aykırılık yapıldığını, adil yargılanma ilkesi o kadar çok fazla ihlal edildiğini anlattı. 

Avukat İşler, avukat Tora Pekin’in cuma günkü duruşmada mahkeme başkanının süre kısıtlaması üzerine tamamlayamadığı hukuka aykırı delillerin kullanılamayacağına dair beyanını okudu. 

Evren İşler, “Dosyada adil bir yargılama, hatta yargılama yapıldı mı? Kanaatimce hayır. Bir tek delil dahi toplanmadı” dedi. 

Avukat İşler: “Üye hakim, AKP’den milletvekili aday adayı olmuş”

Avukat İşler, heyeti oluşturan hakimlerin isimlerini internette aratttığını belirtti. “Üye hakimlerden Murat Bircan’ın avukatlık yaparken AKP’den Samsun milletvekili aday adayı olduğunu” aktaran İşler, üye hakimin başkanlık sistemini ve Erdoğan’ın destekleyen beyanlarının bulunduğuna dair haberlerden alıntılar okudu. 

“İddianameye göre dosyanın bir numaralı mağduru Erdoğan. Hiç kimse mahkemelere talimat veremez deniyor ya üye hakimin talimata ihtiyacı yok, zaten inanıyor, güveniyor, seviyor, ancak onun liderliğinde olacağını düşünüyor. Ortada tarafsız yargı yok” diyen İşler, talebinin bulunmadığını belirtti.

Avukatların çekilme çağrısını heyet reddetti

Osman Kavala’nın avukatlarından Köksal Bayraktar, avukat İşler’in üye hakim ile ilgili paylaştığı bilgilere dikkat çekerek, “Bunun karşısında yargının bağımsızlığı ve hele tarafsızlığını iddia edebilmek mümkün değil” dedi. Bayraktar,  mahkemenin çekilmesi gerektiğini, bu kararı vermediği takdirde heyeti reddedeceklerini belirtti.

Ali Hakan Altınay’ın avukatı Tora Pekin de, dosyanın bir numaralı mağduru AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iken, üye hakimin aynı partiden milletvekili adaylığını koymasının kabul edilebilir olmadığını belirterek Bayraktar’ın talebini yineledi.

Mahkeme başkanı, “üye hakimin ve heyetin dosyadan çekilmesini ve hakimin reddine yönelik taleplerin  davayı uzatmaya yönelik olduğu  gerekçesiyle oybirliği ile reddedildiğini” söyledi.

Avukat Bayraktar: “Türk yargısı müvekkilimin tutukluluk halinin devamı için inanılmaz bir çaba sarfetti”

AİHM’in Kavala hakkındaki kararının müvekkillerinin Türk Ceza Kanunu (TCK) 312. ve 320. maddelerini ihlal etmediğini gösterdiğini belirten Bayraktar, beyanına şöyle devam etti:

“Dört buçuk yıldan bu yana Türk yargısı müvekkilimin tutukluluk halinin devam etmesi için inanılmaz bir çaba sarf etti. Gece yarısı Silivri Cezaevi’nden çıkarılırken yeniden tutuklamaya götürülmüştür. Bu 21. yüzyılda hazin bir durumdur.”

Bayraktar, “Müvekkilimiz müsnet suçları işlememiştir, suçun unsurları yoktur” diyerek tutukluluk haline son verilip beraat kararı verilmesini talep etti.

Avukat Deniz Tolga Aytöre, heyetin ara kararında sunduğu, “talebin davayı uzatmaya yönelik olduğu gerekçesinin kabul edilemeyeceğini” anlatırken, “Yargılama yapılmadı, bir soru bile sormadınız Kavala’ya” dedi. 

Avukat İlkan Koyuncu, Osman Kavala’nın iki senedir “casusluk” suçlamasıyla tutuklu bulunduğunu, mütalaada bu yönde bir ceza talebinin bulunmadığını belirterek suçlamanın dayanıksızlığını anlattı.

İnanç Ekmekçi‘nin avukatı Aynur Tuncel Yazgan müvekkili hakkında yakalama müzekkeresinin geri alınmasını, suçun işlenmediğinin sabit olması gerekçesiyle tüm sanıklar yönünden beraat kararının uygun olduğunu düşündüğünü söyledi. 

Can Dündar’ın avukatı Abbas Yalçın ise “İyi ki işini hakkıyla yapmaya çalışan onurlu insanlar vardır, mahkemeden talebim yoktur” dedi.

Alabora ve Öğün’ün avukatı, yakalama kararının kalkması ve beraat talebinde bulundu.

Son sözler

Hakan Altınay beraatını istediği.

Mücella Yapıcı son sözü olmadığını, hiçbir zaman şiddetten yana olmadığını söyledi. Yapıcı sözlerine şöyle devam etti:

“Son sözüm olduğunu düşünmüyorum. Ben 50 yıllık meslek insanıyım olabildiğince aydın olmaya çalıştım, hiçbir zaman şiddetten yana olmadım. Toplum yararına mesleğimi onurla yürüttüm. Bugüne kadar tek bir çoluğuma çocuğuma ve etrafıma haram nokta yedirmedim. Hırsızlık uğursuzluk yapmadım. Mesleğimi sadece mesleğimin ilkeleri doğrultusunda kullandım ve bu yaşamdan onur duruyorum. Aynı durumu benim yaşıma gelince sizin de yaşamanızı diliyorum hüküm sizindir.”

Çiğdem Mater beraatını talep etti:

“2018 Kasım’dan beri karşı karşı karşıya olduğumuz dava, yurttaş olarak Gezi Parkı protestolarına dair devletten beklentim protestolar sırasında öldürülen gençlerin katillerin peşine düşülmesiydi. Onu yerine tuhaf yargılama süreciyle meşgul oluyorsunuz, oluyoruz. Belki vereceğiniz kararla hukukun varlığına dair fikir verebilirsiniz. Hakkımdaki iddiaları reddediyor ve beraatımı talep ediyorum.”

Mine Özerden, “Yürütmenin yargı üzerindeki vesayetinin son bulmasını, hukukun gücünün galip gelmesini diliyor ve beraatımı istiyorum” dedi.

Can Atalay, “Harama el uzatmadık, kul hakkı yemedik, devleti kendi çıkarlarımız için kullanmadık, devletin gücünü ele geçirip yandaşlarımızı zengin etmedik. Suç işlemedik. Avukatlık, mimarlık, şehir plancılığı yaptık. Bu yargılama faaliyeti değil, eğer sorun Gezi direnişini sahiplenmekse sahipleniyoruz. Bu bir son değil bu daha başlangıç mücadeleye devam” dedi.

Tayfun Kahraman şöyle devam etti:

“Sözün bittiği yerdeyiz. Kent suçlarına verdiğimiz mücadele ve Gezi bitmedi, Gezi Parkı İstanbulluların hizmetinde. Demek ki biz başarıya ulaştık. Savunma hakkımızı ile kullanamadığımız bir süreçten geçtik. Asıl yargılanma nedenimiz siyasi iktidara muhalif olmaktır. Yasal olarak suç unsuru olmadığını ortaya koyduk. Sizden beklentimiz, talimatla yürüyen bu yargılama sürecini redetmeniz ve davayı kapatmanız.”

Yiğit Ali Ekmekçi beraatını istedi.

Osman Kavala’nın son sözleri şöyle:

“AİHM’in tutukluluğumun hak ihlali olduğu ve siyasi faktörlerin rol oynadığını tespit eden kararından sonra aleyhime sunulan delillerin hiçbiri beni suçla ilişkilendirecek nitelikte olmadığını ayrıntılı biçimde açıklamasından sonra aynı delil olmayan delillerle hakkımda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenmesi hukuki bir olay değildir. Bu aynen ikinci iddianamede uygulanan suçlar gibi yargı kullanılarak yapılan suikast eylemidir.”

Ne olmuştu?

Gezi davasında ilk beraat kararı 2015 yılında verildi. Açılan ikinci dava sonucunda da mahkeme, 18 Şubat 2020’de Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Ali Hakan Altınay, Yiğit Aksakoğlu, Yiğit Ali Ekmekçi, Çiğdem Mater ve Mine Özerden hakkında beraat ve tutuklu sanık Osman Kavala hakkında ise tahliye kararı vermişti. Yurtdışındaki sanıklar Can Dündar, Memet Ali Alabora, Pınar Öğün, Gökçe Tüylüoğlu, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu ve İnanç Ekmekçi‘nin dosyalarını ise ayırmıştı. Kavala, tahliye kararı verildiği gün yeniden tutuklanmıştı.

İstinaf Mahkemesi, Ocak 2021’de beraat kararlarını bozdu. Şubat 2021’de Kavala’nın “casusluk” suçlamasıyla yargılandığı dava dosyası Gezi davası ile birleştirildi. Nisan 2021’de yurtdışındaki sanıkların dosyası da ana dosya ile birleştirildi.

Yargılanan 16 kişi hakkında “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “mala zarar verme”, “tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi”, “ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme”, “nitelikli yağma”, “nitelikli yaralama”, “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na muhalefet” suçlamalarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.

Gezi eylemlerine ilişkin Beşiktaş taraftar grubu Çarşı’ya “hükümeti yıkmaya teşebbüs” ve “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet”, “suç örgütüne üye olma”, “kamu görevlilerinin görevini yapmasını engelleme” suçlamalarıyla açılan 35 sanıklı davada ise İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 29 Aralık 2015’te beraat kararı vermişti.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi ise Nisan 2021’de kararı oybirliğiyle bozmuştu. Bozma kararına gerekçe olarak, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve beraat kararlarını bozulmasıyla yeniden başlayan Gezi davası ile birleştirilme hususunun değerlendirilmemesi gösterilmişti.

30. Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimi Mahmut Başbuğ, dosyaları birleştirme önerisini ilettiği 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne 28 Temmuz’da geçici görevlendirmeyle gitti ve bu mahkemede talep onaylandı. Başbuğ’un başkanlık yaptığı duruşmada dosyaların birleşmesine ve yargılamanın 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam etmesine karar verildi.

Avrupa Konseyi’nin icra organı Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına rağmen serbest bırakılmayan iş insanı Osman Kavala davasının AİHM’e havale edilmesine dair kararı 2 Şubat 2022’de oy çokluğuyla kabul etti ve Türkiye’ye yönelik ihlal süreci resmen başladı.

21 Şubat 2022’de 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Çarşı ve Gezi dosyalarını ayırdı.

Savcı, duruşma sonrası sunduğu mütalaasında Kavala ve Yapıcı’ya Türk Ceza Kanunu (TCK) 312. maddede yer alan “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçlamasını yöneltti. Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin ise aynı suça “yardım ettikleri” gerekçesiyle cezalandırılmasını talep etti.

Savcı Edip Şahiner, Pınar Öğün, Henry Jack Barkey, Can Dündar, Gökçe Tüylüoğlu, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Memet Ali Alabora, Yiğit Aksakoğlu ve İnanç Ekmekçi hakkındaki dosyanın ise ayrılmasını istedi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.