Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

BeşiBirYerde (40): Hafızalardan silinmeyen beş protokol skandalı

Siyasi görüşmelerde ve diplomatik temaslarda en çok dikkat edilen konuların başında protokol teamüllerine uyulması geliyor. Son olarak AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na yanındaki koltuk yerine daha uzaktaki koltuğu işaret etmesi siyasi görüşmelerdeki protokol uygulamalarını ve yaşanan krizleri yeniden gündeme getirdi. “BeşiBirYerde” serimizin 40. bölümünde Türkiye’yi ilgilendiren beş protokol krizini sizin için derledik. 

1- Erdoğan – Karamollaoğlu görüşmesi

En güncel protokol krizi dün (10 Kasım) AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun görüşmesi sırasında yaşandı. Erdoğan önceki konuklarını kendi oturduğu koltuğun yanında ağırlarken Karamollaoğlu’nu daha uzaktaki koltuğa yönlendirdi. 

Bahçeli ve İmamoğlu, Erdoğan’ın yanında oturmuştu

Erdoğan ekim ayında Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşürken Bahçeli’yi yanındaki tekli koltukta ağırlamıştı. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu da adaylığı açıklandıktan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan randevu talep ederken Erdoğan İmamoğlu’nu da yanındaki tekli koltukta misafir etmişti. 

Konuya ilişkin Saadet Partisi’nden ya da Temel Karamollaoğlu’ndan henüz herhangi bir açıklama gelmedi. 

2 – Sofagate skandalı

Türkiye ile ilgili en güncel ikinci protokol krizi Avrupa Birliği (AB) Konsey Başkanı Charles Michel ile Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in 6 Nisan’da başkent Ankara’yı ziyaretleri sırasında Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yaşandı. Üç isim ayakta fotoğraf çektirdikten sonra Erdoğan ve Michel yan yana otururken Ursula von der Leyen’e oturacağı bir yer gösterilmedi ve Von der Leyen bir süre ayakta kaldı. Leyen daha sonra uzaktaki koltuğa otururken yaşanan bu protokol krizi “Sofagate krizi” olarak adlandırıldı.

“Ursula’nın yaşadığı protokol sıkıntısından üzüntü duyuyorum”

Krizin ardından Avrupa Komisyon Başkanı Sözcüsü Eric Mamer, Ursula von der Leyen’in bu olaya şaşırdığını belirterek, “İki kurumun başkanları protokolde aynı öneme sahiptir” dedi. Von der Leyen’in üyesi olduğu Avrupa Halk Partisi Grubu (PPE) Başkanı Alman Manfred Weber ise bu görüntülerin kabul edilemez olduğunu söyledi. Charles Michel ise Avrupa Parlamentosu grup başkanları önünde özür dileyerek, “Ursula’nın yaşadığı protokol sıkıntısından üzüntü duyuyorum” diye konuştu.

“Bir kadın ve Avrupalı olarak kendimi yalnız hissettim” 

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa Parlamentosu’ndaki Türkiye oturumunda yaptığı konuşma ile sosyal medya hesabından, Beştepe’de yaşadığı koltuk krizi üzerine açıklamalarda bulundu. Kadın-erkek eşitliğinin sağlanamaması ile ilgili eleştirilerde bulunan von der Leyen, “İncindim, bir kadın ve Avrupalı olarak kendimi yalnız hissettim” ifadelerini kullandı

“Türkiye ziyaretim kadınlara eşit muamele edilene dek gitmemiz gereken daha ne çok yol olduğunu gösterdi”

Ursula von der Leyen sosyal medya hesabından yaptığı açıklamasında ise “Türkiye ziyaretim kadınlara eşit muamele edilene dek gitmemiz gereken daha ne çok yol olduğunu gösterdi. Ama fark edilmeden geçip giden, çoğu bundan çok daha vahim olan öyle çok kadın hikayesi var ki. Bu hikayelerin anlatılmasını sağlamakla yükümlüyüz” dedi

3- Beyzbol sopası

1 Ağustos 2012 tarihinde dönemin Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Barack Obama ile dönemin Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın telefon konuşması sırasında çekilen bir fotoğraf gündeme oturdu. Yaklaşık yarım saat süren ve Suriye’deki savaş sırasında Suriye yönetiminin Halep’teki muhalif gruplara düzenlediği operasyonun konuşulduğu telefon görüşmesi sırasında çekilen ve Beyaz Saray tarafından yayımlanan fotoğrafta, Obama’nın sağ elinde bir beyzbol sopası göze çarpıyordu.

“Fotoğrafı Başkan Obama’nın Başbakan Erdoğan ile devam eden yakın ilişkisini vurgulamak için yayımladık”

Beyaz Saray Sözcüsü Caitlin Hayden konuya ilişkin yazılı açıklamasında, “Fotoğrafı yalnızca bir amaçla yayımladık: Başkan Obama’nın Başbakan Erdoğan ile devam eden yakın ilişkisini vurgulamak için. Aynı zamanda Suriye’de giderek kötüleşen duruma da dikkat çekmek istedik. Obama, Başbakan Erdoğan ile yakın işbirliğine ve arkadaşlığına büyük önem veriyor” dedi.  

Erdoğan: “Fotoğrafla ilgili mizahi söylemleri de önemsemiyorum”

Başbakan Erdoğan ise konuyla ilgili olarak, “Sayın Obama’nın konuşmamız esnasında hangi pozisyonda olduğunu, neyle nasıl konuştuğunu göremem. Fotoğrafın doğruluğunu da bilemem. Ben yüz yüze ya da telefonla görüştüğüm Obama’yı bilirim. O da bana karşı gayet saygılı, ciddi Obama’dır. Fotoğrafla ilgili mizahi söylemleri de önemsemiyorum” diye konuştu.  

4 – İsrail’de yaşanan alçak koltuk krizi

İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayolon, Ocak 2010’da Türkiye’nin İsrail Büyükelçisi Oğuz Çelikkol ile görüşmek için Çelikkol’a Dışişleri Bakanlığı’nda randevu verdi. Ancak daha sonra görüşmenin adresi değişti ve görüşme Ayolon’un İsrail Parlamentosu’ndaki odasında düzenlendi. Ayolon, görüşme öncesi basın mensuplarını da odaya çağırdı.

“Bizim yüksek, onun daha alçak bir koltukta oturduğuna dikkatinizi çekerim” 

Bu sırada çekilen ve daha sonra paylaşılan fotoğraflarda ise Oğuz Çelikkol’un daha alçak bir koltukta oturduğu ve iki ismin önündeki masada yalnızca İsrail bayrağı bulunduğu ortaya çıktı. Bu sırada Ayolon basın muhabirlerine dönerek, “Bizim yüksek, onun daha alçak bir koltukta oturduğuna, masada yalnızca İsrail bayrağı bulunduğuna ve bizim gülümsemediğimize dikkatinizi çekerim” dedi ve basın mensupları fotoğraf için iki ismin el sıkışmasını talep etmesine rağmen Ayolon, Çelikkol’un elini sıkmadı. 

Alçak koltuk krizi olarak adlandırılan bu olayın ardından İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gabby Levy Dışişleri Bakanlığı’na çağrılırken Büyükelçi Oğuz Çelikkol ise merkeze alındı. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’ndan paylaşılan açıklamada Diplomasi ile bağdaşmayan bir tutum sergilemiş olan İsrail Dışişleri Bakanlığı’nı diplomatik nezaket ve saygı kurallarına uymaya davet ediyoruz. Bu vesileyle, Türkiye’yi bir ahlaki sıralamaya tabi tutmanın hiç kimsenin haddi olmadığını vurgulamakta da yarar görüyoruz” ifadeleri kullanıldı.

Oğuz Çelikkol: “Tahmin ediyorum ki bir kumpas kuruldu”

Konuya ilişkin sonraki yıllarda konuşan Oğuz Çelikkol, kendisine kumpas kurulduğunu belirterek şunları söyledi:

İki ülke arasında Davos’taki olayın ardından üst üste krizler başlamıştı. Türkiye’de gösterilen bazı diziler de ayrılıklara neden oldu. Bakan yardımcısı, aşırı sağcı ‘İsrail Evimiz’ partisine mensup bir milletvekili aynı zamanda. İsrail’in Vaşington Büyükelçiliği’ni de yaptı. Tahmin ediyorum ki bir kumpas kuruldu. Büyükelçinin yüzüne bir şey yapılmamış gibi gösterilecek ve partisine yakın basında çeşitli yazılar çıkarılacaktı. Biz de şikayet edince ‘Yüzünüze karşı bir şey yapmadık’ denecekti. Elimi sıkmadığı doğru değil, girişte gayet iyi muamele edildi. Ancak gazeteci ‘El sıkışırken resminizi çekelim’ deyince ona ‘Hayır’ demiş. Giderken de aynı şekilde gayet samimi ve ilişkilerin düzeltilmesi yönünde adımlar atılacağını söyledi.”

“Bir bakan yardımcısı bir büyükelçiye kumpas kurdu, böyle bir şey herhalde diplomasi tarihinde de yoktur”

Yaşananların diplomatik teamüllere tamamen aykırı olduğunu dile getiren Çelikkol, “Bir bakan yardımcısı bir büyükelçiye kumpas kurdu. Böyle bir şey herhalde diplomasi tarihinde de yoktur. Bu bir nezaket ziyaretiydi. Dışişleri Bakanlığı’ndaki odasında randevu vermişti. Sabah telefon edildi ve ‘Bakan yardımcısının Meclis’te acil bir işi çıktı, toplantıyı meclisteki odasına alabilir miyiz?’ diye sordular. Türk  bayrağının konulmasına gerek yoktu, bu bir müzakere değil nezaket ziyaretiydi” diye konuştu.

5 – Bülent Ecevit – Bill Clinton görüşmesi

Türkiye’nin yakın tarihine damga vuran en büyük protokol krizlerinden biri ise Türkiye Cumhuriyeti’nin o dönemki başbakanı Bülent Ecevit ile ABD Başkanı Bill Clinton arasında yaşandı. 28 Eylül 1999 tarihindeki görüşmede Ecevit ayaktayken Clinton’ın bir kanepenin üzerine yarım oturarak bir ayağı havada Ecevit’i dinlemesi büyük tartışmalara yol açtı.

Ecevit ve Clinton o tarihte 1999 depreminden sonra Türkiye’ye gönderilmesi planlanan maddi yardımları ve Kıbrıs’taki son gelişmeleri konuşmak için bir araya gelmişti. Ancak Beyaz Saray’daki Oval Ofis’te çekilen bir fotoğraf karesi görüşmenin içeriğinin önüne geçti. Anadolu Ajansı foto muhabiri Mustafa Abadan tarafından çekilen bu fotoğraf üzerinden yürütülen tartışmalar bugün de devam ediyor. 

Mustafa Abadan: “Türkiye Cumhuriyeti’ni küçük düşürmek amacıyla çekilmiş bir fotoğraf değildi”

Mustafa Abadan ise çektiği fotoğraf hakkında yıllar sonra şunları söyledi:

“Ben hiçbir zaman siyasi düşüncelerimi ve ahlakımı fotoğrafın önünde tutmadım. O fotoğrafı çekerken de siyasi bir amacım yoktu. Gayri ahlaki olduğunu da düşünmüyorum çünkü Türkiye Cumhuriyeti’ni küçük düşürmek amacıyla çekilmiş bir fotoğraf değildi. Ben sadece orada iki şairi (Clinton ve Ecevit) fotoğrafladım. Fakat Müslüman ve Türk vatandaşı olarak orada bulunmamdan dolayı, ‘Acaba ben bir piyon olarak kullanıldım mı?’ diye de düşündüm.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.