Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Çift diplomalı Boğaziçi öğrencisinin Almanya’daki yüksek lisans eğitimi önündeki tek engel “adli kontrol” uygulaması

Boğaziçi Üniversitesi’ndeki protestolarda gözaltına alınan öğrencilerin birçoğu yurtdışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol uygulaması ile serbest bırakılıyor. Bu uygulama, tıpkı tutukluluk gibi eğitim hakkı ihlaline yol açıyor. Örneğin, çift anadal mezunu bir öğrencinin, Almanya’da kayıt yaptırdığı yüksek lisans programına devam edememesinin tek nedeni adli kontrol uygulaması. 

“Üniversite öğrencileri gözaltına alındı”, “Gözaltına alınan öğrenciler adliyeye sevk edildi”, “Tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilen öğrenciler adli kontrol ile serbest bırakıldı…”

Öğrencilere yönelik yoğun gözaltı ve tutuklama süreçlerinde haberlere yansıyan cümleler genelde böyle oluyor. Cümlede “serbest bırakıldı” ifadesi yer aldığında adli kontrol ve bunun öğrencilerin hayatlarına etkisi çok da konuşulmuyor. Hüküm verilse dahi cezaevinde geçirilecek süreden daha uzun tutukluluklar yaşandığı için bu anlaşılabilir belki. Ancak tıpkı tutuklamaların eğitim hakkı başta olmak üzere birçok hakka erişimde engel yaratması gibi, adli kontrol uygulamaları da peşi sıra gelen ihlallere yol açıyor.

Kaan Bozgül 2016 yılında Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’nü kazandı, 2017’de Matematik Bölümü ile çift anadal programına başladı. 2021 Haziran’ında iki bölümden de mezun oldu, onur derecesi aldı. 2020 Eylül ayından itibaren çalıştığı yüksek lisans başvuru sürecini başarılı ile tamamladı ve Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi’nde Fizik Master Programı’na kabul aldı. Kaydını yaptırdı, vizesini aldı, bir ev için emlakçı ile anlaştı, 15 Ekim’de Almanya’ya gitmeyi planlıyordu ancak sonuçta eğitimini dondurdu.

Buna neden olan durum ise haberin girişinde bahsettiğimiz “adli kontrol” uygulaması. Üniversitede 4 Ekim’de Naci İnci’nin arabasına binerken protesto edilmesi gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra konulan yurtdışına çıkış yasağı ve haftada bir imza verme şeklindeki adli kontrol uygulaması, Bozgül’ün eğitim hayatını kelimenin tam anlamıyla dondurmuş oldu.

Kaan Bozgül, Enis Berke Gök ve Caner Perit Özen’in hâlâ tutuklu olduğu 4 Ekim’deki protestoyu, gözaltında yaşadıklarını, eğitim hayatını etkileyen bu sürecin gelecek planlarına etkisini Medyascopea anlattı.

“Berke düşseydi başına her şey gelebilirdi”

4 Ekim’de, 2021 girişli öğrencilerin Barınamıyoruzeylemini görmek için kampüse gittiğini, atanan rektör Naci İnci’nin aracının öğrencilerin üzerine ilerlediği bilgisi üzerine olay yerine gittiğini belirten Bozgül, şöyle devam etti:

“2021 girişli öğrenciler bir yanda protesto ediyor, arabanın yanında da arkadaşlarım duruyordu. Beş dakika sonra falan Naci Bey arabasına bindiler. Biz önündeyken araba üzerimize gelmeye başladı, arabanın arkadaşlarımın dizlerini ittiğini görüyordum. Özel güvenlik görevlileri de etrafımızı sarıp bizi itmeye başladı. Hatırladığım kadarıyla hiçbir öğrenci özel güvenlik görevlilerine ya da araca şiddet uygulamadı ancak özel güvenlik biriminden bazılarını yaptıkları müdahalenin fazla şiddetli olduğu kanısındayım. Berke önce kaputa oturdu, oradan arabanın üzerine çıktı. Özel güvenliklerden biri Berke’yi ayak bileklerinden tutup hızlıca çekince öğrenciler bunu durdurmaya çalıştı. O yükseklikten düşen bir kişinin başına her şey gelebilir, kafasını vurabilirdi. Öğrenciler Berke’ye yardımcı olurken araba uzaklaştı.”

“Erdoğan’ın sözlerinin ardından olay büyüdü”

4 Ekim’in ardından Kaan Bozgül’ün annesi sivil polislerin kendisini ifadeye çağırdığını söyledi. Telefonda polislerle görüşen Bozgül, bir sonraki gün karakola gideceğini belirtti. Aynı gün kampüse gittiğinde ise sivil polis olduğunu düşündüğü kişiler tarafından takip ediliyordu.

5 Ekim’in 4 Ekim’den farkı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözleriydi. Erdoğan “Rektörünün arabasının üstüne çıkıp orada tepinen öğrencilerin olduğu bir Türkiye’yi ben kabullenemiyorum. Bize böyle öğrenciler gerekmez. Bunlar olsa olsa ancak üniversitelerin içerisini sızmış teröristlerdir” ifadelerini kullanmıştı. Kaan Bozgül, “Yaşananlar çok büyük bir olay değilken bu cümlenin ardından 10 polisin beni takip ettiğini görünce olayın büyüdüğünü gördüm ve gözaltına alınacağımızı anladım” dedi.

Kampüs önündeki açıklamanın ardından darp edilerek gözaltına alındılar. Nezarethanede geçen bir günün ardından üç öğrenci tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi, Bozgül’ün de aralarında olduğu dört öğrenci adli kontrol uygulaması ile serbest bırakıldı. Günün sonunda Enis Berke Gök ve Caner Perit Özen tutuklanırken, beş öğrenci hakkında yurtdışına çıkış yasağı ve karakola imza verme zorunluluğu getirilmişti.

“Geriye dönmeye olan ilgim azaldı”

Kaan Bozgül, savcılık ifadesinde kamu malına ya da bir insana şiddette uygulamadığını ve hakaret etmediğini anlatırken Almanya’da kayıtlı öğrenci olduğunu, derslerinin çevrimiçi olmadığını, adli kontrol uygulamasının eğitim hakkını engelleyeceğini anlattı ancak sonuç değişmedi. Kararın ardından yaptığı itirazlar da karşılık bulmadı.

Sonuçta yeni kayıt yaptırdığı okulunu dondurdu ve yasağın kalkmasını beklemeye başladı. Eylemlerinden pişman olmadığını anlatan Bozgül, yaşadıklarının Türkiye’de kalmak ya da gitmek konusundaki düşüncesini değiştirip değiştirmediği önündeki sorumuzu ise şöyle yanıtladı:

“Türkiye’nin içinde olduğu ekonomik durum doğal olarak yurtdışını cezbedici kılıyor ancak ben bu olayı yaşamadan önce, biraz da her insanın kendi evinin önünü süpürmesi taraftarıydım. Bilgimi Avrupa’da kazanıp bunu dönünce Türkiye’ye sunmak istiyordum. Türkiye’de siyasi ortamın verdiği baskı ve yaşadıklarım kendimi Türkiye’de güvende ve özgür hissetmememe sebep veriyor. Türkiye’nin akademi ve akademisyenlere verdiği değeri daha iyi anlamamı sağlayan bir olay. Açıkçası geriye dönmeye olan ilgimi azalttığını söyleyebilirim.

Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri olarak bu tür olaylar bizi yıldırmayacak. Biz neyin doğru neyin yanlış olduğunun farkındayız. Bu tür olaylar daha önce de yaşandı bundan sonra da yaşanacak gibi duruyor ancak üniversite bileşenleri olarak mücadeleye devam edeceğiz.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.