Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

BeşiBirYerde (80): Türkiye siyasi tarihinde yer alan beş seçim sistemi 

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı ile Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, seçim kanunlarında değişiklik yapan teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na sundu. Seçim barajının yüzde 7’ye düşürülmesi ve ittifak içindeki partilerin milletvekili dağılımı hesaplanmasındaki değişiklik önergedeki en temel iki madde. Değişikliğe Millet İttifakı karşı çıkarken, Cumhur İttifakı bileşenleri AKP ve MHP ise yeni sistemin daha çok oy alan partileri ödüllendireceği kanısında. Öte yandan bu değişiklik siyasi tarihin ilk seçim sistemi değişikliği olmayacak. Geçmişte de seçim sistemleri iktidarların seçim kaybetme korkusu sebebiyle ya da askeri darbelerin ardından yapılan anayasa ve kanun değişiklikleriyle çok kez değişti. Medyascope olarak Türkiye siyasi tarihinde yerini almış beş seçim sistemini sizin için derledik.

5- İttifaklı d’Hondt Sistemi (2018)

2018 Genel Seçimleri öncesi seçim sisteminde geniş çaplı bir düzenleme yapılmadan partiler arasındaki ittifakı mümkün kılan bir yasa çıkarıldı. Seçim ittifaklarına olanak veren düzenleme yapıldı. İttifak düzenlemesinde siyasal sistemin geleceğini etkileyecek en önemli değişiklik, seçim çevrelerinde alınan toplam oyun, öncelikle ittifak partilerine dağıtılacak olmasıydı. İkinci aşamada ise ittifak partileri, ittifakın aldığı toplam oy üzerinden d’Hondt sistemine göre milletvekillerini paylaşacaklardı. Böylece, ittifak içinde yer alan partilerden herhangi biri yüzde 10’luk seçim barajını geçemese bile ittifak blokunun barajı geçmesi halinde milletvekili çıkarabilecekti. Bu düzenlemenin temel amacı AKP’ye referandum sürecinden itibaren destek veren MHP’nin baraj altında kalma riskini ortadan kaldırmaktı. Ancak bu sistem de Cumhur İttifakı için belirgin faydalar sağlamadı. Zira MHP 24 Haziran 2018 genel seçimlerinde zaten yüzde 11,7 oranında oy alarak baraja takılmadı. Düzenleme en çok İYİ Parti’ye yaradı çünkü parti seçimlerden yüzde 9,96 oy oranıyla çıkmasına rağmen ittifak sistemi sayesinde Meclis’e girebildi.

İttifak sisteminin özellikle AKP için negatif etkileri de oldu. Örneğin CHP ittifaksız seçime gitmesi halinde milletvekili çıkaramayacağı 11 ilde, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nden gelen ittifak oyları ile milletvekili çıkarabildi. Örneğin, beş milletvekili çıkan Elazığ’da bir partinin vekil çıkarabilmek için yaklaşık 60 bin oy alması gerekirken 24 Haziran seçimlerinde MHP, 47 binin biraz üzerinde oy aldığı halde milletvekili çıkaramadı. CHP, 37 bin oy almasına rağmen İYİ Parti’nin 26 bin ve Saadet Partisi’nin 6 bin oyu ile Millet İttifakı’na gelen oylar sayesinde 41 yıl sonra bu ilden milletvekili çıkardı. 14 Mart 2022’de Meclis’e gelen yasa değişikliği teklifi de AKP-MHP kanadının bu rahatsızlığından kaynaklanıyor. Teklife göre, ittifakı oluşturan partilerin çıkaracağı milletvekili sayısı, seçim bölgesinde kendi elde ettiği oy sayısı esas alınarak, d’Hondt uygulamasıyla belirlenecek. İttifak sistemi artık sadece küçük partilerin ülke geneli için uygulanan barajı aşmasına yardımcı olacak ancak, milletvekili çıkarmaları ve Meclis’te temsil edilmeleri zorlaşacak. 

4- Çifte Barajlı d’Hondt + Kontenjan Sistemi (1987 ve 1991 Genel Seçimleri)

1986 yılında seçim kanununda yapılan değişiklikle, altı ve daha fazla milletvekili çıkaracak seçim çevrelerinde partilerin ekstra bir aday göstermeleri usulü getirildi. Bu seçim çevrelerinde en yüksek oyu alan siyasi partinin ekstra adayı milletvekili seçildi.. Nispî temsilin yanına birinci çıkmanın avantajını katmakta olan bu uygulama, büyük partilere avantaj sağladı ve temsilde adalet ilkesini çiğnediği eleştirilerinin muhatabı oldu. Anavatan Partisi, 1987 seçimlerinde uygulanan bu sistemle (ve yüzde 10 barajının da yardımıyla) yüzde 36,3 oranındaki oyu ile TBMM’deki sandalyelerin yüzde 65’ine sahip oldu. ANAP, 1983 seçimlerinde yüzde 45 oranında oy almasına karşın Meclis’teki sandalyelerin yüzde 52’sine sahip olabilmişti. Bu uygulamayla ANAP, 1986’da, 1983 seçimlerine göre daha az oy alırken, sandalye sayısını artırmış oldu.

3- Çifte Barajlı d’Hondt Sistemi (1983 Genel Seçimleri) ve Türkiye’nin yüzde 10 barajı ile tanışması

1971-1980 arasında yaşanan koalisyonlar döneminin bir daha yaşanmaması için 12 Eylül darbesi sonrası dönemde “yönetimde istikrar” ilkesi yeniden öne çıktı ve 1980 sonrasında Çifte Barajlı d’Hondt Sistemi yürürlüğe konuldu. Yüzde 10 oranındaki ülke barajı ile çeşitli oranlardaki seçim çevresi barajlarını içeren bu sistem –büyük partilere avantaj tanımak suretiyle– yönetimde istikrar ilkesini gerçekleştirmeyi, koalisyon hükümetlerinden kurtulmayı amaçladı. Seçim bölgeleri için uygulanan baraj uygulaması 1995’te kaldırılırken, yüzde 10 barajlı d’Hondt Sistemi 2015’e kadar uygulandı.

Yüzde 10 barajının bir sonucu olarak, seçime girdiği halde Meclis’e milletvekili gönderemeyen partilerin oy oranlarında inanılmaz bir artış olmuştur. 1980 öncesinde seçmen iradesinin Meclis’e yansımaması oranı, yüzde 1’in altında kalırken, olan bu oran 1987’de yüzde 19, 2002 de ise yüzde 45,4 oldu. Darbe sonrası yapılan ilk seçimde parlamentoya üç parti girerken, 1991, 1995 ve 1999 seçimlerinde parlamentoda temsil edilen parti sayısı beşe yükseldi. Yüzde 10’luk seçim barajına rağmen 1991’den itibaren Türkiye koalisyonlarla yönetilmeye başlandı.

2- Milli Bakiye Sistemi (1965 Genel Seçimleri)

Temsilde adalet unsurunu en çok öne çıkaran Millî Bakiye Sistemi; partilerin, seçim çevrelerinde milletvekillerinin dağılımı d’Hondt esasına göre yapıldıktan sonra hesaba katılamayan artık oyların ulusal ölçekte değerlendirilmesini esas alıyordu. Bu sistem sayesinde çok az milletvekili çıkarabilen partilere atılan oylar boşa gitmemiş, birçok parti Meclis’te temsil edilebilmiştir. Sistem –yüzde 10 barajı gibi- bir baraj da barındırmamaktır. Bu seçim sisteminin kanunlaşma aşaması ise bir hayli ilginçtir. 1961 seçimlerinde, kapatılan Demokrat Parti’nin (DP) oyları üç partiye (Adalet Partisi (AP),  Yeni Türkiye Partisi -YTP-, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi -CMKP-) miras kalmış ve bu sayede CHP birinci parti çıkmıştı. Öte yandan AP’nin Demokrat Parti’nin yegâne mirasçısı olacağı net bir şekilde açığa çıktıkça YTP ve CKMP sonraki seçimlerdeki sandalye kayıplarını sınırlamak için yollar aramaya girişti. Bu bağlamda, YTP Tokat Milletvekili Zeyyat Kocamemi ‘milli bakiye’ olarak adlandırılan teklifi Meclis’e sundu. CHP, her ne kadar kendi milletvekili sayısını azaltacak da olsa bu teklife destek verdi. Parti bu tavrını “temsilde adalet prensibi” ile açıklarken, asıl amacın AP’nin tek başına iktidara gelmesini önleme amacı güttüğü de tartışmalarda dile getirilmişti. AP ise teklife şiddetle karşı çıktı. AP milletvekillerinin katılmadığı oturumda CHP, CKMP ve YTP milletvekillerinin oylarıyla Milli Bakiye Sistemi kanunlaştı. Bu sistemin de temelinde, sistem her ne kadar çok adil olsa da, yaklaşan bir seçim öncesinde, oylarında azalma bekleyen siyasi partilerin kurguladığı bir siyaset mühendisliği yatmaktaydı. Bu siyasi mühendislik, 1965 seçimlerinde küçük partilerin Meclis’e daha fazla sandalyeyle girmesine yardımcı oldu ancak AP’nin Meclis çoğunluğunu almasını engelleyemedi. Türkiye İşçi Partisi (TİP) de bu seçimlerden sonra 16 sandalye ile Meclis’te temsil edildi.

*1968’de çıkarılan bir kanunla Millî Bakiye Sistemi yürürlükten kaldırılarak Çevre Barajlı d’Hondt sistemine dönülmüştür.

* Liste Usulü Çoğunluk Sistemi’nin yürürlükten kaldırıldığı 1960 yılından itibaren yapılan her seçimde d’Hondt yöntemi farklı seçim sistemleriyle uygulanmıştır.

* TİP’in başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi, Çevre Barajlı d’Hondt Sistemi’ni iptal etmiş ve Barajsız d’Hondt Sistemi 1969, 1973 ve 1977 seçimlerinde uygulanmıştır.

1- Liste Usulü Çoğunluk (1946-1960)

İlk çok partili seçim olan 1946 seçimlerinden 1960 darbesine kadar yürürlükte kalan Liste Usulü Çoğunluk Sistemi’nde, seçim çevresindeki milletvekilliklerinin tümü en fazla oy alan parti tarafından kazanılıyor, diğer partiler milletvekili çıkaramıyordu. Seçim bölgesinden birinci çıkan partiye büyük bir avantaj kazandıran sistem, bir partinin tek başına Meclis çoğunluğunu sağlayabilmesini, böylece tek parti çoğunluğuna dayalı hükümetlerin kurulmasını kolaylaştırıyordu. 1950 seçimlerinde oyların yüzde 55’ini alan Demokrat Parti (DP) kazandığı 416 milletvekilliğiyle TBMM’ndeki sandalyelerin yüzde 85’ini elde etmişti.

Bu sistem, temsilde adalet ilkesini ve siyasi iradenin parlamentoda sağlıklı olarak temsil edilmediği gerekçesiyle eleştirilirken, 1957-1960 döneminde baskı politikalarının uygulanmasına kolaylık sağladı ve 27 Mayıs 1960 askeri darbesinin yolunu açtı.

Türkiye’de 1961’den bu yana bütün milletvekili genel ve ara seçimlerinde uygulanan d’Hondt sistemi günümüzde de yürürlükte olan sistem. Sistemi basitçe özetlemek gerekirse N sayıda milletvekili çıkan bir yerde, her milletvekili sandalyesi için partilerin oyları 1’den itibaren bölünmeye başlar. Sandalyeyi alan partinin oyu bir sonraki tam sayıya bölünür, kazanamayanların oyları bölünmez. Eski sistemde önce ittifaklar tek bir partiymiş gibi ele alınıp milletvekillikleri dağıtılıyor ve sonrasında da kendi içlerinde sandalyeler yine d’Hondt sistemine göre dağıtılıyordu.

Yedi milletvekili çıkaran bir bölgede Millet İttifakı’nın 50 bin (27 bin CHP+23 bin İYİ Parti), Millet İttifakı’nın 38 bin (28 bin AKP+10 bin MHP) ve HDP’nin de 12 bin oy aldığını ve tüm oyların bu partilere gittiğini varsayalım. 

Sandalye/PartiMillet İttifakıCumhur İttifakıHDP
1.50.00038.00012.000
2.25.000 (sandalye aldığı için 2’ye bölündü)38.00012.000
3.25.00019.000( 1. sandalyesini sandalye aldığı için 2’ye bölündü)12.000
4. 16.666 ( 2. sandalyesini aldığı için 3’e bölündü)19.00012.000
5.16.66612.666 (2. sandalyesini aldığı için 3’e bölündü)12.000
6.12.500(3. sandalyesini aldığı için 4’e bölündü)12.66612.000
7.12.500 (son sandalyeyi aldı)9.500 (3. sandalyesini aldığı için 4’e bölündü)10.000

Şimdi ittifaklar içindeki oy dağılımına bakmak gerekli. 

Millet İttifakı’na gelen dört sandalye basitçe iki – iki olarak bölüşülecekken, Cumhur İttifakı’nda tablo şöyle olacak:

Sandalye/PartiAKPMHP
128.00010.000
214.00010.000
39.33310.000

Bu sistemde MHP 10 bin oyla sandalye alabilirken HDP 12 bin oyla sandalyesiz kalıyor. 

Yeni sistemde ise dağılım tek turda ve ittifak gözetilmeden yapılacak

Parti/SandalyeCHPİYİPAKPMHPHDP
127.00023.00028.00010.00012.000
227.00023.00014.00010.00012.000
313.50023.00014.00010.00012.000
413.50011.50014.00010.00012.000
513.50011.5009.33310.00012.000
69.00011.5009.33310.00012.000
79.00011.5009.33310.0006.000

Ne anlamalıyız?

Verilen örnek her ne kadar her şeyi açıklamaya yetmese de bu sistem değişikliğinin etki edeceği yerleri analiz edebilmek mümkün. İttifaklı sistemi anlatırken kullanılan Elazığ örneği gibi – ittifakın üyelerinin birinci parti olamadığı ancak yakın oylar alarak ilde birinci çıkan partinin baskın olduğu diğer ittifakı geçtiği- şehirlerde artık ittifak sistemi bir avantaj olmayacak. Bu şehirler genel olarak CHP’nin yeterli oyu alamadığı ancak İYİ Parti ve Saadet Partisi oylarıyla beraber sandalye kazandığı şehirler. Sağ görüşün daha hâkim olduğu bu şehirlerde, ittifak sistemi devam etseydi, genişletilmiş Millet İttifakı daha çok sandalyeyi Cumhur İttifakı’ndan kapabilirdi. Sonuç olarak görünüyor ki Cumhur İttifakı yeni sistemle, çoğunlukla birinci partiyi çıkardığı ama ittifak olarak hesaplandığında geri düşebileceği İç Anadolu şehirlerindeki sandalyelerini korumak istiyor.

Bu sistemin Cumhur İttifakı için gözden kaçmış olabilecek zaafı ise sistemin HDP’ye de yarayacak olması. Herhangi bir ittifakın parçası olmayan HDP’nin, bu durumdan dolayı kaybettiği sandalyeleri geri kazanabileceği görülüyor. HDP bunun avantajını baskın geldiği Doğu Anadolu şehirlerinde net yaşamayabilir. Öte yandan kayda değer oy aldığı ve çok fazla milletvekilini Meclis’e gönderen bölgeler olan Mersin, Adana, İstanbul, Hatay gibi yerlerde ya da Kars, Tunceli, Ardahan gibi illerde milletvekili sayısını artırabilir. Sistemin en kötü etkileyeceği partiler ise çok az ilde baskın olan ve oyları yüzde 2 ile yüzde 10 arasında olan MHP, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi. Bu partilerin ne yapacağı, bu sistemin açıklarını nasıl zorlayacakları merak konusu.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.