Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Roboski hakkında geçmişten bugüne hangi siyasetçi ne söyledi?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 28 Aralık 2011’de savaş uçaklarının bombalaması sonucu öldürülen 34 kişinin aileleriyle helalleşmek için Roboski’ye gitti. Kılıçdaroğlu, “Bu olayı aydınlatacağıma dair söz vermek için buraya geldim. Adalet olmalı, olay aydınlatılmalı. Olay aydınlatıldıktan sonra ancak helalleşme olabilir” diyerek iktidar değişimi olduğu takdirde olayın sorumlularından hesap sorulacağının sözünü verdi. Hiçbir kurumun sorumluluk üstlenmediği bombalamaya dair siyasi partilerin tutumları ise hatırlanmaya ve üzerinde düşünülmeye değer.

Roboski’de 34 sivilin bombalanarak öldürülmesi üzerinden tam on buçuk yıl geçti ve konuyla ilgili hiçbir hukuki süreç sonuç vermedi. Failler bulunamadı ve Meclis’e verilen birçok soru önergesi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.

CHP, yetkilileri istifaya davet etmişti

CHP, olayın ardından hazırladığı raporda İçişleri ve Milli Savunma bakanlarını istifaya davet etmişti. Raporda, diğer öneriler şöyle sıralanmıştı: “Ölenlerin ailelerinden derhal özür dilenmelidir. Olay sonrasında ambulans gönderilmemesi iddiaları araştırılarak tespit halinde yerel yetkililer hakkında ölüme yol açmaktan inceleme başlatılmalıdır.”

CHP, 2013 ve 2014’te Roboski’de yaşananların tekrar araştırılması için Meclis’e önergeler vermiş ancak bunlar da reddedilmişti. CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Roboski ile ilgili Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu.

CHP’nin, 2015 genel seçimleri öncesinde Kürt sorununa ilişkin hazırladığı olan raporda, “Roboski’de yaşananlara dair gerçeklerin ortaya çıkarılması, sorumluların bulundukları görev ne olursa olsun yargı önüne çıkarılması için ilk günden itibaren konunun takipçisi olacağız” ifadeleri yer almıştı.

Helalleşme kampanyasının en önemli başlıklarından biri

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 16 Kasım 2021’de partisinin grup toplantısında helalleşeceği kesimleri şu sözlerle açıklamıştı: 

“28 Şubatçıların açtığı yaraları kapatıp helalleşeceğiz. İkna odalarına sokulan başı kapalı kızlarımızla helalleşeceğiz. Roboski ile helalleşeceğiz…”

Bahçeli: “Bir tehdit varsa devlet derhal gereğini yapmalıdır ve son olayda da yapmıştır”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise Kılıçdaroğlu’ndan farklı bir tutum almıştı. Roboski’deki saldırıya sahip çıkan Bahçeli, partisinin 3 Ocak 2012 tarihli grup toplantısında, “Yüzde 1 bile ihtimal olsa, sınırlarımızdan kanun dışı yollardan girenlerin bir tek Mehmetçiğe, bir tek vatandaşımıza zarar vereceği hesap ediliyorsa, ve bu bir tehdit olarak görülüyorsa devlet derhal gereğini yapmalıdır ve bu son olayda da yapmıştır” demişti. 

Bahçeli, Roboski’deki olayın ardından medyada yer alan haberleri de eleştirirken protesto gösterilerinin “tahammül sınırlarını zorladığını” söylemişti: “Uludere’deki talihsizlikten sonra, şehirlerimizde bölücü terör yandaşlarının çıkardığı olaylar, düzenledikleri saldırılar tahammül sınırlarını fazlasıyla zorlamıştır. Malum medya manşetlerinden halkını bombalayan devlet iftiraları, konuyu katliamla ilişkilendiren haber ve görüşler yeni bir oyunun gösterime girdiğini açıklıkla kanıtlamıştır.” 

Erdoğan: “Müdahale etmediğimiz zaman da ‘Niye bunlara müdahale edilmemişti’ denmişti”

AKP’nin tutumu ise homojen değildi. Tazminat yolunu açık tutan dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, “Gerekirse özür dilerim” demesine rağmen resmi bir özürde bulunmadı. Erdoğan, cenazeler defnedilirken ise “40 kişilik bir grubun olması daha önce Gediktepe ve Hantepe baskınlarında silahların katırlarla taşınmasını hatırlatıyor. O zaman da ‘Niye bunlara müdahale edilmemişti’ denmişti” ifadelerini kullanmıştı. Erdoğan, bir gün sonra “Genelkurmay Başkanı ve komuta kademesine bu konudaki hassasiyeti nedeniyle medyaya rağmen teşekkür ediyorum” demişti. Eşi Emine Erdoğan ve bazı bakanlar aylar sonra Roboski’ye gitse de Erdoğan bölgeyi ziyaret etmedi.

AKP’li yetkililerin tepkileri

Dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, “Uludere bir operasyon kazasıdır” derken Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç da 2 Ocak 2012’deki Bakanlar Kurulu’nun ardından yaptığı açıklamada, olayda kasıt olmadığını söylemiş ve “resmi özür dilenmesini beklemenin yanlış olacağını” ancak hayatını kaybedenlerin yakınlarına tazminat ödeneceğini ifade etmişti. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ise BDP ve CHP’ye yüklenmişti. Atalay, “Barış ve Demokrasi Partisi ile el ele CHP hayatını kaybedenlerin yakınlarını ve bölge halkını tahrik etti” ifadesini kullanmıştı. 

“Orada olmamalılardı”

Olayın ardından belki de en sert açıklamalar dönemin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’den gelmişti. Bombalamanın, kaçakçılık sorununu ‘gölgede bıraktığını’ ifade eden Şahin, “Sağ yakalansalar, kaçakçılıktan yargılanacaklardı. Daha ağır bir sonuç olunca yargılanamaz duruma gelip hayatlarını kaybedince kaçakçılık olayı gölgede kaldı” demiş ve mağdurlara yönelik de suçlayıcı ifadeler kullanmıştı. Şahin, bombalananların orada bulunmaması gerektiğini savunarak, “Olayı suçluluk psikolojisiyle görmüyoruz. O gençlerimiz orada olmamalıydı” diye konuşmuştu.

Şahin, yaşananlarda KCK’nın ve BDP’nin sorumlu olduğunu da ileri sürmüştü:  

“BDP bu olayın parçası durumundadır. Kaçakçılık emrini bizzat BDP veriyor. O insanlara kaçak malı veren PKK terör örgütüdür. Kaçakçılığın rantını elde eden KCK terör örgütüdür. Filmin bütününe bakılınca özür dilenecek bir şey yoktur.”

Milli Savunma Bakanlığı ise TBMM komisyonuna sunduğu raporda, Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığı ve Uludere Sulh Ceza Mahkemesi tarafından konulan gizlilik kararını gerekçe göstererek sorulara yanıt vermeyi reddetmişti.

BDP/HDP hukuki destek konusunda ön plandaydı 

26 Ocak 2012’de BDP, Roboski’de yaşananları Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taşıdı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) ise 11 akrabasını bombardımanda ölen ve daha sonra yakınlarını kaybeden ailelerin sözcülüğünü üstlenen Ferhat Encü’yü 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 seçimlerinde milletvekili adayı olarak gösterdi. Encü, 25. ve 26. dönemlerde Şırnak milletvekili olarak görev yaptı.

HDP, Şırnak Barosu ile beraber mağdurların hukuki mücadelesine destek vermiş ancak kimi hatalar sebebiyle süreç iyi idare edilememişti. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan da yapılan hataları şöyle anlatmıştı: “O dönemin Şırnak Barosu’nun bu konuda büyük eksiklikler yaptığı, yetersiz kaldığı ortadadır. HDP olarak bizim de hukuken eksik kaldığımız olmuştur. Denetim ve takip sürecini iyi yapamamış, hukuken süreci iyi takip edememiş ve bu takipsizlik sonucunda da bu tür kararla karşı karşıya kalmamız bizim büyük bir eksikliğimizdir.”

Buldan’ın kastettiği eksikliklerden en önemlisi, konu Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) götürülürken yaşanmıştı. Roboski’de hayatını kaybedenlerin yakınları Temmuz 2014’te AYM’ye bireysel başvuru yaptığında mahkeme, başvuruda eksiklikler olduğunu belirtti ve “eksikliğin süresinde giderilmemesi” gerekçesiyle başvuruyu 24 Şubat 2015’te usulden reddetmişti.

Konu TBMM’de nasıl ele alındı?

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesindeki Uludere Alt Komisyonu, yaklaşık 15 ay süren çalışmalarını Mart 2013’te tamamladı. Komisyonun hazırladığı 84 sayfalık raporda, sadece İHA görüntülerine dayanarak kimlik tespiti yapmanın mümkün olmadığı belirtildi ve “Olayın kasten yapıldığına yönelik herhangi bir delil elde edilememiştir” denildi. Rapor, üç muhalefet oyuna karşı beş AKP’li üyenin oylarıyla kabul edildi. Gizlilik kararı alınan raporu milletvekillerinin sadece okumasına izin verildi. Uludere için CHP ve BDP’nin verdikleri araştırma önergeleri de reddedildi.

HDP, 34 sivilin yaşamını yitirdiği olayın aydınlatılması ve sorumlularının ortaya çıkarılması için 2020 yılında bir kez daha Meclis araştırması istedi. Genel Kurul’da oylamaya sunulan önergenin gerekçesinde, üzerinden dokuz yıl geçmesine rağmen bombalamada sorumluluğu olan asker, bürokrat, sivil veya siyasetçiler hakkında tek bir soruşturma açılmadığı belirtildi. Önerge, AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.

Genelkurmay, hatayı “kaçınılmaz” buldu

Genelkurmay Başkanlığı, olay sonrası açıklamasında 28 Aralık 2011’de saat 18:39’da tespit edilen grubun PKK’nın kullandığı yolları kullandığı için vurulmasına karar verildiğini ve operasyonun 21:37-22:24 saatleri arasında düzenlendiğini belirtti. 

Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı, 7 Ocak 2013 tarihli gerekçeli kararında, “Gerek şüphelilerin gerekse olayda görev yapan diğer TSK personelinin, TBMM ve Bakanlar Kurulu kararları çerçevesinde kanun emrini icra kapsamında kendilerine verilen görev gereklerini yerine getirdikleri, görev gereklerini yerine getirirken kaçınılmaz hataya düştükleri, dolayısıyla eylemleri hakkında kamu davası açılmasını gerektiren sebep bulunmadığının anlaşılmıştır” dedi ve kendilerine sevk edilen dosya için takipsizlik kararı verdi.

Öte yandan önemli bir başka iddiayı Wall Street Journal (WSJ) gazetesi gündeme taşımıştı. WSJ, 16 Mayıs 2012’deki haberinde, hava bombardımanı öncesinde insansız hava aracı Predatör’den görüntü alındığını yazmıştı. Genelkurmay Başkanlığı ise 18 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, “Grubun ilk görüntü tespiti Türk Silahlı Kuvvetlerine ait insansız hava aracı tarafından yapılmıştır” diyerek haberin gerçeği yansıtmadığını savundu. Dönemin Başbakanı Erdoğan’ın da haberi yalanmasının ardından WSJ, yaptığı ikinci bir haberle, haberlerinin doğru olduğunu ve kaynaklarının ABD Savunma Bakanlığı olduğunu vurguladı.

21 Mayıs’ta Erdoğan, haberin “uydurma olduğunu” tekrarladı ve istihbaratın TSK’dan alındığını, WSJ’deki haberin ABD’deki seçimlerle bağlantısı olduğunu söyledi. Ancak 5 Ağustos 2012’de Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı, gazetenin haberini doğruladı. Yaşananları araştıran savcılık, Predatörlerin de olaydan önce görüntü aldığını ve görüntülerde köylülerin seçildiğini açıkladı.

Roboski soruşturma dosyasındaki belgelere göre subayların uyarılarına rağmen, dönemin Genelkurmay İstihbarat Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Tuğgeneral Ali Rıza Kuğu tarafından, bombalanan kişiler hakkında “terörist” değerlendirmesi yapılarak topçu atışı talebinin kabul edildiğine ilişkin bilgiler verildi. Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı’ndan Albay Serdar Eren, Hedef Analiz ve Değerlendirme Şube Müdürü Albay Zorlu Topaloğlu, Tuğgeneral Ali Rıza Kuğu, Tümgeneral Satı Bahadır Köse ve Orgeneral Yaşar Güler de ilerleyen süreçte operasyon hakkında konuştu.

Dosyada şüpheliler arasında yer almayan ancak hava harekâtına karar verilen toplantıya katılan beş isimden biri olan ve o tarihte tümgeneral olan Satı Bahadır Köse, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Harekat Başkanı olarak görev yapıyordu. Darbe girişiminin ardından yapılan soruşturmada ortaya çıkan belgelere göre Köse, darbe başarılı olsaydı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olacaktı. TSK’dan ihraç edilen Köse, 2019’da müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Roboski’nin yaşandığı tarihteki Bakanlar Kurulu şu isimlerden oluşuyordu:

  • Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
  • Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç
  • Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ
  • Başbakan Yardımcısı Ali Babacan
  • Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay
  • Adalet Bakanı Sadullah Ergin
  • Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin
  • AB Bakanı Egemen Bağış
  • Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün
  • Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik
  • Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar
  • Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu
  • Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan
  • Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız
  • Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç
  • Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı
  • Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz
  • Maliye Bakanı Mehmet Şimşek
  • Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz
  • Sağlık Bakanı Recep Akdağ
  • Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker
  • İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin
  • Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay
  • Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer
  • Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu
  • Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.