Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Cumartesi Anneleri davası 21 Eylül’e ertelendi: “Burada adalet var mı?”

Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray Meydanı’nda 25 Ağustos 2018’deki 700. hafta buluşmasında gözaltına alınan 46 kayıp yakını ve hak savunucusu hakkında açılan davanın dördüncü duruşması yapıldı. Duruşma 21 Eylül’e ertelendi.

Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray Meydanı’nda 25 Ağustos 2018’deki 700. hafta buluşmasında gözaltına alınan 46 kayıp yakını ve hak savunucusuna “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” suçlamasıyla açılan dava, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam etti. 

“Anayasa hâlâ yürürlükte mi?”

Davanın bugün (23 Mart) yapılan dördüncü duruşması öncesi adliye önünde basın açıklaması yapıldı. Cumartesi Anneleri ve İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına yapılan ve kayıp yakınlarından Besna Tosun‘un okuduğu açıklamada şu ifadeler öne çıktı: “Anayasanın 34. maddesi ‘Herkes, önceden izin almadan, barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir’ diyor. Biz bu hakkımızı kullandığımız için bugün Çağlayan Adliyesi’ndeyiz. Çünkü var olan anayasa, vatandaş olarak bizi korumuyor ve başta yargı olmak üzere devletin temel organlarını da bağlamıyor. Yani anayasa, anayasa olma vasfını kaybetti ve sıradan bir metin haline getirildi. Türkiye anayasasız bırakıldı. Anayasal haklar, iktidarın izin verdiği kadar kullanılabilir hale geldi. Bu durumda soruyoruz: Anayasa hâlâ yürürlükte mi? 

Cumartesi Anneleri ve Cumartesi İnsanları’nın yargılandığı bu dava iktidarın kendi yarattığı siyasi krizi aşmak için yargıyı toplumu susturma, sindirme aracı olarak kullanmasının sonucu ortaya çıkan bir davadır. Bu dava toplumun her kesiminden insanın haklı bir mücadele olarak gördüğü Cumartesi Anneleri/Cumartesi İnsanları üzerinden itiraz etmenin, hak talep etmenin, toplanma ve gösteri özgürlüğünü kullanmanın bir suç haline getirildiği, bizzat anayasayı hiçe sayan bir davadır.

Bu nedenle haklı olmanın verdiği güçle, bize yargı yoluyla gözdağı vermek isteyenlere sesleniyoruz:

Bizi korkutamazsınız, gözaltında kaybedilen sevdiklerimizi aramaktan asla vazgeçmeyeceğiz. İnkâra karşı gerçeği bıkmadan, usanmadan söylemeyi sürdüreceğiz. Başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere siyasal şiddetin binbir halinin yaşandığı bu topraklarda, hakikatin taşıyıcısı olmaya devam edeceğiz. Temel hak ve özgürlüklerimizi iktidarı elinde bulunduranların istismar etmesine izin vermeyeceğiz.

Anayasadan, yasalardan, evrensel hukuktan bahsetmenin hiçbir karşılığının olmadığı  koşullara rağmen yılgınlığa kapılmadan; Anayasayı, hak ve özgürlüklerimizi savunmaya devam edeceğiz. Toplumu hak ve özgürlüklerini kullanma ve korumaları için cesaretlendirmeye devam edeceğiz.”

Kayıp yakını Hanife Yıldız: “Acaba içeride adalet var mı?”

Oğlu Murat Yıldız’ın kaybedilişini anlatan Hanife Yıldız da “Burada koskocaman adalet yazıyor. Acaba içeride var mı?” dedi.

İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Af Örgütü Türkiye Temsilcisi Milena Buyum ve İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı’ndan Ümit Efe de söz alarak, Galatasaray Meydanı’nda kayıplar mücadelesinin süreceğini belirtti, kayıp yakınlarının yargılanmasına son verilmesi çağrısında bulundu.

Kayıpların fotoğrafları duruşma salonunda

Davanın önceki duruşmalarında sanık avukatları reddi hakim taleplerinde bulunmuş ancak bu talep reddedilmişti. 

Bugünkü duruşmada yargılanan kayıp yakınları, hak savunucusu ve destekçiler savunmalarını yaptı. 

Kayıplarının fotoğrafları ile duruşmaya katılan Cumartesi Anneleri/Cumartesi İnsanları ve destekçileri, 699 hafta süren eyleme katılmanın ve taleplerinin meşru olduğunu belirterek suçlamaları reddetti.

Karakoç: Adalet istemekten vazgeçmeyeceğim

Volkan Uyar, her hafta yapılan barışçıl bir eylemin 700. haftasına destek için gittiğini, orantısız bir polis şiddeti ile karşılaştıkları anlattı. Uyar, demokratik haklarını kullandıklarını söyledi.

Gözaltına kaybedilen Rıdvan Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç beyanına ağabeyinin kaybedilmesini ve 110 günün ardından kimsesizler mezarlığında bedenine ulaştıkları süreci anlatarak başladı. 27 yıldır Rıdvan Karakoç dosyasında işlem yürütülmediğini, annesi Asiye Karakoç’un Galatasaray Meydanı’na ilk çıkan Cumartesi Anneleri’nden olduğunu anlattı.  “Ağabeyim için adalet talebi annemden bana mirastır. Bu mirasa sahip çıkmak benim hem evlat hem insan olarak görevimdir” diyen Karakoç, etkin bir soruşturma yapılmasını istediklerini anlattı ve şöyle devam etti:

“Biz Galatasaray’da 699 hafta oturduk. Kaybedenler ve onların zihniyetinde olanların dışında kimseyi rahatsız etmedik. Bizden kaynaklanan hiçbir sorun yaşanmadı. Şimdi ben ve arkadaşlarım 700. haftaya katıldığımız için suçlanıyoruz. 699 hafta suç olmayan şey nasıl birdenbire suç sayıldı? 700. haftada polis şiddeti ile gözaltına alındım. Darp edildim, terrs kelepçe ile sekiz saatten fazla alıkonuldum. Bana bunları yapan polisler hakkında hiçbir işlem yapılmadı ama ben yargılanıyorum.

Soruyorum: Barışçıl toplanma hakkı anayasanın korumasında değil mi? Ben vatandaş olarak anayasal hakkımı kullanamaz mıyım? Ben bir suç işlemedim. Vatandaş olarak yargının da korumak zorunda olduğu barışçıl toplanma hakkımı kullandım. Ben 699 hafta boyunca ‘Güvenlik güçlerinin gözaltına aldıktan sonra kaybettiği insanlar nerede?’ diye sordum. Ağabeyim için, tüm kayıplar için adalet istedim. Bağımsız ve tarafsız bir yargı istedim. Bunları istemek suç mu? Eğer değilse bu davada yargılananlar derhal beraat etmelidir. Yok bunları istediğim için cezalandırılacaksam yine de kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğim.”

Karakoç, mahkeme başkanının “Kolluk görevlilerinin yaralanmasına dair bilgin var mı?” sorusuna “Hepimizin sırtında coplama izleri, kolunun bükülmesine ilişkin zedelenme raporlarımız var. Şiddet uygulayan varsa o da polisti” yanıtını verdi.

Derhal beraat talebine ret

İHD Eş Genel Başkanı Avukat Öztürk Türkdoğan, iddia ile bağlantılı olmayan, başka yargılamalara dair belgelerin dosyadan çıkarılmasını istedi. İddianamede, yaralanan kolluk görevlilerinden bahsedilmediğini belirten Türkdoğan, iddianamede yer almayan suçlamalar hakkında ek savunma alınmasından vazgeçilmesini talep etti. 

Türkdoğan, suçun unsurlarının oluşmadığını, yargılamanın daha fazla uzamaması gerektiğini söyleyerek derhal beraat talebinde bulundu. Mahkeme başkanı ise derhal beraat talebini reddetti.

Söz alan diğer sanıklar da destek için eyleme gittiklerini ve eylem başlamadan gözaltına alındıklarını anlattı.  

Beyanların ardından duruşma sona erdi. Gelecek duruşma 21 Eylül 13.30’da.

700. kez bir araya gelmişlerdi

“Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle 1995’ten itibaren her cumartesi Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen kayıp yakınları, 25 Ağustos 2018’de 700. kez buluşmak istedi fakat polis engeli ile karşılaştı. Kayıp yakınları, hak savunucuları ve destekçilerin de aralarında olduğu 46 kişi gözaltına alındı. O günden beri Galatasaray Meydanı’nda toplanmaları engellenen Cumartesi Anneleri, 700. haftada karşılaştıkları engelin ardından İHD İstanbul Şubesi’nin önünde ve koronavirüs salgınının ardından çevrimiçi açıklamalarını okuyor ve “Kayıplarımızla buluşma mekanımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” diyor.

46 kişi hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu’nca hazırlanan iddianamede, 699 hafta boyunca gerçekleştirilen eylem “izinsiz” olarak tanımlandı. Sanıkların “toplanmaya izin verilmeyeceği, eylemin kanunsuz olduğuna dair uyarı yapılmasına rağmen dağılmamaları üzerine gözaltına alındıkları” öne sürüldü.

İddianamede, sanıkların 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 32/1. maddesince altı aydan üç yıla dek hapis cezası ile cezalandırılmaları istendi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.