AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Öğretmenler ve Eğitim Yöneticileri ile İftar Programı”nda yaptığı konuşmada, “Türkiye, Avrupa’da son 20 yılda öğretmen maaşlarını en çok iyileştiren, zorunlu ders saatini de en düşük tutan ülkedir. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkeleri içinde en az stres yaşayan öğretmenler de bizim öğretmenlerimizdir” dedi. Konuyla ilgili Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Sekreteri İkram Atabay Medyascope’a konuştu.
İkram Atabay, böyle bir değerlendirmenin daha önce de yapıldığını ve gerçeği yansıtmadığını söylerken öğretmenliğin stres yoğunluğu bakımından en yüksek meslek gruplarından biri olduğunu aktardı.
Eğitim konusunun toplumun tümünü ilgilendirdiğini söyleyen Atabay, “Öğretmenler de bu işin öznesi olunca aslında bütün sorunlar öğretmenlerin omzuna yükleniyor. Eğitimin sorunlarına yönelik köklü çözümler bulunamıyor. Bunun yansıması da öğretmen arkadaşlarımıza oluyor. Dolayısıyla tam tersi bir durum var aslında” dedi.
“Değerlendirmeler gerçeği yansıtmıyor”
Ekonomik olarak da öğretmenlerin ciddi sorunlar yaşadığını söyleyen Atabay, “Alım gücü bakımından OECD ülkeleri arasında son sıralardayız. Öğretmen arkadaşlarımız özellikle öğrencisine mi yoğunlaşacak, dersine mi yoğunlaşacak, geçimini nasıl sağlayacak? Bu çelişkileri çok yoğun yaşayan bir ülke haline geldik. Bu değerlendirmeler çok da gerçeği ifade etmiyor” diye konuştu.
Erdoğan’ın öğretmen maaşlarında yapılan iyileştirmelere yönelik sözlerine ise Atabay, “Elimizde rakamlar var. 2013 yılında 9/1 derecede öğretmen arkadaşımız 970 dolar alırken, şu anda 441 dolar alıyor. Yüzde 100’den fazla bir kayıp var. Altın üzerinde bir değerlendirme yapacak olursak, 2013’te 9’un 1’indeki bir öğretmen arkadaşımız 14 çeyrek altın alabiliyorken şu an dört çeyrek altın alabiliyor. Şu an bizim alım gücümüz reel olarak Aralık 2021’in asgari ücretine denk geliyor. Ağustos 2021’de akaryakıt fiyatlarını bir hesapladık 7,94 ile 8,17 arasında değişiyordu. Şu an 22 lira civarında motorinin fiyatı. Asgari ücret 2 bin 800 idi. Şu an bizim alım gücümüz o dönemki asgari ücrete inmiş durumda. Basit hesaplamalarla öğretmenin alım gücüne kadar bu çok rahat bir şekilde ortaya çıkabilir. Bizi yönetenler bu gerçekliği görmüyor, toz pembe bir tablo çiziyor” dedi.
“’Meslek kanunu’ olarak ifade edilemeyecek bir düzenleme”
Erdoğan’ın, Öğretmenlik Meslek Yüksek Kanunu ile ilgili “60 yıllık hayali gerçekleştirdik” sözleri için de Atabay, “Bizim başından beri direnç gösterdiğimiz, eylem ve etkinlik yaptığımız aslında ‘meslek kanunu’ olarak ifade edilemeyecek bir düzenleme. Emin olun ki ‘meslek kanunu’ dememiş olsalardı belki bizim yapacağımız eleştirilerin dozu biraz daha düşebilirdi. Ama şöyle düşünün şu anda 1 milyona yakın kamuda çalışan öğretmen var. Ataması yapılmamış 600 bine yakın öğretmen var. Bu meslek kanunu bunların ekonomik özgürlüğünü ve mesleki sorunlarının hiçbirini çözmeyen bir kanun” diye konuştu.
Öğretmenler arasında bir hiyerarşi oluşturulduğunu söyleyen Atabay, “Aynı işi yapan, aynı ders içeriğini anlatan farklı istihdam biçimlerinde meslektaşlarımız var. Ders ücreti karşılığında geçici bir süreliğine yani esnek bir şekilde çalıştırılıyor. Şu anda 30 saat derse giren bir ücretli öğretmen arkadaşım 3.500 TL alıyor. Peki, asgari ücret ne kadar bu ülkede? Peki, bu arkadaşımız nasıl geçimini sağlayacak? Bu şekilde emek sömürüsü haline getirmişler. Peki, ihtiyaç yok mu? Öğretmen açığı var yani ihtiyaç da var” dedi.
“Öğretmenlerin görüşleri esas alınmıyor”
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın rakamlarına göre Türkiye’de 123 bin öğretmen açığı olduğunu söyleyen Atabay, “Bu kadar öğretmen açığı varken siz niye bu arkadaşlarımızı güvenceli bir şekilde çalıştırmıyorsunuz?” diye sordu.
Eğitim sisteminin yap-boz tahtasına çevrildiğini, her yeni gelen bakanın kendisine göre düzenlediğini söyleyen Atabay, “Bunu yaparken de bu işin öznesi olan öğretmenlerin iradesini, görüşlerini, demokratik katılım iradesini bir şekilde esasa almıyor. Bunlar eğitimde yaşanan ciddi sorunlar. İşin öznesi olan bizler maalesef tarikat ve cemaatler kadar eğitimde söz sahibi olamıyoruz” dedi.
