Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Türkiye’nin borç sarmalı: Krizden çıkış mümkün mü?

Türkiye’de hanehalkının kredi ve kredi kartı borcu son yirmi yılda 6,7 milyar liradan 874 milyar liraya yükseldi. Bu borçlar sebebiyle yasal takipte olan kişi sayısı ise 4 milyon 130 bin. Türkiye, orta ve dar gelirli 120 ülke arasında en çok dış borcu olan altıncı ülke. Peki bireylerden devlete kadar uzanan bu borç sarmalından çıkmak mümkün mü?

Murat Kubilay: “Borçlanmanın yüzde 60’ı en temel ihtiyaçları karşılamak için yapılıyor”

Ekonomist Murat Kubilay’a göre Türkiye’deki borçluluk Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında ilk bakışta düşük görünüyor. Bunun sebeplerinden biri Türkiye’de faizlerin yüksek olması. Bu sebeple Türkiye’de kişiler uzun vadeli borçlanmayı tercih edemiyor. Bireylerin toplam borcu 110 milyar doları buluyor. Borçların çoğunluğu ise ihtiyaç kredisi ve kredi kartı borcundan oluşuyor. Kubilay, bu durumu şöyle tarif ediyor: 
Borçlanmanın yüzde 60’ı en temel ihtiyaçları karşılamak için yapılıyor. Bu da Türkiye’nin gerçek yoksulluğunu ortaya koyuyorAlınan borç bir varlık edinimi için değil günlük hayatı çevirebilmek için kullanılıyor.

Kubilay, bu durumun sebeplerini ise şöyle sıralıyor: “Bir, gelirler çok düşük. İki, gelecekteki gelir beklentisi çok düşük. Üç, varlığa sahip değiliz, bu varlıkları satıp günümüzü kurtaramıyoruz. Dört, piyasa koşulları yani yüksek enflasyon, yüksek faiz, geleceği öngörememe gibi koşullar.

Bu sebeplerle Türkiye’deki borçululuğun satın alma gücüne göre oldukça yüksek olduğu görülüyor. Kubilay bu borçluluk durumunu “sefillik yaratacak türde” olarak tanımlıyor.

Ümit Akçay: “Kredi Garanti Fonu sayesinde firmalara müthiş bir borçlanma olanağı yaratıldı”

Türkiye’de özel sektördeki borçluluğu ise Doç. Dr. Ümit Akçay şöyle anlatıyor: 

Firmalar açısından bir-iki kritik dönüm noktası oldu, bir tanesi 2008 krizi sonrası 2009’daki değişiklik. Bir diğeri 2016 yılında Kredi Garanti Fonu (KGF) sayesinde firmaların borçlanmalarına devletin kefil olması aracılığıyla müthiş bir borçlanma olanağı yaratıldı. 2017’de referandum yaklaşırken, zamanın yönetimi, hatta Başbakan Binali Yıldırım KGF uygulamasına gidilmeseydi 30 bin firmanın batacağını ifade etmişti.”

Akçay’a göre bireysel borçlanma, AKP iktidarının ilk yıllarında kişilerin belirli bir tüketim kapasitesine ulaşmasında en büyük etkendi: “AKP’li yılların ilk döneminde, reel gelirlerde ve reel ücretlerde anlamlı bir artış olmamasına rağmen insanların belli bir tüketim kapasitesine ulaşmasını sağlayan en önemli etkendi bireysel borçlanma.”

Murat Kubilay, kredi ve kredi kartı borçlarının yanında farklı borçlanmaların da dikkate alınması gerektiğini söylüyor: “Vergi borcunu, SGK borcunu ödeyemeyenler var. Böyle bir sıkıntı var. Bunun haricinde, KYK borçları var, Genel Sağlık Sigortası GSS borçları var.

“KYK kredileri neredeyse yüzde 100 faizle geri ödeniyor”

Üniversite öğrencisi Sevgi Turşaköz, Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) kredisi borçlarının neredeyse yüzde 100 faizle geri ödendiğini belirtiyor: “Türkiye her sene 600 bin yeni mezun veriyor ve bunlara istihdam sağlayabilme koşulları geliştirilemediği gibi, bir de bu 600 bin yeni mezunun çok büyük kısmı hem işsiz hem de borçlu. Kendi sosyal çevremde aynı şekilde bu krediyi alan arkadaşlarımı dinlerken fark ediyorum ki bu yüzde 100 faizle bile aslında bize geri dönecek bir koşulda veriliyor KYK kredileri. Asgari ücretin en az dörtte biri gidiyor geri ödeme sürecinde diyebilirim.

Kubilay: “Devletin borçlarını tam olarak bilemiyoruz”

Murat Kubilay’a göre Türkiye’de devletin borçululuğu ise tam olarak bilinemiyor: “Son dönemde belirli oyunlar yapılıyor, kozmetik dediğimiz şeyler. Yani ilerideki gelirleri şimdi varmış gibi göstermek. Gelecekteki giderleri de sanki hiç yokmuş gibi varsaymak şeklinde yapılan düzenlemeleri neticesinde göremiyoruz. Bunun en iyi örneklerinden biri de kamu-özel işbirliği çerçevesinde yapılan projeler. Türkiye’nin de pandeminin dünyada o herkese yapmış olduğu zor etkisini saymazsak eğer yine de çok yukarıda borçlu bir ülke olduğunu göreceğiz. Daha borçlanamamasıysa Türkiye’nin, yurtdışından böyle bir kredi kanalının olmaması.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.