Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Türkiye’de Ezidi olmak: “Melek Tavus’un halkı Ezidiler şeytana tapmazlar”

Ezidiler dini inançlarının kurbanı olmuş, inandıkları Melek Tavus şeytanla bir tutulduğu için Müslüman ve Hıristiyan komşuları tarafından dışlanmanın ötesinde lanetlenmiş bir halk. Ezidi gazeteci Eyüp Burç, “Bizim şeytana taptığımızı söylüyorlar. Bu Ezidiler hakkında bilinen en büyük yanlışlardan biridir. Ezidiler, şeytana tapmazlar. Maalesef bu iki önemli yanlış bir halkı katletmek için diğer inanç sahiplerinin hazırda beklemesine yol açtı. Bu yanlış bilgiler bizim katlimize sebep oldu” dedi.

Medyascope olarak, Melek Tavus’un halkı Ezidiler’in yoğun olarak yaşadığı Batman, Mardin ve Şanlıurfa’daki köylerine gittik. “Türkiye’de Ezidi olmak” nasıl bir yaşanmışlık, onlardan dinledik. 

Ezidilerin “Melek-i Tavus” (Allah’ın meleği) olarak nitelediği tavus kuşu

Video: Türkiye’de Ezidi olmak | Ezidilik nedir? | Melek Tavus’un halkı Ezidiler kimdir?

“Almanya’da çok rahatız ama gönlümüz Türkiye’de”

Ezidilerin yoğun olarak yaşadığı Batman’ın Beşiri ilçesine bağlı Oğuz Köyü’nde doğan Hatun Tuku, 35 yıldır Almanya’da iyi şartlarda yaşamasına rağmen memleket hasreti çekiyor:

“Almanya’da her şeyimiz var. Orada kimse bize haksızlık yapmıyor. İnancımızı, dilimizi sorgulamıyor. Türkiye’de olduğu gibi ‘Neden Ezidisiniz?’ demiyor. Almanlardan farkım yok, rahatız ama gönlümüz Türkiye’de. Buranın güzelliği, buranın dili, buranın havası, kültürü her şeyi güzel. Burası memleketimiz. Biz de diğer insanlar gibi ülkemizde dilimizle ve inancımızla yaşarsak daha mutlu olacağız. Orada altınların içinde de olsak huzurumuz olmadıktan sonra mutlu olamayacağız, hep üzgün olacağız. Burası yerimiz, burada doğduk, bu topraklarda kök saldık, burası biziz, neden bizden alıyorlar?”

Hatun Tuku

IŞİD’in 73. fermanı: Ezidi soykırımı

Ezidi tarihinde kayda geçen 72 ferman bulunuyor. 3 Ağustos 2014’te Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD), Irak’ın Musul kenti yakınlarında bulunan ve Ezidilerin yaşadığı Şengal bölgesine büyük bir saldırı düzenledi. Ezidiler tarafından 73. ferman olarak anılan bu saldırılarda, yaklaşık 5 bin kişinin öldürüldüğü 10 bine yakın kadın ve çocuğun esir alındığı belirtiliyor. Birleşmiş Milletler tarafından soykırım olarak tanınan IŞİD’in bu eylemleri neticesinde yaşadıkları toprakları terk etmek zorunda kalan binlerce Ezidi, Almanya başta olmak üzere Avrupa’nın birçok ülkesine iltica etti.

“Neden hala kadınlarımız bir sigara karşılığında pazarlarda yedi kere satılıyor”

Sabaha kadar Ezidilerin acılarını ve kederlerini anlatsa bile halkının ne kadar acılı ve yaralı olduğunu tam olarak ifade edemeyeceğini belirten Tuku, duygularını şöyle dile getirdi:  

“Bugün çok acı çekiyorum ve ağlıyorum. Neden herkesin yaşama hakkı var da biz Ezidilerin yok? Biz de insan değil miyiz? Biz marifet sahibi insanlarız ve herkese saygımız var. Herkes iyi olsun herkes inandığı gibi yaşasın istiyoruz. Neden bu hak bize tanınmıyor? Neden hala kadınlarımız bir sigara karşılığında pazarlarda yedi kere satılıyor? 2014’te Irak’ta bütün dünya gördü IŞİD‘in nasıl bir katliam yaptığını. Herkes gördü; kadınları sattılar, çocukları öldürdüler. Neden? Sadece Ezidi oldukları için. Bütün bu ölüm fermanları inancımız yüzünden çıkarıldı. Ben insanım, ben anneyim, ben kadınım. Bizim de çocuklarımız var. Nasıl olur da kadınlar pazarlarda satılır? Biz buradan kaçtık, uzak ülkelere göçtük. Yüzyıllarca kabuk bağlayan yaralarımız yeniden kanatıldı” 

Fotoğraf: Mem Artemet

Ezidi kızı olduğum için okula gidemedim

Ezidi olduğu için okuyamadığını dile getiren Tuku, “Sadece bir sene okula gittim. Devam etmeyi çok istedim ama Ezidi kızı olduğum için okula gidemedim. Köyümüzden dışarı çıkmak tehlikeliydi. Bizi kaçırıp türlü kötülükler yapıyorlardı. Erkekler bile korkuyorlardı” dedi. 

Ezidilikte dini mertebeler: Şeyh, pir ve mürit

Ezidilikte dini mertebeler, hiyerarşik özellikleri de içinde barındıran “şeyh, pir ve mürit” olmak üzere üç farklı şekilde Şeyh Adî’den bu yana sürdürülüyor. Bu dereceler kendi aralarında da kollara ayrılıyor. Şeyhlik mertebesi; Adani, Qetani ve Şemsani olarak üçe ayrılırken, müritlik mertebesi; Qewal, fakir olarak iki mertebe olarak sınıflandırılıyor. Bunların yanı sıra mucavir, köçek ve kebani gibi belli sorumlulukları olan Ezidiler bulunuyor. 

Xwededa Adanî | Ezidi şeyhi

“Melek Tavus’u kötüleyenler, asıl tanrıya şirk koşanlar”

Almanya’da yaşayan ve Ezidiler için en üst mertebe olan şeyhlik mertebesinin adanî kolundan olan Şeyh Xwededa Adanî, Ezidilik inancını şöyle anlattı: 

“Ezidilik inancına mensup insanlar dosdoğru olmalıdır. Doğruluk en önemli düsturlarımızdan biridir. Diğer önemli düsturumuz ise haya etmektir. Bunlardan önce ve en önemli olanı ise Şeyh Adî’yi tanımaktır. Şeyh Adî, Melek Tavus’tan gelir. Melek Tavus ise tanrının nurundan yaratılmıştır. Şeyh Adî Melek Tavus’u bize rehber kıldı. Bizim tanrıya şirk koştuğumuzu söyleyip, inancımızı ve Melek Tavus’u kötüleyenler, asıl onlardır tanrıya şirk koşanlar, asıl onlar tanrının düşmanı.”

“Ezidiler, kayaya çarpan nohut taneleri gibi”

Ezidilerin 2014 yılında Şengal’de IŞİD’in katliamının ardından dünyanın dört bir yanına dağıldığına dikkat çeken Şeyh Adanî, Ezidilerin dünyaya karşı ümidini kaybettiğini anlattı: 

“Atalarımız Mezopotamya’da, Şengal’de, Xalta’da çok çile çektiler. Ezidiler, kayaya çarpan nohut taneleri gibi dünyanın dört bir yanına dağıldı. Kayaya çarpıp daldığınızda ve birbirinizden haberiniz yoksa bu da bir çeşit ölümdür. Bugün pek çok Ezidi Avrupa, Rusya, Gürcistan, Ermenistan, Suriye, Türkiye ve Irak’ta ve hatta Avustralya’ya kadar yayılmış durumda. Hiç birinin diğerlerinden haberi yok. Bunu unutmayalım ve kendimizi kandırmayalım asimile oluruz.”

“Komşularımız radikal İslamcıların tarafını tuttu ve ölüm fermanımızı verdi”

“Şengal dağı, Ezidilerin anavatanlarından biridir. Karar verici olan Mir Şerfedin’in yurdudur. Ezidi felsefesine göre Şeyh Adî, ezeli ve ebedidir. Şengal’de yaratılışımıza karar verdi bu karardan sonra Ezildiler Mir Şerfedin’in yurdu Şengal’i yurt edindiler. Nihayetinde civardaki komşu milletlerle dostluk kurdular. Oradaki Kürtlerle Araplarla komşuluk yaptılar. Fakat Kürt ve Arap komşularımız radikal İslamcıların tarafını tuttu ve ölüm fermanımızı verdiler. Şengal’de neler yaşandığını bütün dünya biliyor. Yaşananları gözler gördü, kameralar kaydetti ama dünya yaşananlara sessiz kaldı, Ezidileri kaderine terketti.”

“Ezdiler şeytana tapmazlar”

Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesine bağlı Burç Köyü’nde karşılaştığımız Ezidi gazeteci Eyüp Burç, Ezidilerin şeytana taptığı yönündeki yaygın inancın Sünni geleneğin bir yakıştırması olduğuna dikkat çekti. Burç, Ezidiler hakkındaki yanlış bilinenleri şöyle özetledi: 

“Ezidi aydınlarının yirmi otuz yıl süren mücadelesi sonucunda dil biraz düzeldi. Bize Yezidi diyorlardı. Birinci ve en önemli yanlış bu. Yezidilik, egemen İslam anlayışında bildiğimiz Yezid-i Muaviye’yi çağrıştırdığı için böyle denildi. Ve dolayısıyla dışlanmamız için inanılmaz bir gerekçe oldu. İkinci önemli yanlış ise -Ezidiler ismini anmaz ama halkım beni bağışlasın, bir değerlendirme yaptığımız için ben onu ismiyle söyleyeceğim- bizim şeytana taptığımızı söylüyorlar. Bu Ezidiler hakkında bilinen en büyük yanlışlardan biridir. Ezidiler, şeytana tapmazlar. Maalesef bu iki önemli yanlış bir halkı katletmek için diğer inanç sahiplerinin hazırda beklemesine yol açtı. Bu yanlış bilgiler bizim katlimize sebep oldu. Bizi katlederlerken de sınırsız boyutta acımasız davrandılar.”

Eyüp Burç

“Din hanemize çarpı koyulunca dışlanma daha da arttı”

Ezidilerin Türkiye Cumhuriyeti nüfus kağıdındaki din hanesinde yıllarca Yezidi yazdığına dikkat çeken Burç, “Benim de küçükken nüfus kağıdımdaki din hanesinde Yezidi yazıyordu. Sonra onu da kaldırdılar ve din hanesine çarpı koydular. Din hanemize çarpı koyulunca dışlanma daha da arttı” diye konuştu. 

“‘Köpeklerinize de pasaport verelim onları da götürün’ dediler”

Böylece ayrımcılığın devlet eliyle de meşru hale getirildiğini belirten Burç, “Üzerimizdeki baskılar artmasıyla can korkumuza bir de ekonomik kaygılar eklendi ve bize Almanya’nın yolu açıldı. Ezidiler Almanya’ya göçerken devlet neredeyse bütün kurumlarıyla yardımcı oldu sağ olsunlar. ‘İsterseniz köpeklerinize de pasaport verelim onları da götürün’ dediler. Toplu gidebilirsiniz hesabı yaptılar” dedi.

Burç, devlet eliyle Ezidilere yapılan ayrımcılığın resmi boyutunu da şöyle anlattı: “Almanya’da askerlik çağına gelenleri konsolosluklar aracılığıyla askere çağrıldılar. Ben o zaman üniversite okuyorum Almanya’da, beni de çağırdılar. Ben cevap vermedim ve gitmedim. Sonra bir baktım Bakanlar Kurulu kararıyla beni vatandaşlıktan atmışlar. O dönem benim yanımda Müslüman arkadaşım daha vardı. Aynı zamanda gitmiştik. Üniversiteyi aynı dönem okuyorduk. Onu atmadılar. Neden? Müslüman olduğu için. Laik ülkenin de tek din anlayışı var maalesef. Biz bundan çok çektik, hala da çekiyoruz.”

“‘Gavurun malıdır, helaldir’ diyerek, Ezidilerin topraklarına çöktüler”

Doğup büyüdükleri topraklardan maruz kaldıkları baskılara ve tehditlere dayanamayan Ezidilerin 1970’lerde Almanya’ya göçtüğünü belirten Burç, “Ezidiler giderken köylerini, zenginliklerini kirvelerine, tanıdıklarına ve çok güvendiği ailelere teslim edip gittiler. Sonra onlar o topraklara ve köylere yerleştiler ve bir daha geri vermediler. ‘Gavurun malıdır, Müslüman olmayanın malıdır, alırım, helaldir’ diyerek Ezidilerin topraklarına çöktüler. O topraklara yerleşlerin büyük bir kısmı koruculuk silahına sarılarak toprakları sahiplerine geri vermediler” dedi. 

Oğuz Köyü’ndeki Ezidi mezarlığı

“Ezidilik ilk tektanrılı anlayıştır”

, Ezidiliğin tektanrılı dinler içinde kabul görmesi gereken bir dini anlayış olduğunun altını çizen Burç, “Hatta iddiamız odur ki Ezda ve Xûda üzerinden gittiğimiz zaman Ezidilik ilk tek tanrılı anlayıştır” dedi.

Burç, Ezidilik ve Ezidiler tarafından kutsal sayılan Melek Tavus hakkında ise teolojik ve ontolojik açıdan şu bilgileri paylaştı: “Biz Ezidiyiz. Ezdailik’ten geliyoruz. Ezdai kelimesi Kürtçe bir kelimedir. ‘Yaratanın peşinde gidenler’ anlamına geliyor. Ontolojik olarak Allah’ın birebir tarifini içeren bir kelime. Teolojik olarak ise Tanrı’nın bizatihi kendisi Xûda’dır. Bir de insan üzerinden tarifi vardır Allah’ın, o da Ezda’dır. Ezda insan üzerinden Allah’ın ikinci ismidir. Biz ise Ezdaileriz. Yani Allah’ın peşinden giden insanlarız. Panteizmin de etkisiyle bizim zaman zaman Allah yerine koyduğumuzMelek-i Tavus ise aslında Allah’ın meleği demektir.”

Ali Kartal | Ezidi müridi

“Sadece Türk milletinden değil, bizim Kürt milletinden de çektik”

Batman’da bulunan Ezidi köyünün ileri gelenlerinden, cenaze merasimlerinde veya dua okunması gerektiğinde kendisine başvurulan Ezidi müridi Kenan Kartal, Türkiye’de Ezidi oldukları için hem devletten hem de milletten çok çektiklerini şöyle dile getirdi: 

“Cumhuriyet gelmeden Osmanlı zamanında daha fazla zorluk yaşadık. Sadece Türk milletinden değil, bizim Kürt milletinden de çektik. Babam anlatırdı; tarlalarımızı zorla almışlar ve kendilerine mal etmişler. Askere gittiğimizde amirlerimizden korkuyorduk bir de kendi arkadaşlarımızdan korkuyorduk. ‘Biz Ezidiyiz’ desek, arkadaşlarımız bizi hor görüyor, elllerinden gelse bizi vuruyorlardı. Kaçıyorduk onlardan, o zaman araba falan yoktu, saatlerce yürüyerek kaçıyorduk. Biz kimsenin dinine karşı değiliz ama bize hep ‘Bu Yezidilerin dini yoktur’ diyorlar. Bizim dinimiz var. Kur’an yok ama dualar var, Meshaf-ı Reş ve Celve var. Sabahleyin güneş doğmadan önce, akşam güneşin batmasına bir saat kala, yatsıda ve şafak ilk söktüğünde duamızı kılıyoruz. Demiyorum herkes kılıyor ama ben kendim dahi kılıyorum.” 

Ezidilik’te iki kutsal kitap: Meshaf-ı Reş ve Kitap el Celve

Ezidiler tarafından kutsal kabul edilen iki kitaptan biri olan Meshaf-ı Reş’in 15. yüzyılda yazıldığı rivayet ediliyor. Diğer kutsal saydıkları kitapları Kitap el Celve’den daha uzun ve bölümlere ayrılmış bir kaynaktır. Kürtçe olarak yazılmış olan Meshaf-ı Reş’in ilk yarısında insanın ve Melek-i Tavus’un yaradılış süreci hakkında bilgi veriliyor.

Ezidi Şeyhi Peşimam Koni’nin cenazesi

Batman’da Oğuz köyünde doğan, topraklarını hiç terketmeyen ve köyde herkes tarafından saygı duyulan Ali Kartal ile röportaj yapmak için sözleştiğimiz gün bir Ezidi cenazesine denk geldik. Ezidiler için en üst mertebedekilerden Almanya’da yaşayan Şeyh Peşiman Koni, biz oradayken düzenlenen cenaze merasimi ile toprağa verildi.

Dünyanın dört bir yanından yüzlerce Ezidi, şeyhlerini son yolculuğuna uğurlamak için bir araya gelmişti Ezidilerde merhumun tabutla gömüldüğüne şahit olduk. Ölünün ardından okunan dualar farklı olsa da yakılan ağıtlar birçok kültürle benzerlik gösteriyordu.

Çarşema Sor’da Ezidi bir kadın | Fotoğraf: Mem Artemet

Türkiye’de yaklaşık 400 Ezidi kaldı

Kendi topraklarında yaşarken “öteki” olanların adıdır Ezidiler. Türkiye’de 1970’lerde başlayan zorunlu göçlerin ardından yaklaşık 400 Ezidinin yaşadığı biliniyor. Haklarında 73 kere ferman çıkarılan Ezidiler, yaşadıkları katliamlara ve sürgünlere rağmen, “yılın gelini” olarak niteledikleri nisan ayı geldiğinde “yeniden doğuş”u simgeleyen bayramları Çarşema Sor’u büyük bir coşkuyla kutlamaya devam ediyor. 

Çerşama Sor Bayramı | Fotoğraf: Mem Artemet

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.