Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ölüm tehditleri, yakılan evler, yok edilen tarih: Türkiyeli Ezidiler topraklarına dönmek istiyor, komşuları izin vermiyor

Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Güneli Mahallesi’nde 18 Mart Cuma günü Ezidi bir vatandaşın evi yakıldı. Gurri Karaca’nın Medyascope’a konuşan yeğeni ve aynı zamanda Güneli Mahallesi’nin muhtarı olan Halef Karaca, amcasının Almanya’dan Türkiye’ye dönmek için ev yaptırdığını fakat komşu köyde yaşayanların Ezidiler’in bölgeye tekrar dönmelerini istemedikleri için evi yaktıklarını söyledi. Bunun üzerine yaptığımız araştırmalarda, daha önce Avrupa’ya göç eden pek çok Ezidi’nin Türkiye’ye dönmek istediğini fakat mallarının gaspedilmesi ve ölüm tehditleri almaları nedeniyle dönemediklerini öğrendik. Dört Ezidi Türkiye vatandaşı ve Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Amed Gökçen, Ezidiler’in yıllardır süren dönüş mücadelesini Medyascope’tan Emine Bıçakcı’ya anlattı.

Gurri Karaca isimli Ezidi bir vatandaşın Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Güneli Mahallesi’nde bulunan inşaat halindeki evi, 18 Mart Cuma günü kimliği belirsiz kişiler tarafından ateşe verildi. Olay yerine giden itfaiye ekipleri yangını kontrol altına alırken olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Çıkan yangında ölen veya yaralanan olmadı.

Bunun üzerine iletişime geçtiğimiz Gurri Karaca’nın yeğeni ve aynı zamanda Güneli Mahallesi’nin muhtarı olan Halef Karaca, amcasının Almanya’dan Türkiye’ye dönmek istediğini, söz konusu evi bu nedenle yaptırdığını söyledi. Halef Karaca’nın aktardığına göre, Gurri Karaca evi yaptırmaya başladıktan sonra komşu köy Balaban’da yaşayan kişiler tarafından evi yaptırmaması için birçok kez tehdit edilmiş.

“Bunlar Ezidi, yemeği yenmez, malı alınmaz”

Medyascope’a konuşan Gurri Karaca’nın avukatı Gülistan Duran, müvekkilinin Ezidi kimliği nedeniyle bu problemlerle yüzleşmek zorunda kaldığını belirtti. Ayrıca daha önce de komşu köyde yaşayanların inşaata gelerek müvekkilini tehdit ettiklerini söyledi:

“Korucu köyü Balaban’da yaşayan kişiler, sürekli müvekkilimi ‘Ev yaparsanız buraya yerleşirsiniz, ev yapamazsınız’ diye tehdit ediyor. İnşaattaki işçileri de tehdit etmişler. Daha önce inşaatı durdurmak için de müvekkilimi şikâyet ettiler ve belediye yapıyı mühürledi. 108 bin lira ceza yazıldı ve ceza ödendi. Ancak idare mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi ve inşaat devam etti. Şüphelendikleri birkaç kişi vardı. Şikâyette bulunduk, soruşturma sürüyor. Ezidi oldukları için ayrımcılık yapılıyor. ‘Bunlar Ezidi, yemeği yenmez malı alınmaz’ diye insanları tehdit, tahrik ediyorlar.”

Konuştuğumuz Ezidi vatandaşların aktardığı bilgilere göre, 80’lerde ve 90’larda Türkiye’den Avrupa’ya göç eden Ezidi toplumunun bazı mensupları 2000’lerin başlarında, bazıları ise 2010’larda Türkiye’ye dönüş kararı almış. Bunun üzerine, Türkiye’deki arazilerine ev yaptırmaya ve tarlalarını ekip biçmeye başlamışlar. Ancak komşuları göç etmemeleri için Ezidiler’i tehdit etmeye başlamış.

Halef Karaca da Türkiye’ye dönüşlerin başlamasıyla komşularıyla büyük problemler yaşadıklarını belirterek, “Eskiden herhangi bir sıkıntımız yoktu. Türkiye’ye dönüş başladıktan sonra bahane üstüne bahane aradılar” ifadelerini kullanırken, birçok Ezidi’nin bu sorunlar nedeniyle topraklarına dönemediklerini dile getirdi.

“IŞİD Ezidiler’in kafalarını kesmek için geldi”

İletişime geçtiğimiz bir başka Ezidi A., seneler önce Almanya’ya göç etmiş. A. Türkiye’de bir evi bulunduğu için sık sık geldiğini söyledi. Mardinli Ezidiler’in 2002’de Türkiye’ye dönüş kararı aldıklarını belirten A., bunun üzerine bölgeye 40’tan fazla ev yapıldığını anlattı.

Ancak Ezidiler Türkiye’ye dönüş kararı aldıktan sonra bölge halkı tarafından tehdit edilmeye başlamış. A., sosyal medya hesapları üzerinden Ezidiler’i Irak Şam İslam Devleti’yle (IŞİD) tehdit eden iki kişi olduğunu, bu kişiler hakkında suç duyurusunda bulunduklarını söyledi. Söz konusu kişiler, Facebook hesaplarında “IŞİD gelmiştir Ezidiler için”, “Mezre’deki (Ezidiler’in ikamet ettikleri bir köy) Ezidiler’in kafaları çok yakında kesilecek, köpeklere yem olacak”, “Mardin Nusaybin Sayar Köyü’ne IŞİD gelmiştir ve Ezidiler’i yok etmek için, herkesin paylaşmasını isterim” gibi paylaşımlarda bulunmuş. A., Türkiye’de açtığı davalardan sonuç alamazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gideceğini söylüyor.

İşte, söz konusu paylaşımlar:

“Böyle olaylar yaşanmasa köyüme yerleşirim”

A.’nın açtığı tek dava bu değil. İletişime geçtiğimiz diğer Ezidiler gibi A. da mülkiyet hakkının ihlal edildiğini söylüyor. A.’nın Nusaybin ilçesinin Sayar mevkiindeki bir arazisine bölge sakinleri el koymuş ve araziyi ekmeye başlamışlar. A., “Adamlar gece yarısı bana ait olan arazileri ektiler. Orada aylarca kaldım, İçişleri Bakanlığı’na çıktım ama bir sonuç alamıyoruz. Adam diyor ki ‘Ben savcıyı tanımıyorum, valiyi de tanımıyorum, kaymakamı da tanımıyorum’” dedi.

Yaşanan olaylar nedeniyle Türkiye’de kendini güvende hissetmediğini belirten A., şöyle konuştu:

“Biz geri dönmek istedikten sonra bu saldırılar başladı. Komşu köyler bunu istemiyor, mallarımıza göz dikmişler, el koymak istiyorlar. Bir korku var, insanlar köyüne dönmek için plan yapmış ama bu olaylardan korkuyor. Benim evim var orada, gider gelirim sık sık. Ben de geldiğim zaman korkuyorum. Böyle olaylar yaşanmasa tamamen yerleşmek istiyorum, ülkemizdir yani başka nereye gideceğiz?”

A.’nın avukatı da bölgede Ezidiler’in ve Süryaniler’in çok fazla mülkiyet problemi yaşadıklarını belirtti. Bölgede yaşayan Ezidiler ve Süryaniler göç ettikten sonra, arazilerine bölge halkının el koyduğunu söyleyen avukat, “O yörede maalesef kadastrosu bitmeyen çok fazla yapı var. Özellikle Ezidiler’in, Süryaniler’in yapılarıyla ilgili çok fazla uyuşmazlık var. Ezidiler bölgeyi 90’larda terk edince bölge halkı arazilere fiili olarak el koymuş. Şimdi de geri vermek istemiyorlar. Davamız devam ediyor” dedi.

“‘Bir gün mutlaka döneceğiz’ umuduyla topraklarımızı emanet ettik”

Benzer problemler yaşayan bir diğer Ezidi de Nedim Erkış. Erkış, Batman’ın Beşiri ilçesine bağlı Kuşçukuru Köyü’ne mensup. İnançlarıyla ilgili yaşadıkları problemler ve 90’larda bölgede yaşanan olaylar nedeniyle köydeki pek çok Ezidi’nin Avrupa’ya göç ettiğini söyleyen Erkış, 2012’de Beşirili Ezidiler’in Türkiye’ye dönüş kararı aldıklarını belirtti. Erkış’ın ailesi göç ederken topraklarını noter senediyle bölgedeki aşiretlerden birine emanet etmek zorunda kalmış. Erkış, ellerinde noter senedi olmasına rağmen, topraklarını geri alamadıklarını söylüyor:

“En son 1992’nin sonunda orada bir amca ve amcaoğlumuz kalmıştı. Köyümüz normalde 60-70 haneden oluşsa da en son sadece ikisi kaldı. Bu nedenle Almanya’ya gelmek zorunda kaldılar. Bizim köyümüzü de çaresiz kaldıkları için ‘Bir gün mutlaka döneceğiz’ umuduyla aşiret liderlerine verdiler. Başka çaremiz yoktu. Topraklarımızı emaneten, noter senediyle verdik. Video çekimleri oldu, söz aldık tekrar geri vereceklerine dair. 2012’de tekrar dönmek istediğimizde de barışçıl bir şekilde emanet ettiğimiz köyümüzü almak istedik. Ancak emaneti vermeyeceklerini söylediler, emanete hıyanet ettiler. Biz de hukuk yoluna başvurduk. On senedir mahkememiz devam ediyor. 11 bin dönümlük arazimiz, evlerimiz, tapularımız işgal altında.”

Beşiri Ovası

“15 kişilik bir grubun saldırısına uğradım”

Söz konusu kişiler tarafından pek çok kez tehdit edildiğini söyleyen Erkış, kendisinin ve arazilerinde çalışan işçilerin darp edildiğini, köylerine yanlarında güvenlik güçleri olmadan giremediklerini anlattı:

“Çok fazla olay yaşadık, tehdit edildik. Arazilerimizi süren traktör şoförlerinin bacakları kırıldı. Ben engelli olmama rağmen Batman merkezinde 15 kişilik bir grubun saldırısına uğradım. Güvenlik güçleri, valiler sahip çıktılar. Güvenlik görevlileri eşliğinde köye gidip tapulu arsalarımızı sürebiliyoruz. Rahat vermiyorlar, ekinlerimizi, buğdaylarımızı dahi çaldılar.”

Erkış’ın avukatı Abdullah Akın, açtıkları dava sonucu müvekkilinin arazileri geri aldığını ancak arazileri jandarma eşliğinde ekip biçebildiğini söyledi. Bölge halkının Erkış’ı tehdit ettiğini belirten Akın, söz konusu kişilerin müvekkilinin arazisindeki ekinleri biçmeye kalkıştığını, bunun güvenlik güçleri tarafından engellendiğini anlattı. Avukat Akın, çalınan ekinler, emanet ettikleri ev ve müvekkilinin yaşadığı darp olayına ilişkin davaların ise henüz sonuçlanmadığını belirtti.  

Bunların malına el koymamız haram sayılmaz”

Orhan Onat da 1978 yılında Batman’ın Beşiri ilçesine bağlı Cumhuriyet Mahallesi’nden Almanya’daki abisinin yanına göç eden bir Ezidi. Onat da diğer Ezidiler gibi mülkiyet problemleri yaşıyor.

Onat’ın avukatı Kenan Özoğul, müvekkilinin yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

“2009 yılında Orhan Onat yaşadığı ekonomik problemlerden dolayı tek başına sahip olduğu bir arazisini satmak istiyor ve başka bir arsada ortak oldukları komşularına araziyi alıp almayacaklarını, alacaklarsa onlara öncelik tanıyabileceğini söylüyor. Ama onlar arsanın değerinin 10’da biri gibi bir rakam teklif ediyorlar. Orhan Onat da başkalarına satıyor. Onlar ise müvekkilimi tehdit ediyorlar ve müvekkilimin arazilerine el koyuyorlar, arazileri kullandırtmıyorlar.

Daha önce de müvekkilimin amcaoğlu söz konusu kişilerle yaşadıkları bir mülkiyet problemiyle ilgili dava açmak istiyor. Davada kullanılması için Almanya’dan para almak için yola çıkıyor, hasımları ise onu yolda öldürüyorlar. Ezidiler’e destek veren bir aşiret de karşı taraftan birini öldürüyor. İki taraftan da biri ölünce araya insanlar giriyor, onları uzlaştırıyorlar. Müvekkilimin yaşadığı sorunların inancıyla ilgili olduğunu düşünüyorum çünkü Müslümanlar böyle problemler yaşamıyor. Ezidi olmaları nedeniyle ‘Bunların malına el koymamız haram sayılmaz’ gibi bir algıları var.”

“Zeytin dalı uzata uzata zeytin ağacında bir tane dal bırakmadık”

Orhan Onat ise, uzun senelerdir Avrupa’da yaşamalarına rağmen vatan hasretlerinin bitmediğini belirterek, “Biz, 10 köyde en aşağı 350-450 yıl yaşamışız. Sekiz dokuz babamızın o köyde kemikleri var. Biz Avrupa’da yaşıyoruz ama vatan, toprak denilen bir şey var. Kesinlikle kararlıyız ve döneceğiz. Benim çocukluğum oradaki bahçede oyunlarla, meyve ağaçlarıyla geçti” dedi.

Bölge halkının kendi aralarında pek çok probleminin olduğunu ancak Ezidiler’e karşı birlikte hareket ettiklerini belirten Onat, bölgede kendilerine ait kalan varlıkların tahrip edildiğini belirtti:

“Yedi aile Ezidiler karşısında birlik yapıyor. Normalde kendi aralarında bir sürü çok ciddi çekişme, sorun var ama konu bize geldiğinde hepsi tek yumruk oluyor. Bizim orada bir su değirmeni vardı. Tonlarca ağırlıktaki değirmen taşını bile yok etmişler. Bize ait kültür varlıklarının hepsini yok ettiler. Ezidiliğimizi de bahane ediyorlar: İşte ‘Ezidi malıdır, haramdır, Ezidi’nin yokluğu bizim için sevaptır’, ‘Bir tane Ezidi öldürürsek cennete gideceğiz’. IŞİD’in Şengal’de Ezidiler’e yaptığı gibi, eğer o cennetse Allah o cennete onları kabul eylemesin.”

Onat, tüm yaşananlara rağmen bölge halkıyla uzlaşmaya açık olduklarını da belirterek, “Zeytin dalı uzata uzata zeytin ağacında bir tane dal bırakmadık. Buna rağmen hâlâ zeytin dalı uzatıyoruz. Uzlaşmaya hazırız, kardeşçe, insanca beraber yaşamak istiyoruz” dedi.

Mahkeme kararını dinlemiyorlar

Konuştuğumuz bir diğer Ezidi, Viranşehir Ezidi Kültür Derneği Başkanı Nureddin Benzer. Benzer Viranşehir’e bağlı Altınbaşak Köyü’nde yaşıyor. Senede 10-15 gün Almanya’ya gitse de yılın çoğunda Türkiye’de yaşadığını söyleyen Benzer de diğerleri gibi mülkiyet problemleri yaşadığını belirtiyor:

“Köydeki 700 dönüm arazimiz komşu köy tarafından işgal edildi. Şikâyet ediyoruz, jandarma gittikten sonra adamlar tekrar geliyor, burada kimsemiz yok. Dava açtık, mahkemelik olduk, iki sefer men kararı aldık ama adamlar dinlemiyor.”

Daha önce de mezarlıkları tahrip edilmiş

Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Çilesiz Mahallesi’nde bulunan 300 yılık Hesen Beg Ezidi Mezarlığı, 27 Mart 2021’de kimliği belirsiz kişi ya da kişiler tarafından tahrip edilmişti.

Mezar taşları ve hayatını kaybedenlerin isimlerinin yazılı olduğu mermerler kırılmış, Ezidiler’in yerleştirdiği kimi semboller de parçalanmıştı. Parçalanan semboller arasında Ezidiler için kutsal kabul edilen güneş ve tavus kuşu sembolleri de yer alıyordu.

Ezidiler’in nüfusu ne kadar?

Ezidiler’in son dönemde yaşadığı problemleri Türkiye’de Ezidiler üstüne en kapsamlı çalışmayı yürüten Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Amed Gökçen ile konuştuk. Türkiye’de 400-500 Ezidi’nin kaldığını söyleyen Gökçen, kalan Ezidiler’in büyük bir kısmının Batman-Beşiri’de ve Şanlıurfa-Viranşehir’de yaşadığını belirtti. Ezidiler’in Türkiye’den göçünün Osmanlı’nın son dönemlerinde başladığını söyleyen Gökçen, son büyük Ezidi göçününse 90’lı yıllarda yaşandığına dikkat çekti:

“Göç meselesi Ezidiler için tarihsel bir süreklilik. Aslına bakarsanız Osmanlı’nın son dönemlerinden itibaren, özellikle Osmanlı-Rus savaşı itibariyle dağılan, parçalanan bir Ezidi toplumundan bahsedebiliriz. Ezidiler’in ilk kısmı Osmanlı-Rus savaşı sonrası Ermenistan’a gidiyor, sonra 1900’lerin başlarında Irak ve Suriye’yle sınırları net bir şekilde belirlenince birlikte oradaki Ezidiler Türkiye dışında kalıyor. Türkiye’de kalan Ezidiler ise büyük oranda 1980’lerdeki işçi göçleri sırasında Almanya’ya gittiler. 90’lar ise bunun son noktasıydı. Türkiye’de kalan diğer büyük Ezidi grupları da 90’lar sonrasında yurtdışına çıktılar. Şu an nüfusları çok az. Binle bile ifade edilemez.”

“Siyaset hiçbir zaman onlara kendilerini ifade edebilecekleri bir ortam sunmadı”

Gökçen, seneler önce göç etseler de Ezidiler’in Türkiye’yle bağlarının son bulmadığını söyledi. Gökçen’e göre, Ezidiler ekonomik, dini ve siyasi nedenlerle pek çok problem yaşamış ve bu problemler birbirini körükleyerek, göçe yol açmış:

“Ezidiler’in yaşadıkları problemler iç içe geçmiş durumda. Üç boyutu var: Dinsel, ekonomik ve siyasi. Dinsel olarak toplumdan soyutlanmalarının bir neticesi olarak ekonomik olarak da toplumdan soyutlandılar. Bu da Türkiye’den gitmelerine yol açtı. Türkiye’de gelişen siyaset, onlara hiçbir zaman burada kendilerini tam olarak ifade edebilecekleri bir ortam sunmadı. Ezidiler bunu çok isteseler bile. Benim bildiğim birçok Ezidi, dünyanın başka yerinde ölse de gelip Türkiye’ye gömülüyor. Kendi köyleri boş, boş köye gömülüyorlar. Onların bu topraklarla kurdukları iletişim, buradan göç etmelerine rağmen bitmiş değil.”

Türkiyeli Ezidi toplumu yok oluyor

Gökçen son olarak, Türkiye’yle bağları olan ve buraya gelmek isteyen kişilerin yaşlı Ezidiler olduğuna değiniyor. Genç kuşakların Türkiye’yle bir bağının bulunmadığını vurgulayan Gökçen, Türkiye’ye dönmek isteyen son Ezidiler’in de dönememesi halinde Türkiye’deki Ezidi toplumunun yok olacağına dikkat çekiyor:

“Geri dönmek isteyen kuşağın burada kendi hayatına dair bir parça bulması lazım. Bu parçayı bulabilen insanlar ya çoktan öldü ya da çok yaşlılar. Genç kuşak Ezidiler için Türkiye atanın, dedenin toprağından başka bir şey ifade etmiyor. Dolayısıyla bu, Türkiye’de hâlâ bir şeyler yapmak isteyen son kuşak. Bu kuşağın da yitirilmesi sonrasında burayla kurulacak temas çok azalacak. Bu, Türkiye’deki siyasetin evrileceği noktayla ilişkili değil. Türkiye’deki siyaset istediği yöne evrilebilir. Bu topraklarda doğmuş kuşak yitirildikten sonra, siyasi dönüşümün bir anlamı yok.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.