Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

İkizköy bilirkişi raporu: Kalan ormanların da yok edilebilmesi için önce Akbelen Ormanı’nın ortadan kaldırılması lazım!

Muğla-İkizköy’de tekrarlanan bilirkişi incelemesi üzerine oluşturulan rapor mahkemeye sunuldu. Raporda madencilik faaliyetlerinin orman ekosistemini tamamen yok edeceği kabul edildi ama aynı zamanda bölgedeki tüm kömürün çıkarılabilmesi için Akbelen Ormanı’nın madenciliğe açılması gerektiği de savunuldu. Bilirkişi raporunda öngörülen tablo gerçekleşirse, sadece İkizköy ve Akbelen Ormanı değil, maden ruhsat sahasında kalan Karacahisar, Söğütçük, Hasanlar, Kısırlar ve Çiftlik köyleri de maden yüzünden yok olacak.

Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy sakinleri yıllardır, termik santrallerde kullanılan kömürün çıkarıldığı madenin genişlemesini önlemeye çalışıyor. Maden genişledikçe İkizköy’ün mahalleleri boşaltılıp madene katılıyor. Bölgedeki Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerini işleten YK Enerji firması, madeni Akbelen Ormanı yönünde genişletmek istiyor. Şirketin istediği gibi olur ve 780 dönümlük orman madene katılırsa, orman ekosistemi yok olacağı gibi, Akbelen Mahallesi’nde oturanlar da göçe zorlanacak. Akbelen Ormanı ortadan kalkarsa, açık ocak linyit madeni batıya doğru ilerlemeyi sürdürecek.

Altında linyit olduğu tespit edilen birçok köy, Kemerköy ve Yeniköy termik santrallerine kömür sağlamak için yok oldu bile. Hüsamlar Köyü haritadan silindi, Çakıralan Köyü boşaltıldı, Sekköy’den geriye sadece beş hane kaldı, Karacaağaç ise önce boşaltıldı sonra tekrar yerleşime açıldı.

Madene karşı mücadele eden İkizköy’ün tarihi köy merkezi Işıkdere de madene katıldı. Ancak İkizköylüler diğer köylerin yapmadığını yapıp madenin ilerleyişini durdurmak için yargı yoluna gitti.

İkizköy sakinleri, köylerinin kuzeyindeki 780 dönümlük Akbelen Ormanı’nda linyit madenciliği yapılmasına onay veren açık maden işletme izninin iptali için Orman Genel Müdürlüğü’ne geçen sene dava açmıştı. Dava kapsamında gerçekleştirilen ilk bilirkişi incelemesi, mahkeme başkanının avukatlara defalarca “ruh hastası” diye bağırarak hakaret etmesi sonrasında yinelenmişti.

Tekrarlanan keşif sonrası bilirkişi heyetince hazırlanan bilirkişi raporu, Muğla 1. İdare Mahkemesi’ne ulaştı.

Raporda madencilik faaliyetlerinin halihazırda baskı altında olan orman ekosistemini yok edeceği belirtilse de, kalan kömür rezervlerinin de kullanılabilmesi için Akbelen Ormanı’nda madencilik yapılması gerektiği savunuluyor. Mahkeme İkizköylülerin iptal talebini reddederse, bilirkişi raporunda belirtilen 165 milyon tonluk kömür rezervinin kullanılabilmesi için önce Akbelen Ormanı ortadan kaldırılacak, sonrasında da başka köyler linyit madenciliği için yok edilecek. En az 22 bin hektarlık bir alanı kapsayan YK Enerji maden ruhsat sahasında, Karacahisar, Söğütçük, Hasanlar, Kısırlar ve Çiftlik köyleri de yer alıyor. Akbelen Ormanı yok olduktan sonra linyit madeni bu köylere doğru ilerleyecek.

Altı bilirkişiden dördü “Habitat yok olacak” dedi, iki bilirkişi madenciliği savundu

Akbelen Ormanı’nda madencilik faaliyetleri yapılması halinde ortaya çıkacak etkiler, yedi kişilik bir bilirkişi heyetince incelendi. Biyoloji, maden mühendisliği, jeoloji mühendisliği, hidrojeoloji, orman mühendisliği ve çevre mühendisliği disiplinlerinden altı bilirkişi, kendi uzmanlık alanlarına giren konulardaki değerlendirmelerini bilirkişi raporuna aktardı (harita mühendisi bilirkişi, rapora yazılı bir değerlendirme sunmadı).

Kanaat bildiren altı uzmanın ikisi madencilik faaliyetlerinin gerçekleştirilebileceğini, dördüyse madencilik faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi halinde orman ekosisteminin ortadan kalkacağını, habitat kaybı yaşanacağını bildirdi.

Biyoloji bilirkişisi: “Maden tüm orman ekosistemini ortadan kaldıracak”

Akbelen Ormanı’nın biyoloji (flora) disiplini çerçevesinde incelenmesinden sorumlu bilirkişi, bölgeyi “zengin biyolojik çeşitliliği bünyesinde barındıran önemli bir kara parçası” olarak tanımlarken, yangınlarla birlikte orman üzerindeki baskıların arttığına dikkati çekti:

“Yörede yürütülen maden faaliyetleri, tarımsal faaliyetler ve insan etkilerinin oldukça fazla olması ve 2021 yılında yöre ve çevresinde çıkan büyük orman yangınları bu tür doğal orman ekosistemlerinin önemini daha da artırmıştır.”

Bölgedeki madencilik faaliyetlerinin orman ekosistemlerini parçaladığını ve aralarındaki bağlantıyı ortadan kaldırdığını ifade eden biyoloji bilirkişisi, “Uzun yıllardır bir ucu Gökova Körfezi’ne uzanan doğal ormanlık alanlar, maden faaliyetleri sebebiyle kesintiye uğramış ve parçalanmıştır. Doğal alanlarla bağlantısı devam eden davaya konu orman alanı bu habitat bütünlüğünün korunması açısından son derece önem arz etmektedir. Alanda yürütülecek maden faaliyeti sonucunda şüphesiz ki söz konusu orman ve içerisinde var olan ekosistem geri dönüşümü olmayacak şekilde ortadan kalkacaktır” diye kanaat bildirdi ve açık maden işletme izninin iptali edilmesi gerektiğini söyledi.

Orman mühendisi bilirkişi: “Yok olan orman alanı rehabilitasyonla geri gelmez!

Bilirkişi heyetinin orman mühendisi üyesi de Akbelen Ormanı’nın yok edilmesine karşı çıktı. Proje alanında 18 bin 204 ağacın kesileceğini bildiren orman mühendisi, “Kesilecek ağaçların bu denli fazla sayıda olması ve özellikle verimli orman olarak tabir edilen meşcere tiplerine denk gelmesi, orman ekosistemi açısından geri döndürülemez sonuçları beraberinde getirecektir. Proje alanının yaban hayatın sürekliliği ve sürdürülebilirliği açısından da ekolojik koridor olarak muhafazası gerekmektedir. Proje sonrası alanın rehabilite edilmesi, ormancılık disiplini açısından mümkün görünmemektedir. Yok olan bir orman alanının rehabilitasyon ile geri gelmesi ekolojik olarak mümkün görünmemektedir” görüşünü bildirdi.

Hidrojeoloji bilirkişisi: “Taşkınlar olabilir, daha fazla araştırma yapılması gerekiyor”

Hidrojeoloji bilirkişisi, linyit madenciliği sırasında gerçekleşecek patlatmaların yeraltı suyunu yüzeye çıkarabileceği ve su baskınlarına yol açabileceği uyarısında bulundu. Bilirkişi, kömür rezervi alındıktan sonra ortaya çıkacak killi birimlerin geçirimsiz bir yapı oluşturacağını ve yağışların toprağa geçişini önleyeceğini, böylelikle taşkınların yaşanabileceğini söyledi. “Mevcut su kaynaklarında kuruma, yeni su kaynaklarının oluşması, maden sahasında bulunacak göllenmeler ve dere yataklarındaki taşkınların meydana gelebileceği düşünülerek, bölgede madencilik faaliyetine geçilmeden önce bu konularda detaylı akademik çalışmalar yapılmalıdır” diyen hidrojeoloji bilirkişisi, açık maden işletme iznin iptal edilmesi yönünde kanaat bildirdi.

Çevre mühendisi bilirkişi, faaliyet nedeniyle bölgenin ormansızlaştırılacağını ve habitat kaybının kaçınılmaz olduğunu belirtti. Bilirkişi, bölgedeki zeytin ağaçlarının varlığını da kayıt altına aldı.

Jeoloji ve maden mühendisi bilirkişiler ise Akbelen Ormanı’nda madencilik faaliyetlerinin gerçekleşmesi önünde herhangi bir engel bulunmadığını savundu. Bilirkişi raporunun sonuç kısmında da en çok bu iki bilirkişinin kanaatleri vurgulandı.

Dört uzman “Geri dönüşsüz ekolojik yıkım” dedi, sonuç kısmı “Elektrik için madencilik yapılmalı” diye bitti

Raporun sonuç kısmında,

  • Madencilik faaliyetleri nedeniyle orman ekosisteminin bütünlüğünün zarar göreceği,
  • Orman ekosisteminin geri dönüşü olmayacak şekilde ortadan kalkacağı,
  • Yeraltı sularının yüzeye boşalması ve su baskınları yüzünden yerleşik alanların ve tarımsal alanların olumsuz yönde etkileneceği,
  • Akbelen Ormanı altında ekonomik kömür damarı bulunduğu, dava konusu sahada 18 milyon ton kömür rezervi, devamındaysa 165 milyon ton kömür rezervi olduğu, Akbelen Ormanı’nda madencilik yapılmadan devamındaki 165 milyon tonluk kömürü almanın mümkün olmadığı,
  • Elektrik arzının sağlanmasında orta vadede termik santrallerin kullanımının önem arz etmekte olduğu,
  • Günümüzdeki enerji dar boğazı ve enerji ihtiyacı göz önünde bulundurulduğunda, Akbelen Ormanı’ndaki kömürün elektrik enerjisi üretimi için kullanılmasının öncelikli olduğu ifadeleri yer aldı.

Sonuç olarak, dört bilirkişi tarafından madencilik faaliyetlerinin orman ekosistemini yok edeceği tespit edilmiş oldu ancak jeoloji ve maden mühendisi bilirkişilerin Türkiye’nin enerji ihtiyacı ve termik santrallere duyduğu gereksinim konusundaki kanaatleri, bilirkişi raporunun sonuç kısmına damga vurdu.

İkizköylüler: “Ekolojik yıkım bilimsel olarak kanıtlandı, izni iptal edin”

Madencilik projesini kendi alanları bakımından inceleyen dört bilirkişi, madencilik faaliyetlerinin ekosistemi geri dönüşü olmayacak şekilde yok edeceğini söylüyor. Ancak alanları maden mühendisliği ve jeoloji olan bilirkişilerin alanlarıyla ilgisi bulunmayan elektrik arzı ve enerji ihtiyacı konusundaki değerlendirmeleri, raporun sonuç kısmının kapanışında yer alıyor.

Bilirkişilerin alanları dışındaki bu konularda yaptıkları yorumları hoş karşılamayan İkizköylüler, bilirkişi raporunun sonuç kısmına damga vuran bu yanlılığın madencilik projesi lehine kanaat yaratabileceğini düşünüyor.

İkizköylülerin avukatı Arif Ali Cangı da, bilirkişi raporuna yaptığı itirazda dört bilirkişinin değerlendirmelerini işaret ederek, “madenciliğin geri dönüşü olmayacak ekolojik yıkıma yol açacağının bilimsel olarak kanıtlandığını” belirtti ve maden izninin iptal edilmesini istedi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.