AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, pazartesi (22 Ağustos) günkü kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, vatandaşa döviz ve altın mevduatlarını Türk Lirası’na (TL) çevirmesi için çağrı yapmıştı. Erdoğan’ın çağrısının döviz ve altın mevduatlarına yönelik yaptırımlara dönüşüp dönüşmeyeceğini Prof. Dr. Murat Batı, Medyascope için değerlendirdi. Yaptırım uygulanmasına ihtimal vermediğini söyleyen Batı, bunun ancak ekonomik olağanüstü hal (OHAL) koşullarında yapılabileceğini, bugünün koşullarında ise bunun göze alınamayacağını belirtti.
Hükümet ve ekonomi yöneticileri, kur korumalı mevduat (KKM) hesaplarına katılımı artırmak için vergi istisnaları gibi yöntemlerle TL mevduatlarına geçişi teşvik ediyor ancak dolarizasyonun önüne bir türlü geçilemiyor. Döviz mevduatlarının payı, toplam mevduatlar içinde yüzde 55’e ulaştı. Vatandaşların tasarruflarını değerlendirmeleri için Merkez Bankası (MB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu KKM hesaplarını, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati borsayı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ise TL hesaplarını tavsiye ediyor.
Teşviklerin yetersiz kalması ve dolarizasyonun artması ile döviz hesaplarına el konulması veya bir kısmının TL hesaplarına aktarılmasının zorunlu tutulmasının mümkün olup olup olmadığını, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ali Fuad Başgil Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölümü öğretim üyelerinden, mali hukuk alanında çalışan Prof. Dr. Murat Batı, Medyascope’a yorumladı.
KKM’ye yapılan ödemeler kamu gideri mi, vergilerle finanse edilebilir mi?
Prof. Batı, Aralık 2021 tarihinde uygulamaya geçen KKM sisteminin temel amacının, dövizden, özellikle euro ve dolardan TL’ye doğru geçiş sağlamak ve dövizlerin artışını dizginlemek olduğunu söyledi ve sistemin Anayasa’nın 73. maddesine göre sorunlu olduğunu söyledi. “Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür” hükmünü içeren ilgili maddeye dikkat çeken Batı, “KKM’ye beş ayda 60,6 milyar TL ödendi. Bu para vergilerle finanse edildi, Hazine’den karşılandı. Bu kamu gideri mi, değil mi bunun tartışmasının yapılması lazım. Kamu giderlerini karşılamak üzere verilen vergilerle KKM ödenebilir mi, bu tartışılmalı” diye konuştu.
Erdoğan’ın eski danışmanından “ekonomik OHAL” uyarısı
Kamunun bütün borçlanma kağıtlarının gönüllülük esasına dayalı olduğunu vurgulayan Prof. Batı, “Sayın Cumhurbaşkanı ‘Herkesin paralarına el koyacağım, bunları istiyorum’ gibi bir ifade kullanabilir mi? Şu anki konjonktürde bu pek mümkün değil” dedi. Erdoğan’ın eski hukuk danışmanlarından Prof. Dr. İzzet Özgenç’in, Twitter hesabından ekonomik OHAL ilan edilebileceğini gündeme getirmesine de dikkat çeken Prof. Batı, döviz hesaplarına el konulması gibi bir yaptırımın ancak ekonomik OHAL koşullarında çıkarılacak cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yapılabileceğini, mevcut hukuk düzeninde ise böyle bir düzenleme için zemin olmadığını söyledi.
Türk Lirasının yabancı paralar karşısındaki süregelen değer kaybı, “AĞIR EKONOMİK BUNALIM” sonucunun ortaya çıkacağı süreci başlatmıştır. Bu nedenle kaçınılmaz görünen ağır ekonomik bunalım sebebiyle OLAĞANÜSTÜ HÂL ilânına (Any., m. 119), toplum olarak hazırlıklı olmamız gerekir.
— İzzet Özgenç (@izzetoezgenc) December 13, 2021
Hesapların hepsine el konulması ya da dövizlerin bu anlamda sabitlenmesinin hem seçimleri hem de ülkeyi tehlikeye atacağını belirten Batı, “İzzet Özgenç seçime kadar ekonomik OHAL gelebileceğini söylüyor ama ben ona ihtimal vermiyorum, biraz daha iyimser bir tablo çiziyorum ve serbest piyasa ekonomisinin devam edebileceğini düşünüyorum. Döviz ve altın mevduatlarına ilişkin herhangi bir zorunluluk getirilmez, getirilemez” dedi.
Ekonomik OHAL ilan edilebilmesinin koşulları neler?
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Batı, “ekonomide çanlar çalıyor” alarmı veren, çok yüksek fiyat düzeyleri, yüksek enflasyon gibi devletin doğrudan müdahalesini beraberinde getirecek koşulların ortaya çıkmasıyla ekonomik OHAL ilan edilebileceğini ancak Türkiye Cumhuriyeti tarihinde örneği olmadığını söyledi: “1958’de dış borçlar için moratoryum ilan edilmesiyle bazı kısıtlar getirildi ancak ülke sathında, geniş kapsamlı böyle bir şey yaşanmadı. Umuyorum yaşamayız.”
Türkiye’de şu anda konut kiralarına en fazla yüzde 25 zam yapılabilmesi, Tarım Kredi Kooperatifleri’ndeki ürünlerin fiyat kontrolleri yapılması gibi bazı sınırlar getirildiğini söyleyen Prof. Batı, “Ekonomik OHAL getirilmesi durumunda, serbest piyasa ekonomisinde alınıp satılan tüm ürünlere tavan fiyat getirebilir. Bu da çok önemli bir şey. Ülkenin sorunlarını, tüm dünyaya net bir şekilde ifşadır. Telafisi mümkün olmayan sorunlar doğurur” diye konuştu.
Ekonomik OHAL göze alınabilir mi?
Böyle bir tehlike görmemesine rağmen Prof. Batı, ekonomik OHAL ilan edilmesi durumunda olabilecekleri şöyle anlattı:
“İnsanlar mal ettikleri ürünü çok daha altında fiyatlara satar ve o yüzden iflaslar beraberinde gelir. Borçlarını ödeyemeyen firmalarla konkordato mekanizması işler. Devletin vergi gelirleri azalır. İşten çıkarmalar başlar çünkü üreticiler maliyetlerini karşılayamayacak düzeyde satış hasılatı elde ederler, bu yüzden bununla ilgili ilk başvurabilecekleri tedbir işçileri çıkarmak olur. İşsizlik daha da artar. Buna sadece devlet kayıtsız kalır, devlet haricinde yeni istihdam sahası olmaz. Bu da vergi gelirini azalttığı için ya borçlanmaya, ya para basmaya yönelir. Beraberinde yeni bir enflasyonist dalga getirir. Bunun hiçbir şekilde göze alınabileceğini sanmıyorum.”