Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Merkez Bankası faizi KKM’yi korumak için mi indirdi? – Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz: “Seçim ekonomisi”

Merkez Bankası’nın (MB) faiz indirimi ve doların hareketliliği ile kur korumalı mevduat (KKM) hesaplarının maliyeti her geçen gün artarken, sistemin nasıl sonlanacağı ve sonuçlarının ne olacağı tartışmalara konu olmaya devam ediyor. Faizin KKM sisteminin sürdürülebilmesi için indirildiği iddialarını Medyascope için değerlendiren Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz, 2022’nin üçüncü çeyreğinde seçim ekonomisine hazırlanıldığını söyledi. Yılmaz, “MB’nin faiz kararı büyümeyi, bütçe dengesini destekliyor ama kendi görevi olan enflasyonla mücadele ile tamamen çelişiyor” dedi.

Dolar kuru KKM’nin ilan edildiği tarihteki seviyeye gelmişken, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 18 Ağustos 2022 tarihli Para Politikası Kurulu (PPK) kararı ile yedi ayın ardından faizi yüzde 14’ten, yüzde 13’e indirdi. Ağustos ayının başından faiz kararına kadar 18 TL’nin altında tutulmaya çalışılan ve TCMB’nin faiz kararının öncesinde (17 Ağustos) 17,94 TL olan dolar kuru, faiz indirimiyle beraber 18 TL’yi aştı ve bugün (24 Ağustos) 18,10 TL seviyesinde.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı bütçe verilerine göre, sistemden ayrılan KKM sahiplerine mart-temmuz ayları arasında yapılan ödemeler 60,6 milyar TL’ye ulaştı. Vadesi dolan mevduat sahiplerinin sistemi terk etmesinin risklerini tartışan bazı ekonomistler faizin, kuru yükselterek KKM sisteminin kârlılığının sürdürülebilmesi ve sistemden çıkışları engellemek için yapıldığını iddia ediyor ancak iktidar ihracata dayalı büyüme ve cari fazla hedeflerine uygun politikalar izlediğini anlatıyor. 

“Niyet okumayız ama KKM sahibinin lehine olması için kur farkı olmalı”

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz, KKM sistemini, MB’nin faiz kararını ve ekonomik büyümeyi hedefleyen politikaları Medyascope için yorumladı. Faizin kuru artırmak için düşürüldüğü iddiaları hakkında Yılmaz, şöyle konuştu:

Biz iktisatçılar niyet okumayız ama burada bir denklem var. KKM’ye girdiği kur ile çıktığı tarihteki kur arasında olumlu bir fark olacak ki KKM sahibinin lehine olsun. Yüzde 17 mevduat faizi alıyordu, o da şimdi yüzde 16’ya düştü. KKM sistemine girdiğinde enflasyon yüzde 36 idi. O zaman dediler ki ‘ Korkmayın, bu sizi enflasyona da kura da karşı korur’ ama kur yükselmezse negatif reel faizle baş başa kalıyor ve bir kazancı olmuyor.

Para politikası metnine göre, 100 baz puan indirimin enflasyonla mücadeleyi değil, büyümeyi destekleyici bir karar olduğunu söyleyen Yılmaz, “MB enflasyonla mücadele görevini yerine getirmiyor. Ekonominin dolarize olmasını istemiyor, böyle bir büyümeyi finanse etmek için dövize ihtiyacı var. Bunun için de gerçek ve tüzel kişilerin getiriden yoksun kalıp dövize yönelmesini tercih etmiyorlar ve KKM’yi sonuna kadar kullanmak istiyorlar. Çünkü o olmazsa ekonomi daha da dolarize olacak. Finansman ihtiyacı neler yaptırıyor” diye konuştu.

“İthalat ve enerji bağımlılığı ekonominin yumuşak karnı, cari fazla mümkün değil”

İktidar tarafından, TL’nin değer kaybetmesiyle ihracata dayalı büyüme ile cari fazla verileceği yönünde bir denklem kuruluyordu. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, dün (23 Ağustos) katıldığı NTV yayınında, 2022’nin ikinci çeyreğinde, ilk çeyrekteki yüzde 7,3’ün üzerinde bir büyüme beklediklerini açıkladı. 

AKP’nin ekonomi politikalarıyla cari fazla verilemeyeceğini belirten Yılmaz, şunları söyledi:

İthalat ve enerji bağımlılığı bu denemenin yumuşak karnı. Model diyemiyorum, şu an yapılan bir deneme. Üçüncü çeyrekte büyümeyi ve cari dengeyi belirleyecek en önemli faktör enerji ithalatı olacak. Küresel ekonomi zaten ivme kaybetti. IMF, Türkiye’nin büyümesini yüzde 3’ün üzerinde tahmin ediyordu ancak 2,7’ye düşürdü. Geçen yılki gibi yüzde 11 düzeyinde büyüme mümkün değil.”

“Seçim ekonomisi” 

Kredi kısıtlamasına başlayan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) kararlarının 2022’nin ikinci çeyreğine damgasını vurduğunu söyleyen Yılmaz, şöyle devam etti:

Enflasyon çok yüksekti, kur yükseliyordu, ithalat zorlaşıyordu. İkinci çeyreğin, ilkinden olumsuz olacağını görüyorduk. Üçüncü çeyrekte gelecek depremi fark ettikleri için, enflasyonu hoş görüp faiz indirerek, BDDK’nin makro ihtiyati sıkılaştırıcı tedbirlerini gevşeterek yola devam ediyorlar, bir nevi seçim ekonomisi. Enflasyon, dar gelirliyi vuruyor. Dar gelirliye de biraz yardım, ucuz ürün alacak yeri göstererek büyümeyle seçime gitmeyi planlıyorlar.

“KKM için Merkez Bankası’nın ne kadar ödediğini hesaplamak zor” 

KKM sahiplerine yapılan ödemelerin, hesap TL’den oluşmuşsa Hazine’nin, döviz tevdiat hesaplarından (DTH) oluşmuşsa MB’nin yükümlülüğü olduğunu hatırlatan Yılmaz, gerçek maliyetinin bilinememesi hakkında ise şunları söyledi:

KKM’nin Hazine’ye yükünü, bütçeden KKM için ne kadar ödendiğini görebiliyoruz çünkü bütçeler şeffaf, Hazine ve Maliye Bakanlığı sitesinden herkes görebilir. Herkesin bildiği gibi parlamento ulus adına ‘bütçe hakkı’nı elinde tutuyor. Nedir bütçe hakkı? Hükümet, ne kadar bütçe harcaması yapacağını ve bu harcamaları ne düzeyde vergi ya da borçlanma ile finanse edeceğini belirleyebilmek için parlamentodan izin alıyor. O nedenle KKM’nin bütçeye yükünü görebiliriz. MB’den ne kadar ödendiğini, MB bilançolarına bakarak hesaplayanlar da olabiliyor ama bütçe kadar net değil. MB ile Hazine arasındaki fark bu.

“KKM’ye iki ayda yapılan ödemeler, memur maaşlarının yarısına denk”

KKM sisteminin duyurulduğu Aralık 2021’de 2022 Bütçe Kanunu onaylanmış ve buna yapılacak ödemeler kanunda yer almamıştı.  Yılın ikinci yarısında sunulan ek  bütçede ise KKM’ye 2022 yılının tamamı için 40 milyar TL ödenek konuldu ancak kurun yükselmesiyle ödenen fark temmuz ayı itibariyle 60,6 milyar TL’yi buldu. KKM’ye haziran ve temmuz ayında yapılan ödemelerin, kamu çalışanı milyonlarca memurun maaşının yarısı tutarında olduğunu söyleyerek çok büyük bir meblağ olduğuna dikkat çeken Yılmaz “Haziran ayında bütçe giderinin yüzde 7,6’sı, temmuz ayında ise yüzde 9’u KKM kur farkına gitti. O bütçenin yüzde 9’u ile daha ne yapılabilirdi” dedi.

“Temmuzda vergi gelirlerinin yüzde 14’ü KKM ödemelerine gitti”

Bütün bütçe harcamalarını, yüzde 85-90 oranında vergilerin finanse ettiğini söyleyen Yılmaz, KKM sahipleri için kur farkı getirisi için gelir vergisi ödenmediğini, stopaj vergisinin sıfırlandığını ancak verginin ödeme gücüne göre artması gerekirken, ödeme gücü artandan vergi alınmadığını belirtti ve şöyle konuştu:

Mayıs ayında ödenen kur farkı 4,84 milyar TL idi. Bu rakam, vergi gelirlerinin yüzde 1,5’iydi, fazla gelmedi ancak öyle durduğu gibi durmadı. Haziranda yapılan 16,1 milyar TL’lik KKM ödemesi, o ayki vergi gelirinin yüzde 10,5’i ve temmuzdaki 23,4 milyar TL’lik ödeme de yüzde 14’ü oldu. Vergi gelirlerinin bundan sonraki aylarda yüzde 30-40’ının bu ödemelere gitmeyeceğinin bir garantisi yok. Durum böyle olunca insanların vergi ödeme isteği de azalır.

KKM ödemelerinin bütçe harcaması olduğunu ve bütçede harcama arttıkça enflasyonun da artacağını belirten Yılmaz “MB enflasyonla mücadelesini zorlaştırır. Eğer gerçekten mücadele edecekse oradan gelecek enflasyonu da hesaba katması lazım” dedi. 

“Sistemden çıkışlarla mali disiplin bozulacak”

Yılmaz, KKM hesaplarının nasıl sonlanabileceği sorusuna ise “Mali disiplin bozulacak. Ek bütçeye rağmen bütçe açığı, milli gelirin yüzde 3’ü düzeyindeki hedefe gitmeyecek” karşılığını verdi. Faiz indiriminin, kredi genişlemesiyle ekonomiyi büyütmesi ve böylece bütçeden tasarruf sağlaması gibi avantajları olabileceği yönündeki yorumları Yılmaz şöyle değerlendirildi:

Politika faizini düşürünce, bütçe vergiyle finanse edilmediğinde alınan borçlar için, Hazine’nin daha düşük faizle borçlanması avantajını yakaladılar. Kamu bankaları yoğun devlet iç borçlanma senedi (DİBS) alıcısıdır. Faiz düşünce tahvilin değeri artmasıyla kamu bankalarının ellerindeki DİBS’ler değerlendi ve kârları arttı. Kamu bankalarına verecekleri transferden, görev zararını kapatacakları meblağdan da tasarruf ettiler. O yüzden KKM ödemeleri vergi gelirinin yüzde 30-40’ına çıkabilecekken, faizi indirerek bütçe harcamalarından tasarruf edebiliyorlar. MB’nin faiz kararı büyümeyi, bütçe dengesini destekliyor ama ilginçtir, kendi görevi olan enflasyonla mücadele ile tamamen çelişiyor. Çok ilginç bir kurum oldu.” 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.