Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

İran sinemalarında 43 yıl aradan sonra bir ilk: “Ceviz Ağacı” – Faysal Soysal ile söyleşi

Yönetmenliğini Faysal Soysal’ın yaptığı “Ceviz Ağacı”, İran’daki birçok sinemada izleyiciyle buluştu. Başrollerini Serdar Orçin, Sezin Akbaşoğulları, Kübra Kip, Mert Yavuzcan, Şebnem Dilligil ve Rıza Akın’ın paylaştığı, Türkiye – İran ortak yapımı “Ceviz Ağacı”nın galası Tahran’da yapıldı.

İran İslam Devrimi’nden sonra bir ilk

İslam Devrimi’nden 43 yıl sonra İran sinemalarında ilk defa Türkçe bir film vizyona girdi. İranlı sinemaseverlerden iyi bir geri dönüş alacaklarına inandığını söyleyen Soysal ile “Ceviz Ağacı” üzerine konuştuk.

İran sinemalarında 43 yıl sonra bir ilk yaşanıyor ve yabancı bir film İran İslam Cumhuriyeti’nde yayınlanıyor. Bu durumu nasıl açıklıyorsunuz ?

İranlı seyirci, normalde yabancı filmleri, daha çok festivallerde ve DVD yoluyla izliyorlar yıllardır. Bir filmin vizyona girmesi için yapımcısının İranlı olması ve filmin Kültür Bakanlığı’nın yayınladığı şartlara uygun olması gerekiyor. Bizim filmin post prodüksiyonunu, İran’ın en büyük sinema fonlarının sahibi Farabi, Eshragh Film vasıtasıyla desteklediği için ortak bir yapımcıya sahip olmuş olduk. Esrahgh Film’in sahibi, ortak yapımcımız Ali Noori Oskouei ve Farabi yetkilileri de sağ olsun aylarca uğraştılar ve ilk defa İran çapında bir gösterim izni almayı başardılar. Böylece, ilk defa İranlı seyirci vizyonda bir Türkiye filmini izleme şansı elde etti. Benim orada sinema okumam ve oranın kültür ve geleneklerini bilmem de bana izin vermelerine etki etti tabii ki.

Filme başlamadan önce bu kadar büyük bir başarıyı bekliyor muydunuz?

Bunun filmden ziyade şartlar ve yapımcı arkadaşların gayretleri ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Filmin dünyasının İranlı seyircinin dünyasına hitap eden ve özde aslında bir doğu hikayesi olmasının da etkisi büyük tabii. İran toplumu, edebiyata ve sanata çok kıymet veriyor. Bizzat bir hikaye yazarının hayatının edebiyat-sinema ilişkisi içerisinde bir varoluşa ve vicdani dirilişe çıkan yolu da seyirci tarafından çok beğenildi ve takdir gördü sanırım. Umarım, bir aylık gösterim boyunca seyircinin ilgisi daha da artar ve Türkiye-İran sinemasının buluşması bakımından yeni kapılar açar.

Bu karar İran makamları tarafından nasıl verildi?

Yukarıda özetle anlatmaya çalıştım aslında. Filmin İranlı yapımcısı gösterim izni belgesine başvurdu. Biraz tartışıldı, sansür kurullarında değerlendirildi. Bir bakan döneminde onaylandı, o gidince yerine gelen ekip yeni başvuru istedi. Sanırım üç defa git-gel durumu oldu ama ısrarcı olduğumuzu gördüklerinde ve filmin uluslararası festivallerde aldığı ödülleri ve başarıları fark ettiklerinde, kendi sinemaları için de iyi olacağını düşünerek, gösterim izni belgesini vermek zorunda kaldılar.

Kadına yönelik şiddet konusuna dikkat eden çektiğiniz film birçok ödül aldı. Bundan sonraki hedefiniz Oscar mı?

Ödüller kıymetli tabii ama tek ölçü değil. Onlardan daha önemlisi film üzerini olumlu-olumsuz eleştirilerin yapılması, filmin yeni sorular sorması ve farklı milletlerden insanlara dokunabilmesi. Ödüller sadece biraz daha filmin duyurulmasına vesile olduğu için kıymetli aksi takdirde ödül almayıp, ödüllü filmlerin çoğundan daha iyi filmlerin sayısı çok… Bizim gibi meseleleri olan filmlerin Oscar’da yarışması bugüne kadar düşük ihtimaldi. Son dönemlerde bu konulara da ilgi arttı ama benim öyle bir hedefim yok.

Filmin adı neden “Ceviz Ağacı”, neden farklı bir ağaç ismi seçilmedi?

Filmde geçmişin yükünü üzerinden atamayan bir yazar var. Yaşar Kemal’in “Tek Kanatlı Kuş” kitabında “Ceviz Ağacı”nın gördüğü hiçbir şeyi unutmadığı anlatılır. Bizim ceviz ağacı da her şeye tanık ve daha çok acılara tanık olduğu için hayata ve her şeye küserek meyve vermemeye karar vermiş. Hayati’nin böyle bir ağacı diriltmeye çalışması kendi özündeki çatışma ile de ilişkili.  

Ceviz Ağacı” hakkında

“Birçok açıdan silik ve pasif bir karaktere sahip edebiyat öğretmeni Hayati, karısı tarafından hor görülüp terk edilir. Bir süre sonra, ataerkil özellikteki kasabada, kimliği belirlenemeyen bir kadın cesedi bulunur. Hayati, cesedin karısına ait olduğunu iddia edip başkasının işlediği cinayeti üstlenir. Peki, ama işlemediği bir cinayeti neden üstlenir? Film, bu sorunun peşinde insanın en saklı, en gölgede kalmış, derin taraflarını aydınlatmaya çalışırken tutunamayış, kadın cinayetleri, şiddetin binbir yüzü, edebiyat, tutkular ve pişmanlıklar gibi uğraklarıyla dünya yüzünde şerefli bir insan olmanın imkanını sorguluyor.”

Kültür ve Turizm Bakanlığı ile TRT’nin yapım desteği sunduğu film, aralarında 14. Hamilton New York Film Festivali, 27. Adana Film Festivali, Torino Underground Film Festivali, Balkan Panorama Film Festivali, 6. Londra Şehir Ödülleri Festivali’nin olduğu çok sayıda festivalden 20’ye yakın ödülle döndü.

Faysal Soysal hakkında

Batman doğumlu Soysal, gençlik yıllarından itibaren şiire ilgi duydu. 2000 yılında şiir ve sinema ile daha yakından ilgilenmek için Tıp Fakültesini 2.sınıfta bıraktı. 2003 yılında İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezun oldu. 2003-2007 yılında Tahran Sanat Üniversitesi’nde Sinema Yönetmenliği ve aynı yıllarda Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde Yeni Türk Edebiyatı bölümünde Yüksek Lisans yaptı. Tahran’daki eğitimi sürecinde uluslararası festivallerde gösterilen ve çeşitli ödüller alan 4 tane kısa film çekti. 2019’den beri Uluslararası Dostluk Kısa Film Festivali’nin direktörlüğünü yapan Soysal ikinci uzun metrajı “Ceviz Ağacı”nı 2020’de tamamladı.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.