Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ruşen Çakır yazdı: Dokuz soruda, muhalefetin yaşamakta olduğu kriz

Gürsel Tekin’in “HDP’li bakan” sözleri neden bu kadar hızlı bir şekilde sert bir krize yol açtı?

HDP ile ilişki konusu CHP ve İYİ Parti’yi ayrıştırmakla birlikte özellikle iki partinin liderleri bu ayrışmayı geri plana itmek, bu konuda kriz çıkarabilecek çıkışlardan kaçınmak, varsa bunları bastırmak/üstlerini örtmek konusunda anlaşmış gözüküyorlardı. Buna örnek olarak Meral Akşener’in Yavuz Ağıralioğlu ve Koray Aydın gibi partisinin bu konudaki “şahin” isimlerine ayar vermesini gösterebiliriz. Fakat aynı Akşener, Tekin’in sözlerine partisinin şahinlerinin sert tepki vermesine bu sefer ses çıkarmadı, hatta kendisi de benzer bir pozisyon aldı. Buradan hareketle krizin sadece HDP’ye bakış ayrılığından kaynaklanmadığını, Tekin’in sözlerinin İYİ Parti tarafından bir fırsat olarak görüldüğünü düşünebiliriz.

Krizin Altılı Masa’nın ortak adayı tartışmalarıyla ilgisi var mı?

Muhakkak var. Zaten Tekin’in sözleri öncesinde Altılı Masa’nın gündeminde adaylık konusu birinci sırayı işgal ediyordu. Akşener’e yakınlığıyla bilinen İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu alenen Mansur Yavaş’ı işaret etmişti. İYİ Partililer Yavaş’ı öne çıkartmaktan çok (Yavaş’ı öne çıkartarak) aslında Kılıçdaroğlu’nun adaylığına itiraz ediyorlardı. Belli ki Tekin’in sözlerini bu tartışmada lehlerine koz olarak kullanmayı düşündüler ve kullandılar.

Neden Altılı Masa’nın diğer partileri tartışmaya dahil olmuyor?

Bu gerçekten ilginç bir durum. Bunun akla gelen ilk nedeni Kılıçdaroğlu ve Akşener’in doğrudan ve alenen tartışmada sert çıkışlar yapmamaları. İkinci olarak, diğer dört partinin güçleri epey sınırlı. Özellikle Gelecek ve DEVA partileri ilk başta yakaladıkları ivmeyi sürdüremedikleri için eski kadar etkili olmuyor, olamıyorlar. Fakat daha önce İYİ Partililer’in kendileri hakkında “Güçleri kadar etkileri olsun” anlamında sözler söylemeleri nedeniyle bu iki partiyi CHP’ye daha yakın olarak telakki edebiliriz. SP lideri Temel Karamollaoğlu’nun da, Millet İttifakı’nın temellerini birlikte attıkları Kılıçdaroğlu’ndan yana tavır alması şaşırtıcı olmayacaktır.

Neden bu tartışma bu kadar büyüdü?

HDP ile ilişki konusu Altılı Masa’yı alabildiğine kırılganlaştırıyor. Bunda iktidarın payı da çok fazla. Bu kadar hayati bir konunun üstünü örtmek kolay değil, hele taraflardan en az biri bunun kurcalanmasından medet umuyorsa. Diğer bir husus da sadece Altılı Masa değil, tüm partileriyle ve sivil toplumdaki uzantılarıyla muhalefetin ülke çapında bir hareketlilik, dinamizm yaratamamış olması. Hal böyle olunca, yani muhalefet ülkenin sahici meselelerinde gündemi etkili bir şekilde belirleyemeyince en ufak bir polemik çok kritik tartışmalara, kavgalara yol açabiliyor.

Kılıçdaroğlu ve Akşener neden işi tatlıya bağlamıyor?

Normalde beklenen bu. Çünkü bugüne kadar iki lider dışarıya karşı hep uyumlu bir görüntü çizdiler. Ama nedense biz bu yazıyı yazana kadar krizi çözme yolunda somut adımlar atmadılar. Hatta İsmail Saymaz’ın “CHP lideri Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti lideri Akşener, bugün sürpriz bir telefon görüşmesi yaptı. İki lider Gürsel Tekin’in açıklamalarıyla başlayan krize el koydu. İki lider görüşmede, ittifakta sorun olmaksızın yola devam edeceklerini söyledi” şeklinde sosyal medyadan paylaştığı kulis haberi hızlı bir şekilde iki liderin danışmanları tarafından yalanlandı. Eğer kriz yatışmaz, hatta tırmanırsa iki liderin bir araya gelmesi muhtemel, aksi takdirde ekim ayı başındaki Altılı Masa buluşmasını beklemek gerekecek. 

Altılı Masa’nın adayı kim olacak?

Dönüp dolaşıp bu soruyla karşılaşıyoruz. Şu aşamada aday adaylığını alenen deklare etmiş olan yegane isim olan Kılıçdaroğlu öne çıkıyor. O adaylığına vurgu yapıp daha fazla öne çıktıkça kendisine itirazlar da aynı şekilde kuvvetleniyor. Kimin ortak aday olacağı belli olmamakla birlikte Kılıçdaroğlu’nun önereceği ismin (kendisi ya da bir başkası), kimi liderler itiraz etse de Altılı Masa tarafından onaylanacağını düşünüyorum. 

Kılıçdaroğlu’nun adaylığına kimler, neden karşı çıkıyor?

Birbirinden farklı, hatta bazıları birbirine düşman kişiler/kesimler Kılıçdaroğlu’nun aday olmasını istememekte birleşiyorlar. Farklı itirazları şöyle basitleştirebiliriz:

  1. İyi bir cumhurbaşkanı olabilir, keşke olsa ama kazanamaz;
  2. Kötü bir cumhurbaşkanı olur, zaten kazanamaz;
  3. Kazanıp kazanmayacağı önemli değil ama kötü bir cumhurbaşkanı olacağı kesin;
  4. Kazanıp kazanmayacağı önemli değil ama cumhurbaşkanı olması bizim çıkarlarımıza ters…

Her ne kadar “kazanamaz” önermesi baskın gözükse de itiraz edenlerin çoğunun Kılıçdaroğlu’nu Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı olarak görmek istemediği anlaşılıyor. Diğer bir deyişle tartışmanın eksenine Kılıçdaroğlu’nun kazanıp kazanamayacağı değil de nasıl bir cumhurbaşkanı olacağını koymak daha isabetli olacaktır. Fakat ilkin iktidarın bileşenleri, ardından muhalefet içindeki kimi sağcılar tartışmayı anket sonuçlarıyla sınırlamak istiyor ve bu bağlamda sahiden isteyip istemedekleri bir yana Mansur Yavaş’ı öne çıkarıyorlar.

Altılı Masa’dan birden fazla aday çıkabilir mi?

Pek mümkün gözükmüyor. Öncelikle Altılı Masa buluşmalarının ardından yapılan açıklamada ortak aday konusuna yapılan vurgular hep öne çıktı. Aksi bir durum muhalefet seçmenini psikolojik olarak baştan olumsuz etkiler. Diğer bir deyişle iktidarın eline müthiş bir fırsat sunar. İkinci olarak, baştan liderleri ortak bir adayda anlaşamayan altı liderin ikinci turda seçmenlerine “İçimizden en çok oy almış olana oy verin” çağrısı tam karşılık bulamayabilir.

Altılı Masa’nın ortak adayı seçimleri kazanır mı?

Aday kim olursa olsun, eğer tüm partilerin aktif desteğini alırsa, diğer partilerden çarpıcı isimlerle güçlü bir ekip kurarsa, ülkenin sorunlarını çözmek için anlaşılır ve uygulanabilir programlar dile getirirse ve HDP seçmenini en azından ürkütmemeye dikkat ederse zorlanmadan seçimi kazanacağı kanısındayım. Ama bugünden HDP karşıtlığı üzerinden siyaset yapmaya çalışmak iktidarın ömrünü uzatmaya neden olabilir. Yepyeni bir Türkiye’yi Kürtler olmadan kurmak hayalden de öte bir şey olur.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.