Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Doğa Üründül yazdı: Türk futbolunun resmini yapabilir misin?

Nazım Hikmet, eşine ithafen yazdığı “Saman Sarısı” şiirinde Abidin Dino’ya seslenir…

“Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” diye. Süper Lig’in 13. haftasındaki Galatasaray-Beşiktaş derbisi de bize Türkiye’nin en üst düzey futbol ligi olan Süper Lig’in en net resmini çizdi. Maç önü hakem tartışmaları, topun oyunda kalamaması, orta sahaların çöküşü ve kazanan yetenekli ayaklara sahip olan takım…

Klasik olarak Türk futbolunun alışkanlığı olan hakem tartışmaları maçın hakemi Halil Umut Meler açıklanınca başladı. Beşiktaşlılar istatistiklerle, Galatasaraylılar ise duygusal yaklaşımlarıyla 36 yaşındaki hakeme baskı kurmak istediler. Yahu kardeşim adama sormazlar mı her hakeme itiraz ediyorsunuz. Geçen yıl içlerinde Cüneyt Çakır ve Fırat Aydınus gibi elit düdüklerin de olduğu 13 hakemin kellesini aldınız. Elde kalanları da beğenmiyorsunuz. Neyse bu hakem tartışmalarına dahil olmayalım.

Geçen hafta, Şenol Güneş’in ikinci döneminin ilk maçında Beşiktaş baklava düzende 4-4-2 formasyonunda dizildi. Siyah-beyazlılar Ümraniyespor gibi ligin en zayıf rakibine karşı 5 gollük galibiyete rağmen aslında iyi sinyaller vermedi. Rakip ne zaman sahaya geniş yayılsa, Josef’in stoperleri üçlememesi ve bekler ile orta sahaların yakınlaşmaması Beşiktaş’ı zorladı. Hatta maçın genelinde orta sahalar çok kolay geçildi. Teknik direktör Şenol Güneş, geçen haftadan ders çıkarmış olacak ki Galatasaray’ın geniş alandaki etkili silahları Kerem, Yunus, Mertens, Rashica’ya pozisyon vermemek için Masuaku’nun da sakatlığından dolayı defansif bek olan Umut Meraş ile maça başladı.

Galatasaray’da ise Okan Buruk’un, Kerem yerine Barış Alper Yılmaz başlangıcı, Kerem ve Yunus gibi topla yaratıcı fakat pas kanalı olmak konusunda verimsiz oyuncuların yerine Icardi ve Mertens’in performansını arttırabilme tercihiydi. 18. dakikadaki gol de böyle geldi. Rashica’nın ortasını Icardi’ye indiren Barış Alper, Arjantinli’nin golünün hazırlayıcısı oldu. Golü atan sarı-kırmızılar oyunu kontrol altına alıp Mertens-Icardi-Rashica yaratıcılığı ile gol aramak için topu öndeki üçlüye aktarmakta gecikti. 

Beşiktaş orta sahasında Gedson Fernandes’in dinamizmi bu pas kanallarını kapattı ve siyah-beyazlılar kaptıkları topları, pivot santrafor Weghorst ile buluşturdu. Galatasaray’da pres gücü top kalelerine yaklaştıkça düşüyor. Cenk Tosun’un beraberlik golünün geldiği 28. dakikaya kadar, siyah-beyazlılar rakip yarı sahada %65 civarında pas isabeti ile oynarken, aynı istatistikte sarı-kırmızıların pas oranı %40 civarlarındaydı. Beraberlik golüne bir parantez açmakta fayda var. Cenk, altıpasın oradayken beş tane sarı-kırmızı formalı futbolcu vardı. Okan Buruk’un tercihi miydi duran topta alan savunması anlamak güç. Diğer pozisyonlarda da sarı-kırmızılılar alan ve adam markajı karışık bir savunma anlayışı tercih etti. İlk yarı boyunca Galatasaray’ın orta sahadaki düşük pres gücünü en net anlatan istatistik ise Josef’in %100 pas isabeti, Salih’in de %85 pas isabeti ile oynamasıydı. Ev sahibinde ise en yüksek pas yüzdesini Muslera-Nelson-Abdülkerim yakaladı. Fakat ikinci ve üçüncü bölgedeki riskli pas tercihleri sarı-kırmızılıların sete yerleşmesini engelledi.

1-1 biten ilk yarının ardından takımlar ikinci yarıya da genelde yerde devam ettiler. İstatistik olarak daha çıkmadı ama göz testiyle bile topun oyunda kaldığı sürenin az olduğu anlaşılıyor. Top bir karmaşanın içine giriyor, sonra faul veya taç. Başka bir pozisyon tipi de kanattan gelen Beşiktaş, topu Weghorst’a atıyor ama Hollandalı santraforun yanında kimse olmadığı için top sarı-kırmızılıların savunmasına iniyor. Bu karmaşıklık içinde de Beşiktaş’ın sezon boyunca en büyük zayıf karnı olan kenar ortaları, Icardi gibi fırsatçı golcü için pozisyon doğurdu. 59. dakikada Sergio Oliveira’nın pasına ince şekilde kafasıyla dokunan Arjantinli golcü takımını 2-1 öne geçirdi. 

Icardi’nin şu an Süper Lig’de olması büyük şans. Ceza sahası içi tek dokunuş ustası, ilk 60 dakikada sadece 10 kere topla buluştu. Bunlardan 4 tanesi ceza sahası içindeydi ve ikisinden de gol çıkardı. Bu arada Arjantinli’nin ceza sahası içinde buluştuğu toplardan biri de Mertens’in akıl dolu pasındaki, tekte dokunuşuyla direkten dönen toptu. Sarı-kırmızılılarda Kerem’in de sol kanada eklenmesiyle oyun daha da genişledi. Beşiktaş’ın savunma oyuncuları birebir yakalandıkları pozisyonlarda ev sahibinin teknik oyuncularına direnemedi. Galatasaray’ın hücum hattı ile Beşiktaş’ın savunma hattı arasındaki kalite farkı, açık alanların bulunmasıyla daha da görünür hale geldi.

Şöyle anlatmakta fayda var. Galatasaraylı oyuncular ilk yarıda birbirlerine çok yakın oynarlarken, son paslardaki hatalı tercihler yüzünde pozisyon üretilemeden bitti. İkinci yarıda Kerem’in oyuna dahil olmasıyla ile rakip sahaya daha geniş yayıldılar. Mertens’in de serbest 10 numara rolünde, Icardi ile diğer hücumcular arasındaki pas kanalı olması pozisyon üretimini zenginleştirdi. Maçın 75. ve 85. dakikalarında sarı-kırmızılıların akışkan oyunundan skor katkısı alamamasının sebebi ise Beşiktaş kalecisi Mert’in ve direklerin yardımıydı. 

Süper Lig’in 13. haftası Galatasaray-Beşiktaş maçına ev sahipliği yaptı. Naçizane görüşüm Halil Umut Meler maç öncesi tartışıldığı kadar kötü bir maç yönetmedi hatta tam tersine gayet kontrollü düdükler çaldı. Ama Gary Lineker eğer Türkiye’de yaşasaydı futbolu Almanlar’ın kazandığı bir oyun olarak değil, Türk hakemlerinin tartışılması üzerinden tanımlardı:

“Futbol basit bir oyundur. 22 kişinin 90 dakika topu kovaladığı ve sonunda her zaman Türk hakemlerinin konuşulduğu bir oyundur”.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.