Fransa’daki Sorbonne Üniversitesi’nde başlayan öğrenci isyanının tüm dünyayı etkilediği 1968, Türkiye’de de devrimcilerin eylemlerini artırdığı bir yıldı. Sonraları ’68 Kuşağı diye anılacak gençlerin başını ise Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan, Sinan Cemgil, Ulaş Bardakçı, Taylan Özgür ve niceleri çekiyordu. 68’li, ODTÜ’lü ve TİP’li Tuncay Çelen de bu gençlerden biriydi. Çelen, eylemliliği yüzünden mezun olamadığı ODTÜ’nün de bugün halen yaşadığı Ankara’nın “devrimci semti” Ayrancı’nın da sevilen isimlerinden. Çelen’in ODTÜ’nün Devrimci Tarihi adlı bir kitabı da var. Birinci ciltte Türkiye’nin 68’ini yazan Çelen, 1972’den 1992’ye kadar yaşananları ise aynı adlı kitabın ikinci cildinde anlatmaya hazırlanıyor.
“Solda küçük burjuva hastalığı var”
Bugün halen Türkiye İşçi Partisi’nde (TİP) “siyaset yapan” Tuncay Çelen, mücadele yürütenlerin gençler ve kadınlar olduğunu söylüyor. Yaşamı boyunca bir parçası olduğu Türkiye soluna ilişkin gözlemini de şöyle anlatıyor:
“Solda küçük burjuva hastalığı var. ‘Küçük olsun benim olsun’ diye yuvarlanıyoruz. Saçma sapan amipsel bir çoğalmanın peşindeyiz. Gidiyoruz işçilere diyoruz ki, ‘Birleşin’. Köylülere diyoruz ki, ‘örgütlenin’. Kendimiz niye örgütlenmiyoruz? Bu birliği sağlamak zorundayız. Bizim için önemli olan emekçi insandır. Emekçiler, insanlar, kadın, erkek, cinsiyet, dil, din, fark gözetmeden hepsinin birleşmesi lazım.”