Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

“Çocuk Hakları Festivali” | Şehir Tiyatroları Müdürü Ceyhun Ünlü: “Çocuklar ‘çocuk’ oldukları için hak ihlallerine uğruyor”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından çocuk haklarının toplumun tüm kesimleri tarafından benimsenmesine katkı sağlamak amacıyla düzenlenen ”Çocuk Hakları Festivali” şehrin farklı mekanlarında 19–20 Kasım tarihlerinde düzenlenecek. İBB Şehir Tiyatroları Müdürü Ceyhun Ünlü ile festivalin amaçları ve düşünce altyapısına dair bir söyleşi yaptık.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 20 Kasım 1989 tarihli Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin bu yıl 33. kabul ediliş yılı. Türkiye dahil 196 ülkenin imzaladığı sözleşme, bir insan hakları belgesi niteliği taşıyor. Çocuk haklarının korunmasının ve çocukların yaşama hakkının güvence altına alınmasının amaçlandığı Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin temel ilkeleri şöyle:

  • Ayrım gözetmeme
  • Yaşama ve gelişme hakkı
  • Katılım hakkı

18 yaşından küçük herkes çocuk olarak kabul edilirken sözleşme ile çocukların korunması amaçlanıyor. Anlaşmaya imza atan devletler her beş yılda bir raporlarını Çocuk Hakları Komitesi’ne sunmak zorunda. İnsan Hakları Sözleşmesi’nden ayrı olarak Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni özel kılan maddelerin en başında, çocukları etkileyebilecek yönde verilen kararların ve işlemlerin, çocukların ”üstün” yararı gözetilerek yapılması zorunluluğu geliyor.

Sözleşme, İstanbul’da bu yıl ikinci kez düzenlenen ”Çocuk Hakları Festivali” ile kutlanıyor. Çocuk haklarının toplumun tüm kesimleri tarafından benimsenmesine katkı sağlamak amacıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından düzenlenen festival, şehrin farklı mekanlarında 19–20 Kasım tarihleri arasında iki gün boyunca özel programlar ve atölyelerle politikaların inşasına çocuk bakış açısıyla yardımcı olmayı amaçlıyor.

İBB Şehir Tiyatroları Müdürü Ceyhun Ünlü ile festivalin amaçları ve düşünce altyapısına dair bir söyleşi yaptık.

Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 33. yılı kutlanıyor. Sözleşme, toplumda çok bilinmeyen bir metin. İlk önce sözleşmeden söz etmek ister misiniz?

Çocuk haklarına dair sözleşme dünya üzerinde en çok ülke tarafından imzalanmış bir insan hakları belgesi. Türkiye de sözleşmeye taraf olan ülkelerden. Bu noktada merkezi yönetimden yerel yönetimlere, ailelere, tüm topluma çok büyük bir sorumluluk düşüyor. Toplam 54 maddenin olduğu sözleşmenin dört temel ilkesi “Ayrım Gözetmeme”, “Çocuğun Yüksek Yararı”,Yaşama ve Gelişme Hakkı”, “Katılım Hakkı” olarak ifade edilmektedir. Taraf devletler yükümlülüklerinin ne kadarını yerine getirebildiklerini sözleşmeye taraf olduktan iki yıl sonra başlangıç raporu olarak, ardından da her beş yılda bir rapor olarak Çocuk Hakları Komitesi’ne bildirmek zorundadır.

Sözleşmenin toplumda oluşturduğu etkiler neler?

Sözleşme, taraf devletlere hukuki bir sorumluluk yüklüyor. Bu sebeple toplumu oluşturan her bir parçanın bu bağlamda üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor. Bilhassa son yıllarda bu odakta yapılan çalışmaların arttığını düşünüyorum. Sözleşmedeki dört temel ilkeden biri olan “Katılım Hakkı” en çok gözden kaçırılan haklardan olurken, son yıllarda çocuğun kendisini ilgilendiren her alanda fikrini belirtmesi, karar vermesi üzerine nitelikli çalışmalar yapılıyor. Elbette ki çocuğa sadece sormakla kalmayıp, ondan gelenleri uygulamak, yapılan tüm çalışmaların raporlarının hazırlanması, belirli ölçeklerle etki analizlerinin de yapılması gerektiğine inanıyorum.

Çocuklar için bu sözleşmenin önemi sizce nedir?

Aslında tüm bunların hepsini haklar çerçevesinde konuşabiliriz fakat kadın hakları, çocuk hakları, hayvan hakları, engelli hakları gibi farklı alt kırımlarla bu hakları savunmak durumunda kalmamızın sebebi her bir grubun kendi kimliğinden dolayı hak ihlallerine maruz kalıyor olması. Dolayısıyla çocuklar “çocuk” olduğu için hak ihlallerine uğruyorlar. Toplumdaki çocuk, çocukluk algısı, yetişkin-çocuk hiyerarşisi, çocukların şu an halihazırda bir birey olmalarının gözden kaçırılarak çoğunlukla gelişmekte olan birer potansiyel olarak görülmelerinden kaynaklanan pek çok ihlal söz konusu. Bu sebeple çocukların haklarının her bir çocuğu ve ihtiyacını kapsayacak, gözetecek şekilde bir sözleşme etrafında korunup, uygulanıyor olması çocuklar için çok kıymetli. Bugün her anlamda sağlıklı birer çocukluk geçiren bir bireyin, yarın yeni çocuklar yetiştireceğini düşündüğümüzde sözleşmenin toplum için de dönüştürücü bir etkiye sahip olduğunu söyleyebiliriz.

Festivalin yapılanma süreci nasıl gelişti? Festivalin düşünce altyapısı hakkında bilgi verebilir misiniz?

Şehir Tiyatroları çok köklü bir sanat kurumu. Oyunlarımızla, düzenlediğimiz özel etkinliklerle, festivallerle İstanbul’un pek çok noktasında seyircilerimizle buluşuyoruz. Halihazırda köklü bir hedef kitlesi olan bir kurum olduğumuz için böylesi bir çalışmanın sanat zemininde güçleneceğine ve daha fazla insana ulaşabileceğimize inandık. Çocuk haklarının çocuklar, veliler ve eğitimciler tarafından bilinmesi ve uygulanmasında köprü olmak ve İstanbul’un çocuk dostu bir şehir olmasını desteklemeyi amaçladık.

Festivalde neler göreceğiz? İstanbul’un farklı noktalarından farklı sahnelerde gösterimler olacak. Amacınıza yönelik neler yapmayı planlıyorsunuz?

Sahnelerimizde, mahalle evlerinde ve kütüphanelerde yaratıcı drama, masal anlatımları, hikâye kurma, çocuklarla felsefe, dans, beden perküsyonu, ritim gibi pek çok disiplini çocuk hakları odağında ele aldık. Festival kapsamında farklı yaş grubundan çocuklara ve yetişkinlere yönelik pek çok atölye, söyleşi gerçekleşecek. Çalışmalarımızda İBB bünyesinden pek çok paydaşımızla işbirliği içindeyiz. Festival kapsamında Sultangazi Hoca Ahmet Yesevi Sahnemizde bir oyunumuz ücretsiz olarak çocuklarla buluşacak. Kapanış etkinliğimiz ise saat 16.00’da Müze Gazhane Prof. Dr. Sevda Şener Sahnesi’nde gerçekleşecek. Kapanış etkinliğinde kıymetli konuşmacıların yanı sıra, festivaldeki atölyelerden birinin çıktısı olan “Beden Perküsyonu Performansı” ve Kadıköy Belediyesi Çocuk Sanat Merkezi Çocuk Orkestrası ve Korosu’nun mini konseri yer alacak.

Festivale katılım geçen yıl nasıldı? Rakamlarla açıklayabilmeniz mümkün mü?

Geçen yıl festivali sadece Müze Gazhane Meydan Sahnemizde gerçekleştirmiştik. Festivalde çocuklara yönelik yedi, yetişkinlere yönelik iki olmak üzere toplam dokuz atölye katılımcılarla buluştu. Atölyeler 102 çocuk, 28 yetişkin katılımıyla toplam 130 katılımcıyla gerçekleştirildi. Ayrıca Prof. Dr. Sevda Şener Sahnesi’nde kapanış oyunu olarak “Rüya” adlı çocuk oyunumuz sahnelendi. Hayvan haklarını odağına alan ve tüm canlıların yaşam hakkına dikkat çeken “Rüya” oyununun ardından yapılan söyleşide çocuklar oyunun kendilerine ne düşündürdüğünü paylaştı, oyunun yönetmeni, yazarları ve oyuncularına sorularını yöneltti. 300 kişilik kapasiteli salonda sahnelenen oyunun doluluk oranı yüzde 100’dü.

Kültür-sanat alanında cinsiyet eşitliğinin tartışıldığı bir ortamla beraber çocuk haklarını kapsayan kültürel bir etkinlik düzenliyorsunuz. Bu proje ile toplumun dönüştürücü etkisinden yararlanabilir misiniz?

Sanatın iyileştirici gücüne ve etki alanına inanıyoruz. Bu sebeple kültür-sanat etkinlikleriyle bu gibi konuların ele alınmasının toplumun her kesimine ulaşılmasındaki rolünün büyük olduğunu düşünüyoruz. Bu sebeple bizler de İBB Kültür Dairesi Başkanlığı olarak, ana faaliyet alanımız olan kültür-sanatı hak temelli bir hizmet anlayışıyla ele alma gayretindeyiz. Elbette bu gibi etkinlikler arttıkça ve sürdürülebilirlik sağlandıkça toplumda da bir dönüşüm olacaktır.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.