Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Millet İttifakı’nın dış politikası: Mülteci konusu masada, Suriye’de kafalar karışık, AB ile ilişkiler öncelikli

Altılı Masa’yı oluşturan partilerin hükümet programı belli oldu. Millet İttifakı’nın üzerinde uzlaştığı Ortak Politikalar Mutabakat Metni ile analistlerin ve uzmanların en çok merak ettiği konulardan biri de açıklığa kavuştu: Millet İttifakı’nın dış politikada nasıl bir yol izleyeceği belli oldu. Peki uzmanlar açıklanan bu metin hakkında ne düşünüyor? 

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nden oluşan Altılı Masa’nın en çok eleştirildiği noktalardan biri, özellikle iktidara gelmeleri halinde Rusya-Ukrayna savaşında, NATO ve Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerde, Doğu Akdeniz’de, Suriye’de ve Körfez ülkeleri ile ilişkilerde nasıl bir yol haritası olacağına ilişkindi. Bugün (30 Ocak) ATO Congresium’da Millet İttifakı’nın seçim bildirgesi ve hükümet programının ana omurgasını oluşturan Ortak Politikalar Mutabakat Metni açıklandı. 240 sayfadan oluşan metin, dokuz ana başlık, 75 alt başlık ve 2 bin 300’den fazla vaatten oluşuyor. O başlıklardan biri de Dış Politika, Savunma, Güvenlik ve Göç Politikaları. 

11 kez toplanıldı, 73 saat konuşuldu

İlk toplantısını 12 Şubat 2022’de düzenleyen Altılı Masa, bugüne kadar 11 kez toplandı. Liderlerin toplantıları 73 saat sürdü. Altılı Masa’yı oluşturan partiler bugüne kadar çok sayıda metin ve eylem planı açıklasa da dış politikadaki yol haritasına dair net bir açıklama yapmadı. Özellikle AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail, Mısır gibi kanlı-bıçaklı olduğu pek çok lider ile ilişkileri tekrar rayına oturtma çabasının ardından “Atılan bu adımlar seçimlere hazırlık” yorumu yapıldı. Muhalefet partilerinden gelen yorum ise netti: “Dış politika, iç politikaya alet ediliyor.”

Bugün tüm bu soru işaretleri ve tartışmalar – büyük çoğunlukla – sona erdi, Millet İttifakı’nın dış politikada nasıl bir yol izleyeceği kamuoyuyla paylaşıldı. 240 sayfadan oluşan metinde dış politikaya 12 sayfa ayrıldı. Vaatlerden bazıları şöyle: “Dış politikamızın mihenk taşı olan ‘Yurtta Barış Dünyada Barış’ şiarını yeniden temel dış politika ilkemiz olarak benimseyeceğiz”, “Türkiye’ye bir ‘tampon ülke’ muamelesi yapılmasına izin vermeyeceğiz”, “Dışişleri Bakanlığı’na dış politika yapım, karar ve uygulamalarındaki rol ve görevini yeniden kazandırılacak”, “Türkiye’nin yeniden F-35 projesine dönmesi için girişimlerde bulunulacak”, “Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefimiz doğrultusunda bu alandaki sürecin diyalog, adalet ve eşitlik çerçevesinde tamamlanması için çalışacağız”, “NATO bünyesindeki katkılarımızı rasyonel bir zeminde ve ulusal çıkarlarımızı gözeterek sürdüreceğiz”, “Rusya Federasyonu ile ilişkileri eşitler arası bir anlayışla, kurumsal düzeyde dengeli ve yapıcı diyalog ile güçlendirilerek sürdüreceğiz” ve daha niceleri.

Kimi uzmanlar açıklanan bu metinden tatmin oldu, kimileri ise köklü bir değişiklik görmediklerini dile getirdi. Konuştuğumuz tüm isimlerin üzerinde uzlaştığı konuysa, “fabrika ayarlarına geri dönüş” oldu. 

Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konusunda mesaj net: “Tehdit yok”

Emekli Büyükelçi ve Medyascope yorumcusu Selim Kuneralp’in ilk vurguladığı madde, “başta komşularımız olmak üzere ülkelerin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine karşılıklı saygı, iç işlerine karışmama, uyuşmazlıkların barışçıl yollarla diplomasi ve diyalog yoluyla çözülmesi” maddesi oldu. Kuneralp, bu madde ile “Suriye’nin içişlerine karışmayacağız” mesajı verildiğini söyledi. 

Kuneralp, Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerin geleceği konusuna önemli bir yer ayrıldığını ve AB üyelik müzakerelerine dönüş için istenen adımların atılacağını, özellikle Kıbrıs, Yunanistan ve Doğu Akdeniz’de “Boş konuşmayacağız, kimseyi tehdit etmeyeceğiz” denildiğini, AİHM kararlarının uygulanması konusunda verilen mesajın çok net olduğunu belirtti. 

Dış politika analisti ve Rusya uzmanı Aydın Sezer de Kuneralp ile benzer bir şekilde, Ege, Doğu Akdeniz, Kıbrıs, Yunanistan ve AB ile ilişkiler konusunda çok önemli mesajlar olduğu görüşünde. 

Erdoğan-Putin ilişkisine tepki, Rusya ile yapılan anlaşmalar gözden geçirilecek

Dış politikada kurumsal akıl ve kurumsal yapıya itibarın geri verileceğini ve bunun da çok önemli olduğunun altını çizen Sezer’e göre metinde eksik kalan bölüm Suriye ve Libya ile ilişkiler. Metindeki “Türkiye’nin yeniden F-35 projesine dönmesi için girişimlerde bulunacağız” maddesinin “S-400’lerin gözden çıkarılması” anlamına geldiğini vurgulayan Sezer, Rusya ile liderden lidere yapılan tüm anlaşmaların – buna Akkuyu ve doğalgaz anlaşmaları da dahil – yeniden gözden geçirileceğini düşünüyor.

Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Medyascope yorumcusu Prof. Dr. Serhat Güvenç’e göre metinde üç önemli mesaj var. Birincisi, “Türkiye’ye bir ‘tampon ülke’ muamelesi yapılmasına izin vermeyeceğiz”; ikincisi F-35 programına geri dönüş; üçüncüsü AB ile ilişkilerde yeşil mutabakata uyum sağlanması. Güvenç, metnin iki hedef kitlesi olduğunu da söylüyor: Türkiye’deki kamuoyu ve Batılı ülkeler. 

Suriye konusu iç politikaya mı malzeme oldu?

Suriye ile ilişkiler konusunun göç ve sığınmacılar konusuyla iç içe geçtiğini, iç politikayla birleştiğini ve burada Türkiye’deki kamuoyuna net bir mesaj verilmek istendiğini söyleyen Güvenç, bir yandan da liberal uluslararası sisteme geri dönüş isteği olduğunu ve bu maddelerle de Batılı ülkelere bir mesaj verildiğini belirtti.  

Liyakat vurgusu

Emekli Büyükelçi Hakan Okçal ise Dışişleri’nde liyakat, eşitlik ve kurumsallık vurgusu yapıldığını belirterek, “Liyakate aykırı yapılan atamaları iptal edeceğiz, kaldıracağız dememişler” dedi. Okçal, AB ile ilişkilerde atılacak adımların yanı sıra Avrupa Konseyi ve NATO ile de ilişkilerin rayına oturtulacak olmasını da olumlu olarak değerlendirdi. 

Uygur sorunu nerede?

Okçal’a göre metinde eksik kalan kısım Çin ile ilişkiler. Muhalefet partilerinin iktidarı, Çin’in yönetimi altında yaşayan Uygur Türkleri’ne baskı yaptığı fakat Çin ile yapılan görüşmelerde Uygur Türkleri’nin yaşadıklarını dile getirmediği için eleştirdiğini hatırlatan Okçal, “Örneğin Çin’in Kuşak ve Yol Projesi’ne katılacaklar mı? Ya da Çin ile ilişkileri nasıl şekillendirecekler? Buna bir cevap göremiyoruz” dedi. 

Tıpkı diğer konuştuğumuz kişiler gibi Okçal da Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs meselesinde sorunların diyalog ile çözülmesine vurgu yaptı ve “Şahin bir dilin olması iyi bir gelişme” dedi. “ABD ile müttefiklik ilişkisini karşılıklı güvene dayanacak şekilde ilerleteceğiz” maddesini de değerlendiren Okçal, ABD için “stratejik ortak” denilmemesine dikkat çekti. 

Tartışma bitti mi?

Kuneralp, muhalefetin dış politikada izleyeceği yol haritasının kendisini tatmin ettiğini, maddelerin oldukça cesur olduğunu söyledi ve “Ne yaptıklarının farkındalarsa, bize 20 yıldır duymadığımız şeyler söylüyorlar. Ne gerekiyorsa onu yazmışlar” dedi. Sezer de Kuneralp ile benzer bir değerlendirme yaptı: “Suriye ve Libya ayağı eksik kaldı, diğer kısımlar oldukça olumlu.”

Prof. Güvenç ise metne daha ihtiyatlı yaklaşanlardan. Açıklanan metinde büyük ve köklü bir değişiklik görmediğini söyleyen Güvenç, bazı konulardaki maddelerin çok açık olmadığını ve alt okuma yapmak gerektiğini söyledi. Örneğin F-35 programına geri dönülmesi için çalışmalar yapılacağının vurgulandığını söyleyen Güvenç, “Türkiye’nin F-35 programından çıkarılmasına neden olan S-400’lere neler yapılacağı belirsiz” diye konuştu. 

Medyascope İstanbul ve Ankara ekibi olarak, bugünkü toplantıyı yerinde takip ettik. Sahadan canlı bağlantılar, uzman konukların yorumları ve Medyascope ekibinin analizlerinin yer aldığı videolarımızı aşağıdaki oynatma listemizden izleyebilirsiniz.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.