CHP’de 14 Mayıs ve 28 Mayıs sonrasında, yenilginin de etkisiyle başlayan tartışma sürüyor. Değişim diyerek bir tartışma yaratan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun başını çektiği ekibin zoom üzerinden yaptığı ve Parti Meclisi’ni olağanüstü toplantıya çağırma girişimi planlaması, sosyal medyaya sızdı. Bu toplantı sızmadan önce Kılıçdaroğlu PM’yi toplantıya çağırmıştı ve gündemde de muhalif kesimin gündeme almak istediği görevden alınan il ve ilçe yöneticilerinin itirazlarının değerlendirilmesi vardı.
Kılıçdaroğlu cephesi bu hamlesiyle İmamoğlu ekibinin PM’yi olağanüstü toplantıya çağırma hamlesini boşa çıkardı. Parti Meclisi’nde il ve ilçelerin durumları oylanırken neredeyse 30-30 dengesine yakın bir durum oluştu ancak bu tür durumlarda her zaman genel merkez daha avantajlıdır.
Kılıçdaroğlu da, partiye hakim olduğunu göstermek istercesine 5 Ağustos’ta Erzincan’da yerel seçimler için ilk aday açıklamasını yapacak. Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül’ün organize edeceği toplantıyla Kılıçdaroğlu Tercan ilçesinin belediye başkan adayını açıklayacak.
Bütün bu gelişmeler CHP’de suların durulduğu gibi görünse de İmamoğlu ve ekibinin “Değişim”in ne anlama geldiğini açıklayacağı toplantı önemli.
Partinin medyası olur mu?
Halk Tv ile CHP arasında canlı yayınlar konusunda akçeli sözleşme olduğu, sözleşmenin tek taraflı olarak fesh edilmesinden sonra anlaşıldı. Basın kuruluşları ve gazeteciler de tartışmaya taraf olurken, Kılıçdaroğlu “Bazı gazetecilerin, kimlerden ne kadar para aldığını biliyorum” mealinde sözler söyledi. Öteden beri siyaset ve gazetecilik ilişkisi hep tartışmalı olmuştur ve iktidarlar basını hep kontrol altında tutmak istemiştir.
Son dönemde olduğu kadar basının siyasetin tamamen kontrolüne ve güdümüne girdiği bir zaman dilimi olmadı. Buna karşı olmak isterken aynı şeyi yapan muhalefet partisinin bu yaklaşımı da sağlıklı değil. Gazetecilerin de belediyelerle akçeli işler yaptığı ortaya çıktı. Erdoğan döneminde ise çok farklı bir boyuta büründü ve Erdoğan kendi tarafını dizayn ederken, muhalif görünen basını da kendine benzeterek dizayn etti.
Akbelen direnişinden ne anlamalıyız?
Akbelen’de insanlar, köylüler ormanın kömür madeni açmak için kesilmesine engel olmak için direniyor. Özelleştirilen termik santrale kömür sağlamak için bir yandan ağaçlar kesilirken, nedense her yıl yaz aylarında aynı bölgede yangın da çıkıyor. İkizköylüler Akbelen ormanlarının kesilmemesi için ağaçlara sarılarak, polis panzerlerinin, iş makinelerinin önüne oturarak direniyor. Burada bir doğaya sahip çıkma söz konusu iken sermayenin böyle bir derdi yok, onun için karı ve çıkarı önemli.
Sedat Bozkurt ve Hıdır Göktaş politikAnkara’da değerlendirdi.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.