Hıdır Göktaş yazdı: Erdoğan ve AKP’nin en büyük başarısı (!) ya da Don Kişot’un bitmeyen mücadelesi

Bu haftaki yazısında Hıdır Göktaş, Erdoğan ve AKP’nin en büyük başarısı ironisiyle iktidarın gençliği direnişe nasıl yönelttiğini anlatıyor, ve siyasi narsisizmin Türkiye’deki boyutlarını irdeliyor, Don Kişot’un mücadelesini hatırlatıyor.

AKP’nin en büyük başarısı
Hıdır Göktaş yazdı: Erdoğan ve AKP’nin en büyük başarısı (!)
ya da Don Kişot’un bitmeyen mücadelesi

AKP’nin en büyük başarısı: Gençliği direnişe taşımak

Siyaset tarihçileri bundan 40-50 yıl sonra Türkiye’nin bugünlerine ilişkin tespit ve değerlendirmelerde bulunacaklar: ne yazık ki 65’ini geride bırakmış bu fani, o tespitleri okuyamayacak olsa da bugünü anlamaya çalışmak bakımından birkaç satır karalamak ihtiyacıyla klavyenin başına geçti. 

Yazının başlığının ilk kısmı ironi içermektedir. Ağustos 2001 yılında kurulan ve kurulduktan 1,5 yıl sonra tek başına iktidara gelen AKP’nin temel yaklaşımlarından biri kazandığı iktidarı bir daha bırakmamaktı. Tüm çaba birincil olarak bunun gerçekleşmesine yönelik oldu. Bu nedenle de ilk olarak yapılması gereken şey eğitime el atmaktı, öyle de oldu. Mukaddesatçı, maneviyatı yüksek, dini bütün, muhafazakar nesil yetiştirmek amacıyla eğitimin içeriğiyle, müfredatla oynandı, imam hatip okullarının sayısı artırıldı ve eğitimde temel okul haline getirildi imam hatipler (AKP iktidara geldiğinde 450 imam hatip okulu varken Anadolu Ajansının Ekim 2024 tarihli haberine göre bu sayı 4.500’e ulaştı). 

Bunları kısaca yazmaktan maksadım şu: Her ne kadar yargısal süreç denilse de hiç kimse son üç gündür Ekrem İmamoğlu özelinde başlayan ve CHP’ye olağanüstü kurultay kararı aldıran süreci böyle görmüyor. Bu olanların Erdoğan ve ekibinden habersiz, onun talimatı ve bilgisi dahilinde olmadığını söylemek de gerçeğe uygun değil ne yazık ki. Bu olan bitene gösterilen tepkilerin bu kadar kitlesel ve güçlü olacağını Erdoğan ve AKP’liler bekliyor muydu, belki de bu adımlarla daha sonra atılacak adımlara yönelik tepki testi yapılıyordur, bilemeyiz. CHP’nin ve CHP’lilerin Saraçhane’deki gösterilerinin dışında asıl dikkat çekmeye çalıştığım ve başlıktaki ironinin kaynağını da oluşturan gençliğin ve üniversite öğrencilerinin bu olaylara karşı ortaya koyduğu direniş ve kararlı duruş.

Muhteşem zeka ürünü pankart ve sloganlarıyla sokakları inletenler AKP iktidar olduktan sonra doğan gençler

Son üç gündür üniversitelerden sokağa taşan, CHP üst yönetiminin tavırlarını değiştiren, onları iten, dönüştüren, buna mecbur bırakan gençlerin ve öğrencilerin yaşına bakalım. AKP’nin kurulduğu gün, 14 Ağustos 2001’de doğanlar 24 yaşını geride bıraktı, üniversiteyi bitirdi. Şu an muhteşem zeka ürünü pankart ve sloganlarıyla sokakları inleten gençlerin tamamı AKP iktidar olduktan sonra doğan çocuklar, gençler. Tam da sözünü ettiğim AKP’nin başarısı (!) bu. Dinsel yaklaşımla Türkiye’nin yönetilemeyeceği, imam hatiplerde yetişen gençliğin bile artık bu tür yönetim biçimlerine ve yöneticilere destek vermeyeceği, AKP’nin 2015’ten bu yana sandık oyunlarıyla sürdürdüğü iktidarının artık sandıkla devam ettirilemeyeceğinin ortaya çıktığı bir gerçekliğin ortasındayız. Bu gerçekliğin sonucunda, Erdoğan ve Bahçeli ittifakı sonsuz iktidar arayışları için her yolu denemekten geri durmayacaklar, son adımlar bunun en büyük göstergesidir. 

1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin sadece adının kalması, içinin boşaltılması ve kağıt üzerinde olsa bile gerçekte içinde “cumhur” olmayan yeni bir devlet inşası için uğraşmaktadırlar. 

Narsisizm ve iktidar

Bu noktadan sonra siyasetçilerin yaklaşımlarına ilişkin önemli tespitler içeren bir kitaptan alıntılar yapacağım. Barbel Wardetzki’nin İletişim Yayınlarından çıkan Siyasette ve Toplumda Narsisizm, Ayartma ve İktidar kitabında narsisist kişilikler için şu tespit yapılıyor:

“Eleştirel düşünceyi ve karşıtlıklarla tartışmayı başaramazlar, çünkü bu, değersizlik duygusuyla temas etmelerine yol açar; ne olursa olsun bunu önlemek zorundadırlar, çünkü bu yok olma korkusu ve derin çaresizlik duygusuyla ilişkilidir. Görkemli maskenin ardında duyusal olarak ihmal edilmiş, gerçek kimliğinin onaylanmasına ve aynalanmasına aç olan çaresiz bir çocuk vardır.”

“Narsisist insanlar konuşmazlar, nutuk atar ve ders verirler. Söyledikleri şeylerin altını çizmek için el kol hareketleri yapar, tek hakikati müjdeliyormuş gibi bir izlenim verirler. Bütün bunlar hayranlık uyandırır ve aynı zamanda insanların gözünü korkutur.”

“Güçlü bir lider olma şansı, liderin iktidar döneminden önce başlar, çünkü önce seçilmek zorundadır.”

“Liderliğini bir kez sağlama aldıysa canı ne istediyse yapar.”

İnsanlar niçin birlik oluyor?

Alıntılar yaptığım bu kitap 2017 yılında yazılmış. Trump’ın ilk defa seçilmesinin hemen ardından yazıldığı için kitapta Trump ve Erdoğan da yaptıkları, uygulamaları ve yöntemleri üzerinden değerlendiriliyor. Benim alıntıladığım kısımlar tekil kişi/kişilere yönelik olan kısımlardan değil, narsisist kişi ve yöneticilere yönelik genel değerlendirmeler kısmından ama çok iyi bir şablon ortaya koyması ve o şablonun bir çok kişiye uygun olması bir rastlantı olmasa gerek.

Buradan tekrar son günlerde yaşananlar ve bunlara duyulan tepkilere dönmek istiyorum. Toplumun genelinde yarın ne olacak, biz ne olacağız, çocuklarımız ne olacak kaygısı çok belirgin bir hal aldı. Wardetzki’nin bu konudaki kısa bir tespitini de alıntılayacağım: “Kaygıyla en iyi biçimde topluluk içinde baş edilir. Diğer insanların da benzer şeyler hissettiğini ve kendisiyle aynı zorluklarla mücadele ettiğini bilmek insana iyi gelir.” İşte bu nedenledir ki aynı kaygıları duyan insanlar, dayanışma için, yalnız olmadıklarını hissetmek/hissettirmek için akın akın sokaklara dökülüyor. 

Don Kişot’tan günümüze değişmeyen mücadele

AKP'nin en büyük başarısı
Picasso’nun Don Kişot çizimi

İspanyol yazar Miguel de Cervantes tarafından 1600’lü yılların başında yazılan ve yazılmasından bu yana dört asırdan fazla zaman geçen bir eserin büyüklüğüne yaşadığımız şu günlerde bir kez daha tanıklık ediyoruz. Burada kitabı uzun uzun anlatacak değilim, alt tabaka soylusu Alonso Quijano kendine Don Kişot adını verir, yanına da köylü Sancho Panza’yı alarak yollara düşer, amaç şövalyelik geleneğini yaşatmaktır. 

AKP'nin en büyük başarısı
Don Kişot kitabının orijinal kapağı

İki cilt, 912 sayfalık bu eserde Don Kişot ve Panza “Adaletsizlik, korku ve cehalet” denen devlerle mücadele etmektedir. Bu üç devle mücadele hala sürüyor. Yazıyı Don Kişot’un “Arkadya (Altın Çağ)” adını verdiği dönemi anlatırken kurduğu şu cümleyle bitirmek istiyorum:

“(Arkadya’da) Adalet kendi amacını güder, şimdi olduğu gibi çıkar ve iltimas amacıyla bulandırılmaya, lekelenmeye, hırpalanmaya cesaret edilemezdi.”

(NOT: İsmail Saymaz’a geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Gazetecilik yapıyoruz hepimiz ve gazetecilik suç değildir. Gazetecilik yapmaya ve kamunun haber alma hakkını savunmaya devam…)

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.