Burak Bilgehan Özpek: “İmamoğlu her şeyin emeğine, kapasitesine, yeteneğine bağlı olduğu bir süreç tasarlayabilirdi ama bunu tercih etmedi”

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından Cumhuriyet Halk Partisi’nde (CHP) “değişim” çağrısı yapan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, bugün (15 Ağustos) İstanbul Haliç Kongre Merkezi Galata Salonu’nda basın toplantısı yaptı. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan İmamoğlu, “Ben ‘Adayım’ demedim, ‘Yola çıkıyorum’ dedim” diye konuştu. Burak Bilgehan Özpek, İmamoğlu’nun açıklamalarını değerlendirdi.

Editör: Aliye Altınışık 

Burak Bilgehan Özpek, İmamoğlu’nun kendisini CHP ile sınırladığını düşünüyor. Özpek, İmamoğlu’nun “ikinci Erdoğan” olmakla eleştirildiği için siyaset yapmaktan kaçındığını söylüyor ve ekliyor: 

“Ekrem İmamoğlu, kendisinin kontrol edebileceği değişkenlerden oluşan bir süreç dizayn edebilirdi. Her şeyin Ekrem Bey’in kendi emeğine, kapasitesine, yeteneğine bağlı olduğu bir süreç tasarlayabilseydi ona göre yeni amaçlar ortaya koyabilirdi ama bunu tercih etmedi.”

Özpek Ekrem İmamoğlu’nun bunu neden tercih etmedini ise şöyle sıralıyor: 

  1. CHP’den ayrılan diğer siyasetçilerle aynı sonucu yaşamaktan korkuyor: 

“CHP kendi içinde, kendisine itaat etmeyen her aktörü marjinalleştirme yeteneğine sahip. Liderlik tam olarak burada ortaya çıkıyor. Bunlara boyun eğmeyeceksiniz. Herkes sizi sevemez. Yeter ki doğru insanlar sizden nefret etsin. Kimseyle çatışma yaşamadan ilerlemeyi düşünen bir siyasetçi, siyaseti bırakmalı.”

2. Yeni bir yol açmanın çok zahmetli olması 

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

“Yeni bir yol açmak çok zor iş. Sıfırdan kadro kurmalısınız. Önemli bir maddi kaynak gerekiyor. Maddi kaynağınız yoksa da çok önemli bir duruş sergilemeniz, derinliği olan bir söylemi temsil etmeniz gerekiyor. Ekrem Bey’in siyaseten düzlemin hangi noktasına oturduğuna dair kafasında net bir tablo olmayabilir. Aslında Ekrem Bey, en ihtiyaç olan noktayı temsil ediyor. Aşiretsiz, tarikatsız, örgütsüz, sadece Cumhuriyet değerlerine ve toplumun genel uyumuna dayanarak yaşamaya çalışan insanlar, hiç temsil edilmiyor. İmamoğlu bunları temsil edebilir ama bunun farkında değil.”

Altılı Masa’nın siyaset karşıtı aktörler olduğunu söyleyen Özpek, “Teknokratlarla nasıl seçim kazanamıyorsanız, yalnızca siyasi söylemlerle de ülkeyi yönetemiyorsunuz” diyor ve ekliyor: 

“Siyasetçiden beklenen hem seçim kazanmak hem de ülkeyi yönetmek. Siyasetçinin her şeyi bildiğini düşünmemesi ama kimin neyi bildiğini çok iyi tespit etmesi gerekiyor. Ekrem İmamoğlu İstanbul’u yönetirken bunu yaptı. Ekrem Bey, seçimi kazanan, seçimden sonra da uzmanlık sahibi kişileri organize eden siyasetçi profili çizdi.”