Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

KKM’den çıkış için ilk adım atıldı | Ekonomist Mehmet Şevket Sayılgan: “Bu kararı alan yaklaşımın, faizi hatırı sayılır oranda artırması beklenir”

Bütçeye gün geçtikçe daha fazla yük getiren Kur Korumalı Mevduat’ı (KKM) azaltmak üzere ilk adım atıldı. Merkez Bankası, KKM dönüşüm hedefi uygulamasına son verdiğini açıkladı. Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi, ekonomist Mehmet Şevket Sayılgan kararla ilgili “Hafta sonu böyle bir kararı alan yaklaşımın, Merkez Bankası toplantısında faizi hatırı sayılır şekilde artırmasını bekleriz” dedi.

Merkez Bankası, dün (20 Ağustos) internet sitesinden yayımladığı açıklamayla, bütçeye yükü her geçen gün artan ve TL mevduatının yüzde 45’ini oluşturan KKM sisteminden kademeli çıkış için ilk adımı attı.

Merkez Bankası’nın yaptığı açıklamada şöyle denildi:

“Sadeleşme süreci kapsamında yabancı para mevduattan kur korumalı mevduata dönüşüm hedefi uygulamasına ve TL payına göre menkul kıymet tesis ve zorunlu karşılık uygulamasına son verilmiştir.

Yapılan düzenlemelerle Türk Lirası mevduatlar artarken, kur korumalı hesaplardan Türk lirası mevduata geçiş sağlanarak kur korumalı mevduatın azaltılması gözetilmektedir.”

Uygulamaya konulduğu ilk günden bu yana yatırımcıların büyük ilgisini çeken KKM’nin toplam büyüklüğü, 11 Ağustos itibarıyla 75,3 milyar TL artışla 3,35 trilyon TL olarak açıklandı. Dolar cinsinden büyüklük ise 124,3 milyar oldu.

Ekonomist Mehmet Şevket Sayılgan, KKM’nin çıktığı günden bu yana döviz kuru üzerindeki talebi kontrol altına aldığını ancak uygulamanın bütçe ve Merkez Bankası üzerinde baskı yaptığını söyledi.

“Faiz yüzde 17,5’ten 20’ye çıkarsa piyasalar bunu hoşnutsuz karşılanacak”

Enflasyon beklentilerinin yüzde 60’lara ulaştığı bir zamanda KKM’den çıkışın ancak hatırı sayılır bir faiz artışıyla olabileceğini söyleyen Sayılgan, “Hafta sonu böyle bir kararı alan yaklaşımın perşembe günü de Merkez Bankası toplantısında faizi hatırı sayılır şekilde artırmasını bekleriz. Böylece alınan karar bütünselleşir. Eğer, faiz yüzde 17,5’ten 20’ye çıkarsa bu piyasalar tarafından biraz daha hoşnutsuz karşılanacaktır” dedi.

Sayılgan, faizin artırılmadığı noktada başka alternatiflerin ortaya çıkacağını söyledi:

“Bir, bankaların mevduat faiz oranlarında bu söylediğimiz seviyeleri kendilerinin getirmesini teşvik etmek ama bu tabii ki bir başka konuyu getirecek. Kredi maliyetlerini çok yükseltecek. İki, sadece KKM’den dönenlere uygulanması konusu bir alternatif olarak getirilebilir. Dolayısıyla üçüncü bir şık, endekslenmiş bir tahvil veya bononun KKM’deki paralarla takas edilmesi gibi, bu tarz enstrümanlar söz konusu olabiliyor ama işte bunlar bizim aslında seçim öncesinde de yaptığımız, ‘arkadan dolanma’ politikası dediğimiz konuyla ilişkilendiriliyor. Direkt sonuca odaklı eylem ya da araç kullanma konusunda biraz utangaç hareket ediyoruz ve böyle arkadan dolanma yapıyoruz.”

Sorun bankalar üzerinden çözülmeye çalışılıyor

Sorunun bankalar üzerinden çözülmeye çalışıldığını söyleyen Sayılgan, “Bu da mevcut yeni dönem politikalarla ilgili olumlu bakış açısını yıpratıcı bir faktör. Bu tarz bir enstrümanla süreci yönetmek, aslında ‘kredi maliyetleri’ diye ifade edeceğimiz sürece kadar durumu olumsuzlaştıracak. Görüşüm, KKM’nin kendi mecrasında tasfiye edilmesi ama karar verici burada biraz daha önden davranmak istiyor gibi gözüküyor” dedi.

“Faiz tatmin etmezse dövize talep canlanır”

Bankaların bu süreçte reel getirisini ortaya koymak zorunda kaldığını belirten Sayılgan, “Bir taraftan da Merkez Bankası Başkanı ‘TL mevduatları üzerinde düşüş beklentimiz ve isteğimiz var’ şeklinde bir açıklama yapmıştı. Şimdi bu da bununla çelişiyor. Nihai olarak baktığımızda eğer tatmin edici bir faiz olmazsa, dövize olan talep tekrar canlanır” diye konuştu.

Türkiye’de artık enflasyonun enflasyon yarattığını söyleyen Sayılgan, “Enflasyonun mevcudiyeti tüketici ve yatırımcı karar süreçlerinin erkene çekilmesi, talebin hızlandırılması ve fiyatların bir kere daha artmasına sebep oluyor. Dolayısıyla enflasyon enflasyonu doğurduğu için de bu KKM konusunda oluşacak olan döviz hareketleri, algıyı bir kere daha bozacak. Burada çok hassas bir denge var” dedi.

Sayılgan sözlerini şöyle tamamladı:

“Bizim öncelikle algıları enflasyondan bağımsız bir seviyeye çekebilmemiz, bunu davranışlara yansıtabilmemiz, mal ve hizmet fiyatlarındaki hareketi stabil hale getirmemiz lazım. Bunun da kur olarak etkisini bu noktada kontrol altına almamız gerekiyor. Bu ilişki kurulamadığı müddetçe bu tarz enstrümanlarla süreci yönetmek çok zor. En basitinden her ortalama vatandaş enflasyon karşısında her varlığının ve gelirinin eridiğini görüyor ve bunu koruma çabasıyla kendine göre yol ve yöntemler uyguluyor. Arabaya talepten tutun da eve talebe kadar birçok konu aslında bunun bir sonucu.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.