Tayfun Kahraman deprem üzerine çalışmalarını cezaevinde sürdürüyor | “İstanbul depremi beka sorunudur”

Gezi Parkı davasında 18 yıl hapis cezasına çarptırılan ve son olarak “Adaleti Beklerken: Deprem, Siyaset, Kent” adlı kitabı kaleme alan şehir planlama uzmanı Dr. Tayfun Kahraman, olası İstanbul depremi, yer bilimcilerin açıklamaları, konut ve barınma krizi ile ilgili, T24’ten Gökçer Tahincioğlu’na açıklamalarda bulundu.

Gezi Parkı davasında tutuklanıp 18 yıl hapis cezasına çarptırılmadan önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı olarak görev yapan, şehir planlama uzmanı Tayfun Kahraman, T24’ten Gökçer Tahincioğlu’nun sorularını yanıtladı.

6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depreme dair konuşan Kahraman, depremin beklendiğini ancak gerekli önlemlerin alınmadığını söyledi:

“Kahramanmaraş depremlerinde olan, bilinen ama görmezden gelinen bir gerçeğin yüzümüze vurulmasıydı. Beklenen ve her an olması muhtemel bir deprem ile yüzleşmekten kaçındığımız için büyük bir felaketle karşılaştık. Aslında bu büyüklükte bir deprem bölge için beklenmedik bir afet değildi ama bunu bilmemize rağmen gereken adımları atmadık ve depreme karşı önlem almadık. Mevcut yapı stoku güçlendirilip yenilenmediği, yeni yapılarda da gereken hassasiyet gösterilmediği için afet bir felakete dönüştü. Eski yapı stoku yanında yasal ve yönetsel çerçeveye uygun mühendislik hizmeti olarak yapıldığını düşündüğümüz yeni yapılar da depremde yıkıldılar. Bölgenin zemin koşulları ve deprem riski düşünülerek yapıldığını umduğumuz yeni yapıların yıkılması, bu alandaki denetimsizliği ve hoyratlığı da gözler önüne serdi. Felaketin neden olduğu tarifsiz acılar ile birlikte ortaya koyduğu diğer sonuç, yaşadığımız birçok yıkıcı depreme rağmen hala yapıların üretim sürecinde gerekli hassasiyetin gösterilmediği ve denetimlerinin yapılmadığı oldu. En beklenmedik tecrübemiz de bu oldu. Yani güncel mevzuata göre inşa edilmiş olması gereken ve deprem güvenli diye pazarlanan yeni yapılara dahi gerekli denetim yapılmamışsa güvenemeyeceğimizi öğrendik.”

“Eğer deprem ile mücadele etmek konusunda gerçekçi adımlar atmak istiyorsak, önceliğimiz deprem bölgelerinde riskli yapıları tespit etmek ve bunlara müdahale etmek olmalıydı” diyen Kahraman, deprem tehdidine karşı yapılanların baştan savma ve rant odaklı olduğunu, bu yüzden yeni yapıların mevzuata uygun olarak yapılmadığını, inşaat süreçlerinin gereği gibi denetlenmediğini belirtti.

İstanbul’da deprem ile mücadele için dört konu başlığı önceliklendirildi

İBB’de Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı olarak göreve başlar başlamaz İstanbul’da deprem ile mücadele için dört başlığı öncelikli olarak ele aldıklarını belirten Kahraman, o başlıkları şöyle açıkladı:

“İlk olarak yapısal riskleri tespit etmek ve müdahale önceliklerini belirlemek üzere bir hızlı bina tarama yöntemi için laboratuvar çalışmalarına başladık. Bir yıl sonunda karot alım yöntemi ile yapılan risk tespitine yüzde 97 doğruluk oranında yaklaşan bir yöntem belirledik ve uygulamaya başladık. Amacı İstanbul’da deprem ile yıkılması muhtemel binaların en risklilerini hızla tespit etmek olan bu çalışmamız, ben cezaevine girdikten sonra da devam ettirildi ve Kahramanmaraş Depremleri sonrasında büyük ilgi ve talep gördü. Arkadaşlarımız hem tespit hem de müdahale konusunda çalışmalarını sürdürüyorlar.

Bir diğer öncelikle ele aldığımız konu, İstanbul’da gerçek risk alanlarını tespit etmek oldu. İstanbul’da bakanlık tarafından 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu’na göre riskli alan ilan edilen bölgeler ile gerçekten risk altında olan bölgelerin çakışmadığını, ilan edilen alanların rant üretme kapasitelerine göre belirlendiğini tespit edince; gerçekten riskli bölgeleri belirleyerek öncelikli olarak yirmi bölgede çalışmalara başladık, bu alanlarda ofisler kurduk ve projelendirmelere başladık.

Üçüncü başlığımız ise afet yönetimi yani olası bir deprem sonrası etkin bir müdahale için çalışmalar yapmak oldu. Bu anlamda deprem toplanma ve geçici barınma alanlarını belirleyerek bu alanları organize ettik, afet gönüllüleri organizasyonu ve mobil aplikasyonlarla afet sonrasında kendiliğinden harekete geçecek bir sistemin kurulmasına başladık.

Son olarak ise olası İstanbul Depremine ilişkin önlemler almak, afet sonrası müdahale etmek ne Bakanlık ne de İBB tarafından tek başına ele alınıp çözülemeyecek kadar büyük bir sorumluluk olduğundan; tüm kurum, kuruluş, sektörler ve yurttaşların içinde yer alacağı deprem seferberlik planını hazırlayarak örgütlenmesine başladık.”

“İstanbul için umut var”

Kahraman, olası bir depremde sadece İstanbul’un değil, tüm kentler için hazırlanan tablonun dehşet verici olduğuna dikkat çekti. “İstanbul depremi bir beka sorunudur” diyen Kahraman, İstanbul için hala umut olduğunu da ekledi:

“İstanbul için umut tabii ki var. Yeter ki biz bir plan dâhilinde önceliklendirme yaparak ve riskleri tespit ederek, müdahale programı hazırlayıp; merkezi ve yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, özel sektör, üniversiteler ve on altı milyon İstanbullu beraber hareket ederek sınırlı kaynaklarımızı doğru yerlerde kullanalım. Böyle bir plana uyarak hep birlikte hareket etmemiz halinde, emin olun zamanla İstanbul’u deprem dayanımı yüksek bir kent haline getirebiliriz. Bu kolay bir iş değil ama önümüzde bunu başaran ülke örnekleri var. Yeter ki isteyelim. Marmara Depremi üzerinden yirmi dört yıl geçti ve bu sürede böyle bir plan dâhilinde kaynakları doğru şekilde kullanarak, kamusal faydayı öne çıkarsaydık; bugün olası İstanbul depreminden bir felaket olarak bahsetmiyor olurduk. Bu zamanı kaybetmiş olsak da bugünden itibaren yapacağımız her olumlu hareket bizi hedefimize bir adım daha yaklaştıracaktır. O nedenle umutsuzluğa yer yok, yapmamız gereken bir yerden başlamak.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.