Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Öğrenciler servis araçlarına mahkum mu?

2023-2024 eğitim-öğretim yılının başlamasına sayılı günler kaldı. Ekonomik kriz karşısında beli bükülen veliler masraflarla baş etmenin yollarını arıyor. Bu masraflar arasındaki en önemli kalemlerden biri de okul servis ücretleri. Ancak yüksek ücretlere rağmen neredeyse hiçbir veli çocuğunu okula yalnız başına, toplu ulaşım araçlarıyla göndermeyi aklından bile geçirmiyor. Peki neden?

2023-2024 eğitim-öğretim yılı 11 Eylül’de başlıyor. Çocuklar okula başlarken veliler de eğitim masraflarını düşünüyor. Bu masrafların başında da -okul kayıt ücretlerinin ardından- servis ücretleri geliyor. Okulları yürüme mesafesinde olmayan öğrencilerin velileri başka seçenekleri de yoksa servis araçlarına avuç avuç para vermek zorunda kalıyor.

Veliler toplu taşıma araçlarını neden tercih etmiyor?

“Çocuklarınızı neden toplu taşıma ile göndermiyorsunuz?” diye sorduğumuz velilerin çoğunun ortak paydası korku. Hemen hepsi “Çocuğum kaçırılır mı, araba çarpar mı, kaybolur mu?” endişesi taşıyor.

İlkokul çağında yaşı gereği uzak mesafedeki bir okula tek başına gidemeyen çocuklar, büyüyüp ortaokula geldiğinde yine servis araçlarını kullanıyor. Çocukları toplu taşıma aracı kullanarak okula gidebilecek yaşa gelmesine karşın ebeveynler endişe etmeyi sürdürüyor.

İstanbul’da Medyascope‘a konuşan ebeveynler, kentteki kaotik ortama dikkat çekerek çocuklarını lise dönemine kadar tek başına toplu taşıma araçlarına bindirmemekte ısrarlı. O ısrarın başlıca sebebi güvenlik. Kimi kalabalık bir yolda çocuklarının başına bir kaza gelmesinden endişe duyuyor kimi çocuğunun kaybolma ya da kaçırılma ihtimalinden.

Örneğin konuştuğumuz bir velinin 12 yaşındaki çocuğu, her gün evine toplu taşıma aracıyla 20 dakika ulaşabileceği uzaklıktaki okula servisle gidiyor; aile de servis için yılda 30 bin TL servis ücreti ödüyor. O veli ücretin pahalı olmasından yakınsa da, çocuğunu toplu taşıma araçları ile okula göndermeyi aklından bile geçirmiyor ve bu durumu “Çocuğum ancak lise çağına geldiğinde toplu taşıma aracı kullanabilir. Şu anda yol kısa bile olsa okula tek başına gitmesi halinde başına gelebilecek herhangi bir olumsuzluk karşısında kendisini koruyamaz” sözleriyle savunuyor. Şehrin güvenli olmadığını söyleyen veli, “Belki küçük bir kasabada yaşasam gönderirdim ama İstanbul’da asla” diyor.

Uzman psikolog Cansu Sünbül

Açık iletişim ve özgüven

Uzmanlar ise çocukların gelişimi ve kendi benliği açısından toplu taşıma aracı kullanmalarından, bunun da aşama aşama yapılmasından yanalar. Çocukların büyüme evresinde gerçek hayata da hazırlanması gerektiğini söyleyen uzman psikolog Cansu Sünbül, çocuğun kendi becerileri, okulun uzaklığı ve bulunduğu bölge dikkate alınarak öğrencilerin ebeveynleri tarafından toplu taşıma araçları ile seyehat etmeye alıştırılmaları gerektiği görüşünde. Bu durumun özgüven kattığını söyleyen Sünbül, kendi başına hareket edebilmenin aynı zamanda zaman ve karşılaştırma becerisini de artırdığına dikkat çekiyor: 

“Toplu taşımayla giden bir çocuk, vaktinde okulda olması gerektiğini de bilecek. Böylece zamanı yönetme becerisi gelişecek. Bu durum çocuğun kendi sorumluluğunu da almasını sağlıyor. O da çocuğun özgüvenini besliyor. Belki ebeveyn bırakıyorsa ya da servisle gidiyorsa orada sorumluluk çocukta değil. Günün sonunda anne, baba saat kaçta çıkalım derse çocuk ona razı oluyor. Ama diğer türlü çocuk kendi başına okula gitmeye başladığı zaman bu sorumluluk çocukta oluyor. Bu da aslında yetişkinliğe, gerçek hayata hazırlık için katkı sağlıyor.”

Okulları evine yürüme mesafesinde ise arkadaş gruplarıyla birlikte gidebileceklerini söyleyen psikolog Sünbül, bu etkinliğin de grup içi dinamikleri öğrenme açısından, çocukların sosyal yetkinliğini de beslediğini söylüyor. Ancak en önemli nokta ebeveynlerin çocuklarıyla açık iletişim kurması. Özellikle ergenlik döneminde çocuklar kendi içlerine kapandıkları için onların toplumla iç içe büyümesi gerekiyor. Sünbül’e göre, toplu taşıma aracı kullanan çocukla teşvik edici bir noktadan konuşmak önemli:

“Akşam yemeklerini birlikte yemek ve gününü sormak çok önemli. Çocuğu sorgulamadan, teşvik ederek şu sorular sorulabilir: ‘Hangi yolu tercih ettin, metro daha uzun sürüyor değil mi?’ O süre zarfında hem teşvik ederken hem de çocuğun hangi yollara gittiğini, nerelere gittiğini, otobüste herhangi bir olumsuz bir deneyim yaşayıp yaşamadığını öğrenebilirler. Bunları da konuşabileceği bir alan açmak önemli.”

Uzman psikolog Cansu Sünbül, çocuğun hazır oluşunun önemine dikkat çekiyor. Bilişsel haritası kuvvetli olan çocukların yolları karıştırma ihtimali daha az. Bu nedenle ailelerin çocukları zorlamaması gerektiğini, okul tehlikeli bir yerde ise çocukları tek yollamaması gerektiğini söylüyor.

Toplu taşıma aracında güvensizlik halinin anlaşılır olduğunu söyleyen Sünbül, bunun aynı zamanda çocuklara kendi kişisel güvenliklerini sağlamak açısından da bir öğretim fırsatı olabileceğini ekliyor. Çocuklara kendilerine nasıl koruyabildiklerini, herhangi bir şeyle karşılaştığı zaman nasıl tepki vermesi gerektiğini anlatmak için de toplu taşıma aracı kullanımı bir fırsat olabilir.

Veli-Der Başkanı Ömer Yılmaz

Nitelikli eğitim arayışı

Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) Başkanı Ömer Yılmaz da nitelikli eğitim üzerinden velilerin neden servis seçmek zorunda olduğunu anlatıyor. Bulundukları mahallelerde nitelikli eğitim veren okulun olmaması ebeveynlerin evlerine daha uzak bir okul seçmesine neden oluyor. Bunun olmaması için de her mahallede nitelikli okul olması gerekiyor. Yani o mahallede çocuklarının ihtiyacını karşılayacağı anaokulundan, liseye kadar okulların olması gerekiyor:

“Bulunduğu mahallede okul olmaması velilerin uzak okulu tercih etmesine neden oluyor. Bizim zamanımızda hemen hemen her mahallede bir ortaokul oluyordu. Ancak şimdi o okullar imam hatiplere dönüştürüldüğü için velilerin çoğu imam hatiplere vermek istemiyor. Dolayısıyla mahallesinde de ortaokul olmadığı için mutlaka uzak bölgelerde okul oluyor. Çok uzağa da yollamayınca bu sefer özel okullar göndermek zorunda kalıyor. Yani böyle de bir gerçeklik var.”

Ömer Yılmaz, çocuklar göz mesafesinden çıktığı anda ailelerin endişelendiğini söylüyor, “Yaz saati, kış saati uygulamasını biz bu nedenden çok talep ettik. Ancak ‘ekonomik değil’ dediler. Biz güvenlik açısından bakıyoruz duruma. Ben bunu Avrupa’dan da biliyorum, aileler ilkokula giden çocuklarını bisikletlerine koyuyor ve okulda gönderiyorlar. Bizde böyle bir şey mümkün değil, imkanı yok. Küçük kasabalarda belki ama büyükşehirlerde bunu yapamazsınız” diyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.